> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Feragat sevgidendir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Feragat sevgidendir  (Okunma Sayısı 757 defa)
30 Ağustos 2010, 10:29:45
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 30 Ağustos 2010, 10:29:45 »



Feragat, sevgidendir

Düz mantığın bildik çıkarımlarına inat, hayat paradokslarla yüklüdür. O yüzdendir ki, ‘hayat kitabı’ Kur’ân, hak üzere yaratılmış kâinatta hak üzere bir hayat yaşayabilmemiz için birer ‘paradoks’ gibi gözüken gerçeklerle tanıştırır bizleri. Buyurur ki, “Kısasta hayat vardır.” Kısası bilakis hayatın yitimi olarak görüp de Kur’ân’a karşı ukalalığa girişen seküler aklın hüküm sürdüğü toplumlarda yaşanan bunca cinayet, caydırma ve önleme yolundaki o kadar çabaya rağmen giderek artan adam öldürmeler, bir delilidir bu hakikatin. Kısas, hayata hürmet sonucunu doğurur; kısas olmasın diyenler ise, nice masumun haksız yere öldürüldüğü bir zeminin şahidi olur.

Aynı şekilde, ALLAH yolunda öldürülenler için ‘ölüler demeyiniz’ buyurur Kur’ân. Asıl olan ahiret yurdu ve aslolan âlemler Rabbinin rızası ise; asıl ‘ölü’ler, ALLAH yolunda öldürülenler değildir, bilakis onlar ‘fena’dan ‘beka’ devşirmişlerdir. Asıl ‘ölü’ler, bu dünyayı ahiret hesabına yaşamayıp âlemler Rabbinin rızasını gözetmeyerek insaniyetlerini heba edenlerdir; iki ayakları üstünde duruyor, yiyip içiyor oldukları halde dahi…

Yine, ALLAH sadakaları kat kat arttırır (ribalandırır), ribayı, yani faizi ise mahveder” buyurur Kur’ân. Ahiret âleminde daha bir aşikâr görülecek bu gerçeğin sağlaması, bu dünyada dahi yapılmaktadır. Faize bir şekilde bulaşıp da huzur devşiren yoktur.

Yine Kur’ân’ın öğrettiği bir paradoks, ‘sevgi’ye ilişkindir ve bize bir ‘sevgi sınavı’ öğretmektedir.

Bugünün anlayışıyla, hele romanların, filmlerin, şarkıların aktarımıyla, bir katıksız bağlanma, bir tereddütsüz sahiplenme durumu olarak sunulur sevgi. Öyle ki, sevgiyi böyle birşey zannettiği için işi iyice abartan, bir ‘hastalıklı sevgi’yle sözümona sevdiğine ‘yâ bana yâr olacaksan, ya da hiç kimseye’ seçeneğini bırakan, bu yüzden sözümona sevdiğini ‘öldürmeye’ kıyabilen insanlar vardır. Gazetelerin üçüncü sayfalarının yarı kısmı, ‘sevmek bağlanmaktır,’ ‘sevmek sahiplenmektir’ sanan bu arızalı ruhların ortalığa buladıkları kanın ve dehşetin haberiyle dolu değil midir zaten?

Halbuki Kur’ân-ı Hakîm, Süleyman aleyhisselamın henüz bir ‘peygamber’ değil, bilakis gençliğe doğru adım atmak üzere olan bir genç iken ALLAH’ın dilemesiyle sahip olduğu hikmetin bir nişanesi olarak dile getirdiği bir ‘sevgi sınavı’nın haberini bize verir. ‘Bir çocuk ve iki kadın’ diye özetleyebileceğimiz bir sevgi sınavını…

Ortada tek bir çocuk vardır, ama iki kadın o çocuğun ‘annesi’ olduğu iddiasındadır. Aralarındaki mesele, aynı zamanda hükümdar olan Davud aleyhisselama kadar gelir ve Davud aleyhisselam çocuğun kadınlardan birine verilmesine hükmeder. Ama huzurunda bulunan oğlu Süleyman, hükmün yanlış olduğu kanaatindedir. Bunun üzerine, Davud aleyhisselam meseleyi çözmesini oğluna havale ettiğinde, Süleyman aleyhisselam herkesi dehşete düşüren bir ‘çözüm’e hükmeder. Çocuk ortadan ikiye bölünecek; yarısı bir kadına, yarısı ötekine verilecektir. Kadınlardan biri bu çözüme karşı sessiz kalır; diğeri ise, çocuğun ölümü anlamına geldiği aşikâr bu ‘çözüm’ gerçekleşmesin diye, kendi ‘annelik’ iddiasını geri çeker ve çocuğun öbür kadına verilmesini ister. Tam da burada, Süleyman aleyhisselama verilen hikmet mucizevî bir surette kendini gösterir. “Çocuk, feragat eden bu kadınındır. Çocuğun annesi odur ve ona verilmelidir” buyurur Süleyman aleyhisselam.

Kıssada görüldüğü üzere, Süleyman aleyhisselamın çocuğun kime ait olduğunu anlamak için seçtiği ‘sevgi kriteri’ manidardır. Bir çocuğu herkesten fazla annesi sevebilir; ve bir anne, çocuğunu o kadar çok, o kadar içten ve o kadar gerçek bir sevgiyle sever ki, çocuğunun hayatını başka herşeye feda edebilir. İşte o kadın, çocuğun kendi çocuğu olduğundan emin olduğu halde, ve daha doğrusu çocuğun kendi çocuğu olduğundan emin olduğu için, Süleyman aleyhisselamın gerçekte asıl çözümü arkasında gizleyen zahirî ‘çözüm’üyle çocuğunun hayatından olmasın diye, çocuğuyla ilgili bütün iddialarından vazgeçmiş; davasında haklı olduğu halde, terk ve feragat yolunu seçmiştir. Bu yolu seçmesiyle de, çocuğun asıl annesinin kendisi olduğunu isbat etmiştir. Çünkü ancak gerçek bir anne ‘haksızlıkla suçlanmak’ pahasına çocuğunun hayatını kurtarmayı, çocuğunun hayatı pahasına ‘haklı çıkmaya’ tercih edebilir!

Sevmeyi neredeyse ölümüne bağlanmak ve neredeyse boğarcasına sahiplenmek diye anlayan patolojik sevgi tariflerinin rağmına, Kur’ân hazinesinden Hz. Süleyman’ın eliyle bize sunulan bu sevgi ölçüsü, ‘ölümüne direnmek’ yerine içinde hayat olan bir tercihe yönelmeyi şiar edinmiş ruhumu ‘mertlik testine tâbi tutanlar’a karşı kalbimi serinletiyor. Terketmediği için sevdiğinin ölümüne sebebiyet vermeyi değil, sevdiğinin hayatiyeti için terk etmeyi göze alabilmenin erdemine aklımı da ikna ediyor üstelik.

Yine bu hikmet iledir ki, Hz. Hasan’ın zor zamanda gerçekleştirdiği ve nicelerinin akıl sır erdiremediği feragati de, eseri Risale-i Nur için ‘Hz. Hasan’ın bir manevî veledi’ de diyen Bediüzzaman’ın sözümona ‘başarısız’ gözükmeye razı olarak sergilediği geri çekilme, terk ve feragatlari de tereddütsüz bir şekilde anlayabiliyorum.

Hz. Süleyman’ın eliyle bize sunulan bu hikmet, öte taraftan, bu topraklarda “Ya sev, ya terk et!” söylemi üzerinden bir faşizm üretmeye çalışan milliyetçi, ulusalcı, cemaatçi her türden zavallıyı gördüğümde dudaklarımda acı bir gülümsemenin belirmesine sebebiyet veriyor. İçimden bir ses, “Seviyorsan, gerekirse terk edersin; terke zorlarken terk edemediğine göre, sevgi sınavından kalan sensin” diyor, terk etmeyi sevmenin zıddı bilen bu anlayışın sahiplerine…

Nitekim, sevmenin gereğinde terk ve feragati de içerdiğini bilemediği için, düz mantığına sevmek ne pahasına olursa olsun sahiplenmektir diye bildiği için, içine girdiği yüreği de, kurduğu aile hayatını da, kurulan dostlukları da, mensubu ve belki önderi olduğu camiayı da, hatta içinde bulunduğu toplumu da felâkete sürükleyen ‘sözde sevgili’lerden geçilmiyor ortalık.

‘Üçüncü sayfa haberleri’ni bir örnek olarak hatırlatmıştım hani.

Dilerseniz, ‘Ergenekon’ ve ‘ulusalcılar’ merkezli ‘birinci sayfa’ haberlerine de bu gözle bakabilirsiniz..

Metin Karabaşoğlu

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Feragat sevgidendir
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 16:55:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Feragat sevgidendir rüya tabiri,Feragat sevgidendir mekke canlı, Feragat sevgidendir kabe canlı yayın, Feragat sevgidendir Üç boyutlu kuran oku Feragat sevgidendir kuran ı kerim, Feragat sevgidendir peygamber kıssaları,Feragat sevgidendir ilitam ders soruları, Feragat sevgidendirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes