> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ  (Okunma Sayısı 663 defa)
03 Aralık 2010, 21:36:46
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Aralık 2010, 21:36:46 »



Müslümanları ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan en güçlü bağ


İslam dini, Müslümanlar arasında tesis edilen İslam kardeşliğine dayalı yapının korunmasına büyük önem verir.  


Asabiyete dayalı ırkçı anlayışların egemen olduğu bir toplumda köle azatlısı simsiyah bir zenciyi / Bilal-i Habeşi’yi, Kureyş’in başında lider olarak kabul ettiği Ebu Süfyan’ın önüne geçiren büyük bir kardeşlik devrimi, Irkları, coğrafyaları, dilleri, renkleri ve kültürleri farklı milyonlarca insanı kaynaştırıp aynı yüce değerler etrafında birleştirebilen evrensel bir nizam, Mevaliden / kölelerden köle azatlılarından büyük ilim adamları, komutanlar ve sanatkârlar yetiştirecek kadar insana değer veren bir sistem, Devlet başkanıyla hizmetliyi ALLAH’ın huzurunda aynı safa dizen bir eşitlik tablosu, En basit bir bireyin canını, malını, neslini, inancını ve düşünce özgürlüğünü, toplumun en üst düzeyinde kilerinki kadar saygın ve dokunulmaz sayan bir hukuk düzeni, Halife ile gayri müslim bir vatandaşını hâkimin karşısında yan yana ayakta tutan bir adalet sistemi, Yalanla imanı bir araya gelmez kabul eden, samimiyeti dinin özü sayan, ‘Kendisi için istediğini başkaları için de isteyebilme, kendisi için istemediğini başkaları için de istememe’ ilkesini mensuplarının temel anlayışı haline getirmeyi hedefleyen bir ahlak felsefesi, Başkalarının derdini dert edinmeyeni Müslümanlardan saymayan bir toplumsal şuur...

 

Bütün bunlar, Kur’an ve sünnetin temel ilkeleri ışığında ortaya konmuş İslam kardeşliğinin olmazsa olmazı niteliğinde bazı temel yaklaşım ve anlayışlardır.

 

İnsanları Arap ve Arap olmayan /Arap-Acem diye ikiye ayıran ve Arap olmayanların hiçbir şekilde Arap olanlara eşit olamayacağı anlayışına sahip bulunan bir toplumda ALLAH Rasulü, ‘Arap’ın Arap olmayana hiçbir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arab’a hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir’ şiarını öylesine gür bir sada ile seslendirmiştir ki bu sada, insanların ve toplumların yaşadığı pek çok sorunun temelinde yatan tahakküm anlayışını yerle bir etmiştir. Böylece insanın insana, insanın topluma, toplumun insana, bir ırkın bir başka ırka, bir toplumun bir başka topluma, bir sınıfın bir başka sınıfa tahakkümü anlayışı ortadan kaldırılmış ve İslam kardeşliği bu sağlam temel üzerine kurulmuştur. Böylece müminler cihanşümul bir medeniyetin üzerine kurulabileceği çok büyük bir nimete nail olmuşlardır.

 

Hz. Peygamber İslam dinini tebliğ ederken renk, ırk, cinsiyet ve sosyal statü ayrımı gözetmedi. İslam kardeşliğinin önündeki her türlü engeli ortadan kaldırdı. Bütün müminleri kardeş ilan etti. Medine-i Münevvere’ye gelince ensar ile muhacirler arasında akdettiği kardeşlik / muahat, İslam kardeşliğinin simgesi haline geldi.

 

Bu kardeşlik öyle bir devrim meydana getirdi ki bu devrim öncesinde kılıçlarıyla birbirlerinin boynunu vuracak durumda olan insanlar, birbirleri için canlarını feda edebilecek bir kardeşlik şuuru kazandılar.

 

İslam’ın ilk yıllarında Cahiliyye döneminin alışkanlıklarıyla nüksetme emareleri gösteren kendini başkalarından üstün görmeye yönelik ırkçı ve kabileci eğilimlere karşı Kur’an-ı Kerim müminleri şöyle uyarmıştır:

 

“Hep birlikte ALLAH’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. ALLAH’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte ALLAH size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz." (Al-i İmran, 103)

 

Kur’an-ı Kerim’in bu çarpıcı ifadesinden anlaşılacağı üzere ateş çukuruna yuvarlanacak noktaya gelmişken müminleri bu korkunç uçuruma yuvarlanmaktan kurtaran ve Müslüman toplumları ayakta tutan çok güçlü bir bağdır İslam kardeşliği... Müminler için büyük bir nimettir. Dünyaları versek elde edemeyeceğimiz “Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek ALLAH’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve müminlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır. Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat ALLAH onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Enfal, 62, 63)

 

Bu büyük nimete bizler, İslam sayesinde nail olduk. Asırların birikimi ile bu nimet, Müslüman toplumlarda köklü bir değer haline geldi. İslam milletinin bünyesinde iyice yerleşti ve kökleşti.

 

ALLAH Rasulü’nün dizinin dibinde yetişmiş bulunan sahabei kiram, bu nimetin değerini çok iyi kavramıştı. Bu sebeple onu büyük bir aşkla özümseyerek benimsedi ve hayata geçirdi. Asrı-saadette tanık olunan İslam kardeşliğinin efsa-nevi örnekleri bu aşk ve özümsemenin sonucu idi.

 

Bu öyle bir bağdı ki bu bağ ile birbirlerine bağlanan kardeşler, birbirlerini sevdiler. Bu lafta kalan bir sevgi değildi. Bu sevgi ile müminler, kendilerinden önce kardeşlerini düşünür hale geldiler. Kur’an-ı Kerim onların bu güzel davranışlarını kıyamete kadar gelecek insanlara örnek olmak üzere dile getirdi: “Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda ( Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Haşr, 9)

 

İslam kardeşliğini kuran bağlar, menfaatten, çıkardan, beklentilerden veya uluslar arası yahut Toplumlar / topluluklar arası ilişkilerden vesaire kaynaklanan bağlar değildi. Çünkü menfaatlere dayalı bir bağ, menfaatlerin sona ermesiyle biter. Çeşitli ilişkilere dayalı bağlar, bu ilişkilerin sona ermesiyle sona erer. Beklentilere dayalı bağlarda bu beklentilerin gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesiyle nihayet bulur. Ama ALLAH için kurulan ve tesis edilen bağlar, bunların hiçbiri ile sona ermez. İslam kardeşlik bağı, ‘ALLAH için sevme’ ilkesi etrafında kurulmuş bir bağdır. Samimiyet ve ihlasa dayanır. İşte bundan dolayı İslam kardeşlik bağı, Müslümanlar arasında en sağlam ve en güçlü bağdır ve ebedidir. Bu bağ güçlü olduğu zaman müminler, ırkına, rengine, kültürüne, kökenine ve kimliğine bakmaksızın kendilerinden önce mümin kardeşlerini düşünmeye başlar.

 

İslam kardeşliği, takva üzerine kurulan bir kardeşliktir. Bundan dolayı tüm bencillikleri dışarıda Bırakacak bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin harekete geçirilmesiyle, kardeşlikle asla bağdaşmayan ve toplum huzurunun en yıkıcı unsuru olan tahakküm anlayışı ortadan kaldırılmış olmaktadır. Sahabe-i kiram, Hz.Peygamber’in rehberliğinde bu potansiyeli harekete geçirdi ve İslam’ın getirdiği kardeşlik bağı, müminlerin arasını asabiyet ve akrabalık bağlarından daha güçlü bir şekilde tuttu. Böylece İslam kardeşliği, Müslümanlar arasında en güçlü rabıta haline geldi. İman bağının, akrabalık bağlarından daha güçlü olduğu da fiili olarak kendini gösterdi. Bu bağ ile Müslümanlar cahiliye anlayışının darkabilecilik anlayışını terk ettikleri gibi, toplumu kısır kalıplara hapseden ırkçı anlayışların prangalarını da kırdılar. Bunun yerine bütün bir insanlığı kıyamete kadar huzura kavuşturacak evrensel değerleri benimsediler. Böylece insanlar arasında ayırım yapmayan, ALLAH’ın kulları olarak onları eşit tutan ve kardeşliğin, Hakkın, hukukun ve adaletin üstünlüğünü esas alan büyük bir medeniyetin temellerini attılar. Artık müminler arasındaki temel öncelik, aralarındaki en güçlü bağ olan İslam kardeşliği oldu. Birinci kıymet ölçüsü takva idi. Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ümmeti olmak ve onun getirdiği değerlere sahip bulunmaktı.

 

Şu ayet-i kerime bunu anlatmaktadır:

 

“ALLAH’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut Soy sopları olsalar bile, ALLAH’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte ALLAH onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. ALLAH onlardan razı olmuş, onlar da ALLAH’tan razı olmuşlardır. İşte onlar ALLAH’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, ALLAHın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." (Mücadele, 22)

 

Böylesine köklü bir şuurla kurulan İslam kardeşliği, ırkçı düşüncelerin kısırlaştırıcı, daraltıcı ve bunaltıcı bağlarını kırdı. Bu bağın kazandırdığı İslami bilinç ile Arap ırkından beyaz ve şerefli kabul edilen soya mensup birisi/Ebu Zer (r.a.) bir kızgınlıkla ‘Kara karının oğlu!’ sözleriyle hakaret ettiği köle azatlısı siyah Müslüman kardeşinin ayağının altına yüzünü koyabilecek bir şuur düzeyine yükseldi. (Buhari, İman, 22)

 

Hâlbuki yüzünü ayaklarının altına koyduğu kişi, cahiliye döneminde başkaları tarafından insan olarak bile görülmeyecek derecede aşağılanıyordu. İslam kardeşliğinin insanları nereden alıp nereye getirdiğinin buna benzer pek çok örneğini asrı saadetin altın sayfalarında görmek mümkündür. Nihayet ALLAH Rasulü Veda Hutbesi’nde yüz bini aşkın sahabiye şöyle seslendi: “Müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz!

 

Müslüman Müslüman'ın kardeşidir. Son...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:31:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ rüya tabiri,Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ mekke canlı, Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ kabe canlı yayın, Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ Üç boyutlu kuran oku Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ kuran ı kerim, Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ peygamber kıssaları,Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ ilitam ders soruları, Ateş çukuruna yuvarlanmaktan koruyan bağ önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes