๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 17 Mayıs 2010, 14:04:08



Konu Başlığı: Ask ve vuslat
Gönderen: Sümeyye üzerinde 17 Mayıs 2010, 14:04:08
Ask ve vuslat


 
  Ask, ruhun coskusudur.
    


Ask, sevgi çaglayaninin cosarak sevgiliye dogru akmasidir.
Ask; sevginin ruhta yerlesip meleke haline gelmesidir.
Ask; Muhabbetullahi, meslek/mesreb edinmektir.

Nebevî haberde, “Size deli denilinceye kadar zikrediniz” denildi. (Ahmed b. Hanbel, 3/68-71) Aski besleyen ana unsur masukun zikridir. Yârin yâdini çikarmamaktir hatir’dan. Mesrebine göre; bazen bagira çagira, bazen sayiklayarak…

Kimi zaman melekleri bile kiskandiracak gizlilikte; Batini nakis’la… Kimi zaman da seytanlari çildirtacak gürültüde; “Lailahe ilellahu (va’llahu ekber, Allahu ekber velillahi’l hamd!”)


Gâh zikir erir dudaklarda
Gâh sofi erir zikirlerde…

Lal-u sarab dolar gönlü zakirin, “Ol mahiler ki derya içredir, derya nedir bilmezler” sözü, ask sarhosluguna düsmüs âsiklar için söylenmistir.

Zikrin lafizdan siyrilmis hali, masukun nurlarina kavusmakla baslar. Zakirin zikri, gayri ihtiyari hale ulasip vücut ülkesi daimi zikre geçince, kisa zamanda ates bacayi sarar… Fakat henüz ask’tan bahsedilmez; ates baska… ask baska…

Ask iklimlerine dogru yolculuk baslar, bâtinî âlemde. Her biri zikir ocagi haline gelmis latifeler, simsek misali Ars’a kanat vurur…

Bundan sonradir ki, “seyir yerlerinden” seyre dalinir, Masuk’un bas döndürücü, hatta âsiki yakip kül edici nurlari…

Artik zikir, sevgiliyi anmaksizin unutmamaktir; onun yâdiyla, hayal ve hatirasiyla…

Seven, sevgisi arttikça sevdigine benzemeye baslar. Huyu suyu, masukunun tadina, kokusuna dönüsmeye baslar. Onun sevdigini sevmek ve onun nefret ettiginden nefret etmek, sevenin en bariz vasfidir.

Sevgilinin nurlari, sevenin nefsini dönüstürür; kendi sifatlarini ona giydirir masuk. Beseri sifatlar, meleki sifatlara dönüsmeye baslar. Yanlis anlasilmasin, insan melek olmaz ama nefsani sifatlari melekilesir. Seven, sevdiginin ahlakina bürünür.

Havas/hisler boyutundaysa, Hakkin nurlariyla beraber olmaktir; nuru ilahiye müstagrak olmaktir. Bu beraberlik, yakici ve iç giciklayici bir yakinliktir. Bulmustur âsik bulacagini:

Ballar balini buldum
Kovanim yagma olsun (Y. Emre Hz.)


 


sadece beraber olmaktir… Sekilsiz ve boyutsuz… Nur olarak, Masukun nurlarina gark olmak. Ancak, bu ‘bulmak’ henüz ‘ham’ olanlarin bulusmasi, kavusmasidir. ‘Yalanci vuslat’…

Asil hedefe varmaya daha çok yol vardir. Bu ilk ‘bulma’dan sonra, âsik, bir de bakar ki yine kaybetmis sevdigini. Hallerden hallere, makamlardan makamlara geçer. Düse kalka, rehberinin gösterdigi ufuklarda yol alir. Masugun adi da sani da kalmamistir ortalikta.

Âsik, hayretler vadisindedir. Tam buldum derken; bulamamanin ‘bulmak’ olduguna inanmaya baslar. Su aciz ve fani insan nasil bulsun Ebedi, Sermedi olani…

Derken, âsik, masukun inayetiyle tevhid denizinin sahillerinde bulur kendini. Tevhidin hakikat halini tefekkür ederken, bir de bakar ki bir kendi var; bir de Masuk’u. Bu ikilik çok agrina gider asigin. Hani? Nerde kaldi tevhid ve birlik?...

Masuguna varamadigi gün gibi asikardir. Gördügü ve yasadigi onca maceradan sonra, saskin, bedbin, çaresiz, kalakalir…

Iste, asil vuslat; asigin yüce ‘kulluk’ makamina kabul edilmesinden sonra olur. Ve asik, vuslatin da çalismakla degil, ilahi lütufla oldugunu bir kere daha anlar.

Kesb, sadece vehb’e hazirliktir. Zahiri ve Batini sebeplere sarilan âsik, bir an bile onlara deger vermezse ihlasi ortaya çikar. Yani, samimiyeti. Bu samimiyet de kesbidir. Ihlas ise vehbidir, Allah vergisi.

Ve o asil maksat olan vuslatta, kavusmak duygusu olmaz, yakinlik duygusu da… Bir yön de olmaz onda… Yönsüz, sekilsiz ve hissiz bir yakinlik! Burasi susulmasi gereken yerdir…

Fenanin fenasina eren âsik, bir ‘sey’ degildir ki baska bir ‘sey’e erissin… Bu yüzden, ‘ulasmak’, ‘kavusmak’ denmez buna. Buna ‘vuslat’ denir. Hikemi Ataiyye’de buyuruldugu gibi: “Senin Allah Teâlâ’ya vasil olman demek; O’nun ilmine, O’nu bilmeye vasil olman demektir.”

Belki de Büyük Imam’in da, kelimelerin kifayetsizliginden yakinarak; “O (celle celaluhu) ötelerin ötesinde, ötelerin de ötesinde… Ne ki O sanilir, O’na perdedir.” (Mektubat-i Rabbani) sözleriyle bu hakikate isaret ediyordu.

Iste, âsik ‘vasil’ olunca; Hakk ile bilir, görür, duyar, yapar, eder… Gögsü genisler, basireti açilir, esya ve hadiselerin derununa nüfuz etmeye baslar.

Binlerce zulmani perdeden ve binlerce rahmani perdeden geçtikten sonra; Hakiki âsik, saf aski bile engel görür masukuna. Ask da bir perdedir onun önünde.

    



Asil olan Zât’tir. Ask da kimmis?...
Yani, ask da bir araçtir; amaç Allah’tir.
Allah pes! Baki heves.

O’nun Zat’indan baska her sey oyun, oyuncak. Hakikat eri âsik için oyuncak ancak çocuklar içindir. Er’ler, Kuran’in tabiriyle ‘Allah adami’ olmak azmindedirler.

Yolculugun sonu, iste bu Allah adamligidir. Yolculugun sonu dediysek, varilacak menzil manasinda söyledik. Yoksa yolculuk, sonsuza yürümektir.

Gerçek kulluk da budur. Allah için olmak; Allah için yasamak…


Kaynakça: Imam-i Rabbani; Mektubat-i Rabbani, Berekat. Mevlana Celaleddin-i Rumi; Mesnevi. Seyda Muhammed Konyevi; Muhabbetullah, Kalplerin Sifasi Sohbetler, Cennet Yolunun Rehberi. S. Abdülkadir-i Geylani; Sohbetler, Futuhu’l Gayb. Sehabüddin Sühreverdi; Avarifu’l Mearif. Ismail Çetin; Edeble Varis Lütufla Dönüs. El-Hac Mehmed Nuri
Semsüddin el-Naksibendi; Miftahu’l Kulub.


Konu Başlığı: Ynt: Ask ve vuslat
Gönderen: Abdullah B. üzerinde 25 Ocak 2016, 21:22:59
ES.SELAMIN.ALÜYKÜMÜS.VE.RAHMETURULLAH. ALLAH CC RAZI OLSUN BUNU YAZAN PAYLAŞANDANDA ALLAH RAZI OLSUN


Konu Başlığı: Ynt: Ask ve vuslat
Gönderen: Mehmed. üzerinde 14 Eylül 2019, 04:32:12
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ask ve vuslat
Gönderen: Sevgi. üzerinde 15 Eylül 2019, 00:53:19
Rabbim ilmimizi artırsın. Bilgiler için Allah razı olsun