> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ümeyye ler Bilâl sevmez
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ümeyye ler Bilâl sevmez  (Okunma Sayısı 781 defa)
14 Temmuz 2010, 15:34:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Temmuz 2010, 15:34:57 »



Ümeyye’ler Bilâl sevmez

Saadet asrında, iman ile küfrün en keskin biçimde yüzleştiği denklemlerden biri, Bilâl-Ümeyye denklemidir
Ümeyye b Halef, Kureyş’in reislerinden ve zenginlerindendir Bilâl b Rebah ise, onun Habeş asıllı siyahî kölesi
Hz Peygamber Rabbinden gelen “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! emrine binaen hakkı tebliğe başladığında, ona en sert ve en kaba tepkiyi verenlerden biridir ÜmeyyeKendisi gibi Mekke’nin zenginleri ve reisleri varken, henüz genç denilebilecek yaştaki ‘yetîm-i Ebu Talib’in vahiyle kazandığı ayrıcalık, onun d kanına dokunmaktadır Dahası, gelen vahiy dolayısıyla, bundan böyle hayatlarını istedikleri gibi yaşayamayacaklarını, istedikleri gibi kural koyamayacaklarını, koydukları kuralı istedikleri gibi eğip bükemeyeceklerini hissetmektedir
Bu durum, onun durumundaki hemen her Kureyşli gibi, onu da gelen vahye karşı şedit bir düşmanlığa yöneltir
Bu düşmanlığa gelecek en büyük cevap ise, bizatihî kendi evi içindendir Ümeyye’nin yetenekli kölesi Bilâl, efendisinin tam aksine, İslâm’ın çağrısına ilk olumlu cevap verenler arasındadır ve Bilâl’in bu durumu Kureyş içerisinde Ümeyye’nin deyim yerindeyse ‘karizmasını çizmekte’dir ‘Yetîm-i Ebu Talib’ diyerek, anasız babasızlığından ve yoksulluğundan küçümseme devşirdikleri Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellem’in getirdiği mesaj, Ümeyye’nin kalbine giremese de evine girmiş, kölesi Bilâl’in kalbine çıkmamacasına yerleşmiştir
Bu, hayatını üstünlük, efendilik, seçilmişlik, önde oluş, zenginlik ve büyüklük kavramları içerisinde kurmuş Ümeyye için tahammül edilemez bir meydan okuma niteliğindedirBilâl’in efendisinin verdiği işleri aksattığı filan yoktur Bilâl aynı yetenekli Bilâl’dir Ama Ümeyye’nin gözünde, köle Bilâl, herşeyiyle köle olma durumundadır Sadece kol ve kas gücünü değil, ruhunu ve kalbini de Ümeyye’nin mülkiyetinde saymalıdır Aklı Ümeyye’nin düşündüğünü onaylamak üzere çalışmalı, kalbi Ümeyye’nin inandığı üzere inanmalı; cüz’î iradesini Ümeyye’nin mutlaklaştırdığı iradesine tâbi kılmalıdır
Ama böyle yapmamıştır Bilâl O günün şartlarında bir köle olarak kol ve kas gücünü efendisinin hizmetinden esirgememiş; ama ‘köle’liğin ‘beden’le ilgili bir durum olduğunu, köle olmanın aklını, kalbini, iradesini ve ruhunu da efendisine teslim anlamına gelmediğini idrak edegelmiş biri olarak, Hz Peygamberin getirdiği davet karşısında kendi tercih hakkını kullanmıştır Ümeyye’yi rahatsız eden “Lâ ilâhe illallah,” Bilâl’in dünyasında gerçeğin ta kendisidir
İşte bu kabul, Ümeyye’yi çılgına çevirir
Bilâl’in bu haliyle sergilediği örneklik, nitekim Âmir b Füheyre gibi başkaca kölelerin de Bilâl gibi imanlarını açıkça ikrar cesareti göstermeleri, Mekke’nin reislerini kaybedilmiş bir mücadeleyi kazanmaya hırslandırır
Başvurulan tedbir, tam bir zavallılık göstergesidir Bedeninin köleliğine karşı ruhunu özgürleştirebildikleri için imanı tercih edebilmiş mü’min köleleri, bedenlerine eziyet ederek ‘yola getirmeye’ çalışırlar Mekke’nin kızgın kayalıklarında üzerine kızgın taş konularak aç susuz güneşin altında bırakılan Bilâl, bu halde iken söylemeyi vird edindiği “Ehad! Ehad!” nidalarıyla, Ümeyye’yi ve ‘halef’lerini daha bir çılgına çevirmektedir
Bilâl’in bu halinde “Ehad! Ehad!” diyerek Rabbini anıyor olmasında ise, tam da onun ruhunu özgürleştiren sırra işaret eden bir mânâ vardır
Allah Vâhid’dir ve O’nun vâhidiyeti Kureyş müşriklerince de kabul edilmektedir Onlar, bir ilahlar hiyerarşisi içeren şirkleriyle, Allah’ı hiyerarşide onun ayarında bir başka ilah bulunmayan en üstün ilah olarak görmektedirler
Ama Ehad, onların ‘vâhidiyet’e yükledikleri bu kirli mânâyı silip süpürmekte, bu sözümona ilahlar hiyerarşisini tastamam bertaraf etmekte, âlemler Rabbinin başka hiçbir şeyin ve hiç kimsenin uluhiyetinde O’na ortak olamayacağı Tek Bir olduğunu bildirmektedir Ehad ismi, Rabbimizi eşyanın varoluşunda işgören bütün sıfatların mevsufu ve bütün isimlerin müsemması olarak bildirir bize Böylece, yaratma fiilinde şirke hiçbir mahal bırakmaz
Yine Ehad ismi, Allah’ı ‘herşeyi yaratan’ olarak tarif eden Vahid ismine kıyasla, ‘her bir şeyi yaratan’ olarak tanıtır bize Her bir şeyin onu başka herşeyden ayıran bir kimliği, teşahhusu, ferdiyeti, biricikliği vardır ve bu keyfiyet Ehad isminin bir cilvesidir Her insanın bir ferdiyetinin olması, onu diğer insanlardan ayıran bir sûretinin, simasının, sîretinin ve şahsiyetinin olması da işte bu sırdandır
Dolayısıyla, onu ‘nesne’leştiren ve efendisinin iradesine tâbiiyete, aklına teslimiyete mecbur bilen Ümeyye’ye karşı Bilâl elbette “Ehad! Ehad!” diyecektir Her bir “Ehad!” nidasıyla, şirki âleminden büsbütün tardederken, efendisine “Ehadiyet sırrının cilvesi olarak, benim seninkinden ayrı bir şahsiyetim, aklım, iradem, tercih yeteneğim var Ben bedenimle sana esir kılınmış olsam bile, irademi sana teslime mecbur ve mahkum değilim” mesajını da verecektir
Bilâl’in tarifiyle ‘küfrün başı Ümeyye’yi en ziyade fitil eden sözün “Ehad! Ehad!” olması, bu açıdan bakılırsa, elbette tesadüf değildir
Bu Asr-ı Saadet tablosundan hâzır zamana dair bir hisse devşirecek olursak; bugün ‘elinin altında’ gördüğü insanların iman tercihinden rahatsız olan, bize tepeden bakan, kendilerini üstün gören ve biz efendiniz böyle düşünür, böyle inanır, böyle yaşar iken siz nasıl öyle düşünüp inanır ve yaşarsınız öfkesiyle elindeki güce, imkâna, iktidara başvuran günümüz müstekbirlerinin bu tavrının gerisinde de Ümeyye-misal bir ruh hali vardır Onların gözünde, bizler hizmetçi kölelerizdir; bizim onlardan ayrı bir ferdiyetimiz ve şahsiyetimiz yoktur; cüz’î iradelerimiz ise onların ‘mutlak’lık izafe ettikleri iradelerine teslimiyet için vardır
İmanı hatıra getiren her emare, gündelik hayatta imanı tezahür ettiren her sembol, birilerini işte bu yüzden öfke ve tehevvüre sevketmektedir
Kapanan kimi kapılar, konulan kimi yasaklar, ikna odaları, medyatik infazlar hepsinin ardında Ümeyye-misal bir ruh-u habis bulunmaktadır
Ümeyye’ler Bilâl’leri sevmez
O halde, Ümeyye’lere inat, Ehad! Ehad!


 
Metin Karabaşoğlu
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ümeyye ler Bilâl sevmez
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:33:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ümeyye ler Bilâl sevmez rüya tabiri,Ümeyye ler Bilâl sevmez mekke canlı, Ümeyye ler Bilâl sevmez kabe canlı yayın, Ümeyye ler Bilâl sevmez Üç boyutlu kuran oku Ümeyye ler Bilâl sevmez kuran ı kerim, Ümeyye ler Bilâl sevmez peygamber kıssaları,Ümeyye ler Bilâl sevmez ilitam ders soruları, Ümeyye ler Bilâl sevmezönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes