> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Aşk
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Aşk  (Okunma Sayısı 3692 defa)
17 Eylül 2011, 18:02:39
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« : 17 Eylül 2011, 18:02:39 »



AŞK

«Sevgi» canlı varlığın, haz veren bir nesneye karşı meyil duyması-dır. Söz konusu meylin pekişip güçlenmesi haline «aşk» denir.

Aşk duygusu, aşkın sevgilisine kul olması ve sahip olduğu her şeyi uğrunda feda etmesine yol açacağı bir dereceye varabilir.

Züleyha'nın Hz. Yusuf'a (A.S.) karşı duyduğu aşkın ne dereceye var-dığına bir baksana! Kadının bütün servet ve güzelliği bu uğurda gitmiş. Yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığının var olduğu söylenir, hepsi-ni Hz. Yusuf'un (A.S.) aşkı uğruna harcamış, «Bu gün Hz. Yusuf'u gör-düm» diyen herkese eline geçeni zengin edecek değerde bir mücevher vere vere elinde hiç bir şey kalmamış.

Aşırı aşkından dolayı diğer her şey aklından çıktığı için karşılaş-tığı her şeyi «Yusuf» diye çağırır olmuş, o kadar ki, başın göğe kal-dırdığı zaman Hz. Yusuf'un (A.S.) adını yıldızların üzerinde yazılı görür-müş.

Rivayete göre Züleyha iman edip Hz. Yusuf (A.S.) onunla evlendik-ten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yaşamaya yönelerek kendi-sini ibadete vermiş, varlığını tamamen Allah'a adamış. Hz. Yusuf (A.S.) kendisini gündüz yatağa çağırsa «akşama» diye savar, akşam çağırınca da «yarına» diye ertelermiş.

Nihayet bir gün Hz. Yusuf'a (A.S.) demiş ki, «ben sana Allah'ı tanı-madan önce aşık olmuştum, fakat O'nu tanıyınca kendisine karşı duydu-ğum muhabbet, diğer her şeyin sevgisini gönlümden giderdi. O'nun sev-gisine bedel istemiyorum.»

Hz. Yusuf Züleyha'nın bu sözlerine şöyle karşılık verdi, «seninle bir-leşmemi emreden ulu Allah'dır. Senden iki çocuğumuz olacağını ve bun-ları Peygamber olarak görevlendireceğini bana bildirdi.»

Bunun üzerine Züheyla, «Allah sana böyle emrettiğine ve beni de

böyle bir neticeye vesile olarak seçtiğine göre Allah'ın emri başım üze-rine!» demiş. Bundan sonra ancak kendini Hz. Yusuf'a (A.S.) teslim et-miştir.

«Leylâ ile Mecnun'un aşk hikâyesini herkes duymuştur» Mecnuna adın nedir diye sorarlar, «Leylâ» diye cevap verir. Bir gün yine Mec-nuna «Leylâ ölmedi mi» derler. «Hayır, Leylâ kalbimde yaşıyor ölmedi, Leylâ benim» diye karşılık verir.

Yine bir gün Mecnun, Leylâ'nın evi önüne gider ve gözlerini gök yü-züne diker. Ona «ey Mecnun, gök yüzüne değil, Leylâ'nın odasının du-varına bak, belki onu görürsün» derler. O böyle diyenlere «gölgesi Ley-lâ'nın evine düşen yıldız bana yeter» diye cevap verir.

Anlatıldığına göre Hallac-ı Mansur'u (rehimehullahu) seksen gün hap-setmişler, İmam-ı Şiblî (rehimehullahu) bir gün ziyaretine gitmiş ve «ey Mansur, Muhabbet nedir» diye sormuş. Mansur «bu soruyu bana bugün değil, yarın sor» demiş. Ertesi gün olunca Mansur'u zindandan çıkarır-lar, ve üzerinde boynunu vurmak üzere yere yaygı yayarlar, bu sırada İmam-ı Şibli çıka gelerek karşısında dikilir. Bu anda Mansur ona sesle-nir, «ey Şiblî! Sevginin başı yangın, sonu ise ölümdür.

Hallac-ı Mansur'un nazarında Allah'dan başka her şeyin batıl oldu-ğuna kesin kanaat gelince ve yalnız Allah'ın hak olduğunu bilince, hak isminin onun kendi adı olduğunu unutmuş ve sen kimsin sorusuna muha-tap olunca «ben hakkım» diye cevap vermiştir.

Anlatıldığına göre sahici muhabbet, şu üç davranışta belli olur:

1 - Aşık, sevdiğinin sözünü diğerlerinin sözlerine tercih eder.

2 — Aşık, sevgilisi ile oturup kalkmayı başkaları ile birarada olma-ya tercih eder.

3 — Yine aşık, sevgilisinin rızasını kazanmayı, başkalarının hoşnut-luğunu elde etmeye tercih eder. (El Münteha - Nam Kitapta da böyledir.)

Söylendiğine göre «aşk» perdeyi yırtmak ve sırları keşfetmektir. «Vecd» hali ise zikrin lezzetine varıldığı anda ruhun, arzunun taşkınlığı-na katlanamamasıdır, öyle ki, bu hali yaşayan kimsenin azalarından biri kesilse hiç bir şey duymaz.

Anlatıldığına göre adamın, biri Fırat nehrinde yıkanıyormuş, bu ara-da:

«ey günahkârlar! Bugün seçiliniz» mealindeki âyet-i kerimeyi okuyan bir adamı duymuş (35). Ayetin içine saldığı dehşetin etkisi ile çırpınmaya başlamış ve sonunda boğulmuş ve ölmüş.

Muhammed İbni Abdullah el-Bağdadî (rehimehullahu) diyor ki, «Bas-ra şehrinde iken bir gün yüksek bir çatıya çıkmış bir delikanlı gördüm, yüzünü halka dönmüştü, şöyle diyordu: «Aşık olarak ölen kimse işte böy-ledir. Uğrunda ölüm olmayan aşkın hiç bir değeri yoktur.»

Bu sözlerin arkasından kendini boşluğa attı. «manzarayı hayretle seyreden halk» tarafından «ölüsü» alıp götürüldü.

Cüneydül Bağdadî (rehimehullahu). «Tasavvuf, ihtiyarı terketmektir» demiştir.

Hikâye edildiğine göre Zünnun'ül Mısrî (rehimehullahu) bir gün Mes-cid-i Haram'a girer, sütunlardan birinin altında çırılçıplak, yerde yatan hasta bir delikanlı görür, delikanlı yanık bir sesle inlemektedir. Bundan sonrasını Şeyh'in kendisinde dinleyelim:

«Yanına sokuldum, selâm verdim ve «ey delikanlı, sen kimsin» diye sordum. «Ben aşık bir garibim» diye cevap verdi. Ne demek istediğini anlamıştım, «ben de senin gibiyim» dedim.

Bu sırada ağlamaya başladı, onun ağlaması beni de ağlattı. Bana «sen de mi ağlıyorsun» diye sordu, «ben de senin gibiyim» diye karşılık verdim. Bunun üzerine daha yüksek bir sesle ağlamaya başladı ve gür, yüksek bir nara attı, hemencecik ruhunu teslim etti.

Elbisemi üzerine örttüm, kefen bulmak için yanından ayrıldım, kefen satın alıp dönünce onu yerinde bulamadım. Şaşkınlık içinde «sübhanel-lah» dedim. Bu sırada kulağıma gizli bir ses geldi, şöyle diyordu: «Ey Zün-nun! O öyle bir garibdir ki, onu dünyada şeytan aradı, bulamadı. Malik aradı/bulamadı, cennette Rıdvan aradı, o da bulamadı.» «O nerededir?» diye seslendim. Kulağıma şu cevap geldi: «Samimî muhabbeti, çok iba-det etmesi ve hatasından derhal tevbe etmesi sayesinde Muktedir Mâ-lik'in (ulu Allah'ın) yanında sadakat koltuğundadır (36).

Şeyhlerden birine «Allah'ı seven nasıl olur, alâmetleri nelerdir» di-ye sormuşlar, şu cevabı vermiş: «İnsanlarla az münasebet kurar, zama-nının çoğunu kendisi ile başbaşa geçirir, devamlı düşünme halindedir, çok az konuşur, bakar fakat görmez, çağrıldığında duymaz, kendisine söyleneni anlamaz, başına gelen belâya üzülmez, acıktığını hissetmez, vücudunun bir yeri çıplak kalsa farkına varmaz, kendisine ağır söz söy-lense korkmaz.

Yalnızlığında Allah'a nazar eder. O'nunla ünsiyet kurar, O'na yal-varır. Dünya ehliyle dünya işleri için hiç bir tartışmaya girişmez.

Ebu Türab al-Nahbaşî (rehimehullahu) Allah sevgisinin alâmetleri hak-kında şu beyitleri söylemiştir:

«Sakın aldanma! Sevenin alâmetleri vardır.

Onun üzerinde sevgili tarafından armağan edilmiş nişanlar vardır.

Bunlardan biri ondan gelen belâdan haz duymasıdır.

Onun her yaptığına sevinmesidir.

Ondan gelen yokluk, makbul bir hediyedir.

Yoksulluk ise bir ikram, bir geçici ihsandır.

Delillerden biri, onun kararlı görmedir.

Sevgilisine itaat hususunda bütün kışkırtıcı kınamalara rağmen

Delillerden biri güler yüzlü görünmesidir.

Kalbinde sevgiliden gelen heyecan kaynaşır

Delillerden biri anlayışlı görünmesidir

Nazarında sevgi sahibi olan bir soranın sözüne karşı

Delillerden biri de tedirgin görünmesidir

Söylediği her sözü tartarak konuşan.

Nakledildiğine göre Hz. İsa (A.S.) bir gün bahçe sulayan bir delikan-lı ile karşılaşır. Delikanlı Hz. İsa'ya «Rabb'inden, sevgisinin zerre ağırlığın-daki bir kısmını bana bağışlamasını dile» der. Hz. İsa ona «sen zerre ka-darına dayanamazsın» diye karşılık verir. Delikanlı «o halde zerre kadarı-nın yarısını versin» der. Bunun üzerine Hz. İsa onun için «ya Rabb'i! bu gence sevginin zerre kadarının yarısını bağışla» diye dua eder ve yolu-na devam eder.

Epeyce bir müddet sonra Hz. isa'nın (A.S.) yolu yine oraya düşer, delikanlıyı sorar, «delirdi, dağlara çıktı» derler. Hz. İsa delikanlıyı ken-disine göstermesi için Allah'a dua eder. O sırada delikanlıyı dağlar ara-sında görür; onu gözlerini gök yüzüne dikmiş ve bir kaya üzerinde dim-dik ayakta dururken bulur.

Hz. İsa (A.S.) delikanlıya selâm verir, selâmını almaz, «ben İsa'yım» diye kendisini tanıtarak delikanlının ilgisini çekmeye çalışırken ulu Allah'-dan kendisine şu vahiy gelir: Kalbinde benim sevgimin yarım zerresini taşıyan kimse insanoğlunun sözünü hiç duyar m»? İzzet ve celâlim hak-kı için sen onu testere ile ikiye biçsen onun acısını bile duymaz.»

Üç şeyden kendini kurtarmaksızın şu üç şeyi iddia eden kimse al-danmıştır:

1 — Dünyayı sevmesine rağmen Allah'ı zikretmekten lezzet aldığını söyleyen kimse,

2 — İnsanları pohpohlamayı sevdiği halde amelde ihlâsı sevdiğini id-dia eden kimse,

3 —Nefsinin burnunu kırmaksızın Allah'ı sevdiğini ileri süren kimse

Peygamber'imiz (S.A.S.) şöyle buyuruyor:

— Öyle bir gün gelecek ki, ümmetim beş şeyi unutarak beş şeyi se-vecektir:

1 — Dünyayı sevecek, ahireti unutacaklardır.

2 _ Malı sevecekler, fakat ahiret günü hesaplaşmasını unutacak-lardır.

3 — Mahlukatı sevecekler, yaratıcıyı unutacaklardır,

4 — Günahları sevecekler, tevbeyi unutacaklardır.

5 - Köşkleri sevecekler, mezarları unutacaklardır.

Mansur İbni Ammar (rehimehullahu), bir delikanlıya öğüt verirken ona der ki, «ey delikanlı! Gençliğin seni aldatmasın. Boş kuruntulara dala-rak tevbe etmeyi hep ileriye bırakan ve öleceğini düşünmeyen nice genç vardır ki» «Yarın, ya da öbür gün tevbe edeceğim» diye cevap verir. Oy-sa tevbeye sıra getirmeden ölüm meleği ona geliverir ve kabrin boşluğu-na yuvarlanır, artık orada ona ne malın, ne kölenin, ne çoluk-çocuğun ve ne de ana-babanın bir faydası vardır.

Nitekim ulu Allah (C.C.) şöyle buyuruyor:

— Ne malın ve nede çoluk-çocuğun fayda vermediği gün. Yalnız Allah'a temiz kalb ile gelen müste...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Aşk
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:53:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Aşk rüya tabiri,Aşk mekke canlı, Aşk kabe canlı yayın, Aşk Üç boyutlu kuran oku Aşk kuran ı kerim, Aşk peygamber kıssaları,Aşk ilitam ders soruları, Aşkönlisans arapça,
Logged
24 Eylül 2011, 20:27:26
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 24 Eylül 2011, 20:27:26 »



     Bu yazı epeyce düşündürdü beni..Acaba biz bu işin neresindeyiz?Ne kadar hakkını veriyoruz, iddiacısı olduğumuz sevginin?

      Zor mesele hocam..Allah razı olsun..Emeğinize sağlık..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Eylül 2011, 20:52:05
talha08

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 24


« Yanıtla #2 : 24 Eylül 2011, 20:52:05 »

rabbi razı olsun hic sikilmadan okudum rabbi kalplerimizi aşkiyla dolduramlardan eylesin, maddeye degil manaya kul olanlardan eylesin,aldananlardan eylemesin...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

enbiya yurdu bu toprak şüheda burcu bu yer, yıkık turbesinin ustune mevla titrer
25 Eylül 2011, 15:10:44
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« Yanıtla #3 : 25 Eylül 2011, 15:10:44 »

    "Bu yazı epeyce düşündürdü beni..Acaba biz bu işin neresindeyiz?Ne kadar hakkını veriyoruz, iddiacısı olduğumuz sevginin?  Zor mesele hocam..ALLAH razı olsun..Emeğinize sağlık.."

    Dediğiniz gibi zor mesele aşkı anlamak; ama imkansız da değil... Aşk sarp yokuşlara tırmanmak ister, aşk çile, sabır, tevazu, tazarru, naz-niyaz ister... Aşk için acısa da yüreğin yansa da hiç ses çıkarmamaktır aşk. "Aşk, buselerin döküldüğü yerde değil; sukutun yüreklerde ses olduğu yerdedir..." Aşk sukuttur aslında ... "Bütün sorulara dilin susması gönlün cevap vermesidir... Aşk gönülde ayrı bir dünyada yaşamaktır... Aşk muhabbetullah, sevda limanında çırpınış, ve fıraklara vuslatın katreleriyle direnmektir... Aşk, ahu-zar edip yanmaktır, hiç sönmeden, çağlamaktır, tepelerden inmeden aşağılara doğru... Aşk yol boyu yürümektir... Rengini, kokusunu, tadını tuzunu yoklamaktır... Aşk durulmaktır, Rahman'ın şelalesinde yıkanmaktır... Aşk tüm yaşanmışların üstüne çekilen bir settir. Ve aşk 12den sevdayı yaralamaktır... Çırpınış, kanatlanış ve sonsuzluk vadisinde soluklanmaktır... Aşk nefestir... Titreyen yürek, iki damla gözyaşı, gecelerin sessizliğinde niyazla-nazla Rahman'da durulmaktır... AŞK FIRTINA SESSİZLİĞİDİR... aşk, aştır, ekmektir, emektir, alın teri ve sevgi ekmektir... Aşk katıksız, karşılıksız sade mevla için semektir... Aşk yaşamdır... Hayttır. Nefes almaktır... Aşk iliklerine kadar huzuru işlemektir... Aşk sonsuzluktur, umuttur... VE AŞK HEPSİNDEN DE ÖTE MUHABBETULLAH' DA ERİMEKTİR SESSİZCE...

    Gönlünüzün aşkın (mevla aşkı) çakan manevi şimşeklerine cevap vermesi temennisiyle, aşk dolu nice mutlu ve huzurlu yarınlar hocam... Dua eder dua bekleriz inşallah.
    
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Eylül 2011, 16:46:45
nisanur

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 64


« Yanıtla #4 : 25 Eylül 2011, 16:46:45 »

herşeyin maddiyatla ölçüldüğü şu zamanda rabbim maneviyatımızı en yüksek mertebelere ulaştırsın.imanımızı daha da kuvvetlensin inşaallah.rabbim bizleri dünyanın geçici güzelliklerine aldandırmasın.allah razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes