> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Arınmanın İlk Şartı: Tevbe
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Arınmanın İlk Şartı: Tevbe  (Okunma Sayısı 776 defa)
26 Nisan 2010, 16:30:57
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 26 Nisan 2010, 16:30:57 »



Arınmanın İlk Şartı: Tevbe

Dünya imtihanında içine düştüğümüz karanlıktan çıkış için tek bir yol var. Davetin, çağrının geldiği yöne dönmek ve nefsin, şeytanın hilelerine kulak asmadan yürümek... İşte bu yürüyüş tevbedir ve sonu aydınlığa çıkıştır.

İnsan, günah, hata, suç ve başkaldırıyla dolu dünyanın zulmetli atmosferinde gününü gün etmeye çalışıyor. Yüce Yaratıcısı onu kulluk göreviyle yeryüzüne göndermişken, o tam bir gaflet ve zavallılıkla Yaratıcısı’na itaati bir türlü beceremiyor. Yaptığı çoğu şey de kusurlu.

Gafletine gaflet katan günahlardan her tattığında, hakkı gören gözü daha bir körleşip, nazargâh-ı ilâhi olan kalbi daha bir kararıyor. Bu nedenle arınıp temizlenmeye muhtaçtır insan. Tıpkı kirli bir elbisenin temizlenmesi gibi...
Peki nedir onu temizleyip ak-pak edecek olan?
Elbette ki tevbe...

Yeniden doğmuş gibi

Günahlarla kirlenen insanoğlunun tek kurtuluş ümididir zira tevbe. Nitekim Hak Tealâ Hazretleri bu gerçeğe şöyle işaret buyurur: “Ey iman edenler! Hep birden Allah’a
tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur, 31)

Günahına tevbe eden kişi, Efendimiz s.a.v.’in ifadesiyle “günahsız kimse gibidir”. Yani tertemizdir.

Bu müthiş iksirden yudumlayan her ki?i taze bir can bularak yeniden dirilir. Allah’la arasında engel olan perdeler bir bir açılır. Böylece ölen kalp, körelen göz, duymayan kulak yeniden çalı?maya ba?lar. Anlayı?ı keskinle?ir insanın, muhabbeti artar. Yeni bir soluk gelir kulluğuna...

Tevbe, imana özgü hallerin ilki, Hak yolculuğunun ba?langıç noktası, vuslat kapısının anahtarıdır. Kulun hatasını anlayıp, günahlarına pi?manlıkla Allah’a yönelmesinden daha
kıymetli bir şey yoktur.

Nasıl bir tevbe?

Sözlük anlamı itibariyle “bir şeyden geri dönmek” manasına gelen tevbe, dinî terim olarak “günahtan pişmanlık duyup vazgeçmek” demektir.

Vicdanen çirkin bulduğu için değil de bedenine, malına, makam ve haysiyetine zarar vereceği endişesiyle günah ve kabahatten vazgeçmek tevbe değildir. Asıl tevbe, dünyevî menfaatlerine ters olsa bile, sırf Allah Tealâ’nın rızası için günahı çirkin görüp tiksinti duyarak ondan vazgeçmektir.

Tevbeden maksat, sıfat-ı zemimeyi, yani nefsin kötü sıfatlarını iyiye döndürmektir. Bir başka ifadeyle; nefsin sıfatlarından en aşağı derecede yer alan ve sürekli kötülük yapmayı emreden nefsi, itminana ermiş, kulluğunu hakkıyla bilen nefse çevirerek, Allah Tealâ’nın “İrci’î (dön)” hitabına kabiliyet kazandırmaktır.

Nasuh tevbesi

Cenab-ı Hak bizden alelâde bir tevbe istemiyor. Bir kere yapılacak tevbenin “nasuh tevbesi” olması şart. Nitekim Cenab-ı Hak bir ayet-i celilede: “Ey iman edenler, Allah’a nasuh tevbesi ile tevbe edin!” (Tahrim, 8 ) buyurmaktadır.

O tevbe ki samimiyet ve sadakat ifade eder. Adam gibi tevbe yani... Ve bu tevbenin yerine getirilmesi gereken bir takım şartları var.

Evvela kişi, günahın zararlı bir şey olduğunu, Allah ile arasına perdeler çektiğini aklının bir kenarına yazacak. Sonra, geçmişte yapılan günah ve hatalara samimiyetle –onların vicdana yaşattığı iç sancısını kalpte hissederek- pişmanlık duyacak. Zira Allah Rasulü s.a.v.’in bildirdiğine göre, “Pişmanlık tevbedir.” (İbni Hibban, Hâkim)

Tevbenin bir diğer şartı, kötü alışkanlıkların yanı sıra kötü arkadaş ve dostları da terk etmektir. Zira onlarla arkadaşlığa devam edildiği takdirde kendilerinden eninde sonunda etkilenilir. Tıpkı gün boyu kahvehaneye girip çıkan birinin sigara dumanı kokması gibi. Bu nedenle Sevgili Peygamberimiz s.a.v., “Kişi dostunun (arkada?ının) dini üzeredir. Sizden biri
kiminle dostluk kurduğuna baksın (dikkat etsin!).” (Ahmed b. Hanbel) buyurmaktadır.

Zünnûn el-Mısrî şöyle der: “Tevbe, geçmiş günahlardan dolayı sürekli pişmanlık duymak, bir daha günaha düşmekten korkmak, kötü dostları terk etmek, cennetliklerle birlikte olmaktır.”

Öte yandan hak sahiplerine haklarını ödeyip, kendileriyle helalle?mek gerekir. Yapılacak iyilikler, yaptığımız haksızlıkları temizleyecektir.

Allah Tealâ’nın üzerimizdeki haklarını ise, aslında ödemek asla mümkün değilken, O bize lutfederek bir kısmını yalnızca tevbeyle, bir kısmını da tevbe ile birlikte kaza ve kefaretle ödenir şekle sokmuştur. Örneğin namaz ve orucun terkinden dolayı kaza gerekirken, yemini bozmaktan dolayı kefaret gerekmektedir.

Bir daha yapmamak

Tevbenin en önemli ?artı ise, yapılan tevbenin üzerinde durmak, yani Allah’a verilen “bir daha yapmayacağım” sözünde azim ve kararlılık göstermektir.

Eğer tevbe ederken aklımızın bir kenarında günah ve hatalarımızı tekrarlamaya dair bir düşünce yatıyorsa, o tevbe reddedilir. Yani samimi (nasuh)
tevbe olmaz.

Sahabilerden Muaz b. Cebel r.a. bir gün sorar:

- Ya Rasulullah! Nasuh tevbesi nedir?

Rasulullah s.a.v. şöyle buyurur:

- Kulun, yapmış olduğu günaha öyle pişmanlık duyması ve Allah’tan öyle özür dilemesidir ki, sütün memeye dönmediği gibi, bir daha günaha dönemez.

Zerr İbni Hudeyc r.a. demiştir ki, Ubey İbni Ka’b’a sordum:

- Nasuh tevbesi nedir? Dedi ki:

- Bu konuyu Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e sordum. Buyurdular ki: “Günah i?lediğin zaman çok pişman olman ve o pişmanlıkla beraber Allah’tan mağfiret dileyip bir daha o günahı ebediyen işlememendir.”

Bu arada şunu da hatırlayalım ki, Sevgili Peygamberimiz s.a.v. bir peygamber olduğu halde günde yetmiş veya yüz defa tevbe ettiği rivayet edilmiştir. O günah işlemez iken böyle
yapıyorsa, bizim tevbe-istiğfara ne denli ihtiyacımız olduğu daha bir açıklıkla görünüyor.

Temizlenip arınmak, Hakk’a ve hakikate dönmek için hep birlikte tevbeye sarılmalıyız; samimiyet, sadakat, yakarış ve gözyaşıyla...

Ne mutlu kendini arındıran kullara. Onlar ki; “Kendini arıtan saadete ermiştir.” (Şems, 9) hitabının muhataplarıdırlar.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Arınmanın İlk Şartı: Tevbe
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:34:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Arınmanın İlk Şartı: Tevbe rüya tabiri,Arınmanın İlk Şartı: Tevbe mekke canlı, Arınmanın İlk Şartı: Tevbe kabe canlı yayın, Arınmanın İlk Şartı: Tevbe Üç boyutlu kuran oku Arınmanın İlk Şartı: Tevbe kuran ı kerim, Arınmanın İlk Şartı: Tevbe peygamber kıssaları,Arınmanın İlk Şartı: Tevbe ilitam ders soruları, Arınmanın İlk Şartı: Tevbeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes