> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Antik ve modern putçuluklar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Antik ve modern putçuluklar  (Okunma Sayısı 773 defa)
30 Kasım 2010, 17:42:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Kasım 2010, 17:42:58 »



Antik Ve Modern Putçuluklar


İslam inancına göre her şeylerini Allaha borçlu olan görünür ve görünmez bütün varlıklar ona kulluk etmekle yükümlüdür. “İnsanları ve cinleri ancak bana kulluk yapmaları için yarattım”(51 Zariyat/56).

Onun için bütün varlıklar ontolojik/yaratılış olarak Allaha kulluk eder, onu yüceltir ve eksikliklerden tenzih eder.

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes onu eksikliklerden tenzih eder. Onu tenzih etmeyen ve yüceltmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tenzih etmesini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır”(17 İsra/44.Yine bkz. 24 Nur/41; 59 Haşr/24; 64 Teğabun/1).

Allah, elçi olarak seçtiği kişilere indirdiği vahiyle insanların kendisini nasıl tanıyacaklarını ve nasıl kulluk edeceklerini öğretmiştir. Burada “kulluk” sözcüğüne açıklık getirmek gerekir. Kamu görevlileri nasıl ki devletin köleleri olmayıp belirli kurallar çerçevesinde çalışan ücretli görevliler veya personel ise, insanlar da Allahın köleleri değil, öğretilerine göre inanan ve yaşayan görevliler veya personeldir. İkisi arasındaki farkı anlamak için kölenin statüsüne bakmak yeterlidir. Kölelikte kölenin hak ve özgürlükleri yoktur. Kamu görevliliğinde ise, kişinin hak ve özgürlükleri elinden alınmayıp sadece belirli kurallar çerçevesinde çalışması düzenlenmiştir.

Onun için Kulluk anlamındaki “Ubudiyet” sözcüğü, kişilerin hak ve özgürlüklerini ellerinden alan ve kötü bir çağrışım yapan “kölelik” imajından kurtarmak için görev yapmak, gibi bir ifade ile çevrilebilir. Örneğin, Fatiha’daki “iyyake na’budu” ifadesini  “yalnız sana kulluk ederiz” yerine, “yalnız senin öğretilerine göre yaşarız/görev yaparız, çalışırız” şeklinde çevirmek mümkündür.

Putçuluklardan bazısı ilkel din ve inançlarda gördüğümüz türden insan, ağaç, taş, heykel, resim, anıt, yapıt gibi somut varlıkları tanrılaştırmak şeklinde olurken, bazıları ateş, fırtına, zelzele, güneş, gezegenler, melek, peygamber, veli, yatır, cin, peri, medyum, büyücü, türünden varlıkları tanrılaştırmak şeklinde olmuştur..

Genelde insanlar değişik sebeplerle Allaha karşı kulluk görevlerini yapmamış veya onu gereği gibi anlayıp takdir etmemişlerdir. (bkz.Enam/91, Hac/74, Zümer/67).  Bunlar Allahın varlığını ya inkar ederek  Ateizme kaymış ve tabiat, zaman, determinizm yasası, gibi başka varlıklar yahut kendileri onun yerine geçmiş (Ateizm için bakınız, Prof.Dr.Mehmet S.Aydın, Din Felsefesi, 207-229, İzmir 1999. sekizinci baskı) yahut varlığını kabul etmekle beraber onu aleme müdahale etmeyen emekli bir yönetici gibi algılayarak Deizme kaymış ve dizginleri kendileri ellerine almış (Deizm için bakınız, Prof.Dr.Mehmet S.Aydın, Age. 180-186) veya inanç, ibadet ve ahlak gibi işlere karıştırmakla beraber kamu düzeni ve kurallarını belirleme hak ve yetkisini ondan alıp topluma/kendilerine vererek Laisizme kaymış ya da kendileri ile onun arasında aracılık yapmaları/şefaat etmeleri, iyilikler sağlayıp kötülüklerden korumaları için melekler, peygamberler, cinler, ruhlar, evliyalar, medyumlar, büyücüler, gezegenler, gibi başka güçler/tanrıcıklar tanımış, onlara dua edip yalvarmış, böylece tarihin her döneminde ortaya çıkan yaygın şirk anlayışına kaymıştır. Tevhit inancından sapmalar genel olarak bu şekilde olup bütün bunlar haliyle putçuluklar oluşturmuştur. Bütün bu anlayışların veya inanışların tevhit inancıyla bağdaşmadığı ve Allahın onaylamadığı açıktır.

Allahı hayatın işlerine karıştırmamak veya kamu düzeni ve kurallarını belirlemeye bulaştırmamak açısından İzim’lerin tümü aynı kapıya çıkmaktadır. Çünkü Allahı şu veya bu şekilde devredışı bırakmakta ve dizginleri yaratıkların eline vermektedir. Nitekim ontolojik olarak/doğuştan genlerinde yaratıcıya inanma özelliği bulunan insanların (bkz. 7 Araf/172) tarih boyunca Allahın yaratma, rızıklandırma, yaşatma (29 Ankebut/61, 63; 31 Lokman/25; 39 Zümer/38; 43 Zuhruf/9, 82) gibi niteliklerini  belirten Rablığına değil, egemenlik ve tapınma hak ve yetkisini belirten İlahlığına itaraz ederek kendisini ya dışlamaları ya da kendisine ortaklıklar koşmaları bunun göstergesidir.  Bu da Allahı gereği gibi anlamamak veya takdir etmemekten kaynaklanmaktadır.

“Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de! Onlar, (Bu âciz putları Allah'a ortak koşmak suretiyle) Allah'ın kadrini hakkıyla bilemediler. Hiç şüphesiz Allah, çok kuvvetlidir, çok üstündür”(22 Hac/73-74).

“Onlar Allah'ı gereği gibi anlamadılar/takdir etmediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü ve gökler onun avucunda dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir”(39 Zümer/67).

Şüphesiz insanların Allahın öğretilerini dışlayıp evren ve toplum hayatı üzerinde otoritesini gözardı ederek başlarına buyruk yaşamaları onun öğretilerinden/yolundan bir sapmadır. Allahın öğretilerini ve otoritesini dışlayan insanlar, haliyle heves ve arzularını onun yerine konumlandırmış ve kendilerini tanrılaştırmış olmaktadırlar. Tarihin her devrinde ve günümüzde ortaya çıkan bu sapma Yüce Allahın belirttiği gibi insanın kendi kendini putlaştırmasından başka bir şey değildir.

“Hevesini kendisine tanrı edineni gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin? Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar”(25 Furkar/43-44).

“Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmıştır. Böylece herkes kazancına karşılık görür. Onlara haksızlık edilmez. Arzu ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın bilerek saptırdığı/sapmasına müdahale etmediği, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?”(45 Casiye/22-23).

Öğretilerini ve otoritesini dışlayarak Allahı devredışı bırakan insan iş başa düştüğü için dahili ve harici her işini, her inancını, her ibadetini, her hükmünü, her kanun ve kuralını, her yönetimini, her anlayışını, her değer yargısını vd. haliyle kendisi belirlemek durumunda kalacaktır. İnanmaktan tapınmaya, ahlaktan toplumsal ilişkilere, iyilik ve kötülük, geçerlilik ve geçersizlik kriterlerinin belirlenmesine ve değer yargılarına kadar her alanda ölçü ve kuralları kendisi koyacak ve uygulayacaktır. Yer yüzünde yaşamasının, birtakım şeylere sahip bulunmasının, egemenlik ve iktidar sahibi olmasının, yer yüzünde bir hilafet görevine sahip olmasının tamamen Allahın vergisi olduğunu unutmasının sonucu olarak müstağnileşen insan, haliyle başka üstün bir varlığa, bir güce, bir otoriteye ihtiyaç duymayacaktır. “Şüaphesiz insan kendisini müstağni/hiçbir şeye ihtiyacı olmayan/her şeye gücü yeten görünce azgınlaşır”(96 Alak/6-7). Böylece kendisini ilah edinince veya kendisini Allah yerine konumlandırınca artık her sözün, her hükmün, her inancın, her kanun ve kuralın, her anlayışın, her değer yargısının kaynağı ve ölçüsü kendisi olacaktır. Bu felsefe ve düşünce ile kendi dünyasını kendi aklınca, bilgisince ve anlayışına göre kuracaktır.

Kendisini Allah yerine konumlandıran insan, onun karşısında kendisini artık nesne değil, özne gördüğü için tam bağımsızlığını ilan etmek üzere “Tanrı'ya açılan davanın ret gerekçesi de dava kadar ilginç“ başlığıyla verilen aşağıdaki komik haberde gördüğümüz gibi işine karıştığı için (!) Tanrıyı  mahkemeye  bile verecektir:

“ABD'de bir kişinin "Tanrı aleyhine" açtığı dava, mahkeme tarafından, "davalının ikametgah adresinin bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildi.

Nebraska eyalet senatörü Ernie Chambers tarafından açılan davada, "Tanrı'nın kendisini ve Nebraska halkını tehdit ettiği, dünyadaki milyonlarca insana dehşet saldığı, yaygın ölüm ve yıkım getirdiği" iddia edilerek, bunun önlenmesi için mahkemeden karar çıkarması istendi. Hakim Marlon Polk, dava sürecinde yasal belgelerin iletilebilmesi için davalının adresinin bilinmesi gerektiği, ancak adres bulunmadığı yönünde karar aldı.

Ancak Chambers, mahkemenin Tanrı'nın varlığını tanıdığını belirterek, "Bunu kabul etmek, Tanrı'nın her şeyi bildiğini kabul etmektir" dedi. Davacı Chambers, "Tanrı her şeyi bildiğine göre bu davadan da haberdardır" çıkarımında bulunarak, hakimin kararına karşı çıktı. 38 yıldır senatör olan Chambers, "davayı herkesin herkesi, hatta Tanrıyı bile dava edebileceğini göstermek için açtığını" söyledi”(Haber 10, 16 Ekim 2008).

Bu da insanın kendisini tanrılaştırması ve İslamın şirk ve küfür olarak nitelediği cahiliye hayatının yahut putçuluğun kendisidir.

İslam bütün şekilleriyle putçuluk anlayışlarını kaldırarak her alanda tevhit anlayışını yeniden inşa etmiştir. Allah ve insan, evren ve insan, Allah ve hayat, yönetim ve toplum, itaat ve ibadet, hayat ve ölüm, ölüm ve ahiret,  doğru ve yanlış, iyilik ve kötülük, zenginlik ve fakirlik, mükafat ve ceza, gibi kişinin hayatta ve ötesinde varlığını kuşatan bütün alanlarda cahiliye anlayışlarını tasfiye ederek tevhidi yeniden inşa etmiş ve kendi değerlerini ikame etmiştir. Bunun örneklerini her alanda görebiliriz. Örneğin, “eşyaya, varlığa, mala, mülke ve insana” bakışını değiştirmiş ve kendi anlayışını ikame etmiştir. Bunu bölmeye kıyamadığım uzun bir alıntı ile bir araştırmacı yazardan dinleyelim:

“İslam, sahabenin ilk önce “eşyaya, varlığa, mala, mülke” bakışını değiştiriyordu. “Lehu’l-mülk” (Mülk Allah’ındır) anlayışına ulaşıyor, kendini mülk karşısında emanetçi olarak görüyor, “Bu benim” demekten haya etmeye başlıyordu. Üzerinde fazla mal ve mülk bulundurmayı “yük”, hatta “ateş” ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Antik ve modern putçuluklar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 17:19:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Antik ve modern putçuluklar rüya tabiri,Antik ve modern putçuluklar mekke canlı, Antik ve modern putçuluklar kabe canlı yayın, Antik ve modern putçuluklar Üç boyutlu kuran oku Antik ve modern putçuluklar kuran ı kerim, Antik ve modern putçuluklar peygamber kıssaları,Antik ve modern putçuluklar ilitam ders soruları, Antik ve modern putçuluklarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes