๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 15 Temmuz 2010, 11:23:20



Konu Başlığı: Anmak mı anlamak mı yaşamak mı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 15 Temmuz 2010, 11:23:20
Anmak mı, anlamak mı, yaşamak mı?  


Bir peygambere iki tür saldırı yapılabilir Birincisi fiziki varlığına yönelik, ikincisi misyonuna yönelik
Sizce hangisi daha tehlikelidir? Bana sorarsanız, misyonuna yönelik saldırı, fiziki varlığına yönelik saldırıdan bin kat daha beterdir Çünkü peygamberi peygamber yapan gönderiliş amacıdır

Allah Rasulü'nün fiziki varlığına yönelik suikast artık mümkün değil Çünkü böyle bir saldırı onun ölümlü tarafıyla ilgili O beka yurduna göçtüğüne göre, suikast ihtimali sıfır demektir
Fakat aynı şeyi onun misyonu için de söyleyebilir miyiz? Mesela, “Onun misyonuna yönelik suikast ihtimali sıfırdır” diyebilir miyiz?

Bunu asla diyemeyiz Çünkü bu tehlike ve tehdit dün vardı, bugün var ve yarın da var olacak Alemlere rahmet Hz Muhammed'in misyonuna yönelik saldırılar, hep onu sevmeyenlerden değil, bilakis bunların çoğu onu sevenlerden, daha doğrusu onu sevdiğini iddia edenlerden gelecek Bu sevginin zehirli sevgi olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım

Peygamberlerin fiziki varlığına yönelik saldırıların tarihsel örneği Yahudileşmiş İsrailoğulları'dır Onlar, kendilerini uyaran, kendilerine hakikati haykıran peygamberlerini taşlıyorlardı
Dahası onların canına kastediyorlardı Onların fiziki varlığını ortadan kaldırmak için çaba gösteriyorlardı

İkinci tür saldırıya, yani peygamberin misyonuna yönelik saldırının en tipik tarihsel örneği ise Pavlus Hıristiyanlığı'dır
Peygamberin beşeriliği inkar edilince, misyonu ölümcül bir darbe yemiştir
Allah'ın peygamberi İsa bu misyon suikastının ardından manen öldürülmüş ve yerine “İlah İsa” konmuştur
Bu yüzden Pavlusyen Hıristiyanlık'ta peygamberlik makamı “münhal”dir Zira Hz İsa o makamdan “terfi suretinde” –haşa- azledilmiştir Ve işte bu yüzden bir Hıristiyan'ın tasavvurundaki İsa ile bir Müslüman'ın tasavvurundaki İsa arasında hiçbir benzerlik yoktur

Demek ki, bir peygamberin misyonuna yönelik saldırının temelinde, o peygamberin “beşer” kimliğinden çıkarılması yatmaktadır İşte bunun için olsa gerek her peygambere olduğu gibi alemlere rahmet Hz Muhammed'e de şöyle demesi vahiyle emredilmiştir:
“Ben de sizin gibi ölümlü bir insanım”

Peygamberlerin gönderiliş amacı, insanlığın doğru anlamasını temindir Zira insanlığın en kadim sorunu “anlama sorunu”dur
İnsan, vahyin de belirttiği gibi bilgiyi elde edecek, üretecek ve iletecek bir donanımla yaratılmıştır Bunu doğru yapması, ancak doğru anlamasına bağlıdır Yanlış anlaması halinde bütün bu bilgi elde etme, üretme ve iletme süreçlerini bir yanlışa alet eder
Sonuçta Allah'ı yanlış anlar, varlığı yanlış anlar, kendisini yanlış anlar, tabiatı yanlış anlar…

Peki de, gönderiliş amacı insanlığın doğru anlamasını temin olan peygamberin kendisi yanlış anlaşılmışsa ne olacak?

İşte meselenin püf noktası da burasıdır Efendimiz aleyhissalatu vesselam, bu probleme daha baştan dikkat çekmiş, yanlış anlamaya müheyya olanlara karşı sözlü ve fili tedbirler almıştır

Onun bu hassasiyeti, onu tarihte kalmış “tatlı bir anı” gibi anmaya kalkan akıllarca anlaşılabilir mi dersiniz? Sahi, böyle bir mantıkla onu “anmak”, misyonuna karşı düzenlenmiş suikastın bir parçası olmaz mı?

Allah, Müslümanların anıları arasına girmesin diye onu “örnek” göstermiştir Bir insanı örnek göstermek, onun yeniden üretilebilir, yaşatılabilir ve yaşanabilir olduğunu söylemektir
Bunun anlamı onu çağa taşımak, onunla çağdaş olmaktır Bunun anlamı, her müminin, Hz Peygamber'i kendi şimdi ve buradasına mümkün olduğunca taşıması ve yaşamasıdır

Bu da onu “anmaktan” daha çok “anlamakla” mümkündür Anma çabaları onu anlamaya vesile olduğu kadar makbuldür
Yok eğer buna vesile olmuyorsa, aksine bir tür değer tüketim panayırlarına ve tatmin seanslarına dönecekse, ziyan ve hüsrandır

Her değerin arısı da olur sineği de Bir değerin arısı onu üretendir, sineği onu tüketendir Değer ne kadar büyükse, arısı ve sineği de o kadar büyük olur
Allah Rasulü biz Müslümanlar için çok çok değerlidir Bunu söylemek kolaydır
Fakat o değerin kadr u kıymetini bilmek, söylemek kadar kolay değildir Hele onu üretmek, taşımak ve yaşamak daha da zordur

“Anmak mı-anlamak mı?” dilemmasında tarafım elbette anlamak Ancak gaye, sadece entelektüel yeşillik olsun diye anlamak değil, yaşamak için anlamak olmalıdır
 

ALINTI