> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Kalbin sorumluluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kalbin sorumluluğu  (Okunma Sayısı 694 defa)
18 Haziran 2010, 12:07:21
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Haziran 2010, 12:07:21 »




Kalbin Sorumluluğu






İŞ VEYA çalışma dendi mi zihnimizde hemen gözle görülen faaliyetler canlanır. Yazı yazmak bir iştir. Bu iş, el, kâğıt ve kalem üçlüsüyle ortaya çıkmıştır. Biz bu yazıya bakarız da o yazının insan zihninde plânlandığını, ilimden, hafızadan yardım alındığını, edebî kabiliyetin onu şekillendirdiğini pek hatırlamayız. Bunlar da birer iştirler, hem de birinciden çok daha önemlidirler.

Çünkü, yazı gerçekte bunların ürünüdür, ama açığa çıkması ve başkalarına da görünmesi için “kalem, kağıt ve el” üçlüsü devreye girmişlerdir. Böylece, o görünmez mana bu görünen eşya ile kendini hissettirmeye, okutmaya başlamıştır.
“Ef’al-i ibad” (kulun fiilleri, işleri) konusunda, insana ait işler ikiye ayrılarak incelenir; birisi ihtiyari, diğeri ıstırarî fiiller.

Birincisinde insan o işi kendi iradesiyle icra etmiştir, ikincisinde ise insan iradesinin her hangi bir etkisi söz konusu olmadan, o iş ortaya çıkmıştır. Kalem tutan elimizin faaliyeti birinciye, saçımızın uzaması ise ikinciye bir örnektir. İnsan, eliyle icra ettiği işlerden sorumludur, ama saçının akından karasından sorumlu değildir.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’a aittir. Gönlünüzde olanı açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi ondan sorguya çeker. (Sonra) dilediğini bağışlar, dilediğine de azap eder. Allah her şeye kadirdir.”
(Bakara Suresi, 284)

Fahreddin Razî hazretleri bu ayetin tefsirinde şunları kaydeder:
“Kalbe gelen düşünceler iki kısımdır. Bir kısmını, insan kalbine iyice yerleştirir ve gerçekleştirmeye azmeder. Bir kısımsa,…. insanın hoşlanmadığı, fakat içinden bir türlü söküp atamadığı şeylerdir. İnsan birinci kısımdan sorumludur, ikinciden değildir.” (Tefsir-i Kebir, 74, 6. cilt)

Sorumlu olduğumuz kısım için de şöyle bir açıklama getirir:
“Allahu Teala... “Allah onunla sizi hesaba çeker” buyurmuş, fakat ... “onunla sizi muaheze eder, sorumlu tutar” buyurmamıştır. ... Buna göre ayetin manası, “Allah Teala kalplerde saklı ve gizli olan şeyleri bilir” şeklinde olur .”

Bu ayet hakkında Elmalılı Hamdi Yazır, tefsirinde şu noktaya dikkat çeker:

“İzhar ve ihfa efal-i ihtiyariyeden oldukları için insanların iradesi ile alakası olan amal-i zahire ve batına dahil olup gayr-ı iradi olanlar muhasebeden hariç kalır.”

Yani, açığa vurma ve saklama insanın kendi iradesiyle icra ettiği birer fiildir. Ameller zahirî (görünen, açıkça yapılan) ve batınî (görünmeyen) olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlardan irade dışında ortaya çıkanlardan insan sorumlu değildir; kendi iradesiyle icra ettiklerinden ise sorumludur.


İNSAN denilince ruhla bedeni birlikte hatırlarız. Ama çok iyi biliriz ki, insanda esas olan ruhtur; beden onun hanesi, yahut elbisesi hükmündedir. Buna göre kulun fiilleri denilince de en önce ruhun işleri hatırlanmalıdır. Ancak, ne ruh ve ne de onun işleri gözle görülmediğinden bu ifade bize öncelikle “bedenle yaptığımız faaliyetleri” hatırlatır.

Kaldı ki, bedenle yapığımız işler de yine ruhtan gelen emirle, onun irade etmesiyle ortaya çıkmaktadır.
Ruhumuz dilemedikçe ayaklarımız yürümez, elimiz bir şeyi tutmaz, gözlerimiz bir tarafa yönelmezler. Nitekim, görünen ve görünmeyen bütün faaliyetlerin kaynağı ruhtur ve “sorumluluk” da ancak ruh için söz konusudur; bir şey dileme ve icra etme gücüne sahip olmayan organlar için değil.

Şu var ki, kalbe gelen vesveselerle kalbin kendi işlerini birbirine karıştırmamak gerekir. Vesvese kalbin değil şeytanın fiilidir. Onun içindir ki insan, kalbine gelen pis hatıralardan, çirkin sözlerden sorumlu değildir. “Kimsenin bir başkasının yükünü yüklenmeyeceği” temel bir hükümdür, buna göre şeytanın işini kalp yüklenemez, yani vesveselerden kalp sorumlu olmaz.

Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez. (Necm Suresi, 38)

Nur Külliyatı’nda, vesveseye düşen hassas kişileri rahatlatacak harika bir tespite yer verilir:

“…O çirkin sözler senin kalbinin sözleri değil. Çünkü senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir.” (Sözler)


KAFAMIZA taş atılmışsa ve biz onun yarasından acı duyuyorsak, bu atışı başkası yapmış demektir. Kendi kafamızı kendi elimizle kırıp, sonra da oturup üzülmemiz söz konusu olamaz.

Yukarıdaki güzel tespite göre, kişi kalbine gelen kötü şeylerden rahatsızlık duyuyorsa, bu demektir ki o sözler kalbin değil şeytanındır.

Kalbin sorumluluğunu ortaya koyan diğer bir ayet-i kerime:
“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü, kulak, göz ve gönül, bunların hepsi, yaptıklarından sorumludur.” (İsra, 36)

Ve bu ayetteki haberi destekleyen bir başka ferman:
“Zulmedenlere meyletmeyin. Aksi halde, size ateş dokunur.” (Hud, 113)

İnsan kendi iradesiyle haram sözleri dinliyor ve haram şeyleri seyrediyorsa bu fiillerden sorumlu olduğu gibi, kalbiyle harama meylediyor ve zihninde onu icra etmek için planlar kuruyorsa ruhun bu icraatlarından da sorguya çekilecektir.

“...kalbine gelen fenalığı kabul edip kararlaştırarak hariçte vücut bulmasına çalışırsa bundan mesul olur, velev (isterse) hariçte vücut bulmasın.” (Hülasatül Beyan, Mehmed Vehbi, s.529)

Zulme meyil de kalbin bir fiilidir ve ikinci ayet-i kerimede bundan sakınmamız emredilmekte, aksi halde ateşin bize de dokunacağı haber verilmektedir.


NUR KÜLLİYATI’NDA, Meyvenin Dördüncü Meselesi’nde bu konuda şöyle bir açıklama getirilir:

Bazen bu harp boğuşmalarını merakla takip eden, bir tarafa kalben taraftar olur. Onun zulümlerini hoş görür, zulmüne şerik olur.”
İşin önemli bir yanı da şudur: Bu risale yazıldığında iki gayr-ı müslim ordu birbiriyle çarpışmaktadır. Bunlardan birinin diğerine zulmetmesini hoş görmek bile insanı sorumlu kılmaktadır.

Adalet zatında güzel olduğu gibi zulüm de zatında çirkindir. Adil bir gayr-ı müslim, imansızlığından dolayı cehenneme girse bile, orada çekeceği azap, zalim bir gayr-ı müslimin azabından daha az olacaktır. Cennetteki nimet dereceleri gibi cehennemdeki azap dereceleri de bir değildir. Aynı şekilde zalim bir Müslüman da sonunda cennete gitse bile, zulmünün hesabını mutlaka verecektir.

Kalbin en güzel fiili iman etmek, en çirkini ise küfrü ve şirki kabullenmektir. Bu iki kaynaktan gelen ve sonsuz diyebileceğimiz kadar çok “güzel ve çirkin fiiller” vardır.

Kanaat, sabır, rıza, teslim, tevekkül, tevazu, hüsn-ü zan kalbin güzel fiilerinden olduğu gibi, haset, kin, hırs, sabırsızlık, kibir, su-i zan da onun kötü işlerindendir.

Bazı hassas kişileri heyecanlandıran bir noktayı tekrar hatırlatarak yazıyı noktalayalım:
Kalbe gelen kötü hatıralar kabin işi değildir. İrade dışında ortaya çıkan bu sonuçtan kalp sorumlu da değildir. Çünkü bunlar birer vesvesedirler, vesvese ise kalbin değil şeytanın fiilidir.



Prof. Dr. Alaaddin Başar
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kalbin sorumluluğu
« Posted on: 25 Nisan 2024, 06:46:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kalbin sorumluluğu rüya tabiri,Kalbin sorumluluğu mekke canlı, Kalbin sorumluluğu kabe canlı yayın, Kalbin sorumluluğu Üç boyutlu kuran oku Kalbin sorumluluğu kuran ı kerim, Kalbin sorumluluğu peygamber kıssaları,Kalbin sorumluluğu ilitam ders soruları, Kalbin sorumluluğu önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes