๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Mayıs 2010, 16:42:10



Konu Başlığı: An da sakli zamanlar
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Mayıs 2010, 16:42:10
“An”da Sakli Zamanlar
   

SU AN Amerika'da olan ve akil ile kalp muhatabiyetini birlikte yakaladigim arkadasla internet ortaminda görüsürken, o an Amerika'da imsak ile gündogumu arasi bir vakit oldugunu hatirlatmasi ilgimizi çekmisti. Onun sabah namazina hazirlanisi, abdest alisi ile benim ögle namazina hazirlanisim çakismisti. Newyork'ta gecenin alacakaranliginda sabah namazinin ruh halini yasayan bir arkadasla ayni anda ben Istanbul'da günesli bir sonbahar gününde bir is ortaminda Ögle namazinin aceleciliginde kosturmada idim. Burada ögle ikindi arasi yasanirken orada imsak ile günes arasi yasaniyordu, an ayni andi.

Kutuplarda kis mevsiminin degisik sekilleri yasanirken, Ekvator bölgesinde yaz mevsiminin degisen halleri sunuluyordu. Orta güney yarim kürede ilkbaharin yasandigi yeryüzünde, orta kuzey yarimküre sonbahari solukluyordu. Sydney'de agaçlar yaprak çiçek açip meyveye dururken, ayni anda Istanbul'da yapraklari çoktan sararmis agaçlar son yapraklarini döküyordu sonbaharin sonunda. Hafiften kisa dönmüstü mevsim içerisinde yasadigim Istanbul'da.. Balkonda oturmanin keyfini yasayan Antalya'daki arkadasim, tebessümle soruyordu "soba yakiyor olmanin"nin nasil bir sey oldugunu.

Evrenin yaratilisindan itibaren geçen süre içerisinde hem Newyork, hem de Istanbul, Antalya, Sydney, Berlin, Medine... ayni ani yasiyordu, fakat tamamen farkli hallerde.. Ayni anda, ancak farkli zaman dilimlerinde. Agaci ve agacin filiz vermesinden meyve evresine, yaprak dökümüne kadar tüm evrelerini, hatta nihayetsiz agaçlari tek bir tohumun içerisine gizleyen o essiz kudret, anin içerisinde de farkli nihayetsiz zamanlar saklamisti. Ve böylece, hâkim gibi olan zamanin mahkumu olmayan bir açilimin kapisi aralanmisti anin içerisinde. Bir tek an, o ani yasayan için tüm zamanlara açilan bir pencere olabilirdi, eger farkina varilarak yasanabilirse.

Zamanin mahkumu olan bir bakis bir ani, bir günün 24 saatinden birinin altmista biri olarak algilamak durumundaydi. Hatta "an", daha az bir zamani ifade ederdi böyle bir bakis için: Ancak bir günün en küçük bir parçasi, cüz'î bir cüzü olabilirdi o. Oysa zamandan ve mekandan bir nebze olsun siyrilip dünyanin disindan bakinca bir tek ânin içerisinde bir günün, hatta bir yilin ve daha fazlasinin gizlenmis oldugunu hayret ve sevinçle fark edebiliyordu insan. Çünkü kayitlardan, zaman ve mekan mahkumiyetinden bakis açiniz nispetinde kurtulmus oldugunuzu hissediyordunuz. Cennetin solugunu hissetmek gibi bir seydi bu.

Dogru bakmayi basarabilen için an cüz'îlikten kurtulup tüm zamanlarla bir sekilde baglantisi olan küllî bir an hükmüne geliyordu böylece. Böyle bir ruh halinde yapilan ibadet de ayni oranda cüz'ilikten siyrilip küllîlesme imkanini yakalatiyordu insana. Namazin içerisindeki bir tek secde namazin küçük bir cüz'ü iken; andaki tüm zamanlari, tefekkürle yakalamanin verdigi genislikle, genis küllî bir ibadet hükmüne geçebiliyordu. Kâinattaki tüm varliklarin tüm zamanlar içerisinde yapmakta olduklari genis bir ubûdiyet halkasinin, zamanlar üstü essiz bir cemâatin bir ferdi oluveriyordunuz bir 'an'da.

Simdi su an burada ben bu yazinin basinda iken, bir baska mekanda bir mü'min kardesim ögle namazinin, bir baskasi sabahin secdesinde idi kesinlikle. Biri bir yerlerde bir doguma sahitlik ederken, bir baskasi ölümün celalî yüzünü okuyordu. Bir isik yili ötelerde seyreden bir melek geçen yilin namazlarini seyrediyordu ayni zamanda. Tutulan oruçlarini idrak ediyordu. Bir baskasi ise Rabbisinin kendisine vermis oldugu bir nazarla evrenin ilk yaratilis sahnesindeki harikuladeligi, kelimelerle ugrastigim ayni anda hamd ve sena ile onun da benim de Rabbim olan Zamandan ve mekandan münezzeh Zâti'i Akdes'e sunuyordu. Ayni anda bir baska semada kiyametin ve yeniden ihyanin heyecaninin yasaniyor olmasi pek âlâ mümkündü. Ve benim bir tek animin kainat kadar ve tüm zamanlar kadar genislemesi de..

Bir anlik tefekkür bir ömre bedel olabiliyordu. Bir anin içerisine tüm zamanlari gizleyen bir rahmetin bereketiyle. Böylece anlayabiliyordunuz bir tek secdenin dünyayi dolduran her seyden nasil daha hayirli olabilecegini. Ve "bir saatlik tefekkür bir senelik ibadetten hayirlidir" diyen Resûl-ü Ekrem aleyhissalât-ü vesselami.





 Salih Özaytürk