๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:31:10



Konu Başlığı: Alma mazlumun ahını
Gönderen: Hadice üzerinde 26 Aralık 2010, 19:31:10
Alma mazlumun ahını


Zâlim, zulmeden, başkasının hakkına tecavüz eden, onların hakkını gasp edip kullanan kimse demektir. Zâlimin diğer anlamı ise, Allahü teâlâyı inkâr eden, inanmayan demektir. Bunun için hadis-i şerifte; (Zâlimin çok yaşamasına dua etmek, Allahü teâlâya isyan olunmasını istemektir) buyuruldu.

Mazlum ise; zulme, haksızlığa uğrayan, elinden malı, mülkü alınan, gasp edilen, sövülen, dövülen, hakaret edilen, kalbi kırılan kimse demektir. Peygamber efendimiz; (Üç kimsenin duası muhakkak kabul olur. Mazlumun, misafirin ve ana babanın) buyurmuştur. Başka bir hadis-i şerifte de; (Mazlumun bedduasından korkunuz. Çünkü onunla Allahü teâlânın arasında bir perde yoktur) buyurulmuştur.

Umumi olarak zâlim, başkasının hakkına tecavüz eden anlamında kullanılmaktadır. Allahü teâlânın, insanların ve hayvanların haklarına tecavüz eden kimse, zâlim olmaktadır. Hatta insan, kendisi için bile zâlim olabilmektedir. Mesela İslam âlimlerinden İmam-ı Mücahid hazretleri; “Sabah ve akşam tevbe etmeyen kimse zâlimlerdendir” buyurmaktadır.

Ömrünü İslamiyet’in emir ve yasaklarını öğrenmek ve öğretmekle geçiren Ebu İshak Kazeruni hazretleri, vefatından önce şu vasiyette bulunmuştur:
“Zâlimlerden ve bunlara yakın kimselerden uzak dur. Her kim bunlara meylederse, âlim ve faziletli bile olsa, salihler ve Allah adamları yanında kıymetli olmaz. Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Şu üç şeyi yapanlar cürüm işlemiş olur. İki topluluk arasında bozgunculuk yapıp, fitne çıkaranlar; ana-babasına asi olanlar; zâlimlerle dostluk kurup, onların zulmüne yardımcı olanlar." Ve yine; "Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ben alemlerin Rabbiyim. İzzet ve celâlim hakkı için zâlimlerden intikam alırım. Bir kimse bir zâlimin elinde bir mazlumun zulme uğradığını görse, buna mani olmaya gücü yetip de, o mazluma yardım etmezse, ondan intikam alırım" buyurdular.”

Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
“Fıskın yani günahın en kötüsü, zulüm yapmaktır. Çünkü, açıkça yapılmakta ve kul hakkı da karışmaktadır. Al-i İmran suresinin, elli yedinci ve yüz kırkıncı âyetlerinde mealen; (Allahü teâlâ, zâlimleri sevmez) buyuruldu. Hadis-i şerifte, (Zâlimin çok yaşamasına dua etmek, Allahü teâlâya isyan olunmasını istemektir) buyuruldu. Süfyan-ı Servi hazretlerine; “Çölde bir zâlim susuzluktan helak oluyor. Ona su verelim mi?” diye sual edildiğinde, “Hayır vermeyin” buyurdu. Zâlim, oturduğu evi gasp yolu ile almış ise, o eve girmek haram olur. Zâlim olmayan fasık kimseye tevazu edenin dininin üçte ikisi gider. Zâlime tevazu edenin halinin nasıl olacağını buradan anlamalıdır. Zâlimin elini öpmek, karşısında eğilmek, günahtır.”

Eshab-ı kiramın büyüklerinden olan Muaz bin Cebel hazretleri; “İyi bir Müslüman olarak ölüme hazır ol! Mazlumların bedduasından çok sakın ve hiç kimseye zulmetme!” buyurmuştur.

Zâlimin biri, Din Büyüklerden birine zulmederdi. Bu zatı tanıyanlar;
-Buna beddua et dediklerinde,
-O, bana değil, kendine düşmanlık etmektedir. Kendine yaptığı bu zarar ona yetişir. Ayrıca bir zarar ilave edemem buyurdu. Hadis-i şerifte; (İnsan, kendine zulmedene beddua eder. Böylece, hakkını, dünyada almış olur. Belki, zâlimin hakkı da, kendine geçmiş olur) buyuruldu.

Zulme uğrayan, uğradığı zulüm kadar hak sahibidir. Daha fazla ileri giderse, bu sefer kendisi zâlim olur. Zira Mecellenin 921. maddesinde; “Mazlum olanın, başkasına zulmetmeye hakkı yoktur. Her ikisi de öder. Mesela sahte para alan, bunu başkasına veremez” denmektedir.

Bir zaman iftira sebebiyle Zünnun-i Mısri hazretlerini hapsettiler. Günlerce aç kaldı. Bir kadın iplik parası ile hazırladığı yemekten ona gönderdi. Zünnun-i Mısri hazretleri o yemekten yemedi. Kadın bunu işitince, üzüldü. “Helal para ile yaptığımı biliyorsun, niçin yemedin?” dedi. “Evet yemek helaldi. Fakat zâlimin tabağı içinde getirdiler” buyurdu. Yemeği zindancıların tabağında getirmişlerdi.

İmam-ı Taki hazretleri: "Zulüm yapan, zâlime yardım eden ve bu zulme razı olan, bu zulme ortaktır” buyurmuştur. İbn-i Vefa hazretleri ise: "Bir zâlime kalben meyleden kimseyi fitne ateşi sarar. Böyle kimse, ancak Allahü teâlânın yardımı ile kurtulur" buyurmaktadır.

Allahü teâlâ, zâlime imhal eder yani belli bir müddet tanır fakat ihmal etmez yani o zâlimin cezasını mutlaka verir. Zâlime yardım eden de cezasız kalmaz. Çünkü hadis-i şerifte; (Bir zâlime yardım edene, Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder) buyurulmuştur.

Bizde bir atasözü vardır; “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” diye. “Zâlimin zulmü varsa, mazlumun da Allah’ı var” sözü meşhurdur. Bunun için hiç kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Çünkü Zilzal suresinin yedinci ve sekizinci âyetlerinde mealen; (Kim zerre kadar iyilik yaparsa onun mükafatını görecek, kim zerre kadar kötülük yaparsa onun cezasını görecektir) buyurulmuştur.

Şu beyitte ifade edildiği gibi:
Aldatmasın seni, diktatörün sarayları, kumaşı,
Saray bahçesini, sular daim, mazlumların göz yaşı.

OSMAN ÜNLÜ