Konu Başlığı: ALLAHı bulan neyi kaybeder Gönderen: Hadice üzerinde 29 Ağustos 2010, 13:10:37 ALLAH'ı bulan, neyi kaybeder? İster gündüz, ister gecenin dipsizliğinde sevgiye sarılıp kaygısızca uyur cocuk kalbiOnda korku yoktur,telaş yokBiri vardır hep yanı başında;her sızıda, her dertte sarılır ellerineBir bakış vardır yumuşacıkManasını tam bilemez; ama farklı olduğunu bilir Bir sığınmadır buSevilen tarafından sarmalanmadırKaybolmak gibi endişe yokturOnun için hep huzurun örtüsüdür gözkapaklarıGüvenle kapanır ve güvene açılırÇocuk semasının üveyikleridir analarBir ananın sarmaladığını kim inçitebilirki! Annesiyle beraber olan çocuk neden korkar?Annesini kaybeden çocuk neyi bulur?Ya sen’i bulan ALLAH’ım! Ya seni bulan neyi kaybeder? Gözlerimi kapadımSüzülüyorum bilmediğime Yüreğimde binlerce duygu titreyişi,kulaklarımda apayrı makam,acılıyor kapılar… Bebeler anne sinesinden rahmeti yudumlar Ben bu yolculukta rızanı kazanmaya çalışıyorum ALLAH’ım! Sözüm niyetimden filizleniyorDar kelimelerin içinde çaresizim;dudaklarım titriyor haddini aşmaktanSadece diliyorum Aczimi koydum avuçlarıma; her gün yıkanıyor yüzüm Bilmem bir gün ulaşabilir miyim razı olduklarının iklimine? Topal bir karınca varmışO da niyetinden almış cesaretini;Mekke yollarına düşmüşBu seyahatin mantığını aşıktan başka kim anlayabilir?Şaşıranlara cevabı, aşkı kadar gerçekmiş Karıncanın: “ Uğrunda ölürüm ya…” Gönül! İç içe boyutlar gibisinHer bakışta bir başka görüntün… Nereden aksediyor benliğime bu aydınlık?Bir göz için mi bunca ışıktan tayflar? Başka duygular hissediyorumÇek aramızdaki sun’i sevgileri! Kör sevdaları tutmak için mi bunca enginliğin?Deryaya karışan suyun hasretinde sadece ufuk vardırBinlerce nimeti bir hayat cümbüşüne veremem gönül!Gölgeleri istemem Düşüncelerim sırat gibiDüşünmekten korkuyorum benlik gayyasınaUçurumdan korkar mı sen’i bilen?İmanın eşiğinden gecen, düşer mi?Bir kaşık değilken bile deryanda aklım, neyi alıp nereye boşaltaçağım ALLAH’ım? Vicdanım sızlıyorNedendir hep ‘benbenben’ dememiz? Neden ALLAH’ım bu şaşkınlığımız? Şaşkınlığa takılı bir sürü hokkabazlığımız? Mesafeler uzun,adımlar aksakTadını almış ya bir kez bu duygunun, yolun başında dev niyetiyle karınca Destek ol ALLAH’ım! Çünkü benim aksaklığım;gizli noktalarımda Aklımdan kalbime kıldan ince bir köprü uzanır…Gözlerim hayrette; eriyor takatimTövbeler tutundumKapına geliyorum ALLAH’ımYa emanetini koruyamadımsa! Sen’i bulan bütün mülke sahip olurmuşKucağında demetlenirmiş kainat Çevrede hakikatin sesleri… Uçuşur bir candan bir cana sevgin… Şefkatin, rahmetin… Sen’i bulan, güneşe yakınmışYıldızlar dökülürmüş görmeyi bilenlerin avuclarınaAyrı ayrı öğretirmiş her yıldız, mesafelerin diliniSadece vadiler içinmiş derinlikler Sen’i sevenin gecesinde mehtap, neden bu kadar parlak? Gökyüzüne bakıyorumİlk defa anlamaya çalışıyorum rüzgarla kardeşliğimiSüzülerek giden bulutların vazifesi farklımı benimkinden? Açtığımızda gözlerimizi, söyleyebilir miyiz bir an dahi yalnız olduğumuzu ALLAH’ım?Hep bizimlesinEndişeyle sindiğimizde bir köşeye, ne zaman göremedik ellerimize uzanan nurdan iplerini?Tutunamadıksa gafletimizdendir Vefa, vefa…Ey vefalıların en vefalısı! Vefayı veren Sen’sinVefalı da Sen… Ya bizde vefa… Ne gelen vardı, ne gidenRıhtımlar tenhaydıHiç mi kalmadık anlaşılamamanın yalnızlığında?Ah, sabırla bekleyebilseydik gönül!Her zaman hazır bulacaktık kıyıdaki yelkenliyiGörememişsek körlüğümüzdendir? Sevgi,sevgi…Ey Sevgililerin En Sevgilisi! Sevgiyi veren Sen’sin ALLAH’ımYaşamanın tadı Sen’i bulmadaymış Seven Sen’sin,Sevilende… İçimde Sen’i bilmenin okyanusu,benliğim çatırdıyorBaharı sessizce bekler ya tohumKabuğunun çatlaması kemalinden midir?Kol atıyor sevgi damarları her yerdenToprak, yedi veren güllerine gebe Sana sevdalı yüreğin atışları her daim secdede Sen’in için bu koşuşturmaların hepsi… Sen’i bulan neyi kaybeder? Sen’i kaybeden neyi bulur? Dikenleri bulur ısırganları… Kabuslar döşenir düşlerineHer dem yaralanır, yutkunur Hırçın uyanışlarında haneler yıkılır Bir bir dökülür insanlığı, sırrı dökülmüş aynalar gibiYazık!her şey bulanıktır Sana adanmamışsa; ben ona destan demem Sen’sin gönüller tahtındaki; özgeye Sultan demem Kalbimi çevirebilsem bir huzur beldesine, her dem sürebilir miyim alnımı Kabe’nin ötüsüne? Dalları Sidre’ den yayılan bir gül ağacının gölgesinde dinlenmekse gerçek hayat Yarabbi, beni ihlasın toprağına at Nefsimde ne varsa gübresi olsun bağlarının Kokusu her yanımı sarsın goncaların Her yaprak açılan bir eldir sana! |