> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Allah sevgisinin en güzel tezahürü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah sevgisinin en güzel tezahürü  (Okunma Sayısı 656 defa)
15 Eylül 2010, 17:57:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Eylül 2010, 17:57:37 »



Allah Sevgisinin En Güzel Tezahürü: İbadet ve Adalet
A. Cahiliye Dönemi’nin İbadet ve Adalet Bakımından Durumu

İbadet; tapınmak, kulluk yapmak, ta’zim maksadıyla Allah’a boyun eğmek demektir. İnsan ibadet ettiği ma’budun abdidir, kuludur. Cahiliye dönemi insanları kendi elleriyle yaptıkları putlara tapıyorlardı. Putlar, fayda veya zarar vermeyen1, işitip görmeyen2, atalarının ve kendilerinin verdikleri isimleri taşıyan3 kendi elleriyle yaptıkları heykellerden ibaretti. Bu yüzden bu güçsüz ve kuvvetsiz olan varlıkların, yaratma, insanı öldürme, öldükten sonra diriltme gibi özellikleri yoktu. Böyle varlığı ile yokluğu arasında insan için hiçbir değer taşımayan putlara tapmak, onların Allah’a hesap verme düşüncesinden uzaklaşmalarına, bencil, menfaat düşkünü, zalim, kötü arzularının peşinden koşan insanlar olmalarına yol açmıştır. “Hem dediler ki, o hayat sırf bizim dünya hayatımızdan ibarettir, ölürüz ve yaşarız ve bizi ancak zaman helâk eder, halbuki buna dâir bir ilimleri yoktur, onlar sadece zannederler”4 ayetine göre, onların, ahirete inanmaları, başka bir dünyayı yaratacak güce sahip bir varlığa inançlarının olmamasından kaynaklanıyordu. Böyle inancın yokluğu, kendi ürettikleri putların böyle bir güçten mahrum olması da dünyayı tercih eden insanların sorumsuzca yaşamalarına sebep oluyordu.

Putlara bağlılıkları, bir taraftan Allah’ı sever gibi onları sevmelerine5, diğer taraftan onlar vasıtasıyla birbirlerini sevmelerine6 sebep olmuştur. Başka bir ifadeyle onlar, put sevgisi merkezli bir dünya görüşü oluşturmuşlardır.

Bu sevgi, bu bağlılık ve bu tapınma, aslında onların kendi menfaatlerine tapınmaları demekti. Çünkü kendilerin yerleştirdiği Kabe’nin etrafında bulunan 360 civarındaki put, kabilelerin Mekke’ye akın etmelerine ve ticaret yapmalarına sebep oluyor, bir başka ifadeyle bu da elit Mekke müşriklerini hayli memnun ediyordu.7 Çocuklarına Abduluzza, Abdulmenat gibi isimler vermeleri, onların putlara tapmasının geleneksel olduğu kadar duygusal/ekonomik bir boyut da taşıdığını göstermektedir. Bu putları Allah’a ortak koşanlar, dünyaya, lezzetlere ve zulme dalmışlardı ki, kendi aciz ve zayıflıklarının farkında bile değillerdi. Hatta Cahiliye Arap şiirlerine bakılacak olursa, başka kabile ve zayıf fertlere yaptıkları haksızlık ve zulümleri kahramanlık olarak görüyorlar ve bununla da övünüyorlardı. Zor durumlarda kaldıklarında aciz olduklarını hissedip Allah’a yalvarmış olsalar da, bu durum zorluk ortadan kalktığında değişiyor ve tekrar taptıkları putlara dönüyorlardı. O günkü Cahiliye toplumunda, akrabaya, yoksula, fakire yardım etmek, çok nadir görünen bir hasletti. İyilik yapanlar, bunu bir cömertlik gösterisine dönüştürüyorlardı. Peygamberimiz’in (a.s.m.) bir hadislerinde buyurdukları gibi onlar, “abdu’d-dirhem, abdu’d-dinar” olmuşlardı. Yani, paranın kulu haline gelmişlerdi. Peygamberimiz (a.s.m.), paranın kullarının helak olduğunu bildirmiştir. Allah’tan başka varlıklara tapan bu insanların, nefislerinin taşkınlıklarını kontrol altına almalarını sağlayacak bir güç, bir sistem yoktu. Bu yüzden zulümde, haksızlıkta, adaletsizlikte, tecavüzde sınır tanımıyorlardı.

Çünkü her insanda bulunan gazab, şehvet ve akıl kuvvesini terbiye edecek mürebbi yoktu. Bu yüzden bu duyguların ifrat derecede kullanılmasının önünde hiçbir engel bulunmuyordu.

B. Kur’an’a Göre İbadet ve Adalet

Kur’an nazil olmaya başladığında ibadet bakımından durum böyledi. Putlara tapmanın aklî, kalbî ve vicdanî bir temeli yoktu. Körü körüne atalara bağlılık en büyük dayanakları idi. Kur’an’ın sorduğu gibi, “ya ataları yanlış yolda ise”. Gerçekten de ataları yanlış yolda idi. Fakat bunu fark edecek durumda değillerdi. İslam geldiğinde, Allah’a temelsiz bir ibadeti emretmedi. Önce iman temelini attı, Allah’a ve diğer iman esaslarına kuvvetli bir iman temelini yerleştirdi. Kur’an’ın açtığı tefekkür yoluyla aklını çalıştırmaya başlayan insan, Allah’ı isim ve sıfatlarıyla, kainattaki yansımalarıyla tanır. Zaten Allah’ı kendisiyle ilgili enfüsî, kainatla ilgili afakî tefekkür sonucunda tanıyan bir kimse, her şeyi en güzel şekilde yaratan, her şeyi ihsan eden, her şeye merhamet eden, her şeyi terbiye eden Rabbini sevmeye başlar. Yani, kendi iç aleminde, iman-ı billah, marifetullah ve muhabbetullah çizgisini takip eden böyle bir insan şöyle bir soruyu kendisine sorar: Acaba beni bu kadar cömertçe besleyen, bana merhamet eden, her türlü nimeti en güzel ve en faydalı şekilde ikram ve ihsan eden, Rahman, Rahim, Gafur, Afuvv, Kadir, Rezzak, Cemil, Kerim, Muhsin, Mücemmil olan Rabbime karşı nasıl teşekkür edebilirim?

Aslında yapılan her iyiliğe karşı teşekkür etmek fıtratında yaratılan insanın, her şeyi en mükemmel şekilde ihsan ve ikram eden Rabbine karşı böyle bir duygu içinde olması onun fıtratının gereğidir. Tefekkür bu fıtratın gereğini yerini getirmede insana yardımcı olan önemli bir güçtür. Pratik yönü bulunmayan soyut bir sevginin insanlar arasında dahi fazla bir değeri yokken, böyle pratiğe dönüşmeyen soyut bir sevginin Allah hakkında gerçek bir sevgi olması mümkün değildir. Bu yüzden, sevgi, Allah’a olan bu teşekkürün hem söz hem de öz ile yapılmasını gerektirmektedir. İşte teşekkür, sevginin pratiğidir. Buna da dinimizde ibadet denmektedir. Böyle bir teşekkür anlamındaki ibadetin şekli ve sınırları, insanın iradesine bırakılmamış, bizzat Ma’bud-u Hakikimiz olan Allah tarafından belirlenmiştir. “Ey insanlar, Allah’a ibadet edin”8 ayeti, bütün insanlara Allah’a olan sevgilerinin sonucunda oluşan teşekkür duygusunu ibadet şeklinde yerine getirmelerini emreder. Zaten, insanlar, hatta cinler de sadece Allah’a ibadet etmek için yaratılmışlardır.9 İnsanın bu ibadet görevi ise, birkaç gün ile sınırlı değildir; ölene kadardır. “Yakin (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et”10 ayeti kulluk görevinin ölene kadar yapılması gerektiğini beyan etmektedir. Çünkü Allah’ın insana lütuf ve ihsanları ölene kadar devam etmektedir. Ölmekle, başka bir alemin kapısı açılmakta ve insanın dünyadaki imtihan süresi sona ermektedir. Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, insanın asıl yaratılış amacı, imandan sonra ibadettir.

Diğer taraftan yüce Allah, Kur’an’da birçok ayette adaletli olmayı, adaletle hükmetmeyi emretmektedir.11 Kur’an’ın adalet hususunda önem verdiği konulara baktığımızda, bunların başında şahitlik etmenin geldiğini görürüz. Bazı ayetlerde, insanın ana-babası da dahil yakınları aleyhinde dahi olsa Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutmak gerektiği ifade edilmektedir.12 Yetim malı konusunda, ölçü tartı konusunda dikkatli olmaya çağıran bir ayette adalet vurgusunun ön plana çıktığını görmekteyiz.13 Aynı zamanda Rahman Suresi’nde Cenab-ı Hakk ölçü ve tartıyı adaletle yapmayı, noksan tutmamayı emretmektedir.14

Şu iki ayet ise adalet başlığı altında yapılması gerekenleri bildirmektedir:

“Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.”15

“Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.”16

Görüldüğü gibi, ayetlerde her şeyden önce adaletli olmanın emredilmesi, adaletli olmanın kendisinin “bir ibadet” olduğunu göstermektedir. Çünkü ibadet, Allah’ın emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmaktır. Diğer taraftan, ana-babalarımızın, yakınlarımızın aleyhine de olsa şahitlik, ölçü tartıda verirken eksik, alırkan fazla ölçüp tartarak haddi aşmamak, Müslüman olmasalar da akrabalarımıza iyilik, ihsan, kötülüklerden uzak kalmak gibi hususlar da Kur’an’da adaletle ilgili ayetlerin muhtevasında zikredilmektedir. O halde adalet, ifrat ve tefritten uzak, ölçülü, dengeli, kimseye zarar vermeyen bir tavır içine girmeyi ifade etmektedir. Bunları yapmak ise Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınmak anlamında olduğunda ibadet etmek anlamına gelmektedir.

C. İbadetin Hz. Muhammed’e (a.s.m.) Uyma Boyutu

Allah’ın emrettiği bu ibadeti Kur’an’ın bildirdiği şekilde yapmak gerekir. Ancak, bu ibadetlerin nasıl olacağını da en güzel şekilde Hz. Muhammed (a.s.m.) bize göstermiştir. Biz Kur’an’da kısa olarak bildirilen ibadet ile ilgili emirlerin uygulamasını Hz. Muhammed’de (a.s.m.) görürüz. O nasıl namaz kılmışsa öyle kılarız, o nasıl oruç tutmuşsa öyle tutarız. O bütün ibadetleri nasıl yapmışsa biz de aynısını yaparız. Bu bir zorunluluktur. Bu zorunluluk ayetlerde de ifade edilir. “Allah’a ve Resulüne itaat edin ki, merhamete nail olasınız.”17 “Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”18 Görüldüğü gibi bu ve benzeri ayetler, Allah’a olduğu kadar, onların emirlerini en güzel şekilde yerine getiren, yasaklarından en mükemmel şekilde kaçınan Hz. Muhammed’e (asm) itaat edilmesini de emretmektedir. Çünkü Hz. Muhammed (asm), Allah’ın resulüdür, Allah tarafından terbiye edilmiştir ve insanlara iman, ibadet ve ahlakta en güzel örnektir. Kur’an onun yüce bir ahlak üzere olduğunu19 ve onda mü’minler için güzel bir örnek bulunduğunu da bildirir.20 Bu ayetler de ona itaat etmenin, Allah’a sevgimizin eseri olan şükrümüzü ve kulluğumuzu izhar etmenin en güzel temelini oluşturmaktadır.

İbadetin Peygamberimiz’e (a.s.m.) itaat boyutunun Allah sevgisiyle kuvvetli bağını şu ayet-i kerime açık bir şekilde gösterir: “De ki, ey Muhammed! Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin.”21

Said Nursi 11. Lem’a’da bu ayet-i kerimeyi tefsir ederken şöyle der:  âyet-i azîmesi, ittibâ-ı sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’î bir surette ilân ediyor...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah sevgisinin en güzel tezahürü
« Posted on: 23 Nisan 2024, 17:04:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah sevgisinin en güzel tezahürü rüya tabiri,Allah sevgisinin en güzel tezahürü mekke canlı, Allah sevgisinin en güzel tezahürü kabe canlı yayın, Allah sevgisinin en güzel tezahürü Üç boyutlu kuran oku Allah sevgisinin en güzel tezahürü kuran ı kerim, Allah sevgisinin en güzel tezahürü peygamber kıssaları,Allah sevgisinin en güzel tezahürü ilitam ders soruları, Allah sevgisinin en güzel tezahürüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes