> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği  (Okunma Sayısı 697 defa)
13 Eylül 2010, 15:13:01
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Eylül 2010, 15:13:01 »



şiirlerin diliyle çeşmelerin söylediği

  Ey suyun sesinden anlayan bağlar

                                                                                              Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi


                                                                                                          F. Nafiz

 

Çeşme, dilimize Farsça çeşm (göz) kelimesinden girmiştir. Kültürümüzde pınar ve su haznesi olarak da isimlendirilen çeşmeler, halkın yararlanması için borularla getirilen suyun, bir muslukla yalağa akıtıldığı yerlerdir. Bugün eski fonksiyonlarından çok uzağa düşen çeşmeler, zengin bir tarihî mirasa sahip şehirlerin sokaklarında, köylerde veya yol kenarlarında bizi köklü bir medeniyetin hüzünlü temsilcileri olarak karşılar. Bu çeşmeler, bazen şırıl şırıl akan sularıyla gönüllerimize bir ferahlama buketi sunarken, bazen de kurumuş ve boynu bükük halleriyle kalplerimize hüzün ve sitem oklarını fırlatırlar. Onlar, maziden gelip âtiye giden birer yolcu olarak, şimdiki zamanın çehresini bir sonsuzluk abidesi gibi süslerler.

Faruk Nafiz, ‘Çoban Çeşmesi’ şiirinde:

“Ey suyun sesinden anlayan bağlar,

Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?”


diyor. Gerçekten çeşmeler insanlara, anlayışlarına göre çok şeyler söylemektedir. Çoban çeşmesi duygu ve düşüncelerini dağlara anlatırken, şehirlerdeki çeşmeler de, insanlara bir şeyler söyleme gayretindedir.

Çeşmelerle; fert, cemiyet ve kültür arasında birçok bakımdan benzerlik vardır. Her şeyden önce çeşmeler, cemiyeti meydana getiren fertlerin birer ürünüdür. Çeşmeler her sanat eserinde olduğu gibi ustasının karakterini, maharetini ve birikimini bünyesinde taşır. Yine onlarda eseri oldukları cemiyetin kültürü, hayat anlayışı, dünya görüşü, hisleri ve düşünceleri üst üste bir armoni oluşturur. Her sanat eserinde olduğu gibi, çeşmelerde de ruhun, maddeye biçim veren azmi en detaylı şekliyle görülür. Her çeşmede, içinden çıktığı toplumun gizli bir rüyası hüküm sürmektedir. Bu rüya, her bakana, kabiliyeti, bilgisi ve ufku nispetinde yorumlar sunmaktadır. Bu haliyle çeşmeler zaman içerisinde her türlü zenginliğiyle ustasını ve cemiyetini temsil etmeye devam etmektedir.

Çeşmeler de insanlar gibi doğar, isim alır, yaşar, ölür ve unutulur. Sezai Karakoç ‘Çeşmeler’ başlıklı uzun şiirinde, çeşme ile insan, eşya, hâdise, cemiyet, kültür ve tarih arasındaki münasebeti farklı zaviyelerden ele alır:

“Çeşmeler, eşyanın arka yüzünün fotoğrafını çekerler

Olayların, geçmiş zamanın

Toplumun ve tarihin”


İnsan ile çeşme arasındaki münasebet gerçekten ilginçtir. Çeşmeler âdeta insan macerasının farklı bir  fotoğrafını vermektedir. İnsan cennetten yeryüzüne gönderilmiş, çeşmelerin en önemli maddesi olan su (bilindiği gibi insanın hammaddesi de sudur)  ise, yeryüzüne bulutlar vasıtasıyla indirilmiştir. Su da, insan da bir gâye için yeryüzünde bulunmaktadır. Her ikisi de yeryüzüne gelmeden önce, bir serüvene sahiptir. Su, yağmur oluncaya kadar buhar ve bulut gibi bazı evrelerden geçirilirken, insanın da ruhlar âleminde başlayan yolculuğu, ana rahminden dünyaya uzanmıştır. Yeryüzüne indirildikten sonra her ikisi de kendilerini belirli bir serüvenin içinde bulmuşlardır. Su berraklaşmak ve temizlenmek için toprağın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarken, insanlığa karşı vazifelendirilmiş olan peygamberlerin ve büyük insanların hayatlarında da bir uzlet dönemi vardır. Su yeterince berraklaştıktan ve bazı elementlerle zenginleştirildikten sonra insanlığa yararlı olmak için güneşe ve güzelliklere doğru yürütülürken, büyük insanlar da uzlet dönemlerinden sonra insanlığa faydalı olabilmek için topluma doğru yürürler. Her ikisinin de ortaya çıktıkları mekânlar güzelliklerin kaynağı olur. Su yeryüzüne çıktıktan sonra kendindeki güzellikleri mevcudata sunar ve neticede ya tekrar toprağa döndürülür veya yağmur olmak için gökyüzüne buharlaştırılır. İnsan da dünyadaki vazifesini bitirdikten sonra  kabir üzerinden yolculuğuna devam edip O’nun(cc) huzuruna gider. Fakat dünyadan göçtükten sonra geride bıraktığı eserlerle amelini devam ettirir. Suyun devr-i dâimi ile, insanın O’ndan gelip O’na dönmesi arasında önemli benzerlikler vardır.

   Çeşmeler, mazi ile âti arasında bağ kuran birer köprü gibidir. Onlar bünyelerinde bulundurdukları işaret, yazı ve sanatlarla maziye uzanırken, derinlerden coşup gelen serin sularıyla şimdiki zaman üzerinden âtiye seslenir. Adeta “kökü mazide olan âti”nin birer temsilcisidirler. Bu halleriyle mazinin derinliklerinden kopup, şimdiki zaman köprüsünden geçerek âtide yankılanan bir çığlığı hatırlatırlar.

Çeşmeler ile kültür arasında da önemli paralellikler vardır. Çeşmeler, adeta lisân-ı halleriyle evrensel olana, ancak kendi toprağımızın derinliklerinden devşireceğimiz değerlerle ulaşabileceğimizi fısıldamaktadır. Bu fısıltı şu şekilde özetlenebilir: kendi öz kültürümüzden doğup, gelişip, insanlığın hizmetine sunulmak... Atalarımız kurmuş oldukları büyük medeniyetlerle bunun hayal olmadığını göstermişlerdir. Sezai Karakoç çeşmelerin bu vasfını şöyle ifade etmektedir:
“Doğ kendi çeşmenden, kendi uygarlığından
Ağacın topraktan

Çiçeğin ağaçtan

Suyun dağdan doğduğu gibi”

Çeşmeler ile cemiyetin yaşantısı ve hayata bakışı arasında da önemli paralellikler vardır. Eskiden çeşmeler devamlı akardı. Bu halleriyle kendilerine ihtiyacı olan herkese, her zaman kapılarının açık olduğunu ifade eder gibiydiler. Şehirlerde zengin, fakir; köylerde hayvan, insan; dağlarda kurt ve kuş bu çeşmelerin suyundan her zaman istifade edebilmekteydi. Modern zamanlarda ise çeşmelerden akan suyu kontrol etmek için takılan musluk ve vanalar, onların bu cömertliğine kelepçe vururken, çağ insanının durumunu da çok iyi ifade etmektedir. Bu gözle bakıldığında Sezai Karakoç’un aşağıdaki mısraları daha derin mânâ kazanıyor.
“Çeşme bir pencere uygarlığa

Çeşmeler kapalı kapıları eski günlerin” 

Şairler,  çeşmeleri farklı açılardan ele alıp işlemişlerdir. Biz çeşmelerle ilgili şiirlerde çeşmelere mânâ kazandıran duyguyu, düşünceyi ve kolektif ruhu görüyoruz. Şiirlerdeki çeşmeler, şairlerin muhayyilesinde bir hayat görüşünün ifadesi olarak oluşturulmuş ve birçok zengin fikirle süslenerek idealize edilmiştir. Şiirlere konu olan çeşmeler, ceddimizin genel kabule mazhar değerlerini ortaya koyar. Çeşmelerin anlatıldığı şiirlerde, çeşme ile sosyal durum ve medeniyet arasındaki münasebet devamlı vurgulanmıştır.

Atalarımız, çeşmelere büyük ehemmiyet vermiş, öldükten sonra sevap hanelerinin açık olması için canlıların yararlanabileceği birçok çeşmeye imza atmışlardır. “Ömrümüzün rüyası eşyaya siner” diyen ve Bursa Ulucamii’nin çinilerine sinmiş Kur’an sesini vecd içinde dinleyen Tanpınar, ‘Bursa’da Zaman’ şiirinde Osmanlı tarihine, ecdadın yaptığı çeşmelerden akan suların sesinin kendinde meydana getirdiği hayallerle yaklaşır. O, çeşmelerden akan suların musikisiyle, tarihin eşyaya sinmiş gizli mânâsını yakalamaya çalışır. Çünkü ‘insan muhayyilesinin ortaya koyduğu sanat, insanın inancının, özleyişinin ve beklentisinin eşyaya giydirilmiş elbisesinden başka bir şey değildir.’ Tanpınar, Bursa’nın şahsında o muhteşem medeniyetten uzak kalışı “Güzel bir rüyadan uyanmanın hüznü” olarak yorumlar ve bu güzel rüyaya yüzlerce çeşmenin serin sularının bestelediği musikiyle tekrar katılır:

“Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinde gülüyor bana derinden
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili, göğün mavisi

Ve mimarilerin en ilâhîsi”


Tanpınar aynı şiirin başka yerinde, Osmanlı’nın ortaya koyduğu o muhteşem medeniyeti, bir mucizeye benzetir ve buna ulaşmada bize kapı aralayan çeşmelerin çıkardığı su seslerinin bu muhteşem terkipteki yerini “billûr bir avize” olarak niteler.
“Serin hülyasıyla çeşmelerin

Başındayım sanki bir mucizenin

Su sesi ve kanat şakırtısından

Billûr bir âvize Bursa’da zaman”

Tanpınar, Bursa’da Zaman şiirinde su seslerinin içli musikisini dinleyerek ebedî uykusuna çekilen cedleri bir yok oluş cehenneminde değil, tam tersine “ su seslerinin beyaz bahçesinde, bir ebediyet rüyası görenler” olarak yorumlar:

“Ölüm bu tılsımlı ebediyette
Belki de rüyası eski cetlerin

Beyaz bahçesinde su seslerinin”


Zamanla her şeyin değişmesi gibi çeşmeler de değişti. Değişen dünyanın bahçesinde maziye açılan birer pencere olan çeşmeler, bugün daha çok hüzün akıtıyor gönüllerimize. Onların sinelerindeki imzalarda, yazılarda fâni oluşun en beliğ ifadesini görüyoruz. Kırılan taşlarında, koparılan oluklarında, atılan taslarında hep kültürümüzün tahribe uğramış bir yönüne şahit oluyoruz. Eskiden şen şakrak şarkılar söyleyen o çeşmeler, şimdi daha çok ağıt yakıyor gibi. Onlar, hâlihazırdaki durumlarıyla, köşe başlarına öylesine asılmış antika saatleri tedai ettiriyor. Sanki üzerlerindeki akrep ve yelkovan, temsilcisi oldukları medeniyeti temsilden aciz düştükleri anı gösteriyor. Ve bu halleriyle, zorla susturulmuş çocuklar kadar mahzun, gözyaşları kurumuş dervişler kadar kederliler. Onların asırlarca süren şarkıları,  yitirilen bir medeniyetin terkisinde çıkmıştır son yolculuklarına. Ve şaire onların ardından ağıt yakmak kalmıştır:

“Çeşmeler

Eski zamanların durmuş saatleridirler

Ne zaman  durdular
Kim durdurdu onları
Kim kesti bu neşeli çocukların sesini
Kim susturdu o canım çeşmeleri”


                                      (S. Karakoç)

Onlar bu suskun ha...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:36:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği rüya tabiri,Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği mekke canlı, Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği kabe canlı yayın, Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği Üç boyutlu kuran oku Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği kuran ı kerim, Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği peygamber kıssaları,Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediği ilitam ders soruları, Siirlerin diliyle çeşmelerin söylediğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes