> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi  (Okunma Sayısı 671 defa)
22 Eylül 2010, 15:41:42
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Eylül 2010, 15:41:42 »



ALLAH İLE İNSAN ARASINDAKİ KARŞILIKLI SEVGİ


Kur'ân'da Allah'ın kulunu, kulun Rabbini sevmesi var mıdır? Kur'ân'ı az çok tanıyan herkesin, bu soruya vereceği cevap müsbet olmalıdır. Çünkü Kur'ân, bunun doğrudan doğruya ve dolayısıyla olan delilleriyle doludur. En çarpıcı delil, Allah Teala'nın Vedûd ismidir. (Büruc, 14) Allah muhabbetini fiilleriyle ifade etmekle yetinmemiş, onu sübut ve istimrar belirten bir isim, bir vasıf olarak Kendisine vermiştir. Başka hiçbir delil olmasaydı bu vasıf yeterdi. Kaldı ki başka deliller de çoktur.

A- EHL-İ SÜNNETE GÖRE

"Allah, İbrahim'i halil edinmiştir" (Nisa, 125). Halil hulletten gelir; hullet ise muhabbetin ileri derecesidir. "Sevdiğinden başkasına, kalbinde ve ruhunda hiçbir yer kalmayacak tarzda, sevenin gönlüne nüfuz eden sevgidir".1 Onun çok sevdiği oğlunu boğazlamak şeklinde tabi tutulduğu imtihan da, bu halillik mertebesine liyakatini ortaya koymak hikmetinden ileri gelmiş olmalıdır.
"Allah'ın Vechini (yüz) aramak, istemek", "Onun Vechi için yapmak" gibi hususlara dair ayetler oldukça fazladır (6, 52; 76, 8; 92, 20; 2, 272; 13. 22; 30, 38 vb.). Bu ayetler Allah'a yakın olan hayırlı insanların esas gayeleri olarak "Vechini murad etmelerini" ortaya koyar. Bunları harekete geçiren, O'na olan sevgileridir. Birçok âyet "Allah'a kavuşmak (likaullah)"dan bahseder.2 Bu tabirin geçtiği âyetlerin çoğunun, "hesap vermek için Allah'ın huzuruna çıkmak" muhtevasında olduğu söylenebilir. Fakat bir kısmında O'na kavuşmayı bir gaye olarak sezdiren muhtevalar da vardır. (En'am, 154; Kehf, 110; Yunus. 7 gibi).
Şu âyet ise, konumuz bakımından son derece önemlidir: "İnsanlardan öyle kimseler vardır ki, Allah'tan başka bir takım nidler3 edinir, onları, Allah'ı sever gibi sever; iman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise daha ileri derecededir" (Bakara, 165). Bu âyet açıkça gösteriyor ki, Ulûhiyyetin en mühim hususiyetlerinden biri, muhabbettir, sevilmektir. Bundan dolayıdır ki, Kur'ân ve İslam ıstılahında insan, daha çok "kul" vasfıyla anılır. Kulluk, kendisine kul olunan varlığa karşı beslenen, en ileri sevgi derecesini ifade eder. Abd kelimesinin bu anlamı cahiliye devri Araplarında da mevcut idi.4 Risalet en üstün mertebe olduğu halde, Resûl (aleyhisselam) kulluğu ile öğünürdü. Mezkûr âyet gösteriyor ki, Allah'tan başka herhangi bir şeyi veya kimseyi, Allah'ı severcesine seven, O'nun emir ve nehiylerine uymak gibi bu sevginin gereklerini yerine getiren kimse, Allah'tan başka nidler, nazirler edinmiş demektir. Bu muhabette niddir. Yoksa hâlikıyyet ve rububiyetle nid değildir.5 Batıl tanrılara, abidlerinin gerçek bir sevgi taşıdıklarını şu âyetler de bildirir: Bakara, 95; Ankebût, 25. İman edenlerin Allah'a karşı sevgilerini belirten fıkra ise geniş tefsire yol açmış ve açmalıdır. Bizim için şimdilik şu kadarı kâfidir: Mü'min, Allah'ı, halis, katışıksız, sabit ve ileri bir derecede sevmelidir.
Bir âyette "De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın" (Al-i İmran, 31). Demek ki, Allah'a iman nezdinde O'nu sevmek, asıl fıtratı teşkil eder. Fıtratta olan bu sevgiye hitap olunarak, Allah'ın da kendilerini sevmesi için uyarmaları gereken yola, insanlar böylece irşâd olunuyorlar. Öte yandan bu âyette "sevmek ve bağışlamak" kavramlarının münasebete konulmasından anlaşılıyor ki, Allah'ın mağfireti de, kula olan muhabbetinden ileri gelir. Normal olarak, sevmeyen bağışlamaz. Bunun Kur'ân'da örnekleri çoktur. Sadece "Gafûr Vedûd" (Büruc, 14) ve "Rahîm, Vedûd" (Hud, 90) terkiplerini hatırlatmakla yetinelim.
Kur'ân, kimi hasletleri imanın gereği sayar ki, bunlar ister istemez sevgiyi tazammun ederler. Bunlardan biri "Rızâ"dır. Kul, Rabbinden râzı olacaktır. Rızâ şunları gerektirir: Kul için en sevdiği varlık, Allah olacaktır. Çünkü bütün öbür şeyleri sevip sevmemesini belirleyen kıstas, Allah'ın onları sevip sevmemesidir. Ayrıca kul Tanrısından bütün fiilleri, isimlen ve sıfatlarıyla râzı olacaktır: Rabb, müdebbir, emir ve nehyedici, Vekil, Veli vb. olarak. Bunlar da, kendiliğinden, O'nu sevmesni tazammun edecektir.
Kur'ân, mü'minden Allah'a hamdetmesini ister, "Hamd, zemmin zıddı olup, muhabbete makrun olarak, mahmûdun mehasinini terennüm etmektir". Kur'ân'ın bir kısım âyetleri ise "mefhum-i muhalifleriyle, Allah sevgisini gerektirirler. Allah ve Resulüne karşı çıkanlara, babaları ve evlatları bile olsa, mü'minler sevgi beslemezler (Mücadele, 22). Tevbe, 24 âyeti de böyledir. Buralarda, insanın tabiî olarak en çok seveceği varlıklar (baba, çocuk, refika, mal, yakın akrabalar, yer-yurt), Allah sevgisi ile karşı karşıya konulmakta, eğer Allah'ın rızası başka yerde bulunuyorsa, Allah'a sadakatin baskın gelmesi istenmektedir. Bunlara olan sevgiyi belirleyen, Allah'a olan sevgidir, O'nun rızasıdır. Bu âyetler kulun, Allah'a sevgi besleyebileceğini göstermekle kalmaz, o sevginin ne derece ileri olduğunu da gösterirler.
Allah ile mü'minler arasındaki karşılıklı muhabbeti dile getiren hadis-i şerifler ise oldukça fazladır. Bütün bu nasları değerlendiren Selef-i sâlih, Allah Teala'nın sevileceği, buna müstehak olduğu konusunda müttefiktirler, hatta O'ndan fazla muhabbete lâyık hiçbir şey olmadığını bildirirler. Allah'tan başkasının ancak O'nun muhabbetine tâbi olarak sevilebileceğini kabul ederler.6 Kul Rabbini sevdiği gibi, O da kulunu sever: (...) Allah onları, onlar da Allah'ı severler (...)" (Maide, 54. krş, Âl-i İmran, 31). Allah iyilik edenleri sever (Bakara, 195), Tevbe edenleri sever (Bakara, 222), temizlenenleri (Bakara, 222), müttakileri (Âl-i İmran, 76), sabredenleri (âl-i İmran, 146), mütevekkilleri (Âl-i İmran, 159), âdilleri (Maide, 42), sever vb. Buna mukabil haddi aşanları sevmez (Bakara, 195), kâfirleri (Âl-i İmran, 32), zâlimleri (Âl-i İmran, 57), müsrifleri (A'raf, 31), hâinleri (Enfal, 58), kibirlenenleri (Nahl, 23), bozguncuları (Kasas, 77), sevmez vb. Kur'ân bu neviden âyetlerle doludur.

B-DİĞER FIRKALARA GÖRE

Allah ile kul arasındaki karşılıklı sevginin olamayacağını, bid'at fırkaları ileri sürmüştür (Ca'd. b. Dirhem, Cehm b. Safvan, Mu'tezile vb.)7 Dinin ve fıtratın gereği olan sevgi, kalıplaşmış aklın sansüründen geçirilmeye başlanınca, ortaya birtakım mülahazalar çıktı. Bu istikamette düşünenler dediler ki: 'Sevgi, seven ile sevilen arasında cins benzerliğini gerektirir, (Allah ile insan arasında böyle bir şey olmayacağına göre), muhabbet Allah Teâla'ya taalluk etmez."3. "Muhabbet, ancak mahbuba münasib olmakla olur."" Kadim ile hadis, hâlık ile mahluk, vacib ile mümkün arasında münasebet yoktur."9 Sevgiyi; "Nefsin, arzu ettiği şeye meyletmesi" diye görünce, bu anlamı Allah'ı tenzihe uygun bulmadılar. Kelimenin hakîkî mânâsıyla "muhabbet"in, Allah ile kul arasında düşünülemeyeceğine karar verdiler. Ancak, nasları tekzib edemeyince te'vil yönüne gittiler. Kulların O'na muhabbetlerine delâlet eden nasları "Allah'a itaat ve ibadet"; muhabbeti, "mükâfata ulaşmak için daha fazla amel işlemek" olarak, yani meşhur tabiriyle "lâzımı" ile te'vil ettiler. Allah'ın insanlara sevgisi ise, "onlara ihsan etmesi, sevab vermesi, yahut medh u sena etmesidir". "Muhabbetin irade olduğunu, iradenin ise, ancak sonradan zaman içinde var edilen makdûra taalluk edeceğini, Kadim hakkında ise murad edilmek muhâl olduğunu düşününce insanların, meleklerin, enbiyanın Allah'ı sevebileceklerini inkâr ettiler ve dediler ki: "Onların sevgilerinin Allah'a yaklaşmak, O'nu tazim etmek, ve O'na kulluk etmek iradesinden başka anlamı yoktur". Böylece hem Ulûhiyetin, hem ubûdiyetin hususiyetini, inkâr ettiler; kendilerince de bunu tam tevhîd ve tenzîh saydılar.10

C- KELÂMCILARA GÖRE

"Mütekellimlerin ekserisine göre, irade muhabbet irade nevindedir ki, hakikatte sadece mânâ ve fâidelere taalluk eder. Allah Teala'nın zatına ve sıfatına taalluk etmesi imkânsızdır. Bundan ötürü muhabbet burada: Kulun ibadetini sırf Allah Teâla'ya münhasır kılmak iradesi demektir. (...) Yani onlara göre (Âl-i İmran, 31) âyetin11 tefsiri, "Eğer Allah'a itaat etmeyi yahut O'nun mükâfatını seviyorsanız buyuracağım ve yasaklayacağım konularda bana uyun" olmalıdır. Böyle denilmiş ise de, Ehl-i Sünnet mezhebinden ariflerin yolu böyle değildir. Onlar derler ki: "Muhabbet, hakikî mânâsıyla, Allah Teala'nın zatına taalluk eder. Kâmil için layık olan O'nu Zâtı için sevmesidir;...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 12:39:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi rüya tabiri,Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi mekke canlı, Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi kabe canlı yayın, Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi Üç boyutlu kuran oku Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi kuran ı kerim, Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi peygamber kıssaları,Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgi ilitam ders soruları, Allah ile insan arasındaki karsılıklı sevgiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes