Konu Başlığı: Allah için yaşamak Gönderen: Sümeyye üzerinde 06 Kasım 2010, 16:14:07 Allah İçin Yaşamak ... Bir veli (en güvenilir bir dost) olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah yeter. (Nisa Suresi, 45) İman edenlerin hem dünyada hem de ahirette tek bir gerçek dotu vardır. Bu dost onu hiçbir zaman bırakıp gtimez, asla terk etmez, her zorlukta yanındadır ve ona yardımcıdır. Doğduğu günden öldüğü güne kadar daima onunla birliktedir. Onu düşmanlarına karşı korur. Onun için herkesten daha güvenilirdir, daima karşılıksız armağan edendir. Kuşkusuz bu dost, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır. Allah, müminlerin en çok güvediği, en yakın dostudur. İnsan her anında Yüce Allah’a muhtaçtır. Hiçbir insanın, Allah’ın dışında bir yardımcısı yoktur. Herhangi bir sıkıntıyla karşılaştığında ona yardım ulaştırabilecek olan yalnızca Allah’tır. Cenab-ı Allah, insanlara rahmet olarak, dünya hayatında karşılaşabilecekleri zorlukları giderebilmeleri için pek çok nimet yaratmıştır. İnsanın bu nimetlerden yararlanırken, bunları müstakil güç sahibi birer varlık olarak düşünmesi büyük bir hata olur. Çünkü gerçekte tüm bunları yaratan Allah’tır ve her biri ancak Yüce Allah’ın dilemesiyle insanlar için birer nimete ve rahmete dönüşmektedir. Bütün olayları en güzel şekilde sonuçlandıran ve insana nimetlerini ulaştıran yalnızca Cenab-ı Allah’tır. Müminler, tüm hayatlarını Allah’ın rızasını kazanmaya adamışlardır. Bu uğurda her türlü zorluk ve sıkıntıyı göze alabilecek, her türlü fedakarlıkta bulunabilecek şekilde derin bir imana sahiptirler. Hayatları boyunca Kuran-ı Kerim’de bildirilen güzel ahlakı insanlar arasında yaygınlaştırmak, insanların Allah’a iman etmelerine vesile olmak için ciddi bir çaba gösterirler. Gösterdikleri bu yüksek ahlaka karşılık ise dünya hayatında hiçbir karşılık beklentileri yoktur. İman sahiplerinin bu ahlakı büyük bir kararlılıkla yaşamalarının amacı, yalnızca Rabbimiz’in sevgisini, hoşnutluğunu kazanabilmek; O’nun yüceliği karşısında gereken şükrü yerine getirebilmektir. Bunun için müminler en zor gibi görünen anlarda bile Kuran’da bildirildiği gibi “… Allah bize yeter, O ne güzel vekildir…” (Al-i İmran Suresi, 173) diyerek şevk ve azimle çaba harcarlar. Rabbimiz ise, müminlerin bu güçlü teslimiyet ve bağlılıklarına karşılık, onlara mutlaka yardımını ulaştıracağını vadetmiştir. Rabbimiz bu vaadini bir ayetinde şöyle bildirmiştir: “Ey iman edenler, eğer siz Allah’a (Allah adına İslam’a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.” (Muhammed Suresi, 7) Mümin Başarının Allah’ın Yardımıyla Geldiğini Bilir Tek yardımcısının Allah olduğunu bilen bir insan, hiçbir zaman için insanlardan veya başka güçlerden medet ummaz. Tüm yardımın Yüce Allah’tan geldiğini bilir, herşeyi Allah’tan ister. Bir başarı kazandığında, üstün geldiğinde veya herhangi bir iş lehine sonuçlandığında hemen Allah’a yönelip şükreder, yardımından dolayı Allah’a minnet duyar. Hayatı boyunca Yüce Allah’ın yardımını ve desteğini gördüğü ve tüm bu olayları yaratanın Allah olduğunu bildiği için, asıl olarak Yüce Rabbimiz’e minnet duyar ve O’na içten ve coşkulu bir sevgiyle bağlanır. Allah, insanların gerçek dostunun ve yardımcısının ancak Kendisi olduğunu Kuran’da şöyle bildirir: “... Bilmez misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir. (Yine) Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Sizin Allah’tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.” (Bakara Suresi, 106- 107) Allah Müminlerin Kalplerine Güven ve Huzur Duygusu İndirir Allah Kuran’da, inkar edenlere karşı hep müminlerle birlikte olduğunu, onların işlerini kolaylaştıracağını, salih kullarını destekleyeceğini bildirir. Allah yolunda samimi bir çaba içinde olan müminler, Allah’ın üzerlerindeki rahmetine hayatlarının her anında şahit olurlar. Allah, iman sahiplerinin her işlerini kolaylıkla sonuçlandırır; onlara bolluk, bereket, başarı ve güzellik verir. En zor veya karmaşık gibi görünen olaylarda dahi, müminlere bir kolaylık sağlar. Bu nedenle, Allah’ın yardımının ve desteğinin kendileriyle olduğuna iman eden müminler hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmaz, Allah’ın her olayı mutlaka pek çok hayır ve hikmetle sonuçlandıracağını bilerek Rabbimiz’e tevekkül ederler. Örneğin Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in Mekke’den çıktıktan sonra, Hz. Ebu Bekir (r.a.) ile birlikte gizlendiği bir mağaradaki sözleri, tevekkülünün en güzel örneklerinden biridir. Yüce Rabbimiz Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu güzel tevekkülü karşısında kendisine yardım etmiştir. Kuran’da bu durumu Rabbimiz şu ayette haber vermiştir: “Siz ona (peygambere) yardım etmezseniz, Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak onu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.” Böylece Allah ona ‘huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah’ın kelimesi, Yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 40) Allah’ın yardımının ve desteğinin kendileriyle olduğuna iman eden müminler için, Hz. Musa (a.s.) ve kavminin yaşadıkları da güzel bir örnektir. Hz. Musa (a.s.), İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmünden korumak için Mısır’dan çıkarmıştır. Firavun ise ordusuyla birlikte Hz. Musa (a.s.)‘ın ve kavminin peşine düşmüştür. Hz. Musa (a.s.) ve İsrailoğulları deniz kıyısına ulaştıklarında, içlerinden bazı zayıf imanlılar, Firavun tarafından sıkıştırıldıklarını düşünerek panik olmuşlar ve ümitsizliğe kapılmışlardır. Oysa, Hz. Musa (a.s.) örnek bir tevekkülle “... Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir.” (Şuara Suresi, 62) diyerek, Allah’ın müminlerle beraber olduğuna ve kendilerine yardım edeceğine dair inancını göstermiştir. Hz. Musa (a.s.) , Allah’tan aldığı “… Asanla denize vur…” (Şuara Suresi, 63) vahyi üzerine asasını denize vurmuştur ve denizin açılıp ikiye yarılması ile Hz. Musa (a.s.) ve beraberindekiler kurtulmuşlardır. Bu mucize, Allah’ın müminlere olan desteğine en güzel örneklerden biridir. Allah Müminleri Birbirleri ile Destekler Yüce Allah, tüm müminlerin yardımcısı ve koruyucusudur. Müminlere her zaman yardım etmiş, onlar için zorlukları kolaylıklara çevirmiş, yollarını açmış, onları maddi ve manevi olarak güçlendirmiştir. Ayrıca salih müminleri birbirleri ile de desteklemiştir. “Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü’minlerle destekledi.” (Enfal Suresi, 62) ayetinin hükmü gereği müminler, Allah’ın bir rahmeti olarak, zorlukta da refahta da yanlarında muhakkak müminlerin olduğunu bilir ve bu güven içinde hareket ederler. Bu durum, zor zamanlarda destek bulamayan inkar edenlerin karşısında müminleri güçlü kılmıştır. Yüce Allah “Andolsun, Ben galip geleceğim ve elçilerim de” (Mücadele Suresi, 21) ayeti ile Kendisi’ne iman eden müminleri destekleyeceğini bildirmiştir. Bu konudaki en güzel örneklerden bir tanesi de yine Hz. Musa (a.s.) ile ilgilidir. Hz. Musa (a.s.) din ahlakını daha etkili bir şekilde tebliğ edebilmek için Allah’tan Hz. Harun (a.s.)‘ı kendisine yardımcı olarak vermesini istemiştir. Ayetlerde Rabbimiz Hz. Musa (a.s.)’ın bu duasını şöyle bildirmiştir: “Ailemden bir yardımcı kıl. Kardeşim Harun’u. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim.” (Taha Suresi, 29-34) Allah Müminleri Elçileriyle Destekler Yüce Allah, tarih boyunca gönderdiği peygamberler ve elçiler ile kavimleri iman etmeye ve yalnızca Kendisi’ne kulluk etmeye çağırmıştır. Allah’ın müminlere bir örnek olarak seçtiği, insanlara hak din ahlakını tebliğ eden bu kişiler, müminler için en güzel örneği teşkil ederler. Bu nedenle, Allah’ın seçkin kulları olan elçilerin üstün kişilikleri, güzel ahlak özellikleri, davranış şekilleri ve olaylar karşısında gösterdikleri akılcı davranışlar müminlere her zaman yol göstermiştir. Allah Müminleri Melekler ile Destekler Yüce Allah müminleri meleklerden görünmez ordular ile destekler. Bu, Yüce Allah’ın müminlere vaadidir. Kuran’da Rabbimiz’in bu vaadi, Peygamberimiz (s.a.v.)’in müminlerle katıldığı Bedir Savaşı sırasında gerçekleşmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) müminleri evlerinden savaşmak için çıkardığında müminlerden iki grup neredeyse çözülüp geri çekilecekken, Rabbimiz müminleri sabretmeleri ve Allah’a olan tevekkülleri nedeniyle meleklerden oluşan binlerce kişilik orduyla desteklemiş ve onları zafere ulaştırmıştır. Kuran ayetlerinde Allah’ın meleklerle müminleri desteklediği ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in savaşta müminleri meleklerin yardımıyla müjdelediği şöyle haber verilir: “Sen mü’minlere: “Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım-iletmesi size yetmez mi?” diyordun. Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır.” (Al-i İmran Suresi, 124-125) Allah, ayetlerde de buyurduğu gibi, meleklerin yardımını, inananlara bir müjde ve kalplere tatmin vesilesi olarak göndermiştir. Yoksa kuşkusuz Allah hiçbir sebebe ihtiyacı olmayandır. Dilediği takdirde iman etmeyenleri üzerlerine gönderdiği tek bir azap ile bozguna uğratır. Dilerse onları ve ordularını saniyeler içinde yerin dibine geçirir. Allah tüm bunlara güç yetirendir. Rabbimiz’in böyle şanlı ve mucizevi zaferler vermesi ise, Peygamberimiz (s.a.v.) ve beraberindeki müminler için büyük bir müjde olmuştur. Yüce Allah, samimi kullarının melekler tarafından her zaman destekleneceğini ve yardım göreceğini Kuran’da şu şekilde haber vermiştir: “Şüphesiz: “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.” (Fussilet Suresi, 30) Yüce Allah İnananlarla Beraberdir Allah’a gönülden yönelen, O’nun yolunda olan her insan, Yüce Rabbimiz’in kendisini koruduğuna, O’nun yakın takibine her an şahit olur. Cenab-ı Allah, samimi olarak yapılan, haramdan sakınılan ve helale uygun olan her işte müminlerin yolunu açar; onlara kolaylık verir. Allah, Kuran’ın birçok ayetinde müminlere mutlaka yardım edeceğini, onları koruyacağını ve daima üstün konuma getireceğini vadetmektedir. Allah bu ayetlerden birinde şöyle buyurmaktadır: “... İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır.” (Rum Suresi, 47) Dolayısıyla samimi olarak iman eden kişinin her zaman asıl yardımcısının, koruyucusunun ve dostunun Yüce Allah olduğunu bilerek hareket etmesi gerekir. Allah’ın yardımı müminlere rahmetinin tecellisidir ve çok değerli bir nimettir. Müminlerin de sabırlı, tevekküllü, itidalli bir ahlak göstererek bu nimete en güzel şekilde şükretmeleri son derece önemlidir. Yüce Allah müminlerin en çok güvendiği, en yakın dostudur. Kendisi’ne inanan insanları her türlü eksiklikten ve hatadan arındırır ve ömür boyu yardımı ile destekler. Dünyada müminleri yalnız ve yardımsız bırakmayan Allah, Kuran’da ahiret hayatlarında da onların tek velisi ve yardımcısı olacağını vaad etmiştir: “Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere dünya hayatında ve şahidlerin (şahitlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz.” (Mümin Suresi, 51) Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır. İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 124-125) Allah Cin ve Şeytanları Hz. Süleyman (a.s.)’a Destekçi Kılmıştır Allah müminleri meleklerin dışında başka ordularla da destekler. Bu konudaki en güzel örneklerden biri Hz. Süleyman (a.s.)‘dır. “...Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı...” (Sebe Suresi, 12) ve “Onun için denizde dalgıçlık yapan ve bundan başka iş(ler) de gören şeytanlardan kimseleri de (emrine verdik)…” (Enbiya Suresi, 82) ayetlerinde haber verildiği gibi Yüce Allah Hz. Süleyman (a.s.)‘a birtakım şeytan ve cinleri hizmetçi kılmıştır. Hz. Süleyman (a.s.), emrine verilen cin ve şeytanları, ordusunda, sanatsal çalışmalarında ve inşa faaliyetlerinde türlü görevler vererek kullanmıştır. Peygamber Efendimiz (sav) hayatı boyunca gösterdiği tevekkülü ile tüm Müslümanlara örnek olmuş ve onlara sadece Allah’tan yardım dilemeleri gerektiğini şöyle hatırlatmıştır: “Bir şey isteyince Allah’tan iste. Yardım talep edeceksen Allah’tan yardım dile. Zira kullar... Allah’ın yazmadığı bir zararı sana vermek için bir araya gelseler buna da muktedir olamazlar.” (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 6. Cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s.314) İman etmeyenler müminleri Allah’ın yolundan engellemek için onlara türlü zorluklar çıkarırlar ve onların aleyhinde tuzaklar kurarlar. Ancak Allah, Kuran-ı Kerim’de müminlere kurulan tüm tuzakların bozulacağını, bu tuzakların, onları kuran kişilerin başlarına geçeceğini ve müminlere hiçbir zarar veremeyeceklerini vaat etmiştir: “(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz...” (Fatır Suresi, 43) Yüce Allah Müminlere Çeşitli Vesilelerle Yardım Ederek Onları Başarılı Kılar “… Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.” (Hac Suresi, 40) ayetinde haber verildiği gibi Rabbimiz müminlere çok çeşitli yollarla destek verir. Zahiren zor gibi görünen bir işte yakın takibiyle müminleri destekler ve onların yollarını açarak işlerini kolaylaştırır. Rabbimiz Kuran’da yakın takibi ve desteği ile müminleri başarılı kıldığını çeşitli ayetlerde şöyle bildirmiştir: Allah müminleri görünmez ordularla destekler. “ …Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çağrılarını) alçaltmıştı...” (Tevbe Suresi, 40) Müminler arasında kardeşlik bağı kurarak onları birbirleri ile destekler. “Onlar, seni aldatmak isterlerse, şüphesiz Allah sana yeter. O, seni yardımıyla ve mü’minlerle destekledi.” (Enfal Suresi, 62) İman etmeyenlerin ve münafıkların iman edenlere galip gelmelerine kesinlikle müsaade etmez. “...Allah, kâfirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.“ (Nisa Suresi,141) Müminler iman etmeyenlerden sayıca az olsa bile müminleri güçlü ve yenilmez kılar. “… Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah’ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi, 66) İzzet, güç ve onur verir. “Derler ki, “Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır.” Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resûlünün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.” (Münafikun Suresi, 8) Müminlere güven ve huzur duygusu indirerek yardım eder. “Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür korku duymaya başladı. “Korkma” dedik. “Muhakkak sen üstün geleceksin.” (Taha Suresi, 67-68) ALINTI |