> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Allah Bilir diyebilme olgunluğu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah Bilir diyebilme olgunluğu  (Okunma Sayısı 682 defa)
29 Mayıs 2010, 15:37:26
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Mayıs 2010, 15:37:26 »



"Allah Bilir" Diyebilme Olgunluğu

Son birkaç yıldır belli mevki ve makamlarda "yetkili" konumunda bulunan "sorumlu" kişilerin, günlerin getirdiği ya da dayattığı, kaynağı belirsiz ve kuşkulu bazı anlayışlar istikâmetinde, dinin tartışılmaz ilke ve uygulamalarını bile bir şekilde eleştirme ve adetâ yamultma, güne uydurma girişimleri içinde oldukları görülegelmektedir. Bir anlamda "güncel politika" sayılabilecek bu tür girişim sahipleri akademik ve bilimsel görünme çabalarını da eksik etmemektedirler.

Özellikle son birkaç aydır din ve Diyanet İşleri Başkanlığı çevresinde bizzat o kurumun başındaki zâtın beyanları çerçevesinde geliştirilmek istenen "dinde reform" teraneleri bu söylediğimiz olumsuz gelişmelerin son örneğini teşkil etmektedir. Mevcut anlayışları, moda terim ve kavramları, geçici sistemleri düşünce ve değerlendirme merkezine oturtup İslâm'ı -sanki ihtiyacı varmış gibi- onlara göre yorumlama ve uydurma eğilimleri, "İslâm şuna aykırı değildir, buna karşı değildir" gibi bazı değerlendirmeler toplantı sonuç bildirgelerine de yansımış bulunmaktadır. Bu garip ve gereksiz gelişmelere bir de işin aslını faslını bilmeyen politika ve medya bezirganlarının katılmasıyla iş iyice çığırından çıkmakta, toplumda -özellikle din konusunda- yaygın ve yoğun bir kafa karışıklığına sebep olmaktadır.

Böylesi bir fikir ve tavır anaforu ortamında, hiç değilse "Allah bilir" diyebilme olgunluğunu gösterebilmenin ne kadar soylu bir kemal belirtisi olacağını hatırlatmak bu yazının kaleme alınma sebebi ve amacı olmuştur.

Bilgiye Saygı

"Allah bilir" demek gerçekten bilgisi olmayanlar için, bilene ve mücerred bilgiye saygı ifadesi olarak bir fazilet ve haddini bilme erdemidir. Aynı zamanda da bilmediği halde biliyormuş gözükmeye çalışan, bunu isbat için zorlanıp duran, gereksiz ve anlamsız yorgunluk ve saçmalıklara katlanan haddini bilmezlere gerçeği hatırlatma ve hadlerini bildirme uyarısıdır.

Birşeyler bilen ve fakat bilgisi yeterince net ve kesin olmayanlar için "Allah bilir" demek, esasen bildikleri kadarıyla ilmin onlara öğrettiği bir edeb ve ilimdir. Yani gerçek bileni bilme ve söyleme bilgisi...

Herkes herşeyi bilemez. Bir âlim de herşeyi bilemez. Herkes bildiğinin âlimidir. Bu gerçek dün de böyleydi bugün bilgi ve enformasyon çağı denilen zamanımızda da böyledir. Yarınlarda da böyle olmaya devam edecektir. Bununla beraber birçok örneğini medya ve siyaset dünyasında gördüğümüz herşeyi bildiği izlenimini vermeye çalışan ve böyle bir havadan son derece vahşî ve anlamsız bir zevk duyan, en ince ihtisas alanlarında bile kalem oynatan, program yapan çağdaş bilgiçler de bir başka gerçektir. Bilgi, enformasyon ve ihtisas çağının garip gerçeği...

Kalem, sütun, mikrofon ve ekran insanlarda sorumluluk, bilme, öğrenme, bildiğini söyleme disiplin ve sorumluluğunu geliştirmesi gerekirken, her konuya dalma cür'etkârlığını ve haddini bilmezliği besleyen çağdaş imkanlar haline gelmiş bulunmaktadır.

Kafası ve gönlü işgal edilmiş insanların, bilinçsizce her konuya burnunu sokması, çağdaş bir gelişme gibi gösterilmek istense de son derece yanlış ve çirkin hatta sefil bir tutumdur. Belli periyodlarla ve özellikle de dinî havası ağır basan günlerde ülke gündemine düşürülen konularla ilgili olarak medyada arz-ı endâm eden nice cehâlet kahramanları bulunmaktadır. Böyle medyaya böyle kahramanlar çok bile deyip geçmek mümkünse de acı gerçek değişmiyor: Bilmediğini de bilmeyen bilgiçler gerçeği...

Bu manzara karşısında ağzına mikrofon uzatılan ve herhangi bir soru sorulan sokaktaki vatandaşın çoğu kere,"Ben böyle şeylerden anlamam, ben bilmiyorum" demesi ne büyük ve soylu bir tavırdır. Ne alkışlanacak irfandır. Hiç olmazsa bilmediğini biliyor ve bunu açıklayabiliyor. Biliyor gözükme yanlışına düşmüyor. Haddini bilen saygın ve sade bir kişi olarak kalıyor.

Ne yazık ki uzunca bir süredir toplumda korkunç bir kafa, gönül ve söz ishali yaşanıyor. Bilgi çağının gereği bu ise, cehâlete davetiye çıkarmak çok daha akıllıca ve haysiyetli bir davranış olacaktır herhalde..

Sahâbî Tavrı ve Tavsiyesi

"Allah bilir" demek aynı zamanda yeni şeyler öğrenmeye hazır olduğunu dile getirmektir. Ashâb-ı kirâm'ın, bildikleri konularda bile "Allah ve Resûlü bilir" demeyi bir edeb haline getirmiş olmaları, onları hep yeni ve doğru şeyler öğrenme şansına sahip kılmıştır.

Anlatıldığına göre büyük sahâbî Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh, birgün kendisine "Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle!"1 âyetindeki dumanın kıyamette olacağına dair hikayeler anlatan bir vaizden söz edilmesi üzerine, kızgın bir vaziyette yatağından doğrulmuş, âyette bahsedilen duman olayının Bedir Savaşı'nda müşriklerce yaşandığını açıklamış ve oradakilere şu tavsiyede bulunmuştur:

"Dostlar!. Bilen, bildiğini söylesin. Bilmeyen de "Allah bilir" desin. Zira insanın bilmediği konuda " Allah bilir" demesi de başlı başına bir ilimdir. Allah Teâlâ, Peygamber'ine (sallallahu aleyhi ve sellem) hitaben şöyle buyurmuştur: "De ki: Kur'an'ı tebliğden ötürü sizden bir ücret istemiyorum. Ben kendiliğinden birşeyler uydurup size dayatmak isteyen (mütekellif) biri de aslâ değilim!"2

Peygamber örneği

Kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna Hz. Peygamber'in, "Kendisine soru yöneltilen, bu konuda soru sorandan daha bilgili değildir."3 diye cevap vermiş olması, doğru bilgilenmede "bilmiyorum" demenin de bir yol ve yöntem olduğunu göstermektedir.

Ulemâ edebi

Gecmiş âlimlerimizin hemen her konudaki değerlendirme, tahlil ve fetvâ sonunda "Allahu a'lem" (Allah daha iyi bilir) demeleri de hem sahabî tavrının gelenekleştiğinin delili, hem ulemâ ağzı niteliğinin ve olgunluğunun yansıması hem de kemâl yolculuğuna devam isteğinin göstergesidir.

Öte yandan, "Allah bilir" diyebilen "bilmiyorum" demekten çekinmeyen kişidir. İş bu noktaya gelince de doğru bilgilenme, en azından yanıltmama ortamı hazır demektir. Şimdilerde biz en çok işte bu zemini arıyor gibiyiz. Unutulmamalıdır ki, bilgisizce verilmiş cevaplar ve yapılmış kılavuzluklarla yanıltılmış olanların vebâli, -kısmen de olsa- yanıltanlara yüklenmektedir. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyurulmuştur: "Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" diye sorulsa, "Eskilerin masallarını" derler. Böyle yapmakla onlar, Kıyamet gününde kendi günahlarının yükünü bütünüyle, (doğrunun ne olduğunu) bilmeden yoldan çıkardıkları kimselerin yükünü de kısmen üzerlerine almış olurlar. Bir bilseniz bu yüklendikleri ne kötü bir yüktür!"4

Bir şeyler bildiğini sananların daha öğrenecekleri çok şey olduğunu anlayacakları, yeni bir şeyler öğrenmek isteyenlerin de aradıklarını bir ölçüde de olsa bulabilecekleri dolulukta sohbet ve programların yapılması, yazıların yazılması, müslüman halkımızın doğru bilgilendirilmesi açısından olduğu kadar, özellikle dinî konuların gerçeğe uygun bir şekilde tebliğ edilmesi bakımından da son derece önemlidir.

Küçük bir anı


Bir keresinde ilgi alanlarımız oldukça farklı olan yaşlı bir müslümanla bir yerde karşılaşmıştık. Sohbet esnasında o, hep bildiği konularda birşeyler soruyor, benden kendisini destekleyici cevaplar bekliyordu. Ben de üstüste "bilmiyorum" diyordum. En sonunda dayanamadı, "canım, sen de hiç birşey bilmiyorsun!" dedi. Doğrusu bu, nefsimin zoruna gitmedi diyemem. Ama gerçek buydu. Sonra sohbet, benim ilgilendiğim konulara kayınca ben de birşeyler söyledim. Bu kez de aynı zattan, "bak nasıl da konuşuyormuşsun. Hele bize birşeyler anlatsana!" diye belki teselli belki de telafi niyetiyle söylenmiş bir istek gelmişti. Ama o mecliste bulunanlar, herkesten bildiği konuda birşeyler duyma imkan ve zevkini tatmışlardı.

Aziz milletimizin ve kamu oyumuzun doğru bilgilenme hakkına, özellikle mukaddes din konularında fikir beyan edenlerin saygı göstermesini beklemek, hem zorunluluk derecesinde dinî bir edeb, hem de halkın en tabiî hakkıdır. "Allah bilir" diyebilmenin erişilmez kemâli, herkesten çok, sorumlulara daha çok yarar sağlayacaktır.


Dipnotlar: 1. Duhan sûresi (44), 10 2. Bk. Buhârî, Tefsiru sûre (30, 38), 3; Müslim, Munâfıkîn, 39, 40 3. Bk.Buhârî, İman 37; Müslim, İman 1, 5; Tirmizî, İman 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâî, Mevâkît 6; İbn Mace, Mukaddime 9 4. Bk. Nahl sûresi (16), 24-25

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah Bilir diyebilme olgunluğu
« Posted on: 19 Nisan 2024, 03:17:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah Bilir diyebilme olgunluğu rüya tabiri,Allah Bilir diyebilme olgunluğu mekke canlı, Allah Bilir diyebilme olgunluğu kabe canlı yayın, Allah Bilir diyebilme olgunluğu Üç boyutlu kuran oku Allah Bilir diyebilme olgunluğu kuran ı kerim, Allah Bilir diyebilme olgunluğu peygamber kıssaları,Allah Bilir diyebilme olgunluğu ilitam ders soruları, Allah Bilir diyebilme olgunluğuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes