> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Allah a kulluk nasil olmali ?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah a kulluk nasil olmali ?  (Okunma Sayısı 581 defa)
05 Eylül 2010, 13:20:31
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Eylül 2010, 13:20:31 »



ALLAH'A KULLUK NASIL OLMALI? 
   
 
Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, cennetlerde ve ırmakların başındadırlar. (Onlara) "Selametle, güven içinde girin!" denilir." (Hicr; 45-46)

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Ne yerde, ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü de hariç olmamak üzere (hepsi) muhakkak apaçık bir kitapta (yazılı) dır." (Sebe; 3)
    


Dünyada ister günah olsun, isterse sevap olsun her ne yapmışsak, kıyamet gününde zerre kadar kaybolmamak şartıyla karşımıza çıkacaktır. Peki kıyamet gününde Allah-u Zülcelal tarafından kendisine: "Selametle, güven içinde (cennete) girin!" denilmesini kim iste mez? Herkes ister. Ama sadece istemek doğru değildir. Onunda bazı şartları vardır.

Nasıl dünyadaki bazı nimetleri elde etmek için istemek yeterli gelmeyip, çaba göstermek gerekiyorsa; ahiretin nimetlerini kazanmak içinde yalnızca istemekle kalmayıp, biraz çaba göstermek lazımdır.

Bizden önceki insanlarda Allah-u Zülcelal'in kuluydular. Allah-u Zülcelal'in yanındaki nimetlere öyle meraklıydılar ki, gece gündüz hiç akıllarından çıkmıyordu.

"Neden evlenmiyorsun?"

Anlatıldığına göre, bir gün birkaç alim, Rabia-i Adeviyye'nin yanına gitti ve ona: "Neden evlenmiyorsun?" diye sordular. Rabia-i Adeviyye onlara şöyle dedi:

"Benim üç büyük derdim var. Bunların sıkıntısından kolayca kurtulmamı garanti ederseniz, o zaman evlenirim. Birincisi: "Acaba ben son nefesimde imanımı kurtarabilecek miyim?" O kimseler:

"Biz bu sualin cevabını söylemekten aciziz." dediler. Rabia-i Adeviyye tekrar:
"Kıyamet gününde amel defterimi sağ tarafımdan mı, yoksa sol tarafımdan mı verecekler?" diye sordu. O kimseler bu soruya da:
"Biz bu sualin cevabını söylemekten aciziz." dediler. Rabia-i Adeviyye tekrar:

"Herkesin hesabı görüldükten sonra bir grup cehenneme ve bir grup cennete giderken, acaba ben hangi grupta bulunacağım?" diye sordu. O kimseler şaşırarak:

"Biz bu sualin cevabını da söylemekten aciziz." dediler. Bunun üzerine Rabia-i Adeviyye onlara şöyle dedi:
"O halde önümde böyle dehşetli günler varken ve bu günlere hazırlanmak elbette lazım iken, evlenmeyi nasıl düşünebilirim!"

İşte herkes böyle olmalıdır. Rabia-i Adeviyye'nin bu hali herkes için büyük bir derstir. Eğer bunları dünyada biraz olsun düşünmeyip, önümüze her geleni yaparsak, kıyamet gününde perişan oluruz. O gün pişmanlık günüdür. O gün herkes pişman olacak ama o gün pişmanlık da fayda vermez.

Şeytanın belini kıran soru?

Şeytanın belini kıran en büyük şey, insanın: "Acaba benim sonum ne olacak?" diye düşünmesidir. Yani: "Sekarat esnasında benim halim ne olacak? Acaba dünyadan imanlı olarak mı, yoksa imansız olarak mı ayrılacağım?" diye düşünmek, lain şeytanın belini kıran en büyük haldir. Çünkü böyle bir düşüncenin sahibi, daima Allah-u Zülcelal'in rızasını kazanmak için gayret eder.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: "Ağız tatlarını bozan, bütün ümitleri kıran ölümü çok düşünün." (Tirmizi, Taberani, İbn Mace)

Tabi ölümü düşünmek, sadece ölüm vardır diye düşünmek değildir. Kendimizi o ölen kişinin yerine koymamız lazımdır. "Bu ölen kişi benim. Beni kabre koyup üzerime toprak attılar. Buradan kalkamazsam benim halim ne olur?" diye düşünürsek, ölümü hatırlamış oluruz. Böyle düşündüğümüz zaman çok pişman olacağız ve kendi kendimize:

"Bundan sonra kalbimden bu dünyanın muhabbetini söküp atayım; zikir ve ibadetle daima Allah-u Zülcelal'in rızasını kazanmak için gayret göstereyim." diyeceğiz.

Bir insan için en önemli şey akıbettir. Onun için insan daima: "Acaba benim akıbetim ne olacak. Dünyadan imanlı olarak mı, yoksa imansız olarak mı ayrılacağım?" diye düşünmelidir.

Bu düşünce insanın hatırından hiç çıkmamalıdır. Çünkü bazı insanlar vardır ki, daima günahlarla meşgul oluyorlar. Ama sonradan pişman olup öyle bir tevbe ediyorlar ve kendileri ile Allah-u Zülcelal'in arasını öyle bir düzeltiyorlar ki, bununla cenneti kazanıyorlar. Ama bir kimse ibadet yaptığı halde sonradan bozulursa, bu hal onun için çok büyük bir tehlikedir. Onun için lain şeytan demiştir ki:

"İnsanlardan: "İşte bu amel beni kurtaracak!" demesini bekliyorum."

"Bu amel beni kurtarır" dememeli

Onun için insan ne amel yaparsa yapsın, hiçbir zaman bu yaptığı amele güvenmemelidir. Bu şeytanın bir tuzağıdır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kâinatın en efdali olduğu halde, Allah-u Zülcelal onu miraca çıkarırken:

"Geceleyin kulunu, ayetlerimizden bir kısmını göstermek için Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir." (İsra; 1) buyurarak, ne Peygamber ne de Resul dememiş, kul diye hitap etmiştir. Kulluk, Allah-u Zülcelal'in yanında çok makbuldür.

   


Onun için Bayezid-i Bestami şöyle demiştir: "İnsanlar; 'Keşke Allah-u Zülcelal benimle hesap görmese, çünkü O'nun hesabından korkuyoruz!' diyorlar. Ben de istiyorum ki Allah-u Zülcelal benimle hesap görsün." Yanında bulunanlar:
"Senin güvendiğin şey nedir?" diye sorduklarında, Bayezid-i Bestami şöyle cevap vermiştir:
"Benim bir güvencem yoktur. Ama Allah-u Zülcelal'in benimle hesap görürken, bir sefer: "Ey Kulum!" demesi benim için kâfidir. Bana: "Ey Kulum!" dedikten sonra, beni ister cennete koysun, isterse cehenneme koysun farketmez."

İşte Allah-u Zülcelal'e kul olmak böyle kıymetlidir. O'na kul olalım. Bizi kurtaracak olan budur. Onun için Allah-u Zülcelal'in kudret ve azamet sahibi olduğunu ve herşeyin O'nun elinde bulunduğunun idrakinde olmamız lazımdır.

Şeytanın hırsızlığı

İnsanın çaresi, daima Allah-u Zülcelal'in yanındaki ecir ve sevaplara karşı meraklı olmaktır. Allah-u Zülcelal insana, bu merakına göre salih amel yapmayı nasip etmektedir. Bir kişi bir Evliyanın yanına giderek:

"Benim evime hırsız girdi ve bütün eşyalarımı çaldı!" dedi. Evliya o adama:
"Allah-u Zülcelal'e şükret ve hamd-ü senada bulun ki, hırsız senin kalbine girip de imanını çalmadı. O hırsızın çaldığı dünya malıdır. Bir gelir, bir gider." diye cevap verdi.

Ne kadar da doğrudur. Eğer biraz derin olarak düşünürsek, lain şeytan insanın kalbine girdiği zaman, kalbin içindeki imanı, Allah sevgisini, günahlardan muhafaza olma halini çalıp götürür. Böyle olduğu halde hiçbir şey olmamış gibi davranıp, adi olan bir dünya malımız çalındığı zaman merak edip üzülüyoruz. Halbuki biraz derin olarak düşünürsek, şeytan bizim kalbimize girip hırsızlık yapıyor ama bizim haberimiz olmuyor.

İlk önce kalbe giriyor ve iman ağacını yaş tutan, sulayan ve daima imanı kuvvetlendiren Allah-u Zülcelal'in zikrinin aşkını, muhabbetini çıkarıyor. Daha sonra günahlardan muhafaza olma gücünü çıkarıyor ve insan günahlara gidiyor. Vesvese ile bütün hayırlı olan halleri çalıyor ve yerine dünya muhabbetini koyuyor. Ama maalesef bundan hiç haberimiz bile olmuyor.

Oysa zahiri olarak bir şeyimiz çalındığı zaman nasıl üzülüyor ve daha dikkatli hareket ediyorsak, manevi olan ve ebedü'l-ebed baki hayatımıza yarayacak olan şeyleri, lain şeytanın çalmaması için uyanık olmamız lazımdır. Uyanık olup, çalındığını bilirsek bir daha çaldırmamak için daha dikkatli oluruz. Ama -neuzübillah- bunun farkına varamazsak tâ kabre kadar öyle gideriz ve çok perişan oluruz.

Peki şeytan, kalbimizdeki zikrin aşkını, muhabbetini nasıl alıyor?

"Senin zikir yapmaya vaktin yoktur. Şu işini yap!" diyerek, elimizde sermaye olan vaktimizi boşa geçirtiyor ve zikir yapmamıza engel oluyor. Oysa iman, yeşil bir ağaç gibidir. Sıcak bir havada yeşil bir ağaca biraz su vermezsek, yavaş yavaş kuruyacaktır.

Buna bakarak iman ağacının kurumaması için hergün mutlaka Allah-u Zülcelal'in zikrini yapmamız lazımdır. Çünkü günahların zulmeti o yeşil olan ağacımızın üzerine gelerek onu kurutuyor. Onun kurumasını önlemek için kalbimizin üzerinde Allah'ın zikrini yaparsak kurumaz inşaallah.

Biz huzursuz olarak gafletle O'nun zikrini yapıyoruz; zannediyoruz ki, hiçbir şey olmuyor. Eğer insan Allah-u Zülcelal'in zikrini huzurlu olarak yaparsa çok büyük kemalat sahibi olur.

Aynı şekilde Ahmed er-Rufai bazı zamanlarda kendi cemaatinin içindeyken, Allah-u Zülcelal'in tecelliyatı üzerine öyle geliyordu ki, kan pıhtısı gibi oluyordu. Sonra yavaş yavaş eski halini alıyordu ve diyordu ki:
"Vallahi, eğer Allah-u Zülcelal'in rahmeti olmasaydı, ben sizin yanınıza dönemezdim."

İşte Allah-u Zülcelal'in zikri böyledir. İnsanı bu şekilde Allah-u Zülcelal'e kavuşturuyor. Onu yapmamak sanki ahirete inanmamak gibidir. Hem kendimize hem de birbirimize Allah-u Zülcelal'in zikrini yapma hususunda daima tavsiyede bulunalım.

Bilhassa yalnız kaldığımız zaman zikir ve ibadet yapmak, Allah-u Zülcelal ile aramızdaki gizli olan hali düzeltmeye çalışmak çok kıymetlidir. Veyahut da arkadaşlarımızla birlikte olduğumuz zaman, kimse kimsenin kalbini bilmediği için, Allah-u Zülcelal'e karşı olan manevi halimiz, kalbimiz, ruhumuz, sırrımız daima düzgün olmalıdır. Samimi ve sadık olmalıdır.

Onun için Sehl bin Abdullah şöyle demiştir: "Kim Allah-u Zülcelal'e karşı gizli olarak hıyanetlik yaparsa, Allah o hıyaneti kıyamet gününde, hatta bu dünyada da açığa çıkarır."

Yani insan ne yaparsa yapsın, onun içindeki gizli hali, zahiri vücudunda meydana çıkıyor. Eğer bir kişi iyi bir kimse ise, Allah-u Zülcelal'e karşı samimi ise ve manevi olarak d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah a kulluk nasil olmali ?
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:32:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah a kulluk nasil olmali ? rüya tabiri,Allah a kulluk nasil olmali ? mekke canlı, Allah a kulluk nasil olmali ? kabe canlı yayın, Allah a kulluk nasil olmali ? Üç boyutlu kuran oku Allah a kulluk nasil olmali ? kuran ı kerim, Allah a kulluk nasil olmali ? peygamber kıssaları,Allah a kulluk nasil olmali ? ilitam ders soruları, Allah a kulluk nasil olmali ?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes