> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Âlemlere rahmet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Âlemlere rahmet  (Okunma Sayısı 729 defa)
31 Ekim 2010, 15:31:25
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 31 Ekim 2010, 15:31:25 »



Âlemlere Rahmet


Hazret-i Âdem ve Havvâ -aleyhimesselâm- ile başlayan insanlık âilesi, dînî huzur ve saâdet gölgesinde yaşamak üzere; bugün Mekke’deki Kâbe’nin yerini ilk ibâdethâne edinmişlerdir. Hayâtî ve ictimâî lüzûm sebebiyle etrâfa yayılan Âdemoğulları, zaman zaman peygamberlerle irşâd olunarak dînî hayatı devâm ettirmişler ve bu sûretle ilâhî hakîkatlere sâdık kalmışlardır. Nihâyet, dünya gününün ikindisine benzeyen asr-ı saâdet gelmiş ve Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ile dînî hayat ilk başladığı yerde, son bir kemâl zirvesi göstermiştir. Artık zirve teşkil eden kemâl-i Muhammedî’den sonra kemâl tasavvuru muhaldir. Zîrâ Allâh’ın râzı olduğu dîn, İslâm olmuştur.

Kâinât manzûmesi, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in nûrundan bir kıvılcımdır. Eğer Âdem -aleyhis selâm-’ın toprağına Rasûlullâh’ın toprağından bir na sîb konmasaydı, Âdem

-aley hisselâm-’ın tevbesine icâbet olunmazdı. Hadîs-i şerîfte buyurulduğu üzere:

“Âdem -aley his se lâm- cen net ten çı ka rıl ma sı na se bep olan zel le yi iş le di ğin de, ha tâ sı nı idrâk edip:

«– Yâ Rab bî! Mu ham med hak kı için Sen’den

be ni ba ğış la ma nı is ti yo rum.» duâsıyla Al lâh

Te âlâ’ya ilticâ etti.

…Al lâh Te âlâ:

«…Ha kî ka ten o, ba na gö re mah lû kâ tın en

se vim li si dir. Onun hak kı için ba na duâ et. (Mâ dem ki duâ et tin), Ben de se ni ba ğış la dım. Şâ yet

Mu ham med ol ma say dı se ni ya rat maz dım!»

bu yur du.” (Hâ kim, Müs ted rek, II, 672)

İşte Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-, Rasûlul lâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i, duâsına vesîle kıldı; ilâhî affa mazhar olarak kınanmaktan kurtuldu. O yüce Rasûl, İbrâhim -aleyhisse lâm-’ın sul büne intikâl eyledi; ateş ona serin ve selâmet oldu. O yüce inci, İsmâil -aley hisse lâm-’ın sedefine girince, nâmına göklerden kurbanlık bir koç indirildi.

Görüldüğü üzere Peygamberler dahî O’nun hürmetine ilâhî rahmetten müs tefîd olmuşlardır. Hattâ O’na tâbî olmanın rahmetine nâiliyyet için kendisine ümmet olmak isteyen peygamberler bile çıkmıştır. Bereketli bir hidâyet şerâresi hâlindeki nebîler silsilesinin her halkası, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hazret-i Mu­hammed Mus tafa

-sal lâllâhu aleyhi ve sellem-’in zuhûrunun âdetâ birer ikbâl müj decisiydi…

Kulu, Allâh’a muhabbet deryâsına götürecek olan yegâne rahmet ve muhabbet pınarı, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir. Çünkü Hazret-i Peygamber

-sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e muhabbet, Allâh’a muhabbet; O’na itâat, Allâh’a itâat; O’na isyan, Allâh’a isyân sadedindedir.

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurmaktadır:

“(Ey Rasûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız, bana itaat ediniz ki, Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı mağfiret buyursun!..” (Âl-i İmrân, 31)

Bunun içindir ki, Allâh Rasûlü’nün örnek sîretine tâbî olmak, Hakk’ın rızâ ve muhabbe tine nâiliyyetin vazgeçilmez vesîlesidir. Yâni bir mü’min, ibâdet ve davranışla rında Hazret-i Peygamber’in sünneti istikâmetinde merhale katetmedikçe İslâm’ın hedeflediği ideal insan demek olan “insan-ı kâmil” hâ line gelemez. Dînin gerçek huzur ve saâdetine de eremez. Çünkü Cenâb-ı Hak, İslâm’ın hedeflemiş olduğu “kâmil insan” modelini, Haz ret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şahsında sergilemiş, O’nu, âlemlere rahmet ve bütün mü’minlere örnek bir şahsiyet eylemiştir.

O hâlde, Allâh Teâlâ’nın biz kullarını sevmek hususunda şart koşacağı kadar mühim olan bu itaat, nasıl bir itaattir?

Hiç şüphesiz bu ulvî hâl, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e cân u gönülden muhabbet duymak ve O’nun kalbî âleminden hisse alabilmekle başlar. Zîrâ bizler için yegâne “üsve-i hasene” olan Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sel lem-’e tâbî olma husûsunda yüce Rabbimiz âyet-i kerîmelerde şöyle buyurmaktadır:

“Rasûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının ve Allâh’tan korkun! Çünkü Allâh’ın azâbı şiddetlidir.”

(el-Haşr, 7)

“Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)

“Kim Allâh’a ve Rasûl’e itâat ederse, işte onlar, Allâh’ın kendilerine nîmet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehîdler ve sâlihlerle beraberdir. Onlar ne güzel dostlardır.” (en-Nisâ, 69)

Allâh Teâlâ’nın inzâl ettiği ilâhî bir ferman ve tâlimatnâme olan Kur’ân-ı Kerîm de, ümmete Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kalb âleminden sergilenmiştir. Muhakkak ki Kur’ân’ın sırları, kalbin Allâh Rasûlü’nün rûhâniyetine bürünmesi nisbetinde fâş olur. Eğer sahâbe-i kirâm gibi bizler de o âleme girmekle şereflenir ve ilâhî güzelliklerin, emir-nehiy, ilim ve hikmetlerin oradaki tecellîlerini seyretme bahtiyarlığına erebilirsek, kısacası ilâhî kelâmı O’nun gönül iklîmindeki tezâhürleriyle ve şerhiyle okuyabilirsek, o zaman gönüllerimiz asr-ı saadetteki peygamber âşıkları gibi O’nun etrafında pervâne olur, her sözüne, her emrine ve hattâ îmâsına dahî:

“Anam, babam, malım ve canım sana fedâ olsun, yâ Rasûlallâh!..” ifâdesinin özündeki aşk, vecd ve teslîmiyete nâil oluruz.

Hazret-i Peygamber’in muazzez varlığı, beşer için bir muhabbet melcei ve feyz kaynağıdır. Ârifler bilirler ki, mevcudâtın varlık sebebi, muhabbet-i Muhammedî’dir. Bu sebeple bütün kâinât, âdetâ Varlık Nûru Hazret-i Muhammed Mustafa

-sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e ithâf edilmiş gibidir. Zîrâ O öyle bir şahsiyettir ki, Cenâb-ı Hak O’na «habîbim» buyurmuştur.

Eskiden mühürlere hikmetli söz veya şiirler hakkettirmek âdetti. Bü yük hayırsever Bezm-i Âlem Vâlide Sultan da mührüne şu çok mânîdar mısraları kazıttırmıştı:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,

Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl

Zuhûrundan Bezmiâlem oldu vâsıl

Zîrâ Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kelime-i şehâdette de ifâde ettiğimiz gibi elbette ki beşer olarak sûretâ bir “kul”dur, lâkin sîret itibâriyle “şah-ı rusül”dür. Bu incelik ve esrâr âlemini seyreden Aziz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri ne güzel söyler:

Âyinedir bu âlem her şey Hak ile kâim,

Mir’ât-ı Muhammed’den Allâh görünür dâim!..

Muhabbet-i Rasûlullâh, beşeri her iki cihânda azîz eyleyen yüce bir müessirdir. Nitekim ashâb-ı kirâm da bu muhabbet vesîlesiyle, yâni Fahr-i Kâinât -aleyhissalâtü vesselâm-’ın aşkıyla yoğrulduklarından o erişilmez derecelere nâil kılınmışlardır. Onlar birer aşk çağlayanı hâlinde Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in etrâfında sadâkatle kenetlenmişler ve O’na bağlılık semâsının birer yıldızları olmuşlardır. Öyle ki ashâbın içinde, “Rasûlullâh böyle yapmıştı” diye, sırf O’na ittibânın hazzını yaşamak için, O’nun yürüdüğü yoldan yürüyen, kokladığı bir gülü koklayan, durduğu yerde duranlar vardı.

Allâh Rasûlü’nün mübârek şahsiyetinden hisse alarak O’nda fânîleşen sahâbe-i kirâm hazarâtının Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e duydukları dâsitânî aşk ve muhabbetin yanık tezâhürleri sayısızdır:

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bir adam geldi ve:

“–Yâ Rasûlallâh! Kıyâmet ne zamandır?” dedi.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Kıyâmet için ne hazırladın?” diye sorunca o da:

“–Allâh ve Rasûlü’nün muhabbetini…” cevabını verdi.

Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Öyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın.” buyurdular.

Enes -radıyallâhu anh- bu rivâyetinin devâmında der ki:

“İslâm’a girmekten başka hiçbir şey bizi Allâh’ın Nebîsi’nin “Muhakkak sen sevdiğinle berabersin.” sözü kadar sevindirmemiştir. İşte ben de Allâh’ı, O’nun Rasûlünü, Ebû Bekr’i ve Ömer’i seviyorum ve -her ne kadar onların yaptıkları amelleri yapamadıysam da- onlarla beraber olmayı umuyorum.” (Müslim, Birr, 163/2639; Buhârî, Fadâilu’s-Sahâbe, Menâkıbu Ömer Bâbı)

Şüphesiz ki Allâh Rasûlü’nün bu müjdeli beyânının şümûlüne girebilmek için her mü’min, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in aşk, muhabbet, şevk ve nûru ile gönlünü tezyîn etmelidir.

Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, ümmetinin kendisine duyduğu dinmek bilmeyen derin aşka işâretle:

“Benden sonra birtakım insanlar gelecek ki, onların her biri beni görebilmek uğruna ehlini ve malını vermeye can atarlar.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 95) buyurmuşlardır.

Nitekim, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz vefât ettiğinde de ashâbın hâli, hüznünden yanıp eriyen mumlar gibiydi. O gün Allâh Rasûlü’nün firâkı ile gönüller bir anda hasret yangınlarına düşmüş, ashâb-ı kirâm, hâlden hâle girmişti. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- dahî bir an kendinden geçmiş, Hazret-i Ebû Bekir

-radıyallâhu anh- ise, insanları teskîn edinceye kadar binbir güçlük yaşamıştı. Zîrâ O’nu görmeden bir gün bile dayanamayan âşık gönülleri artık bu fânî dünyâda O’nu hiç göremeyecekti. İşte bu hicrân ve yanışa dayanamayan Abdullâh bin Zeyd

-radıyallâhu anh-, ellerini ilâhî dergâha mahzûn bir gönülle açarak:

“Yâ Rabbî! Artık benim gözlerimi âmâ kıl! Ben, her şeyden çok sevdiğim Peygamberimden sonra artık dünyâda bir şey görmeyeyim!..” diye samîmî göz yaşları içinde ilticâ etti ve oracıkta gözleri âmâ oldu. (Bkz. Kurtubî, el-Câmî, V, 271)

Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Rasûlullâh

-sallâllâhu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in vefâtından sonra bir hadis nakledeceği zaman Allâh Rasûlü’nü hatırladıkça ağlar, konuşmada güçlük çekerdi.[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Âlemlere rahmet
« Posted on: 18 Nisan 2024, 12:18:56 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Âlemlere rahmet rüya tabiri,Âlemlere rahmet mekke canlı, Âlemlere rahmet kabe canlı yayın, Âlemlere rahmet Üç boyutlu kuran oku Âlemlere rahmet kuran ı kerim, Âlemlere rahmet peygamber kıssaları,Âlemlere rahmet ilitam ders soruları, Âlemlere rahmetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes