> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  >  Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri...
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri...  (Okunma Sayısı 10471 defa)
02 Ekim 2010, 17:48:29
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 02 Ekim 2010, 17:48:29 »





   Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri...


Evliliğin en önemli amaçlarından biri, "yeni ve farklı bir aile" olabilmektir. İki ayrı kültürden gelen eşler, tek çatı altında bir araya gelerek özledikleri yeni ailenin alt yapısını oluştururlar. Aile kurmak, yeni bir ilişki biçimi inşa etmektir.

Evlenecek her iki bireyin ailelerinden aldıkları birikimler ne yönde ise hayatları da ona göre şekillenir. Her birey eninde sonunda evlenerek baba ocağından ayrılır. Kendine ait müstakil ve farklı bir "aile düzeni" kurar. Bu şekilde iki farklı aileden tek ve özel bir aile kurumu meydana gelir. Geride bıraktıkları aileleriyle birlikte hareket etme mecburiyeti ortadan kalkar. Dolayısıyla anne babanın sorumlulukları bitmiş olur. Artık anne baba onlar için birer "değer" olarak kalır.

Özel durumlarda, acı olaylarda ve zor zamanlarda onların yanındadır. Diğer zamanlarda kendi hayatlarına, kendi yollarına eşiyle birlikte kendi aile düzeni içerisinde devam ederler. Evlilik birliğinin korunabilmesi, yeni aile kurumlarının oluşabilmesi için bu düzen bu şekilde sürüp gider...

Anne babaya bağımlı kalanların durumu...

Önce "bağlılık" ile "bağımlılık" kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerekir. "Bağlılık" yararlı ve güzel bir davranıştır. Aynı zamanda insanî bir ihtiyaçtır. "Bağımlılık" ise bir hastalıktır. Bireye ait özgür iradenin elinden alınması ve başkalarına mahkûm edilmesidir. Bağımlı insanda çaresizlik ve mutsuzluk egemen duygudur.

Bilinen alkol, sigara, kumar gibi bağımlılıkların yanında süslenme, dedikodu, kahve, iş hayatı, tembellik, gezme,  anne-baba bağımlılığı gibi daha bir yığın bağımlılıklar vardır. Bizim de üzerinde durmak istediğimiz anne-baba bağımlılığının getirdiği sorunlardır. Koruyucu aile modelinde yetişen çocuklar yetişkin olduklarında özgür bir kişiliğe sahip olamazlar. Bağımlı olduklarından tek başına bir şeyler yapma cesaretini gösteremezler.

Bu modelde yetişen kız ve erkek hangi yaşlarda olurlarsa olsunlar devamlı anne-babalarının desteklerini yanlarında görmek isterler. Özellikle annenin duygusallığı çocuğun güvenini ciddi anlamda zedeler. İleriki yaşlarda hatta yaşamı boyunca bu güvensizlik onunla birlikte devam eder. Bu arada ebeveynlerin aşırı ilgi ve sevgileri yanında ilgisiz ve sevgisizliğin bunalıma sürüklediğini de belirtmeliyiz. Bu şekilde yetişen çocuğun, evlilik çağı geldiğinde yaşadıklarının hayatına yansıması kaçınılmazdır.

Baba evine gidip gelmenin sınırı

Evlenip baba evinden ayrılan delikanlı veya kız, birden anne-baba ve kardeşlerinden ayrılamaz. Hayatının en önemli çağlarını geçirdiği baba ocağından kopmak öyle zannedildiği gibi kolay değil tabi...

Bizim kültürümüzde anne-babayı terk etmek, onları yalnız bırakmak gibi bir anlayışımız ve yaşam tarzımız yok. Elbette gidip gelmeler olacaktır. Sevgi ve saygının yeşerdiği, kişiliğin oluştuğu aile ocağı kolay kolay unutulmuyor. Ancak yeni bir aile olabilmek için doğup büyüdüğü baba ocağını eninde sonunda bırakmak zorunda...

Hangi şartlarda olursa olsun, baba evindeki özel alışkanlıklarını kendi evine taşımamalı. Baba evinde öğrendiklerinden yola çıkarak yeni ve farklı bir aile modeli oluşturabilirler. Evliliğin ilk dönemlerinde sık sık gidip gelmeler ister istemez olacaktır. Zaman içinde gidip gelmeler normale inmeli. İki-üç günde bir baba evine gitmek, bekârlıkta olduğu gibi sorunları baba evine taşımak çok yanlıştır. Bu davranış ileriki yıllarda ciddi sorunlara yol açabilir.

Ayda bir büyükleri ziyaret etmek, haftada bir telefonla hal hatırlarını sormak manevi bir moraldir. Bu davranış insanın iç huzuru için pozitif bir enerjidir. Baba evidir diye sık sık anne-babanın yanına gitmek, onlarla birlikte eğlenip yemek yemek kendi evlerinden soğutabilir. Kurdukları yuvalarına ısınamazlar. Akılları devamlı baba evinde ve annenin yaptıkları yemeklerde kalır. Birbirlerine karşı olan sorumluluklarının farkına varamazlar. Bu konuda atalarımız "Yeni evlenenlerin evleri anne-babalarının yakınında olmamalı!" ikazını sürekli yapıyorlardı. Bu söz boşuna söylenmemiş.

Evler yakın olunca gidip gelmeler de çoğalacaktır. Gidip gelmeler çoğalınca haliyle özel durumlara ve iç işlerine müdahaleler de olacaktır. Sonuç itibariyle anne-baba ve kardeşler insan hayatının en değerli varlıklarıdır. Onlardan kopması ve onlarsız yaşaması düşünülemez. Ancak evlilik hayatında, "normal ve makul" olan davranışlar sergilendiği zaman maddî ve manevî yönden yararlı olur. Aksi takdirde insanın en değerli varlıkları olan anne-baba ve kardeşleri faydadan çok zararlı duruma gelebilirler.

Bağlılık, bağımlılığa dönüşünce...

Sevgi ve ilgiyi sınırsız yaşayan Esra ailenin ilk çocuğuydu. Evlilik çağına kadar hiçbir şeyin eksikliğini çekmemişti. Anne ve babası çalıştıklarından çocukluğu babaannesiyle birlikte geçmişti. Babaanne de can sıkıntısını gidermek için devamlı torunuyla birlikte oluyor, onunla oynuyor, onunla geziyor, onunla uyuyordu.

Esra babaannesine öylesine alışmış öylesine bağlanmıştı ki onsuz ne yiyebiliyor ne uyuyabiliyordu. Her genç kız gibi evlilik çağı geldiğinde taliplerinin biri geliyor biri gidiyordu. İsteyenler arasında birine karar verdikten sonra nişan, düğün derken evlilik hayatına adımını atmış oldu.

Artık Esra için yeni bir hayat başlamıştı. İstediği kişiyle evlenmiş, evini eşyasını aldırmış, hayal ettiği yuvaya kavuşmuştu. Her şey yolunda görünmesine rağmen anlamadığı bilmediği bir sıkıntı içini kemiriyordu. Görünüşte mutluluğu elde etmesine etmişti ama bir türlü mutlu olamıyordu. İçindeki sıkıntı onu huzursuz ediyordu. Ne yaptıysa içindeki sıkıntısından kurtulamıyordu. Sıkıntısının ne olduğunu bilemediğinden kimseye içini açamıyordu. Baba evini, özellikle babaannesini devamlı özlüyordu.

Babaannesine olan bağlılığı, bağımlılığa dönüşmüştü. Babaannesine öylesine bağlanmış öylesine alışmıştı ki onsuz yaşayamaz hale gelmişti. Evlenip ailesinden ayrılmıştı ama gönlü hala babaannesinin yanındaydı. Kocası Emre, karısının bu durumunu önceleri anlayışla karşılamıştı. Zaman geçtikçe bu alışkanlığının bir hastalık haline dönüştüğünü görmüş ve rahatsız olmaya başlamıştı.

Küçük çapta başlayan tartışmalar giderek kavgalara hatta şiddete dönüşünce işler çığırından çıkmıştı. Her iki tarafın aileleri gerginliği gidermek için gayret gösterirlerken babaanne,  tersine olayları daha da kızıştırıyordu. Olaylar ve aileler arasında çaresiz kalan Emre, ne yapacağını bilemez hale gelmişti.

Zor şartlar altında kurduğu yuvası dağılma noktasına gelmişti. Karısını seviyor yuvasının dağılmasını istemiyordu. Olayları yatıştırmak ve büyükleri memnun edebilmek için bir diplomat gibi davranıyordu ama babaanne yüzünden işler çığırından çıkmıştı.

Emre öylesine bunalmıştı ki her şeyi terk edip uzaklaşmak istiyordu. Bir tarafta kendi ailesi, diğer tarafta eşinin ailesi arasında sıkışıp kalmıştı. Hele hele babaannenin varlığı ortalığı karıştırmaya yetiyordu. Herkes bir şeyler yapıyordu ama işler hep kötüye gidiyordu. Emre bu karışıklıktan iyice bunalmış ve çaresiz kalmıştı. Eşi Esra ile oturup konuşması bile fayda vermiyordu. Sorunlar kendileri dışında geliştiğinden bütün gayretleri boşa çıkıyordu.

Sonunda istemeyerek de olsa planını gerçekleştirdi. Zorluklarla kurduğu evini ve işini geçimsizlik yüzünden bırakmak zorunda kalmıştı. Birbirlerinden ayrı kalan karı-koca daha da kötü durumlara düşmüşlerdi. Ekonomik sıkıntılarla birlikte ayrılık ve bunalımlar hayatlarını çekilmez hale getirmişti.

Bu zorlukların yanında ayrılmaları bir bakıma iyi olmuştu. Birbirlerine olan ihtiyaçlarını yaşayarak öğrenme fırsatını yakalamışlardı.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri...
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:42:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... rüya tabiri, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... mekke canlı, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... kabe canlı yayın, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... Üç boyutlu kuran oku Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... kuran ı kerim, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... peygamber kıssaları, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri... ilitam ders soruları, Ailelerine bağımlı olarak yetişenlerin evlilikleri...önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes