> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ahlâkî kıymetlerde israf 4
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahlâkî kıymetlerde israf 4  (Okunma Sayısı 527 defa)
01 Kasım 2010, 17:23:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Kasım 2010, 17:23:58 »



Ahlâkî Kıymetlerde İsraf -4-


Ahlâk, Allâh Teâlâ’nın biz kullarında görmekten râzı ve hoşnud olduğu güzel huylardan ibârettir. İnsanoğlunun en büyük mazhariyetlerinden biridir. Zîrâ; “Allâh’ın ahlâkı ile ahlâklanınız.” (Münâvî, et-Teârîf, s. 564) hadîs-i şerîfi mûcibince güzel ahlâk, Allâh’ın cemâlî sıfatlarının, mü’min gönüllerdeki tecellîleridir.

Bu bakımdan mühim bir kulluk vazîfemiz olan güzel ahlâk sâhibi olmak, Allâh’a yakınlığımızın en bâriz alâmetlerinden biridir. Kulluk hayatımızın seviyesini taçlandıran ulvî bir kıymettir.

İnsanın izzet ve haysiyetini teşkil eden ahlâk, onun en belirgin kimliğini de ortaya koyar. Bu yüzden ahlâk, mahlûkât içinde insanoğluna âit üstün bir vasıftır.

Kâmil insan, bu imtihân âleminde ilâhî sanatın ince, zarif tezâhürlerini taşıyan bir hilkat âbidesidir. Erişilmez incelikler ve dibi görülmez derinliklerin müstesnâ bir numûnesi olarak yaratılan insan nesli, bu yüksek kıymetini, ancak ahlâkî değerlerle feyizlenmiş bir kulluk hayâtı yaşamakla muhâfaza edebilir.

Ahlâkın bir nevî mahfazası durumundaki kalb, nazargâh-ı ilâhî olmak gibi yüce bir şerefe mazhariyet istîdâdıyla yaratılmıştır. Hâl böyleyken, insanoğlu ten planında ve nefsânî arzular peşinde bir ömür sürüp kalb âlemini ahlâkî meziyetlerle tezyîn edemezse, insanlık ve kulluk haysiyetine ihânette bulunmuş, Hak katındaki yüce mevkiini hebâ etmiş olur. Bu ise, varlıklar içinde en güzel bir sûrette yaratılıp, ilâhî tekrîm ile müstesnâ bir şerefe mazhar kılınan insanın, bu ulvî kıymetini dehşetli bir isrâf ile ziyân etmesi demektir.

Ahlâkın gâyesi; kişiye dâimâ ilâhî kameralar altında olduğu idrâk ve şuurunu kazandırarak onu ham vasıflardan arındırıp İslâm’ın ideal insan tipi olan “insân-ı kâmil” hâline getirmektir. Nezâket, zarâfet, edeb, hayâ, cömertlik, şefkat, merhamet gibi yüksek hasletleri, tabiat-i asliye hâlinde insanın özüne nakşedebilmektir. Bu bakımdan ahlâk, dîn ve îmânın ayrılmaz bir parçası, hattâ onun rûhu ve özü mevkiindedir. Nitekim âlemlere rahmet olarak gönderilen hidâyet rehberimiz Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu yüce vazîfesini:

“Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta’, Hüsnü’l-Hulk, 8) buyurarak hülâsa etmiştir.

Demek ki, ahlâkî güzelliklerden mahrum bir dînî hayat düşünülemez. Ahlâkî kıymetlerle tezyîn edilmeyen bir îman, mahfazasız bir mum ışığı gibidir ki, nefsânî ve şeytânî kasırgalar karşısında dâimâ büyük bir tehlike ve risk altındadır.

Bu itibarla, dînimizi ve îmânımızı güzel ahlâk ile âdeta mânevî bir zırh gibi muhâfaza altına almak mecbûriyetindeyiz. Nitekim Fahr-i Kâinât Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlardır ki:

“Cibrîl bana Allâh Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu söyledi:

«Bu dîn (yâni İslâm), Zâtım için seçip râzı olduğum bir dîndir. Ona ancak cömertlik ve güzel ahlâk yakışır. Müslüman olarak yaşadığınız müddetçe onu, bu iki hasletle yüceltiniz!»” (Heysemî, VIII, 20; Ali- el-Müttakî, Kenz, VI, 392)

İşte güzel ahlâk, dînî yaşayışta böylesine hayâtî bir ehemmiyeti hâizdir. Ahlâkî kıymetlerden habersiz bir yaşantı, hayâtın hazin bir isrâfı iken, bu kıymetlerden hisse almış nasipli kalbler ise îmânın hakîkî lezzet ve halâvetini tatma bahtiyarlığına ermişlerdir. Nitekim şu hâdise, güzel ahlâkın, insanı îman ve hidâyet iklîmine götüren mânevî bir köprü olduğunu ne güzel ifâde etmektedir:

Ashâb-ı kirâmdan Hakîm bin Hizâm adında güzel ahlâk sâhibi bir zât vardı. Aynı zamanda Hazret-i Hatîce vâlidemizin akrabâsından olan bu zât; son derece cömert, müşfik, hayr u hasenât sâhibi biriydi. Câhiliye devrinde kızlarını diri diri gömmek isteyen babalardan onları satın alır, hayâta kavuşturur ve himâye ederdi.

Birgün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Câhiliye devrinde yaptığım hayırlar var: Sadaka vermek, köle âzâd etmek, sıla-i rahim yapmak gibi… Bunlara mukâbil bana ecir verilir mi?” diye sordu.

Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:

“–Sen zâten, daha önce yaptığın bu iyiliklerin hayrına İslâm’la şereflendin!” buyurdu. (Buhârî, Zekât, 24; Müslim, Îman, 194-196)

Bu misâlde olduğu gibi, güzel ahlâkın ne muazzam bir bağ ile îmâna irtibatlı olduğunu gösteren birçok numûneler vardır. Bunlardan biri de, sâhip olduğu saltanat ve iktidardan gurura kapılarak ilâhlık dâvâsına kalkışan zâlim Firavun’un, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-’a karşı müsâbakaya çıkardığı sihirbazlardır.

Bu sihirbazlar, önceleri îmandan bîhaber yaşıyorlardı. Lâkin onlar da güzel ahlâkın îmâna anahtar olma sırrından nasipdâr olacak bahtiyar kimselerdi. Nitekim müsâbaka öncesinde Allâh’ın Peygamberi Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm-’a nezâket ve hürmet gösterip öncelik hakkını onun tercihine bırakmaları, Cenâb-ı Hakk’ı hoşnûd etmiş olacak ki, daha o an gönüllerinde hidâyet muhabbeti neşv ü nemâ bulmaya başlamıştı. Ardından da şâhid oldukları mûcizevî tecellîler, o kalbî zeminde îman şerefini tatmalarına vesîle olmuştu. Hem de öyle bir îman ki, candan fedâkârlık mukâbilinde bile aslâ tâviz verilmeyen kâmil bir îman…

Hâlbuki sihirbazların îmânına vesîle olan mûcizeyi Firavun ve avenesi de seyretmişti. Fakat onlar, küfürlerine daha dehşetli bir inatla sarılma bedbahtlığına düşmüşlerdi. Netîcede sihirbazlar, Firavun tarafından hunharca şehîd edilmişti. Îmanlarında sebat gösterip şehâdet şerbetini içen bu âbide zâtlar, kıssaları Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilerek kıyâmete kadar gelecek bütün mü’minlere ulvî bir hâtıra olmak şeklinde ikinci bir ilâhî iltifâta daha mazhar olmuşlardır.

İşte nezâket, zarâfet, rikkat-i kalbiyye, cömertlik, merhamet gibi ahlâkî kıymetlerin ulvî berekâtı… Düşünmek gerekir ki Hak katında bu kadar büyük bir değeri olan güzel ahlâk, îman mahrumlarını, hayatta en büyük nîmet olan îman ile şereflendirmeye vesîle olursa, kim bilir îman ehlini ne ulvî mertebelere nâil kılar…

Diğer taraftan ahlâkî kıymetlerde isrâfa sürüklenmek, toplumların yozlaşmasına, netîcede de büyük felâketlere dûçâr olmasına zemin hazırlar. Bu ise büyük bir âhiret hüsrânıdır. Fert ve toplumların huzur ve selâmeti; güzel ahlâk sâhibi, yâni dindar, vatanperver, zarif ve ince ruhlu bir nesil yetiştirmekle mümkündür. Zîrâ Muhammed İkbâl’in dediği gibi; “Müslüman, dünyânın gidişâtından sorumludur.”

Bu bakımdan Rabbimiz, haddi aşarak israf çılgınlığına düşenlerin yoluna uymaktan bizleri nehyetmektedir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“İsrafçılara uyma! Onların işi gücü yeryüzünde fesat çıkarmaktır. Yeryüzünün ıslâhı için ise hiçbir gayrette bulunmazlar.” (eş-Şuarâ, 151-152)

Diğer bir âyet-i kerîmede de şöyle buyrulur:

“Mü’minler arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünyâ ve âhirette can yakıcı bir azap vardır.” (en-Nûr, 19)

Ahlâkî kıymetlerin başında gelen hayâ ve edeb nîmetlerinden mahrûmiyet, dîn ve îmandaki zâfiyet ve noksanlıktan kaynaklanır. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-; “Hayâ îmandandır.” (Buhârî, Îman, 3) buyurarak bu ahlâkî kıymetin, îmanla mühim bir alâkasının bulunduğunu beyân etmiştir. Buna göre hayâsızlık gibi ahlâksızlıkların toplumda yayılmasını isteyenler, o toplumun îmânına karşı en büyük cinâyeti işlemiş olurlar. Hâlbuki bütün hak dinlerin temel hedefi, tevhîd inancını yeryüzüne hâkim kıldıktan sonra güzel ahlâk ile yoğrulmuş sağlam bir ictimâî bünye tesis etmektir.

Ahlâksızlık ve azgınlık sebebiyle yaşanmış nice ilâhî intikam tecellîlerine şâhid olan dünyâ târihi, idrâk sâhipleri için ibret sahneleriyle doludur. Bunu görmek için yeryüzünde ibret nazarıyla dolaşmak kâfîdir. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“(Rasûlüm! Sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zîrâ dolaşsalardı, elbette düşünecek kalbleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz, lâkin göğüsler içindeki kalbler kör olur.” (el-Hac, 46)

Toplumların ahlâksızlıkta haddi aşarak israf çılgınlığına düşmeleri, dünyânın bütünüyle helâki demek olan kıyâmetin alâmetlerindendir. Bu da, ahlâkî kıymetlerdeki isrâfın helâk edici vasfını sergilemektedir. Kıyâmete yakın meydana gelecek ahlâksızlık ve haddi aşmalar, birçok hadîs-i şerîfte şöyle haber verilmektedir:

“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bütün endişe ve gayretleri karınları (mîde ve şehvetleri) için olacaktır; şerefleri, malları ile ölçülecektir; kıbleleri kadınları olacaktır; dinleri de dirhem ve dinarları olacaktır. İşte onlar mahlûkâtın en şerlileridir. Onların Allâh katında hiçbir nasipleri yoktur.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, XI, 192/31186)

“Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helâlden mi haramdan mı kazandığına aldırmayacak!” (Buhârî, Büyû; 7)

“Öyle bir zaman gelecek ki, doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hâin sayılacak, hâinlere güvenilecek. İnsanlardan şâhitlik etmeleri istenmediği hâlde şâhitlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği hâlde yemin edecekler.” (Taberânî, XXIII, 314)

“Öyle bir zaman gelecek ki, insanlar emr-i bi’l-ma‘rûf ve nehy-i ani’l-münker’de bulunmayacaklar. (Yâni iyiliği özendirmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.)” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, VII, 280)

Yine birgün Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit mü’minin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurdu.

“–Niçin eriyecek yâ Rasûlallâh?” diye sorulduğunda:

“–Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için.” buyurdu. (Ali el-Müttakî, Kenz, III, 686/8463)

Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahlâkî kıymetlerde israf 4
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:33:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahlâkî kıymetlerde israf 4 rüya tabiri,Ahlâkî kıymetlerde israf 4 mekke canlı, Ahlâkî kıymetlerde israf 4 kabe canlı yayın, Ahlâkî kıymetlerde israf 4 Üç boyutlu kuran oku Ahlâkî kıymetlerde israf 4 kuran ı kerim, Ahlâkî kıymetlerde israf 4 peygamber kıssaları,Ahlâkî kıymetlerde israf 4 ilitam ders soruları, Ahlâkî kıymetlerde israf 4önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes