> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Ahiretin ilk durağı kabir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahiretin ilk durağı kabir  (Okunma Sayısı 931 defa)
13 Ekim 2010, 17:02:56
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Ekim 2010, 17:02:56 »



Ahiretin İlk Durağı: Kabir


Hasta bir insanın geceyi kıvrana kıvrana, her dakikayı bir saatmiş gibi duya duya geçirmesiyle, çok yorgun yatan ve ne zaman sabah olduğunun farkına varamayacak kadar kesintisiz uyuyan bir insanın zamanı algılamaları da farklı farklıdır. Aynen öyle de, berzahta mü’minler namazlarını, Kur’ân’larını, Allah (celle celâluhû) yolundaki hizmetlerini, gönüllerine inşirah ve sürur verici birer enîs, birer dost olarak bulurlar.



Ölüm herkes için mukadder, ölümden kaçış ve kurtuluş yok; herkes ölümü tadacağını ve bir gün mutlaka öleceğini biliyor. Ama ölümle her şey bitmiyor. Ölümden sonra ne olacağını da insan merak ediyor ve bilmek istiyor. Acaba ölümden sonra da hayat devam edecek midir, yoksa ölümle her şey bitecek ve insan yok olup gidecek midir? Ölümle yok olup gitmekten hoşlanmayan, ebedilik duygusu ve arzusu ile yaratılmış olan insanoğlu, ölümden sonra da hayatının devam etmesini istiyor. İşte bu noktada ahiret hayatının varlığı gündeme geliyor. Bazıları ahiret hayatının ölümden sonra hemen değil de ebedi hayat için mahşerdeki diriliş ile başlayarak sonsuz devam edeceğini belirtmişlerdir. Bu anlayışa göre ölümle mahşerdeki diriliş arasında insanın kalacağı yer olan kabir ve berzah âlemi, ahiretten ve dünyadan ayrı bir âlem olarak düşünülmektedir. “İki şey arasındaki engel, hâil ve ayırıcı hudut” gibi manalara gelen “berzah” kelimesinin lügat manası bu izaha uygun düşmektedir.

Peygamberimiz bir hadislerinde kabir hayatını “ahiret duraklarının ilki”1 olarak nitelendirdiği ve ölümden sonra insan dünyayı terk edip ahirete yöneldiği için biz kabir hayatını ahirete dahil etmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Ölümü müteakip çoğunlukla ceset bozulduğu ve aslı olan toprağa dönüştüğü için ölümden sonraki ahval ruhun ölmezliği ve bekâsıyla izah edilir. Nitekim ruhun bedenden ayrı bir varlığı olduğunu kabul edenler, onun bedenin yok oluşundan sonra da yaşayacağını kabul etmişler; ruha cesetten ayrı bir varlık tanımayanlar ise onu genelde cesetle birlikte öldürmüşlerdir. Birincilere göre ölümden sonraki ahvali izah mümkün olurken, ikinciler bunu imkânsız görmektedirler.

Kabir hayatı da dâhil, ölümden sonraki ahvalin tümü gayba ait meselelerdendir. Akıl ve duyularla bilgi edinme ve hüküm verme imkânı olmayan bu gibi konularda ancak Allah ve Peygamberinin haber vermesiyle yani Kitap ve Sünnet'le bilgi sahibi olunabilir. Hatta bazen onlar tarafından haber verilenlerin de mahiyet ve keyfiyetini tam olarak anlama imkânına sahip olamayabiliriz. Böyle zamanlarda aklın görevi, verilen haberin doğru olup olmadığını araştırmak, doğru ise olduğu gibi inanmak, kabul etmektir.

Ahiretin ilk durağı olan kabirde insan, sual, azap ve nimet olmak üzere üç durumla karşılaşır.

1- Kabir Suali:

Ölen kimse kabre vardığı zaman ilk karşılaşacağı şey sualdir. Ölü kabre konunca Münker ve Nekir adlı iki melek gelir, kendisini sorguya çekerler. Münker ve Nekir, kabre konulan insana Rabb’inden, dininden ve peygamberinden sual soran iki melektir. Dünyada mü’min olarak yaşamış ve bu iman üzere ölmüş olanlara Allah Teâlâ, meleklerin sorduğu soruların cevabını ilham eder ve -gelen sual meleklerinin heybetinden hiç korkmaksızın- sorulara kolayca cevap verirler. O andan itibaren de nimet ve mutluluk içinde kıyametin kopmasını ve ahiretteki makamlarına kavuşmayı arzu ile beklerler.

Dünya hayatlarında iman etme şerefine erememiş, küfür ve isyan üzere yaşamış ve öylece ölmüş olanlar ise, sual meleklerinden müthiş bir şekilde korkarlar; sordukları sorular karşısında şaşırıp kalır, cevap veremez, “Bilmiyorum.” derler. O andan itibaren kendileri için azap ve ceza başlar.

Kabir sualinin varlığına, buna işaret eden ayetler ve mana yönünden tevatür derecesine varan hadisler delalet etmektedir. Hadislerde açıkça anlatılan ve olmasında aklın hiçbir imkânsızlık görmediği bu konuda icma da vardır. Bu sebeple kabir sualinin olacağına inanmak gereklidir.

Birçok tefsirde açıklandığına göre, Kur’ân-ı Kerim’deki, “Allah, iman edenlere dünya hayatında da, ahirette de o sabit sözde daima sebat ihsan eder. Allah zalimleri (kâfirleri) şaşırtır, Allah ne dilerse onu yapar.” (İbrahim Sûresi, 14/27) ayeti kabir sualine delalet etmektedir. İbn Abbas, bu ayetin mü’minlerin kabirde sorguya çekileceklerine delil olduğunu söylemiştir.

Bera b. Azib’den gelen muhtelif hadislerde de Peygamber Efendimiz’in, yukarıdaki ayetin kabir suali hakkında indiğini bildirdiği ve ayetteki “ahiret” ile, mü’minin kabrinde sorguya çekilip de Allah’ın bir olduğuna şehadet ettiği ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’i tanıdığı zamanın kastedildiğini haber verdiği rivayet edilmiştir. 2

Abdullah b. Mes’ud da: “Size bir hadis söylediğimiz zaman mutlaka Kitap'tan (Kur’ân’dan) onu doğrulayan bir şey getiririz. Müslim kabrine konduğunda oturtulur ve kendisine şöyle denir: “Rabbin kim? Dinin ne? Nebin kim?” Allah onu sabit söz üzere tesbit eder ve şöyle der: “Rabbim Allah, dinim İslâm, peygamberim de Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’dir.” Bunun üzerine onun kabri genişletilir ve hoşça kokulanır.” diyor ve yukarıdaki ayeti okuyor. Demek ki bu ayeti o, kabir sualine ve bu sualde mü’minin doğru cevap verişine delil olarak getiriyor.

Peygamber Efendimiz’den (s.a.s.), “Muhakkak ki bu ümmet kabirlerinde imtihana çekiliyor...” 3 dediğini çok sayıda sahabe rivayet ederler.

Ebu Hureyre’den sahih bir isnadla gelen bir hadis-i şerifte ise, kabrine varan kişinin oturtulacağı ve hangi din üzere olduğundan ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) hakkındaki itikadından sorguya çekileceği; ameli iyi olan salih kişilerin soruları cevaplayacağı; bunun üzerine kendisine Cennet ve Cehennem’in ikisinin de gösterilip Cennet’teki makamının bildirileceği haber verilmiştir. Kötü kişilerin ise şiddetli bir korku içinde kalacağı, sorulan suallere “Bilmiyorum.” diyeceği, bunun akabinde kendisine Cennet ve Cehennem gösterilerek, yerinin Cehennem olduğunun haber verileceği anlatılmaktadır. 4

İman, tevhid ve herkesin en fazla ihmali görülen hususlar hakkında olacak olan sualler, herkese kendi diliyle ve idrak edip anlayabileceği şekilde sorulacaktır.

Bu konudaki haberlerde sual esnasında ruhun, sorgulamayı idrak edip sorulan suallere cevap verebilecek kadar bir canlılık kazandırmak ve sualden sonraki nimet ya da azabı idrak ettirmek için bedene iade edileceği de bildirilmektedir.

Ehl-i Sünnet âlimlerinin açıklamasına göre, kabirdeki sual ceset ve ruha birlikte olacaktır. Kabirde görülen nimet ya da çekilen azaptan da ceset ve ruh birlikte etkileneceklerdir.

Kabir suali, kabre konulsun veya konulmasın, -Allah’ın sualden muaf olmalarını dilediği kimseler hariç- herkese olacaktır. Suallere cevap verebilmek ise, dünyadaki yaşayış ve amelle ilgilidir. Bunun suallerin cevabını ezberlemekle bir ilgisi yoktur. Dünyada istedikleri kadar ezberlesinler, imanı olmayanlar orada cevap veremezler.

Gıybet etmemek, günah sözlerden sakınmak, anlayarak ve düşünerek çokça Kur’ân okumak gibi bazı iyi ve güzel amellerin kabirdeki sorgulamanın kolay olmasına sebep olacağı haber verilmiştir.

Kabir suali, umumidir, mükellef olan herkese olacaktır. Ancak Allah Teâlâ’nın, kendilerine bir ikram olmak üzere bazı iyi kullarını bu sorgulamadan muaf tutacağı da bildirilmiştir. 5

2- Kabir Azabı:

Allah Teâlâ, insanları günahlarından temizlemek için birtakım imtihanlar hazırlamıştır. Dünyada iken günahlarından tamamen temizlenmemiş olanlar berzah âleminde; orada da temizlenemezlerse yani, orada çektikleri azap da onları bütün günahlarından temizlemeye yetmezse, mahşerde; orada da temizlenemezlerse Cehennem’de temizlenirler. Böylece tamamen temizlendikten sonra tertemiz olarak Cennet’e girerler. Çünkü orası temizlerin yeridir. Dünyada iken hiç iman ve itaat etmemiş olanlara ise, berzahtaki ve mahşerdeki temizlik (azap) kâfi gelmez ve bunlar Cehennem’de ebedi kalmak suretiyle cezalandırılırlar.

Buna göre, kabirdeki azap ya da nimet, kişinin dünyadaki durumuna göre olacaktır. Yani herkes berzah âleminde karşılaşacağı durumu bu dünya hayatında hazırlar. Orada iyilere iyilik ve mükâfat, kötülere de ceza ve azap vardır.

Ehl-i Sünnet âlimleri, kabirde sual, azap ve nimetin olacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Yani bu hususların varlığını ittifakla kabul etmişlerdir. Kur’ân ve sünnette kabir azabına açıkça delalet eden nasslar bulunduğundan kabir azabının olacağına inanmak gereklidir.

Kur’ân-ı Kerim’de iyilerle kötülere hayatlarında ve ölümlerinde yapılacak muamelenin farklı olacağı haber verilerek şöyle buyrulur: “Yoksa o kötülükleri işleyip duranlar, kendilerini iman edip salih ameller işleyenler gibi yapacağımızı, hayat ve ölümlerini bir tutacağımızı mı sandılar? Ne fena hüküm veriyorlar. Hâlbuki Allah gökleri ve yeri adaletle yarattı. Hem de herkese kazandığının karşılığı verilsin diye (yarattı). Onlara asla haksızlık edilmez.” (Câsiye Sûresi, 45/21-22)

Bu ayetler, herkese amelinin karşılığının verileceğine ve adı geçen iki grubun ölümde ve ölümden sonra görecekleri muamelede eşit olmayacaklarına delalet eder. Böylece iman ve iyi ameli olmayanlar ölüm anından itibaren azapta, iman edip güzel işler yapanlar da nimet içinde olacaklardır.

Kur’ân-ı Kerim’de kabir azabına açıkça delalet eden ayetler vardır:

Firavun ve hanedanının ölümden sonraki hâllerini açıklayan: “Onlar (kabirlerinde kıyamet gününe kadar) sabah ve akşam ateşe arz edileceklerdir. Kıyamet koptuğu gün de: “Fir’avn ve kavmini en şiddetli azaba sokun” denilecektir.” (Mü’min Sûresi, 40/46) ayeti kabir azabına delildir. Çünkü kıyamet gününde onl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ahiretin ilk durağı kabir
« Posted on: 26 Nisan 2024, 16:09:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ahiretin ilk durağı kabir rüya tabiri,Ahiretin ilk durağı kabir mekke canlı, Ahiretin ilk durağı kabir kabe canlı yayın, Ahiretin ilk durağı kabir Üç boyutlu kuran oku Ahiretin ilk durağı kabir kuran ı kerim, Ahiretin ilk durağı kabir peygamber kıssaları,Ahiretin ilk durağı kabir ilitam ders soruları, Ahiretin ilk durağı kabir önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes