๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Mayıs 2010, 16:52:30



Konu Başlığı: Ahde vefa ve ölçülü bir hayat
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Mayıs 2010, 16:52:30
Ahde Vefa ve Ölçülü Bir Hayat



llah’ın kesinlikle ve kesinlikle tek bir ilah olduğunu belirten tüm ilahi kitaplar, insanlardan iyi davranışta bulunanları çok ama çok güzel bir mekân olan cennetle müjdelerken, kötü davranışta bulunup da tövbe etmeyenleri veya günümüz deyimiyle özür dileyerek Allah’tan af dilemeyenleri ise cehennem adı verilen dehşet verici bir sıkıntı mekânıyla uyarmaktadır. İlahi kitapların hepsinin ilk buluşma noktası, Allah’ın insanlarla yaptığı antlaşmadır. Yani Allah öncelikle insanların hepsiyle anlaşıyor ve kısaca belirtmek gerekirse, şöyle ki; ‘Ey insanlar sizin bir tane ilahınız var o da benim, onun için sadece bana kulluk edeceksiniz. Eğer bu dediğimi yapar ve sadece bana ibadet ederseniz, ben sizi hiçbir zaman üzüleceğiniz bir durumda bırakmam. Ama yok beni bırakır ya da benimle birlikte kendinize başka ilahlar edinip onlara da tapınmaya başlarsanız, işte o zaman size sıkıntı üzerine, sıkıntı yağdırırım’ diye şart koşmaktadır. Nitekim insanlarsa bu şartı kabul ettiğini belirterek sadece Allah’ı kendilerine ilah edineceklerine dair söz vermişler ve hala da bu sözü yinelemektedirler. Hülasa Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an-Kerim yani ilahi kitapların hepsi de ağırlıklı olarak bu konu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Zira insanlar, verdikleri bu sözü yerine getirdikleri yani Allah’tan başka hiçbir varlığı kutsileştirmedikleri sürece, huzurla dolu bir hayat yaşamışlardır. Ama ne zaman ki, kendilerine herhangi bir nesne ya da insanı tabulaştırmışlarsa, işte o zaman sıkıntı içinde bocalamaya başlamışlardır. Tarih, bunun en büyük kanıtıdır.

İlahi kitapların, üzerinde yoğunlukla durduğu diğer bir mevzu ise şudur ki; hangi konuda olursa olsun hiçbir şeyi hafife almadan veya onda aşırılığa kaçmadan, bu ikisi arasında ölçülü bir hayat yaşamaya çalışmak… İşte bu tüm insanlık için çok mükemmel ve kolaylaştırıcı bir hayat tarzıdır.

Mesela biri soğuk diğeri sıcak olarak akan iki kurnalı bir su musluğu düşünün ve diyelim ki duş alacaksınız, bu durumda eğer sadece soğuk olan kurnayı açarsanız vücudunuz üşür. Ya da sadece sıcak olan kurnayı açarsanız bu seferde vücudunuz suyun sıcaklığı nedeniyle yanar değil mi? Yani bildiğim kadarıyla yaz veya kış, her ne zaman olursa olsun genelde herkes ılık bir ortamda ve ılık bir suyla banyo yapmak ister. Nitekim yaşadığımız hayatta da her şeye, böyle bir ılık su tadında bakabilmek çok önemlidir. Zira bütün mesele bundan ibarettir. Aklınıza ne gelirse gelsin, neyi düşünürseniz düşünün bu her şey için böyledir. Sevgi, saygı, sohbet, dostluk, güven, ibadet, yemek, uyumak ve hatta özgürlük dediğiniz olgunun bile azı da, fazlası da zarardır veya zararlıdır. Doğru olansa, her konuda her şeyi ortalamak ve belli bir dengeye oturtmaktır. Her peygamber gibi aramızda ki numune insanlardan biri olan son peygamber Muhammed(as)ın hayatını incelediğimiz ve sözlerine kulak verdiğimiz zaman daha iyi anlıyoruz ki; o bazen uyumuş bazen de ibadet etmiştir, bazen şakalaşmış bazen de hiddetlenmiştir. Onun hayatıyla ilgili bu örnekleri elbette ki fazlasıyla artırabiliriz. Zira şu var ki o hiçbir zaman hiçbir konuda aşırıya kaçmadığı gibi, hiçbir konuyu da hafife almamıştır. Böyle yapan arkadaşlarını da ısrarla uyarmış ve böyle bir uygulamanın yanlış bir davranış olduğunu her fırsatta beyan etmiştir. Zaten onun şu sözü bu konuyu mükemmel bir şekilde açıklığa kavuşturmaktadır. Zira o demiştir ki; ‘ölçülü yiyiniz, ölçülü konuşunuz ve ölçülü uyuyunuz’. Yani her şeyiniz ama her şeyiniz belli bir ölçü ve denge çerçevesi içinde olsun. Ne kadar harika ve büyüleyici bir düstur… Sizce de öyle değil mi?

Hülasa şu an yeryüzünde yaşayan ve hali hazırda nefes alıp veren siz ey insanlar, hepinize sesleniyor ve diyorum ki, kendinizi ve hayatı seviyor ve de öldükten sonraki hayatta ebediyen mutlu bir şekilde yaşamak istiyorsanız; Allah’a verdiğiniz sözü tutun ve sakın ola ki Allah’tan başka hiç kimseyi üstün bir varlık olarak görmeyin. İkinci önemli bir husus da şudur ki, asla ve asla hiçbir konuda hiçbir şekilde laubaliliğe ya da aşırılığa kaçmayın. Unutmayın ki dalalete ve sapıklığa düşmeyeceğinize dair Allah’a söz verdiniz ve de bu sözü hala yinelemektesiniz…



ALINTI