> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Amel Niyet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Amel Niyet  (Okunma Sayısı 1869 defa)
07 Nisan 2010, 15:23:30
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Nisan 2010, 15:23:30 »



Amel-Niyet

Anadolu´da yaşamış büyük velîlerden Eşrefoğlu Rûmî (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) bir sohbetinde Ebülleys-i Semerkandî´den naklen şöyle an­lattı: Bir târihte Bağdât´ta, zenginler hacca gidiyorlardı. Peygamber efen­dimizin aşkıyla yanan bir fakîr de, o sene hacca gitmeye niyet etti ve hac kâfilesiyle yola çıktı. Kâfile hareket etmeden önce, her­kes eşi-dostu ile helâllaştı. Şehir dışına çıkıldığında, zenginlerden biri bir fakîrin de hacca gittiğini görünce; "Bineğin yok, azığın yok. Sen hacca nasıl gide- ceksin? Bâri cebinde birkaç bin altının var mıdır?" diye alay etti. Fakîr, bu zengi­nin alaylı sorusuna çok üzüldü ve; "Allahü teâlâ ne güzel vekîldir. Mahlû­kâtın rızkını o vermektedir. Hepimiz O´nun verdikle­rini yiyoruz." diyerek, zenginin bulunduğu yerden mahzûn bir şekilde ay­rıldı. Hac vazî felerini yapana kadar da o zengine hiç görünmedi. Herkes Mekke-i mükerremeden, Medîne-i münevvereye yola çıktıkları zaman, o zengin, fakîri sağ sâlim tekrar karşısında görünce hayret etti ve; "Komşu, sen de buraya kadar gelip hac vazîfeni yapabildin mi?" diye sormaktan kendini alamadı.

Fakîr de; "Allahü teâlâya sonsuz hamdü se­nâlar olsun. Yüzümüzün ka­rasına bakmayıp, bu mübârek makâmı ziyâ­ret etmeyi nasîb et ti. Geldim, Beyt-i şerîfi tavaf ettim. Sağ sâlim dönüyo­rum." dedi. Zengin; "Hacı efendi! Acabâ sana da berât verdiler mi?" diye sordu. Fakîr; "Bu ne be­râtıdır ki?" dedi. Zengin; "Beyt-i şerîfi ziyâret edenlere, Cehennem´den âzâd olduğuna dâir berât kâğıdı verilir." diye­rek, koynundan herhangi bir kağıt çıkarıp fakîri aldattı. Fakîr, berât kâğı­dının kendisine verilmediğine çok üzüldü. Derhal geriye dönüp Harem-i şerîfe geldi. İki gözü iki çeşme hâlinde, kanlı yaşlar akıtarak çok inledi. Allahü teâlâya kırık bir gönülle duâlar etmeye, yalvarmaya başladı: "Ey âlemleri yaratan yüce Rabbim! Sen herşeye kâdirsin, ganî bir pâdişâh­sın. İhsânların bü- tün kullarına her ân yağmaktadır. Cehennem´den âzâd olup orada in- cinmemeleri için kul­larının bâzısına berat vermişsin. Bu fa­kîr kuluna be- rât verilmedi. Yoksa bu garîb kulun âzâd olmadı mı?" deyip bayıldı. Bay- gın hâlde iken, mânâ âleminden yanına bir kimse gelip; "Ey fakîr! Başını kaldır ve şu berâtını alıp arkadaşlarına yetiş!" diyerek elin­dekini ona verdi. O ânda fakîr ken­dine gelerek ayıldı. Elinde, dünyâ kâ­ğıtlarına hiç benzemeyen, yeşil renkli nûrdan yazıları olan ve misk gibi kokan bir berât kâğıdı vardı. Kâ­ğıdı defâlarca öpüp başına koyan fakîrin sevin- cinden neredeyse aklı gi­decekti. Şükür secdesine kapandı. Öm­ründe hiç görmediği o berâtı, yü­züne ve gözüne sürdü, bağrına bastı ve koynuna sokarak arkadaşlarına yetişmek için hızlı adımlarla yürümeğe başladı. Arkadaşları, geriden fakî­rin geldiğini görünce gülüşmeğe başla­dılar. Yanlarına soluk soluğa gelen fakîre alayla; "Cehennem´den âzâd olma berâtını alabildin mi?" diye sor­dular. Fakîr de koynundan berâtını çıkara- rak; "İşte! Rabbimizin ihsânı olan berâtım!" diyerek, misk kokulu berâtını zengine sunuverdi. Herkes yerinde donakalmıştı. Berâtı alan zengin, nûrdan yazılarla fakîrin Cehennem´den âzâd olduğunu oku­yunca, aklı başından gidip, atından düştü. Bir süre yerde baygın yatan zengini zor ayılttılar. Kendine gelen zengin, kâğıdı öpmeye, misk koku­sunu kokla- mağa başladı.

Kendi ken­dine de; "Vâh, vâh benim boşa ge­çen ömrüme! Keşke ben de bu fakîr gibi sâdık bir fakîr olsa idim. Onun kavuştuğu bu saâdete ben de kavuş­saydım. Bu fakîr, sadâkati sebebiyle bu merte- belere ulaştı. Ben ise zen­ginliğim sebebiyle gurûra kapıldım ve bundan mahrûm oldum. Bütün malımı versem, bu kâğıttakilerin bir nok­tasını alamam" diyerek âh eyledi. Gözlerinden kanlı yaşlar döktü. Fakîr; "Hacı efendi! Berâtım sende kal­sın. Sakla. Ben öldüğüm zaman kefeni­min arasına koyun da kabrimde suâl meleklerine onu göstereyim." dedi. Hacı efendi berâtı büyük bir îtinâ ile koynuna koydu. Uzun yolculuktan sonra evlerine ulaştılar. Zengin olan hacı, berâtı sandığına koydu. Ara­dan günler geçti. Zengin, ticâret için başka memlekete gittiğinde, fakir vefât etti. Yıkayıp kefenlediler, fa­kat berâtını bulup kefenin içine koya­madılar. Fakîrin cenâzesini kabre defnettiler. Ancak birkaç ay geçtikten sonra, zengin ticâretinden döndü. Fakîri sorduğunda; "Sizlere ömür! Sen gittikten sonra vefât etti." dediler.

Zenginin sanki dünyâsı başına yıkıldı. Çok ağladı ve; "O zavallının bende pek kıymetli bir emâneti vardı. Onu yerine getiremedim. Böylece vasiyetini yapamamış oldum. O âhirete göçtü, berâtı ise bende kaldı. Be­râtını yanına koyamadım." dedi. Hemen sandığın yanına varıp ağzını açtı. Fakat berâtı koyduğu yerde bulamadı. Tekrar tekrar aramasına rağ- men yine bulamadı. "Kabrine gidip bakayım. Belki, birisi beratı alıp ona vermiştir." dedi.

Kazma kürek alarak kabre gitti. Mezarını açmak istedi. O anda; "Kabri açma! Biz ona o berâtı verdik, dışarıda bırakmadık!" diyen bir ses işitti. Nereden geldiği belli olmayan bu ses karşısında zengin, düşüp ba­yıldı. Mânâ âleminde fakîri gördü. Fakîr; "Ey hacı efendi! Allahü teâlâ sana selâmet versin. O berât bana verildi. Hamdolsun. Münker ve Nekîr meleklerine gösterdim. Onu görünce sorgu suâl bile etmediler. Bu berâtı almama hacdan dönerken sen sebeb olmuştun. Cenâb-ı Hak senden râzı olsun." deyip kayboldu. Zengin ayıldığında, doğru evine gidip, fakir için hatimler okuttu. Yemekler pişirtip, yetimleri, fakirleri doyurdu."

Anadolu´da yetişen büyük velîlerden Terzi Baba (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin bulunduğu Erzincan´a bir gün seyyah fakirlerden bi­risi geldi. Üzerindeki palto çok eski olduğu gibi, ele alınmayacak kadar kirli idi. Bu zât paltosunu diktirmek için şehirdeki terzileri tek tek gezdi. Fakat mürâcaat ettiği bütün terziler onun elbisesini dikmek değil, el sür­mekten bile çekindiler. Terziler o fakir zâta alay yollu; "Şurada Terzi Ba- ba var. Ona götür, o diker." dediler. Zavallı fakir zât, Terzi Baba´yı buldu. İstediğini anlattı. Terzi Baba´dan, red yerine hüsn-i kabûl gördü. Terzi Baba ona; "Paltonu bırak, inşâallah yarına hazırlarım." dedi. Terzi Baba paltoyu alıp, güzelce yıkadı, kuruttu ve dikti. Ertesi gün o fakire el­bisesini teslim etti. Bütün bu yaptıklarının karşılığında ücret almadı. O fakir zât paltosunu temizlenmiş, dikilmiş görünce çok memnun oldu. Terzi Baba´- ya nazar edip, Allahü teâlânın sevdiklerinin sohbetine ka­vuşması için kal ben duâ etti. Bu günlerde Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî haz­retleri, halî- felerinden Abdullah Mekkî Efendiyi Anadolu´ya göndermişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzurum´a uğramış, sonra Erzincan taraflarına yönelmişti. Erzincan´a yaklaşınca, yanındaki arkadaşlarına; "Hocamızın bize târif eylediği memleket, Allah bilir ya burasıdır. Burada bir zâtın bizde emâ- neti vardır." demişti. Abdullah Mekkî Efendi, Erzincan´ı şeref­lendirince, insanlar akın akın ziyâretine geldiler. Gelenler arasında Terzi Baba da vardı. Abdullah Mekkî Efendi, ilk defâ gördüğü Terzi Baba gi­rince ayağa kalktı. Dâvet edip yanında yer verdi. Hiç kimseye yapmadığı iltifâtı Terzi Baba´ya yaptı. "Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden bizde bir emânet var. O emânete seni müstehak gördüm. Bu emânet sana çok menfaatler sağlar. Kabûl edersen sana teslim edeyim." dedi. Terzi Baba da; "Siz bi- lirsiniz efendim, maddî menfaatse; dünyâ için Allah demem." cevâbını verdi. Abdullah Mekkî Efendi bu cevâbı alınca; "Oğ­lum, sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emânet seni dünyâ sevgi­sinden kurtarmaktan başka bir şey değildi." buyurarak, Terzi Baba´ya himmetle nazar edip, emâneti tevdî etti. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin yo- lunda terbiye edip, kemâle ermesine vesîle oldu. Terzi Baba´ya hilâfet verip, Allahü teâlânın kullarına, Allahü teâlânın dî­nini öğretmek ve mâri- fetullaha kavuşturmak vazifelerini verdi. Bunun üzerine, Terzi Baba´nın hâli derhal değişti. Mânevî feyzler deryâsına daldı.

Bu hâdiselerden sonra, Terzi Baba´nın yüksek derecesi halk ara­sında duyulup, yayıldı. Herkes istifâde etmek için ona geldi. Zamanla Terzi Baba´ya bağlı talebelerin sayısı günden güne arttı. Bu hâli çeke­meyenler, onun hakkında dedikodu etmeye başladılar. "Ümmî bir câhilin başına bu kadar insan toplanmış." diyorlardı. Hattâ ilimden biraz nasîbi olanlar da, bu gibi sözleri söylemeye başlamıştı. Bunun üzerine beldenin müftîsi, Terzi Baba´yı imtihân için dâvet etti. Maksadı ise, Terzi Baba so­rulan suâllere cevap veremeyince, cehâletini anlayıp, insanları irşâd, yol gösterme dâvâsından vazgeçmesini temin etmekti. Terzi Baba, müftî efendinin dâvetini kabûl edip gitti. Orada büyük bir ilim meclisinin toplan­dığını gördü. Müftî efendiye kendisini niçin dâvet ettiğini sorduğunda, müftî efendi ona; "Biz seni imtihan için dâvet ettik. Hakkınızda birçok de­dikodu yapılıyor. Buna son vermek lâzım geldi. Şimdi bâzı suâller sora­cağız. Siz cevap vereceksiniz." dedi. Sonra Sıfat-ı sübûtiyyenin kaç tâne olduğunu ve daha başka suâlleri sordu.Terzi Baba büyük bir hakîkati ortaya çıkarmak için; "Allahü teâlânın, bu şehirde yaşayanlara göre yedi, diğer beldelere göre sekiz tâne sıfat-ı subûtiyyesi vardır. Bu beldeye göre Allahü teâlânın Subûtî sıfatları şunlardır: İlim, Semi´, Basar, İrâde, Hayât, Kelâm ve Tekvîn. Bu şehre göre Allahü teâlânın Kudret sıfatı yoktur. Çünkü bu şehir insanları Allahü teâlânın Kudret sıfatını inkar et­mektedirler. Eğer bu şehrin insanları Allahü teâlânın Kudret sıfatına inansalardı, Allahü teâlâ bir ümmî kulunda, insanlara doğru yolu gös­terme kâbiliyetini yaratmaya kâdirdir, derlerdi." cevâbını verir vermez, orada bulunanlar, Terzi Baba´nın ilm-i ledünnîye sâhip, kâmil bir zât ol­duğuna kanâat getirip, ellerine kapanarak af dilediler. Ona gereken ik­râm ve hürmet gösterdiler.

Evliyânın büyüklerinden Yûsuf bin Abdullah el-Gürânî (rahmetul-lahi teâlâ aleyh) hazretleri´nin yanına gelip, dergâhta üç seneye yakın kalan biri vardı. Bu kimse devamlı Allahü teâlâya giden yolu taleb ederdi. Yûsuf el-Gürânî ona hiç iltif...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Amel Niyet
« Posted on: 23 Nisan 2024, 18:07:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Amel Niyet rüya tabiri,Amel Niyet mekke canlı, Amel Niyet kabe canlı yayın, Amel Niyet Üç boyutlu kuran oku Amel Niyet kuran ı kerim, Amel Niyet peygamber kıssaları,Amel Niyet ilitam ders soruları, Amel Niyetönlisans arapça,
Logged
17 Nisan 2010, 19:54:38
queen

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 231


« Yanıtla #1 : 17 Nisan 2010, 19:54:38 »

el a'malü bin-niyat
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
11 Ağustos 2013, 02:52:05
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 11 Ağustos 2013, 02:52:05 »

Neye niyet edersen o gelir karşına.Allah niyetlerimizi inşallah onun rıza niteliğinde olmasını nasip eylesin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Ağustos 2016, 22:42:01
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #3 : 18 Ağustos 2016, 22:42:01 »

Paylaşımın hepsini okuyamadım ..Ama böyle kissalarla örnek hayatlarla  konuların işlenmesi daha güzel ve akılda kalıcı oluyor ..Rabbim hepimize salih niyetler nasip etsin ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
19 Ağustos 2016, 07:43:08
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #4 : 19 Ağustos 2016, 07:43:08 »

  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Ameller niyetlere göredir. Oyüzden herdaim niyetimiz hayr üzere olsun inşaAllah. Mevlam bizlere hidayet nasip etsin. Amin ecmain
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes