> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Adalet ve fazilet dini
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Adalet ve fazilet dini  (Okunma Sayısı 719 defa)
27 Ekim 2010, 17:45:05
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Ekim 2010, 17:45:05 »



Adalet ve Fazilet Dini


İslâm dini, bir yandan adalet, diğer yandan iyilik ve fazilet dinidir. Adalet, sana kötülük edene dengi olan cezayı vermen, fazilet ise, gücün yettiği halde onu affetmendir.

Kur’ân, bu prensibi şöyle açıklıyor:
“Haksızlığın karşılığı, yapılan haksızlık kadar olabilir. Bununla beraber kim affeder, haksızlık edenle arasını düzeltirse onun da mükâfatı artık Allah’a yaraşan tarzda olur. Şu kesindir ki Allah zalimleri sevmez” (Şura: 40). Demek ki isteğimize ve şartlara göre, zalimden hakkımızı alabildiğimiz gibi, onu af da edebiliriz. Bu kişinin tercihine kalmış bir şeydir. Başka bir âyet “Cezalandırır- sanız size yapılan kötülük kadar cezalandırın” (16/26), yani ne fazla yapın ne de haddi aşın, buyurur. Devamında ise, “Ama sabrederseniz bu sabreden için daha hayırlıdır” diye de ekler.

Hz. Peygamber de durum ve şartlara göre, çoğu zaman düşmanlarını affetmiş, bazen da âdil bir şekilde cezalandırmıştır. Meselâ, Mekke’nin fethi sırasında, bütün Mekke halkını affetmiştir. Fakat Benu Kurayza savaşında, daha önce bir defa affetmiş olduğu karşı tarafı bir daha affetmemiştir. Çünkü, harici düşmana karşı koymak konusunda bir antlaşmaya imza attıkları halde, Hendek savaşında müşrik ordularıyla işbirliği yaparak hıyanette bulunmuş ve müslümanların kökünün kazınmasını hedeflemişlerdi. Yine affedilselerdi, bu bir acizlik olarak görülecek ve hıyanetlerini belki de tekrar edeceklerdi.

İslâm, adaleti tatbik ederken de fazileti ihmal etmez. Adaletin de bir fazilet ciheti vardır. Meselâ, düşmanın yaptıklarına aynen karşılık vermek adalettir. Fakat İslâm buna da sınırlama getirmiş ve fazilet payını yerine getirmeyi zorunlu tutmuştur. Diyelim ki düşman, müslümanların çoluk çocuğunu katletti. Ekinlerini ve hayvanlarını telef etti. Müslümanlar düşmana aynısını yapa- maz. Bilindiği gibi savaşlarda, intikam duyguları alabildiğine kabarır, akıl susar, merhamet ve acıma hissi geri plana itilir. İşte bu can pazarında dahi Hz. Peygamber, adalet ve merhametin elden bırakılma masını ümmetine tavsiye eder. “Hiçbir çocuğu öldürmeyin, verdiğiniz sözden dönmeyin, düş- man tarafın ölülerinin organlarını kesmeyin” buyurur.

Hz. Muhammed’in kana susamış ve savaş düşkünü olduğunu iddia eden, ya Câhildir, ya da gerçeği bile bile ters yüz etmektedir. Çünkü, tarihe baktığımızda gerçeğin bu iddianın tamamen tersine olduğunu görüyoruz. Hz. Peygamber’in Mekke’de kaldığı 13 sene boyunca, kendisine ve tabilerine her türlü zulüm ve işkenceyi reva gören muhalifleriyle silahlı mücâdele yoluna gitmediği- ni daha önce belirtmiştik. Ondan sonra da her vesileyle sulhu tercih etmiştir. Meselâ, Hudeybiye antlaşmasının hemen bütün maddeleri görünüşte müslümanların aleyhineydi. Hz. Peygamber, başta Hz. Ömer olmak üzere birçok sahabenin arzusu hilafına, sırf barış içinde İslâm’ın tebliği yapılabilsin, Kur’ân sulh içinde dinlenebilsin, güzel hakikatleri sakin ve açık bir atmosferde net olarak görülebilsin diye bu antlaşmaya imza atmıştır. Hatta bu antlaşmanın üzerine “Biz sana apaçık bir fetih nasip ettik” diye başlayan Fetih sûresi inmiştir. Hz. Ömer, savaşsız, zafersiz bir fethin olabileceğini anlayamayarak “Bu mu fetih ey Allah’ın Resûlü!” Demiştir.

Bu antlaşmaya göre mü’minler ile müşrikler arasında on yıl savaş olmayacaktı. Hz. Peygamber, yemin ederek bunun zafer olduğunu belirtmiştir. Gerçekten çok kısa bir zaman sonra bu konuda kimsenin tereddüdü kalmadı. Büyük alim Zührî der ki: “İslâm tarihinde Hudeybiye antlaşmasın- dan önceki hiçbir fetih onun kadar büyük değildir. Bundan sonraki iki yıl içinde İslâm’a girenlerin sayısı, o zamana kadar (19 yıl boyunca) müslüman olanlarınkine ulaştı, hatta onu da geçti. Müslüman olanlar da Kureyş’in büyükleriydi (Kütûb-i Sitte, 11/549-550).

Konuyla ilgili Fetih sûresinin 24-25. âyetleri de, müşriklerin bazı yaptıklarını belirterek aslında savaşı hak ettikleri ve müslümanlar da muzaffer durumda iken savaşın Yüce Allah tarafından engellendiğini ifade ederek bunun sebebini, İslâm’a inandığı halde Mekke’den Medine’ye hicret etme imkânı bulamayan ve imânlarını gizledikleri için de müslümanlarca bilinmeyen çok sayıda insan bulunması ve savaş halinde bunların zarar görme riski olarak belirtir. Bu da İslâm’ın masumların zarar görmemesi konusunda ne kadar titiz olduğunun delilidir.

Şu halde, İslâm adına makam-mevki kapma yarışına girmek, hele hele dini tebliğ bahanesiyle şiddete başvurmak, özellikle de bunu masum insanların da zarar göreceği şekilde yapmak asla Peygamberî metod değildir. Her zaman, özellikle de günümüzde gerekli olan, İslâm’ı aslî ve güvenilir kaynaklarından iyice öğrenmek, onun güzelliklerini özümseyip yaşamak, sözden ziyade örnek bir yaşantıyla ve maddî manevî hiçbir çıkar gözetmeden başkalarına iletmek ve gerektiğinde çok iyi bildiği hususları izah etmekle olur. İşte bu gerçek Muhammedî metodla görülecektir ki, insanlık ve fazilet dini İslâm, önündeki sis ve bulutlar süpürülmüş okşayıcı bahar güneşi gibi insanlık alemine yeniden doğacak, şu şirin gezegenimizin dağ ve ovaları güzelliklerle donanacak, güller ve çiçekler açıp dallar meyveye duracaktır. Bundan şeytandan başka hiç kimsenin gocunup tedirginlik duymasına da gerek yoktur. Hz. Peygamber, en kötü isimlerin Harb (savaş) ve Murre (acı) olduğunu belirtmiştir. “Allah yumuşak lığı sever, şiddeti ise sevmez. Sertlikten dolayı vermediği mükâfatı yumuşaklıktan dolayı verir” özdeyişi ona aittir.

Hz. Muhammed, en hayırlı bir dini tebliğ ve tesis etmiş, hak, adalet ve meşveret temellerine dayalı bir devlet kurmuştur. Bu sistemde ideal ile gerçek, haklar ile görevler, ruh ile beden, akıl ile kalb, madde ile mana, dünya ile âhiret arasında tam bir denge vardır. İşte böylesine bir din getirip aleme hediye eden bir şahsiyete dil uzatanların ne derece insaftan uzak oldukları apaçık ortadadır.



Prof. Dr. Abdûlaziz HATİP

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Adalet ve fazilet dini
« Posted on: 20 Nisan 2024, 03:39:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Adalet ve fazilet dini rüya tabiri,Adalet ve fazilet dini mekke canlı, Adalet ve fazilet dini kabe canlı yayın, Adalet ve fazilet dini Üç boyutlu kuran oku Adalet ve fazilet dini kuran ı kerim, Adalet ve fazilet dini peygamber kıssaları,Adalet ve fazilet dini ilitam ders soruları, Adalet ve fazilet diniönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes