> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ...
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ...  (Okunma Sayısı 20162 defa)
19 Kasım 2009, 15:07:51
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 19 Kasım 2009, 15:07:51 »





HASBUNALLAHU VE NİMEL VEKİL...
"Allah bize yeter, o ne güzel vekildir" sözünü, ateşe atıldığında İbrahim aleyhisselâm söylemiştir. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de bu sözü "Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!" dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir" demişlerdi.

Buhârî'nin Abdullah İbni Abbas radıyallahu anhümâ'dan naklettiği bir başka rivayette Abdullah şöyle demiştir:

"Ateşe atıldığı zaman İbrahim aleyhisselâm'ın son sözü:

"Allah bana yeter, o ne güzel vekildir" demek olmuştur.

Bu sözü ilk söyleyen Hz İbrahim (as) dır.

Hz İbrahim tektir dünyada..ailesi,küçük bir hanedanı vardı..Hz Lut vardı akrabası..

Dünyada iman eden yok.! Ve dünyada Nemrud a karşı geliyor,Hz İbrahim..tevhid i söylüyor..nemrud ilah ya..ilahlık iddia ediyor..her ilahın cehennemi olur..kendini inkar edeni ateşinde yakar



Orda bir Allahı bulan her şeyi bulur.!



İbrahim (as)ateşe atılacağı zaman,semada,arza ne kadar mahluk varsa diyorlar:



“ Rabbimiz,bize izin ver..Halilini ateşe atıyorlar..onu söndürelim.”



Mesela sema diyor:bana izin ver yağmur ile o ateşi söndüreyim..



Yerde şöhreti yok ha Hz İbrahim’in ama bir Allah ı bulunca bütün alemle irtibata nasıl geçti tefekkür edelim.



Cenab-ı Hakk buyuruyor: ”Hz İbrahim benim halilimdir.! yerde ondan başka halilim yoktur.Ben de onun ilahıyım..onun da,benden başka ilahı yoktur..ibrahim sizden bir şey istemez.!eğer isterse,gidin,yardım edin ama,O istemez.”



Hakikaten kimseden bir şey istemedi..!!



O an Hz İbrahim;ateşe giriyorum,bir yağmur yağmaz mı,bir rüzgar esse dese..nerden bir şey beklese gelecek yani.!



Hiçbir şey istemedi..



Bütün mahlukat..melekler..hepsi telaşa girdiler.



Hz Cibril geldi sonra..istemesini bekliyor..



Bi süre sonra Cibril dedi:”bir ihtiyacın bir hacatın var mı?



Hz İbrahim dedi:” Sana yok.!”



Yok demedi..”sana yok..”



Cibril dedi.:”Rabbinden iste..o zaman Ondan iste.”



Hz İbrahim dedi:”Rabbim beni görmüyor mu?Hasbiyallahu ve nimel vekil.(Allah bize yeter.O ne güzel vekildir.)”



Hiç kimseden bir şey istemiyor..Rabbine de teslim oluyor..tevekkül ediyor.!



Cenab-ı Hakk ise,bu teslimiyet karşısında,direk ateşe emrediyor..ateş de Allahın mahluku.!

“Ey ateş! İbrahim için soğuk ve selametli ol.” (Enbiya 69)
Önce soğuk ol-kuni berdeb- kısmı iniyor ayetin..ateş Hz İbrahim (as) ı yakmadı..soğuk..üşüdü donacak..
Sonra “selametli ol.!” soğuğunla da üşütme,ılık ol manasında..
ateş artık serin ve selâmetli bir hal almış bulunuyordu..
“hasbunallahu ve nimel vekil.!”..!
“Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..”


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ...
« Posted on: 19 Mart 2024, 05:09:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... rüya tabiri,“Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... mekke canlı, “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... kabe canlı yayın, “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... Üç boyutlu kuran oku “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... kuran ı kerim, “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... peygamber kıssaları,“Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ... ilitam ders soruları, “Allah bize yeter.O ne güzel vekildir..” ...önlisans arapça,
Logged
14 Ocak 2011, 13:57:23
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 14 Ocak 2011, 13:57:23 »



     Rabbim razı olsun..Bu yazıyı okurken teslimiyetin nasıl birşey olduğunu birkez daha anladım..Ve REP..Gönül teline dokundunuz..birkez daha..Değerli Reyyan kardeşim..Rabbim size hayırlı hizmetlerle dolu hayırlı uzun ömür versin,inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2011, 21:47:29
cesim-6-A

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 48


Site
« Yanıtla #2 : 05 Nisan 2011, 21:47:29 »

Allah In Varliğinin Kanitlari
Varın ispatı yokun ispatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle ispat edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddiâ eden kimse bütün yeryüzünü, hattâ kâinatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu ispat edebilir. Bu ise, imkânsızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki, yok hiçbir zaman ispat edilemez...

İki ispat edici, binlerce inkâr ediciye tercih edilir. İki kişi aynı hakikatte ittifak etmişse, binlerce insanın kendi dar pencerelerinden şahsî bakışlarıyla onu inkârları hiçbir değer ifâde etmez.

Bir sarayın kapılarından 999'u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkârcı, devamlı sûrette kapalı olan o bir tek kapıyı dikkate verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyâlarına kapalıdır. Mü’min için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten 999’u herkese açıktır. Hem de ardına kadar... İşte o kapı ve o delîllerden bir kaçı:

1- Düzen,Uyum (İntizâm) Kanıtı ( TELEOLOJİK İSPAT)

I-Evrende bir DÜZEN (Armoni) görmekteyiz.Örneğin 23 27 dk. dünyanın elips şeklindeki eğikliği, dört mevsimi oluşturması;insan vücudundaki 150.000 km. civarı kılcal damarlar;milyarlarca yıldızın yörüngelerindeki muhteşem hareket;arının bal için en uygun şekil olan altıgen petek yapması v.b.

II-{Madde’nin (Atom), aklı olmadığına göre-} Hiçbir nesne KENDİ KENDİNE TESADÜFEN düzenli bir şeyi ortaya çıkaramaz.Muhakkak ki düzeni,programı,planı ortaya koyan bir akıllı varlık ÖZNE olması gerekir.Aklın ortaya koyduğu ”Her düzenli şeyin bir Düzenleyicisi bulunur.” ilkesi vardır.Örn:sıra düzenlidir ve bir planlayıcı öznesi olan marangozu vardır,binayı,uçağı yapan bir mühendis olduğu gibi..(Çünkü ağacın,çimentonun,demirin aklı olmadığına göre bu programı kendi kendine tesadüfen oluşturamaz.)

III- O halde bu evrene de bir düzen,uyum veren bir varlık olması gerekir ki –bu basit bir varlık olamaz örneğin 150.000 km. kılcal damarı 1.5 m.’ye insanoğlu sığdıramaz.- O da gözle görünmeyen her şeye gücü yeten yüce bir varlıktır ki O da Allah’tır.
2- Hudûs Kanıtı

Âlem değişkendir, durmadan değişiyor. Değişen her şey sonradan olmuştur. Bu bakımdan madde ezelî olamaz. Evet, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kâinatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi olaylar, varlığın bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. Sonradan olan her varlığın bir yaratıcısı vardır; sebepsiz sonuç ve sanatkârsız sanat mümkün değildir. Sebepler ise zincirleme devam edip sonsuza kadar mantıken gidemez. Öyleyse durmadan değişen, ezelî olmayıp sonradan oluşan ve bir ilk sebebe muhtaç olan şu madde dünyasının da bir yaratıcısı olması gerekir O da Allah (cc)'dır.
3- İmkân Kanıtı
Şu Âlem, imkan dahilindedir.. Yani varlık ve yokluğu eşittir. Varolduğu gibi, olmayabilir de. Varolurken de, sonsuz oluş şekillerinden herhangi birinin olması imkân dahilindedir. Yani en az varolan kadar olmayan da varolma şansına sahiptir.İmkan dahilinde olan her varlık ise, kendi dışındaki bir sebebe bağlıdır. Öyleyse önce varolmayı, sonra da varolma şeklini tercih eden birisi vardır. O da Allah (cc)'dır.
4- Sanat Kanıtı

Atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Evet, bir baştan bir başa kâinattaki her eser, çok büyük sanat değerine sahiptir; Her sanat eserinin muhakkak onu yapan sanatçısı olması gerekir.O da Allah’tır.

5- Hikmet Ve Gâye Kanıtı

Her varlıkta kendine mahsus bir amaç, bir maksat, bir fayda ve bir netice takip edildiği göze çarpmakta ve bir atomda dahi gâyesizlik, ma'nâsızlık sayılacak herhangi bir durum görülmemektedir. Halbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanlar dünyasında, ne de eşya ve olaylarda şuur ve anlayış mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin.. Öyle ise, Kâinattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gâyeleri ancak Allah (cc)'a dayandırmakla makul bir yol tutmuş olabiliriz.

6- Şefkat-Merhamet Ve Rızık Kanıtı

Bütün yaratıkların ve bilhassa insanın ihtiyacı sonsuz, iradesi ise bir hiç hükmündedir. Öyleyken, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları hiç ümit edilmeyen yerden ve hiç ümit edilmeyen bir tarzda, kimin neye ne kadar ihtiyacı varsa, o şekil ve miktarda karşılanmaktadır. Yardım gönderilmesi, gönderilen bu yardımın ihtiyaca tam cevap vermesi açıkça ispat ediyor ki, bütün bu ihtiyaçlara, her şeye kendisinden daha yakın bir şefkat eli cevap vermektedir. Kâinat çapında işleyen ve sonsuza kadar da işleyecek olan bu sistemli şefkat, merhamet ve rızıklandırma, bütün bu işleri yapabilme sıfatlarıyla var olan ve noksan sıfatlardan da uzak olan bir Yüce Varlığı anlatmakta ve ispat etmektedir.
7- Yardımlaşma Kanıtı

Birbirine en yakın olandan en uzak olana kadar, bütün yaratıklar birbirlerinin yardımına koşuyor. Aralarında hiç münasebet bulunmayan iki ayrı varlık cinsi, böyle bir yardımlaşmada âdetâ aynı bütünün parçaları haline gelip birbirini tamamlıyor. Düşünmeli ki, bakteriler, solucanlar ve toprak elbirliği içinde ve aynı gâye etrafında toplanıp bitkilerin imdâdına koşuyor ve bu imdâda koşuş tekrar edip duruyor. Akıl ve şuurdan mahrum bu varlıkların, aklı hayret ve şuuru hayranlık içinde bırakan bu faaliyetleri, perde arkasında ‘’Varlığı Zorunlu’’ bir Zâtın hikmet dolu faaliyetini gözler önüne sermektedir. Yani bütün kâinat, bu yardımlaşma diliyle “Allah” demektedir...

8- Sîmâlar Kanıtı

Esasen bütün mâhlûkata yaymak mümkün iken, meseleyi somutlaştırmak açısından, sadece insanı ve her insan ferdini diğerlerinden farklı kılan onun en bariz ayırıcı vasfı durumundaki sîmâsını ele alarak konuya yaklaşmış olalım:

Herhangi bir insanın sîması, en ince teferruatına kadar kendisinden evvel geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine katiyen benzememektedir. Bu kural, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir yönüyle birbirinin aynı, diğer yönüyle de birbirinden ayrı milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olması mümkün milyarlarca resimden ayırmak ve her şeyi sonsuz ihtimal yolları içinde bir yola ve bir şekle sokmak, elbette ve elbette yarattığı her varlığı, hem de hiç kapalı bir yanı kalmamak üzere bilen ve o varlığa istediği şekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenâb-ı Hakk'ı en sağır kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilândır. Evet, sîmâda yer alan organları başka sîmâlardaki organlardan ayrı yaratmak ve her gözü, mutlak surette diğer gözlerden ayırt edici bir özellikle donatmak, gözünde fer olmasa bile, sînesinde kalp bulunan her vicdân sahibine, bütün bunları yaratıp sonsuz hikmetlerle donatan Zât (cc)'ı gösterir ve tanıttırır..
9- Sevk-i İlâhî Kanıtı

Yavru ördek, yumurtadan çıktığı anda yüzmesini becerebiliyor. Kozadan çıkan karıncalar, hemen dehliz kazmaya başlıyorlar. Arı, çok kısa zamanda sanat hârikası olan peteği; örümcek ise, gergef inceliğindeki ağını örebiliyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, bunlar ve bunlar gibi olanlar başka bir âlemde kendilerine öğretilen bilgilerle ve yaratılıştan gelen bir kâbiliyetle iş görüyorlar. Halbuki insan, her şeyi bu dünyada öğrenmek mecburiyetindedir; hem de varlıklar arasında kabiliyetçe en mükemmel yaratık olduğu halde. Demek oluyor ki, diğerlerine bu özellikleri veren bizzat kendileri değil, her yaptığını hikmetle yapan bir Zât'tır ki, onlara böyle ihsanda bulunmuş...

Kilometrelerce ötede yumurtalarını bırakıp dönen yılan balıklarının yavruları, yumurtadan çıkar çıkmaz yola koyulur ve annelerini sanki elleriyle koymuş gibi bulurlar. Bunu İlâhî bir sevkten başka ne ile izah edebiliriz? Hayvanlarda gördüğümüz bu hârikulâdelik, ancak ve ancak Allah (cc)'ın bir vergisi olarak açıklanırsa, işte o zaman buna aklî ve mantikî bir açıklamayla bakılabilir.

10- Rûh Ve Vicdân Kanıtı

Özelliklerini bilmemekle beraber, varlığından kimsenin şüphe etmediği rûhumuzun ve ona ait fonksiyonların bedenimize egemen olma özellikleri de, yine Cenâb-ı Hakk'ı bildiren kanıtlardandır.. Madde âlemiyle özellikleri noktasında hiçbir münâsebeti olmayan rûhun kendine mahsûs bir âlemden buraya gönderilişi, olgunlaştırılmaya tâbi tutuluşu ve bunun da belli bir programla yürütülüşü, şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ı ilân eden en mühim delillerden biridir.

Diğer taraftan, insandaki iç sezişler ve görünen hiçbir sebep yokken Rab'be dönüşler ve O’na yönelişler ve bu hâdiselerin milyonlara ulaşan adette tekrar edilişi açık bir delildir ki, insanda yaratılıştan var olan ve Hakk'ı bulmanın en mühim vesilelerinden biri durumunda bulunan vicdân, kendi Yaratıcısı’na tapma isteğinde , bütün varlığıyla O'nunla irtibat halindedir. İşte vicdân, bu şahitliğin hakkına uyma zarûret ve mecbûriyetinin yönlendirmesiyle “Allah” demektedir...

11- Fıtrat ve Tarih Kanıtı

Her insanda iyi ve güzele karşı bir sevgi, buna mukabil kötü ve çirkine karşı da bir nefret hissinin varlığı, aksi hiç kimsenin hatırından bile geçmeyecek açıklıkta bir realitedir. Demek oluyor ki, bu duygular, ahlâklı davranma ve iyi işler yapma yönündeki meyilleri ve ahlâksızlıktan ve çirkin davranışlardan da nefret verip kaçınmayı temin eden yapıları itibâriyle işaret etmektedir ki, insana iyiyi, güzeli emreden ve onu kötülük ve çirkin davranışlardan yasaklayan sistemin sahibi kim ise, kendisine bu duyguları veren de, O Zât'tır. Bu Zat da, hiç şüphesiz Allah (cc)'dır.

Dinler tarihi şahittir ki, beşeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiştir. Bâtıl, hattâ gülünç dahi olsa hemen her devirde bir dine inanmış ve bir ma’nevî sistemi takip etmiştir. Ayrıca, inanmak bir zarûrettir; zira o fıtratta vardır. İnsan fıtratına bu ihtiyacı yerleştiren Zât'la, bize inanmayı emreden Zât, aynı Zât'tır. Ve O da Allah (cc)'dır.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

İyilikller cennetin kapılarından bir kapıdır. Kötü ölümünü önler
                   Hadis-i Şerif (Ebuşşeyh).
12 Ekim 2014, 15:58:30
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #3 : 12 Ekim 2014, 15:58:30 »

Esselamu aleykum ve rahmtullah;
Allah'ın tek ve bir olmasının nedenleri açıklanmış..Çok güzel olmuş..Mevlam razı olsun..Rabbim 'in bir ve tek olduğuna şahadet ederim..Rabbim kabul etsin.....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Ekim 2014, 16:02:31
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 12 Ekim 2014, 16:02:31 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan dolayı.Allah bize yeter o ne güzel vekildir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes