> Forum >  ๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑ > Çoçukların Dünyası > Dini Hikayeler > Zalimin hayrı!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zalimin hayrı!  (Okunma Sayısı 638 defa)
28 Ekim 2010, 16:18:45
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Ekim 2010, 16:18:45 »



Zalim'in Hayrı!..


Padişahın biri, cuma günü câmiye gidiyordu. Muhafızları, caddeye üşüşen halka bir taraftan:

- "Çekilin!.."

diye haykırıyor, diğer taraftan da tekmeyle, sopalarla padişaha yol açmaya çalışıyorlardı. Bu esnada, tesadüfen orada bulunan zavallı bir fakir de, muhafızlardan bir çok sopa yemiş, kan revan içinde kalmıştı. Dayanamadı. Padişahın arkasından şöyle bağırdı:

- "Şu yaptığın zulme bak! Halkın önünde böyle yaparsan, Allah (c.c.) senin gizli zulümlerinden cümleyi korusun!. Güya camiye gidiyor, hayır işlediğini sanıyorsun!.. Senin hayrın buysa, şerrin kimbilir nedir?.."

MESNEVİ

- "Zalimlerin hayırları böyledir; artık kötülüklerini var sen kıyas et!.." (Beyit: 2464)

Tarih, insanlara, zalim ve hodgamların açtığı yara, elem, ızdırap ve acılı manzaraları ve bunların hazin neticelerini bir ibret olarak sunduğu gibi, adil ve salih idarecilerin şefkat, merhamet ve diğergamlık dolu şan ve şeref tablolarını da takdir ve teşvik olmak üzere sergiler.

Asr-ı saadet ve Hulefa-i raşidîn devirleri, tarihte insanlığa emsali görülmemiş huzur ve saadet bahşetmiş, sayısız ve muhteşem insanî örnekler gerçekleştirmiştir.

Hz. Ömer (r.a.) hilafete geçtiği zaman:

- "Ey nas! Ben hakdan, adaletten ayrılırsam ne yaparsınız?" diye sormuştu. Ahaliden biri:

- "Ya Ömer! Sen eğrilir, hakdan inhiraf edersen, seni kılıcımızla doğrulturuz!" cevabını verince Hz. Ömer (r.a.):

"- Elhamdülillah! Eğrilirsem beni kılıçları ile doğrultacak arkadaşlarım varmış!" diyerek şükretti ve sevindi.

Yine Hz. Ömer, bilindiği üzere hilafeti esnasında maddî sıkıntı içinde idi. Zor geçiniyordu. Halbuki hazîne ganîmetlerle dolmuş durumdaydı.

Ashabdan bazı ileri gelenler, Hz. Ömer (r.a.)'ın kızı Hz. Hafsa (r.a.)'ya babasının hazîneden geçinecek kadar bir tahsîsat almasını teklif etmesini telkin ettiler. Hz. Peygamber (s.a.)'in zevcesi olan Hz. Hafsa (r.a.) da babasına bu teklifi yapınca, Hz. Ömer (r.a.) kızına:

"- Kızım sen Hz. Peygamber (s.a.)'in zevcesiydin. Bana söyler misin, Hz. Rasûlullah (s.a.)'in yemede içmede hali nasıldı?" diye sordu.

"- Kifayet mikdarı idi." cevabını alınca Hz. Ömer (r.a.) sözüne devam etti:

"- İki arkadaşım (Hz.Peygamber ve Hz. Ebûbekir) ve ben, üçümüzün hali, aynı yolda giden üç yolcuya benzer. Biri (Hz. Peygamber) makamına vardı. Diğeri (Hz. Ebûbekîr), aynı yolda giderek birinciye erişti. Üçüncüsü (ben) de arkalarından onlara ulaşmak isterim. Fazla yükle gidersem, onlara erişemem!.." buyurdu.

O, fetihlerin çokluğuna, hazînenin zenginliğine bakmayarak; yaşadığı müddetçe, yeter dereceden fazla hiç bir şey kabul etmemişti. Ve hiç bir zaman dünya servetine tenezzül etmedi. Vefat ederken de borçlu idi.

Hulefa-i Raşidîn devri buna benzer sayısız örneklerle doludur. Dört halîfe devrini, Emevî ve Abbasî devletleri ta'kip etti. Bu devirler ise muhtelif müsbet ve menfî örneklerle doludur. Bunlar arasında Ömer b. Abdülazîz gibi adalet ve merhamette abideleşen şahsiyetler mevcut olduğu gibi, Allah Rasülü'nün torunu Hz. Hüseyin'i Kerbela'da hunharca Şehid ettiren, İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel gibi dünya çapındaki İslâm alimlerini zulümlerine alet edemedikleri için kırbaçlattıran pek çok zıtları da vardır.

Şeyh Sadî Gülistan'da der ki:

Zalim ve fasık biri, bir Allah (c.c.) dostuna:

"- İbadetlerin hangisi efdaldir?" diye sorar.

O da:

"- Senin için uykudur. Çünkü, uykuda olduğun zaman kimseyi incetemezsin!.." cevabını verir.

Bir kimsenin nefsini aşağı tutması ve kimseye azamet satmaması, Allah (c.c.)'ın kullarında arzu ettiği üstün bir meziyetdir. Dikkat edilecek bir husus vardır ki, o da; tevazuun, dünya ehline sokulmak, paye almak için değil, rıza-i ilahî için olmasıdır. Aksi halde zillet olur.

Tevazuun zıddı olan kibir, azamet taslamaktır. Şöhret, insan için en büyük nefis afetlerindendir. Şöhret sevdasına düşen bir kimse, pek çok zulüm irtikab eder de, farkında bile olmaz. Kendini alçaltır ve zalimlerden olur.

Mevlana (k.s.) buyurur:

"Bahar mevsimînde bir taş yeşerir mi? Toprak ol kî, senden renk renk güller ve çiçekler yetişsin!.."

Yani baharın berekâtından asıl nasîb alan yalnız topraktır. Ondan dolayı üzerinde türlü türlü çiçekler biter, renk renk goncalar açarken bir taş parçası da baharı görür fakat, ondan nasîb alamaz.

Kalpleri taşlaşmış kimseler de tabiattaki böyle camid (cansız) varlıklar gibidir. Onlara da nisan yağmurunun bir fadiesi yoktur. Nefs engelini aşamayanlar için ibadetler de nefsanî arzulara tabî olur. Böylelerinde nefs, çeşitli afetlerle kıble haline gelir.

Tarîhe şan ve şeref veren devlet adamlarını hep büyük ruh terbiyecileri yetiştirmiştir. Onlar, yetiştirdikleri devlet adamlarına engin bir gönül iklimi kazandırmış ve kendilerini merhamet ve mes'üliyet duyguları ile ebedîleştirmişlerdir.

Ertuğrul Gazî büyük mürşid Edebali Hazretleri'ni kendisine rehber edinmiş, oğlu Osman Gazî'yi de onun terbiyesine teslim etmiştir.

Ertuğrul Gazî, oğlu Osman Gazî'ye, onun şahsında bütün haleflerinin ruhlarına yön verecek şu kıymetli vasiyyette bulunmuştur:

"- BAK OĞUL!

Beni incit. Şeyh Edebali'yi incitme.

O bizim aşîretimizin aydınlığıdır. Terazîsi dirhem şaşmaz!

Bana karşı gel, ona karşı gelme!

Bana karşı gelirsen üzülür, incinirim. Ona karşı gelirsen, gözlerim sana bakmaz olur, baksa da seni görmez olur.

Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir.

Bu dediklerimi vasiyetim say!.."

Çok hareketli bir genç olan Osman Gazî'yi, Edebali Hazretleri terbiyesine ve tasarrufu altına almış, ona ma'rifetullah'ın (Allah (c.c.)'ı tanıyabilmenin zevkini tattırmış, onu, güzel ahlak, diğergamlık, ağırbaşlılık ve olgunluğa kavuşturmuştur. Böylece onu cihanşümul bir devletin başkanlığına hazırlamıştır.

Osmanlı Devleti'nin asıl mi'marı Şeyh Edebali Hazretleri'dir. Diğer beyliklerde bir Şeyh Edebali olmadığı için erimeler olurken Osmanlı Beyliği, kısa zamanda devlete, devletten de cihan hakimiyetine yükselmiştir. Dünyayı altı asır İslam'la tanıştırmış, adaletin ve hakkın tevzîinde bulunmuş ve Hakk'ın terazîsi olmuştur.

Şeyh Edebali Hazretleri'nin Osman Gazî'yi ve onun şahsında gelecek olan devlet adamlarını istikametlendirecek tavsiyelerinden bir kısmı şöyledir:

"- Ey Oğul!

Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül alma sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana..."

"- Ey Oğul!

Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..."

"- Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı.. Allah (c.c.) yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hakk yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin."

"Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va'd edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz."

"Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir."

"Milletin kendi irfanı içinde yasasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır."

"En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir."

"Ülke, idare edenin, oğullan ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştürdüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar, yaşatamadılar.." (Bu nasihat Osmanlı'yı 600 sene yaşatmıştır.)

"İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar, laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir..."

"Akacak kan boş yere akmamalı. Ona yol ve yön lazım.. Zîra kan, toprak sulamak için akmaz. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur."

"Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli."

"Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat, bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz."

"Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az..."

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekin zamanını bilen çitfçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da... Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin."

"Sevgi da'vanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez."

"Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman, geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın..."

İşte bu kıymet hükümleriyle Edebali Hazretleri, Osman Bey'i hamur gibi yoğuruyordu. Yoğurması da gerekiyordu. Çünkü Osman Be...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zalimin hayrı!
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:44:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zalimin hayrı! rüya tabiri,Zalimin hayrı! mekke canlı, Zalimin hayrı! kabe canlı yayın, Zalimin hayrı! Üç boyutlu kuran oku Zalimin hayrı! kuran ı kerim, Zalimin hayrı! peygamber kıssaları,Zalimin hayrı! ilitam ders soruları, Zalimin hayrı!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes