๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑ => Dini Hikayeler => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 27 Temmuz 2010, 15:39:57



Konu Başlığı: Şam'dan gelen yahudi
Gönderen: Eflaki üzerinde 27 Temmuz 2010, 15:39:57
Şam'dan gelen yahudi  

İbn Abbas (ra) şöyle anlattı:
-Şam'da bir Yahudî vardı Bir cumartesi günü Tevrat'ı okudu Ondaki müjdeyi gördü Oraya baktığı zaman , dört yerinde Resûlüllah (sav)'ın vassfını buldu Onları kesti ve yaktı
İkinci bir cumartesi, baktığı zaman, aynı şeyleri, Tevrar'ın sekiz yerinde buldu Onları da kesip yaktı
Üçüncü cumartesi baktığı zaman, aynı şeyleri Tevrat'ın oniki yerinde buldu
Kendi kendine düşündü ve şöyle dedi:
-Eğer bunları da koparırsam, Tevrat'ın tümü onun vasıflarıyla dolacak
Arkadaşlarına Resûlullah (sav)'ı sordu; şöyle dediler:
-Yalancının biridir En iyisi, ne sen onu gör; ne de o seni görsün
Şyle dedi:
-Musa'nın Tevrat'ı hakkı için , benim onu ziyaretime kimse engel olamaz
Onun böyle demesi üzerine izin verdiler O da, bineğine bindi; gece gündüz yola koyulup gitti Medine'ye yaklaştığı zaman; onu Selman karşıladı
Selman, güzel yüzlüydü Onu görünce Muhammed (sav) sandı Halbu ki, Resûlullah (sav) üçgün önce vefât etmişti Selman ağladı ve şöyle dedi:
- Ben onun kölesiyim
-Peki o nerede? Diye sorunca, Selman(ra) düşündü:
-Vefat etti, dese, dönüp gidecek
-Sağdır, dese, yalancı olacakŞöyle dedi:
-Gel benimle, seni arkadaşlarının yanına götüreyim
Mescide girdiği zaman, ashabın tümü mahzun bir hâlde idiler
Resûlüllah(sav)'ı onların arasında sanarak:
-Selâm sana ey Muhammed! dedi Bunun üzerine ashabın ağlaması arttı
-Sen kimsin? Yaramızı tazeledin Galiba bir yabancısın Üçgün oluyor O vefât etti
Bunu duyan Yahudî bir sayha attı ve şöyle dedi:
-Vay perişanlığıma, o kadar yolum da boşa gitti Keşke anam beni doğurmasaydı da; Tevrat'ı okumayaydım Tevrat'ı okuyunca da onun vasfını görmeyeydim Onun vasfını gördüm; bari kendisini göreydim
Bundan sonra şöyle dedi
-Ali burada mı, onu bana anlatsın
-Evet burada, deyince sordu:
-Adın nedir?
-Ali deyince , şöyle dedi:
-Senin ismini de Tevrat'ta buldum
Bundan sonra Hz Ali(ra) şöyle anlattı:
-O ne uzun boyluydu; ne de kısa Başı yuvarlaktı Alnı genişti Gözleri siyah ve irice idi Kirpikleri uzundu Görüldüğü zaman dişleri arasından nur yayılırdı Saçlıydı Elleri ve ayakları etliceydi Yürüdüğü zaman , yüksek bir yerden iniyormuş gibi ayağını yerden kuvvetle kaldırırdı İki omuzu arasında nübüvvet mührü vardı
Yahudî bunları dinledikten sonra şöyle dedi:
-Doğrusun yâ Ali, onun Tevrat'taki vasfıda böyledir
Bundan sonra şöyle dedi:
-Yâ Ali! Onun bir elbisesi kaldı mı, koklamak istiyorum
Bunun üzerine Hz Ali(ra), Selman (ra)'a şöyle dedi:
-Ey Selman! Fatıma'nın kapısına git ve söyle : Babası Resûlüllah'ın cübbesini versin, getir
Selman, Fatıma'nın kapısına gitti ve şöyle dedi:
-Ey peygamberin övündüğü kapı! Ey evliyanın ziynet kapısı
Hasan ve Hüseyin ağlıyorlardı Kapıyı vurunca , Hz Fatıma içerden şöyle dedi:
-Yetimlerin kapısını çalan kimdir?
-Ben Selman, dedi Sonra Hz Ali'nin dediğini ona anlattı
Bunun üzerine Hz Fatıma ağladı ve şöyle dedi:
-Babamın cübbesini kim giyecek?
Ona dair şeyler anlattı Yedi yerinden hurma lifi ile dikili idi Hz Ali onu alıp kokladı Sonra sahabe alıp kokladı Bundan sonra, Yahudi aldı, kokladı ve şöyle dedi:
-Bunun kokusu ne kadar güzeldir Bundan sonra, Resûlullah (sav)'ın kabrine gitti Başını semaya kaldırdı ve şöyle dedi:
-Yâ Rabbi! Sen'in birliğine, eşin ve ortağın bulunmadığına şahadet ederim Bu kabrin sahibinin, esnin Resûl'ün ve Habib'in olduğuna şehadet ederim Onun söylediklerini tasdik ediyorum
Eğer müslümanlığımı kabul ediyorsan, bu saatte ruhumu al! Bundan sonra, düşüp öldü
Onu, Hz Ali(ra) yıkadı Baki mezarlığına defnetti
Allah ona rahmet eylesin Bizi salihler zümresiyle haşreylesin
Amin!