Konu Başlığı: Gedik Gönderen: Eflaki üzerinde 27 Temmuz 2010, 17:40:33 Gedik
İsrail oğullarından bir rahip vardı güzellik ve cemal sahibi biriydi Eli ile sele sepet örerdi; satardı Bir gün padişahın kapısı önünden geçiyordu Padişahın hanımına ait cariyelerden biri onu gördü Hemen hanımının yanına gitti ve şöyle dedi: Şurada bir erkek var Ondan daha güzelini görmedim Sele sepetle geziyor - Onu hemen içeri al, deyince, cariye onu içeri aldı O erkek içeri girince, baktı; güzelliğine hayran oldu Şöyle dedi: - O sele sepeti at Şu elbiseyi al Sonra cariyesine döndü; şu emri verdi: - Ey cariye yağ ve koku getir Bu erkekle olan işimizi görelim O da bizimle olacak işini bitirsin Bundan sonra, o adama döndü, Şöyle dedi: - Artık, seni bu sele sepeti satmaya muhtaç bırakmayız O erkek: - Ben, senin istediğini istemiyorum, diye bir kaç defa tekrarladı Onun bu çekimser tavrına karşılık, hanım şöyle dedi: - Eğer istemezsen, seninle olacak işimizi görmedikten sonra, buradan çıkamazsın Sonra, emretti kapıları kilitletti Abid, Bu hali görünce, söyle sordu: - Sizin bu köşkünüzün üst katları yok mudur? - Vardır, dedikten sonra, cariyesine emretti: - Bunu al yukarı çıkar, elini yıkasın Dam kısmına çıktığı zaman, Yüksek bir köşk olduğunu gördü Hiç bir şeye takılmadan kendini aşağıya atabilirdi Bundan sonra, nefsine çıkışmaya başladı: - Ey nefsim! yetmiş yıldır; Rabbin rızasını istersin geceli gündüzlü hırsla O'na çalıştın Öyle bir gece geldi ki, bütün yaptıklarını bozacak Vallahi, bu gecenin hıyaneti sana gelirse, yapmış olduklarının tümünü hiç eder; Allah'ın huzuruna bu kalan işinle çıkarsın Bundan sonrasını Rasûlullah (sav)'tan dinleyelim Şöyle anlattı: - "O abid kişi, kendini aşağı atmaya hazırlanıyordu Allah-u Teâlâ : - Ey Cibril, buyurdu Cibril şöyle dedi: - Emret, yâ Rabbi! Allahu Teâlâ, tekrar şöyle buyurdu: - Kulum, dargınlığımdan, Bana karşı günah işlemekten kaçmak için; kendini aşağı atmak istiyor Kanatlarınla onu karşıla; ona bir kötülük gelmesin Cibril kanatlarını açtı; şefkatli bir ana gibi onu yere indirdi Bundan sonra karısının yanına gitti Sele sepeti yoktu; güneş de batmıştı Karısı sordu: - Sele sepetin parası nerede? - Onlar para etmedi, deyince, şöyle seslendi: - Peki bu gece ne yiyeceğiz? - Bu gece sabrederiz, diye cevap verdi Bundan sonra, karısına şu emri verdi: - Kalk tandırı yak Komşularımız tandırın yanmadığını görünce, kalpleri bizimle meşgul olur Böyle bir şeyin olmasını hoş görmeyiz Karısı kalktı; tandırı yaktı Sonra gelip oturdu Komşulardan bir kadın geldi: - Ateşin var mı? Diye sordu - Var, içeri gir; tandırdan al, dedi Kadın girdi; tandırdan ateşi aldı, çıkarken şöyle dedi: - Oturup kocanla konuştuğunu görüyorum; ama ekmeğin tandırda, nerede ise yanacak Kadın kaktı; tandırın başına gitti Bir de baktı ki: tandır ağzına kadar ekmek dolu Oradan ekmekleri aldı; kabına koydu; kocasının yanına getirdi ve şöyle dedi: - Rabbin sana böyle bir şey yapması, onun katında ikrama lâyık biri olduğunu gösterir Allah'a dua et; kalan ömrümüzü de bolluk içinde geçirmemiz için bize ihsanda bulunsun Kocası: - Bu hale sabret, dedi: ama kadın ısrar etti Bu ısrara daha fazla dayanamadı: - Olur, dedi Namaz kıldı; Allah'a şöyle yalvardı: - Allahım! zevcem bana istetiyor Kalan ömrü için ona bolluk ihsan eyle Aniden tavan açıldı; bir el uzandı Onda yakut vardı Güneş gibi evin içini parlatıyordu Kadın yakınında uyuyordu Ayağına dokundu - Kalk bak; dilediğin kadarını al Kadın şöyle dedi: - Ne acele ediyorsun Beni bunun için mi uyandırdın? Ben bir rüya gördüm Kürsülere bakıyordum Sıra sıra altınlar dizili idi Yakutla zebercetle süslü idi Ama onda bir açık yer gördüm - Bu kürsü kimin? diye sordum Şöyle dediler: - Senin zevcine ait Yine sordum: - Bu açıklık neden? Şöyle dediler: - Bu açıklık zevcinden yaptığın istek dolayısıyla oldu Bunun üzerine ben, senin köşkünde gedik açacak bir şeyi istemedim Bunun için Rabbine duâ et Allah'a duâ etti; el geri gitti" |