๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑ => Dini Hikayeler => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 19 Haziran 2009, 20:26:36



Konu Başlığı: Boyayi mi begenmedin yoksa Boyaciyimi
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Haziran 2009, 20:26:36
Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?



Hep hikmetli konuşan Lokman Hekim’in derisi siyah, dudakları da kalınmış. Değerli sözlerini duyarak hayranı olan biri bir gün bakmış ki hayalinde büyüttüğü Lokman, siyah yüzlü, kalın dudaklı biri. Şaşkınlıkla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamın içinden geçenleri sezmiş olacak ki, şöyle çıkışmış:
– Birader, neden öyle şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?

Sonra da ilave etmiş.

– Bak, demiş, benim ne yüzümün siyahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında bir tesirim vardır. Onları Yaratan öyle yaratmış, öylesine uygun görmüş. Benim tercihim değil...

Evet, insanların yüz güzelliği, yahut da çirkinliğiyle kendilerine bir pay çıkarmaları son derece yanlıştır. Ne güzellikte bir etkisi vardır, ne de çirkinlikte. Her ikisini de yaratan ve layık gören Allâh-ü azimüşşandır. İnsan kendi iradesiyle kazandığından sorumludur.


Konu Başlığı: : Boyayi mi begenmedin yoksa Boyaciyimi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 20 Haziran 2009, 01:05:07
Allah razı olsun hafızvuslatcım hisseli ibret alınası bi hikaye Tkş ler paylaşım için...
Benim de aklıma bi konu geldi cok etkilendigim bi konuyu sizlerle paylaşayım dedim sırası gelmişken...


Hic böyle bir evlenme olayi duydunuzmu?

Yüzü simsiyahtı. Ama kendisi boyamamıştı ki! Kaldı ki, kalbi bembeyazdı. Buna rağmen onu basite alanlar vardı. Dedi ki:

-Ya Resûlallah, yüzümün siyahlığı cennete girmeme mani midir?

-Asla!

-O halde beni niçin insanlar hor görüyorlar, kimse bana niçin kızını vermiyor?

-Amir bin Vehebin evine git ve
Resûlullah selamı var, kerimeni bana nikahlamanı emretti de.

Siyah yüzlü genç hemen adrestedir. Kızın yanında babaya selamı aynen tebliğ eder ve teklifi de açıkça anlatır.

Baba kızgın, hemen reddeder. Ancak, teklifi dinleyen kızcağız babasını ikaz eder:

-Babacığım, vahiy gelir de sonra seni mahcup eder. Ne biliyorsun bu olayı Rabbimin emretmediğini? Efendimiz (sav)in o emri tebliğ buyurmadığını? Hemen git, Resûlullahtan özür dile ve beni o gence nikâhla. Resûlullahın uygun bulduğunu ben de uygun bulurum.

Kızının ikazıyla mescide koşan baba özür diler:

-Söylediğinin doğru olup olmadığını bilmiyordum. Demek ki doğruymuş. Kızımı verdim. Şu anda nikahlısıdır.

Efendimizin gence emri:

-Git, evini hazırla, aile oturacak şekilde döşe.

-Benim ev döşeyecek tek dirhemim bile yok!..

-Öyle ise Aliye, Osmana, Abdurrahman bin Avfa git. Onlar sana ikişer yüz dirhem versinler.

Uçarcasına gider. Onların her biri, emredilenden fazla yardımda bulunurlar ve sıra çarşının yolunu tutmaya gelmiştir. Bir ev hazırlamak için gerekli para elde mevcut. Hele zevcesi, ümidinin de üstünde bir azizedir âdeta...

Çarşı yolunda hızla giderken kulağına bir ses gelir. Önce anlayamaz, duraklar ve nefesi kesilircesine dinler. Evet, evet yanlış anlamamıştır, doğrudur. Ses herkese ilan etmektedir:

-Ey kendini Allaha asker bilen Müslümanlar!

Derhal atınıza binin, cihada yönelin. Ordu mescidin dışında beklemektedir. Siz böyle gün için varsınız dünyada! Düşman ani baskın yapacak!

Şimdi ne olacak?.. Cihada mı gitsin, evlenmeye mi?.. Yönünü hemen değiştirir, demirciler çarşısına gider. İlk işi bir kılıç, sonra bir zırh, daha sonra da bir at almak olur. Elindeki paranın hepsini de harcamıştır. Ama cihad için lazım olan silahını da tamamlamıştır...

Sıçradığı atının üzerinde kuş gibi uçar, bekleyen orduya toz duman içinde karışır.

-Bu genç, herhalde Bahreynden gelen biridir, derler. Ancak onun siyahlığını fark eden Resûlullah Aleyhisselam:

-Sen Saad mısın? buyurur.

-Evet, deyince de dua eder:

-Ceddine saadetler!..

Kumlu çöllerden geçilir, tozlu yollardan gidilir ve nihayet düşmanla müthiş bir savaş başlar... Herkes cesaretle ileri atılır. Ama içlerinden biri herkesten de cesaretle atılır; saldırdığı tarafın adamlarını sağa sola püskürtür. Neden sonra meydan sakinleşir, düşman kaçmış, müşrikler yok olmuşlardır. Şehitler tespit edilirken, bir ses:

-Allahü Ekber! Evlenmek üzere olan Saad da şehit!

Efendimiz onun cesedi başına gelir, mahzun şekilde bakar:

-Seni Havz-ı Kevserimin başında bekleyeceğim!

Bir hayret nidası daha:

Allahü Ekber!

Sonra döner, oradakilere hitap eder:

-Kılıcını, mızrağını ve atını alın, kendisini gönüllü olarak isteyen kızcağıza verin. Babasına da deyin ki:

-Kızını vermekte tereddüt ettiğin siyah yüzlü gence Allahü Teâla cennet hurilerini lâyık gördü!

Ve hayret nidaları birbirini takip eder:
-Allahü Ekber! Allahü Ekber!...
Ahmet Sahin
 


Konu Başlığı: : Boyayi mi begenmedin yoksa Boyaciyimi
Gönderen: Ekvan üzerinde 20 Haziran 2009, 12:28:41
Allah cc razi olsun ayten,bu mukemmel hikayeyi bizlerle paylastigin icin.
Allah cc rahmet etsin,kendi yolunda cihad edip,dunyadan vazgecenlere..


Konu Başlığı: Ynt: Boyayi mi begenmedin yoksa Boyaciyimi
Gönderen: Ekvan üzerinde 10 Şubat 2011, 01:22:16


     Hikayelerin ikisi de birbirinden güzeldi maşaallah..Müşriklerin iman etmesine mani olan da bu değil miyd. zaten?İnsanların Allah c.c. katında sadece TAKVA ölçüsüyle değerli olmaları, onların kibirlerine ağır gelmişti..Siyahi bir köleyle bir tutulmayı hazmedemeyenler,kendi elleriyle ahiretlerini siyaha boyadılar..

     Ve o genç kızın idrakine hayran oldum..Babasının göremediği hakikati görmek ve emre itaatin ecrine kavuşmak ona nasib olmuş..Ne güzel..Rabbim bize de itaat edecek mutmain gönüller ihsan etsin,inşaallah..Baki Muhabbetle..


Konu Başlığı: Ynt: Boyayi mi begenmedin yoksa Boyaciyimi
Gönderen: Salihalp üzerinde 10 Şubat 2011, 09:40:39
ilk kıssayı biliyordum da ikinciyi sanırım ilk kez öğrenmiş oldum!çok etkilendiğimi söyleyebilirim!..şuan aradığım ifadeleri bulamıyorum!tek kelimeyle...Allahuekber!...