> Forum >  ๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑ > Çoçukların Dünyası > Dini Hikayeler > Al Götür
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Al Götür  (Okunma Sayısı 900 defa)
21 Mayıs 2010, 05:44:57
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Mayıs 2010, 05:44:57 »



Al Götür

Azarlar mıydı? Belki de… Nasıl bir cümle kurmalıydım? Nasıl? Hava donduruyordu. Burunları, kulakları kızartıyor, morartıyordu. Güneş buralara belki de bir haftadır uğramamıştı. Çukurlara yayılan sular üşümüş, omuzlarının içine göçen adamlar gibi kendi içine çekilmişti. Üstleri cam kırıklarına özenen çizikli kesikli buzlarla kaplıydı.

Ortalık buza kesmişti. Sıkı giyinmiştim ama kabanın altından, boğazından, düğme aralıklarından zorlayan arsız esinti beni titretmeye yetiyordu. Havayı doğrudan içime çekmemek için avucumda ısıtıyor, öyle nefes alıyordum. Kurban Bayramı’nın ilk günüydü ve ben deli danalar gibi dolanıyordum. Kendime görev bilmiştim insanlara yüz eğmeyi, bağışlanan o ağır, yaş, tüylü, kanlı, pis yün yumağını nezih bir nesne, bir elbise, katlanmış kaşmir bir palto gibi taşımayı… Üşüyordum ama mutluydum. Zordu ama bunu isteyerek yapıyordum. Şu anda haydi sen evine yollan deseler bana çok ağır gelirdi. Topladığımız postları satacak ve evimizdeki iki yoksul arkadaşın okul harcını karşılayacaktık. Geçen sene topladığı derilerle ihtiyaç sahibi öğrencilere bir ev kiralayıp içini de döşeyen bakkal, manav ve işçileri duyunca bu işi başarabileceğimize inandık. Neden olmasındı ki? Neden olmasındı.

Çıkardı, yüreği yufka hayır sahipleri ve “alın götürün” derlerdi şu deriyi. İlk defa birinden hayrına bir şey isteyecektim. Bu iş ne zorluymuş öyle! Adamın boğazına bir yumruk oturuyor. Kendi sesini tanıyamıyor insan, boğuk çıkıyor kelimeler. Sanki içinde başka biri var. Cümleler bir kuyunun dibinden geliyor gibi.

Oturduğumuz mahalleden epeyi uzaklaşmıştım. Evlerin arasındaki arsada belki on ayrı yerde kurban kesiliyordu. O zamanlar açıkta kurban kesmek yasaklanmamıştı daha. Tarlaya doğru yaklaştım. Bu yandaki adam, yüzmüş de asmış koyunu bacaklarından üç ayaklı demire. Nah orda duruyor bizim deri. Konuşmadan derdimiz anlaşılmazdı. Yaklaştım. Nasıl bir cümle kurmalıydım? Yutkundum.

Derinizi fakir öğrenciler için verebilir misiniz, başka yere söz vermediyseniz? Yok, öyle değil. Selam vererek başlamalı. Selamün aleyküm abi, kolay gelsin! Ya da merhaba mı demeli yürekten? Merhaba amca! Kolay gelsin! Eline sağlık, sen mi yüzdün koca hayvanı? Bravo be amca, yaman kasapmışsın yani! Derisini diyecektim, hayvanın, eğer söz vermediyseniz başka bir yere… Yani… Fakir arkadaşların okul harcı için şey edecektik sizden… İsteyecektik yani! Acaba nasıl karşılayacaktı. Ya terslerse! Ya bön bön bakar da bişeycik demezse! Ortalıkta kalır mıyım şap gibi! Delikanlılığı çizdirir miyiz? Eeee! Çizdirirsek çizdirelim façayı. Ucunda ölüm yok ya şunun! Tam o sıra elinde bıçağıyla bana baktı.

Yüzüm allak bullak yakalandım. Gözlerinde, işine yoğunlaşmış adamların durgunluğu, donukluğu vardı. Gözbebeklerim, istemeden, sağda duran yüzülmüş, katlanmış kirli sarı deriye gitti. Tüyleri yer yer pıtraklıydı. Dikenlerin üstüne öylece bırakılıvermişti. Yeniden baktım adama. O da bakışlarını çevirdi deriye. Demin derleyip toplayıp tuzladığı koyun derisi orada duruyordu. Gözü yeniden gözlerimdeydi. Donuk bilyelerde bir ışıltı sezdim.

Gözbebekleri candan bakmaya başladı. Bi daha pıtraklı posttan yana baktım. Ne de güzel duruyordu orada. İşte öylece duruyordu. Yutkundum. Adama dönüp “merhaba” diyecek oldum. Merhabanın me’si dudaklarımın arasından sanki benim sesim değilmiş gibi kalın, derinden dökülüverdi ayaklarımın dibine. Sesim adama ulaşacak kadar güçlü değildi. Kendi sesimden ürperdim. Bu kez yüzünde de belli belirsiz mülayimlikler yakaladım.

İşte bıyıklarının üstündeki çizgi basbayağı dostane kıvrılıyor. Kaşları sanki yardımsever bir kalbin bayrağı gibi kıvrımlanmış. Ya gözleri? Gözleriyle “Al götür, senin olsun!” işareti yaptı sanki. Şaşırmıştım. Sahiden öyle mi demek istemişti? Hayretle baktım. Kalbim gümlemeye başladı. Evet, gülümsüyordu. Kafasını evet demeye salladı. Evet, sahiden al götür diyordu be yahu!
Kaptığım gibi koltuğumun altına sıkıştırdım. Gülümseyerek “Allah hayrını kabul etsin.” dedim. Dedim amma duyurabildim mi bilmiyorum. Gerisin geri döndüm, uçar gibi yürümeye başladım.

Koltuğumun altındaki sıcacık deriyi biraz daha sıkıştırdım kendime, içime doğru bastırdım. Bedenimde kendimden başka bir ben daha vardı; sıçramak, kanatlanmak, pır pır uçup gitmek istiyordu. Ama bedenim buna izin vermiyordu. Havalandı havalanacak uçaklar gibi yarı yerde yarı gökte sekip duruyordum.

 Şemseddin YAPAR

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Al Götür
« Posted on: 29 Mart 2024, 01:00:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Al Götür rüya tabiri,Al Götür mekke canlı, Al Götür kabe canlı yayın, Al Götür Üç boyutlu kuran oku Al Götür kuran ı kerim, Al Götür peygamber kıssaları,Al Götür ilitam ders soruları, Al Götürönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes