> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Din Psikolojisi > Süreç olarak iman
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Süreç olarak iman  (Okunma Sayısı 1967 defa)
10 Kasım 2010, 13:00:49
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 10 Kasım 2010, 13:00:49 »



4- Süreç Olarak îman
 

4.1 İmanı Doğuran Kriz :

 

İnsandaki psikolojik eğilimler, kişiyi farklı yönlerde tercihe zorlayan bir “karmaşıklık” özelliğine sahiptir. “Çatışma” kavramı, günümüz psikolojisinin önemle üzerinde durduğu bir psikolojik süreçtir. İnsan, çok yönlü ihtiyaç ve is­tekleri, talep ve ideallerinin güdülemesiyle davranışta bulunan, gerilimli bir tabiata sahiptir, insanın ge­rilimli tabiatı, Allah ile kurulan iman ilişkisini, bu­nalım ve çatışmaların merkezi haline getirebilmektedir. Esasen iman, psikolojik gerilimleri denge hâlinde tutan bir güven ilişkisi olarak ger­çekleşir [287]. Fakat, ilişkiye dayalı bir hareket olarak imanı oluşturan  unsurların  herbiri,  duygusal bir karşı hareketi davet etmeye elverişlidir.  İnsan ta­biatında imana olduğu kadar inançsızlığa doğru da çeken eğilimler karşı karşıya yer almaktadır.   Bu durum, imanın oluşumunda ortaya çıkan krizlerin gerçek sebebidir. Kriz anında mümin kişinin durumu şöyledir: Dinî tebliğ onun için anlam kazanır. İmanın teklif ettiği şey ona mâkul gözüktüğü gibi, kendi arzu ve ideallerine de uygun olduğunu hisseder. Elbetteki bu durumdaki kişi kendisini, dinî tebliğ ile önceden kurulmuş  bir  uyum  içerisinde  bulmaz.   Zekanın uyanmasından itibaren, tenkitçi bir dikkat ile dinî mesajı dinler; sorular sorar ve şüphelerini dile getirir. Aynı şekilde inanan kişi, uzun bir zaman çelişen ar­zuların gerilimini yaşayabilir. Fakat sonuçta, devam edip giden kabul ve tasdik varoluşu yön­lendirmektedir. Bu anlamda iman, bir yandan so­ruların, şüphelerin ve karşıt eylemlerin altüst ettikleri ve diğer taraftan iman fiil ve ifadelerinin tasdik ve teyit ettikleri bir ruhi durumdur. İşte kriz, bu ruhî denge durumunun altüst olmasıdır. Krize has olan ve ona yoğunluk kazandıran şey, iç bölünmenin, insan ve Allah arasındaki gerçek bir karşıtlığa dö­nüşmesidir. Kriz esnasında imana zıt olan tutkusal hareketler (hevâ güdüleri), tam anlamıyla insanî olan kendi gaye ve değerlerini zorla benimsetirler. Ba­ğımsızlık ve hürriyet özlemi, güç arzusu, kendi üs­tüne kıvrılan bir aklın tasdiki gibi insanî amaçlara kişi kendisini duygusal olarak bağlı hisseder. Şüp­hesiz bu esnada dinî mesaj henüz insanı sor­gulamaktadır. İnsanın hakikate açık olması ve kendi varoluşu içinde, hiçbirşeye benzemez olan Allah tarafından sevilmek ve desteklenmek arzusu sebebiyle, dinî mesaj anlam kazanmaktadır. Bununla birlikte iman, insanî arzulara karşı bir mesafe yaratır; o, bir başka yere hareket etme, bir başka düzene geçiş, kendi insaniliğinin sınırlarını aşarak Allah'a doğru bir göçtür. Ciddi bunalım anlarında “sadece bir dü­zenden bir başka düzene geçiş değil, fakat kişinin kimlik ve sürekliliğinden vazgeçme” [288] de vardır. Dinî hidayetler ve mistiklerin yaşadıkları tecrübeler, böylesi bunalımlara örnek teşkil ederler. Fakat çoğu inananlar da bu bunalımları geçirirler ve ancak kişiliklerinin de­ğişime uğraması veya bir kopukluğun ötesinde, kendi mümin kimliklerini yeniden ele geçirirler. [289]

 

4.2 Çatışmalar :
 

Dinî iman ve inançsızlığın te­melinde yer alan eğilimler, temelde bütün in­sanlarda ortak olmakla birlikte, muhteva ve yo­ğunlukları bakımından her ferdin kendine mahsusturlar. Bu tabii eğilimler, yaşanan tec­rübelerce yavaş yavaş şekillendirilmiş olarak in­sanda yapı kazanır. Arzuların çekiciliği ve buna karşı gelen dirençlerin ters hareketleri imanı iç bö­lünmeler, sorumluluktan kaçmalar, tutkusal veya güçsüzlüğe bağlı reddetmeler, tenkitçi sorular ve gitgide gelişen rızalar hâline koyar. İmanı bir bu­nalım hâline koyan çatışma kaynakları şunlardır: [290]

 
a) Bağımsızlık ve Bağımlılık
 

Psikolojik kendiliğindenliği ile insan sınırsız ba­ğımsızlık arzu etmektedir. Bu, Gazzâli'nin “rabbâniyet” olarak isimlendirdiği [291], günümüz psi­kolojisinde de genel olarak “narsizm” kavramıyla dile getirilen, insan tabiatının temel bir vasfından kay­naklanmaktadır. Herşey olmak, herşeye güç yetirmek, “ulûhiyet”, bağımsızlık, kendine yeterli olmak, üs­tünlük, kulluk ve tevazudan uzaklaşmak.., bu özel­liğin yol açtığı arzulardır. Böylece, kendi bağımsızlığını tasdik etme ve başkaları tarafından tanınma kay­gısının, en köklü arzulardan, insan davranışını yö­neten güdülerden birisi olduğu anlaşılmaktadır.

Allah'a inanmak, bir bağa razı olmak ve varoluşsal bağımlılığı kabul etmekdir. Her bağ kendi bağımlılığını ihtiva eder; bu arzu edilmiş olsa bile, kaçınılmaz olarak bağımsızlık eğilimine çarpar. Allah'a inanma, güven ve rıza ile bağlanma, en köklü bağımlılığı kabul etme anlamına gelir. İşte imanın çözmek zorunda olduğu en büyük çatışma, bağımsızlık ve bağımlılık arasında mevcut olan çatışmadır. Bu kutupluluk, dinî iman krizinin başlıca yeridir. Bu kutupluluk dolayısıyla, insanda dinî ha­yatın  canlanması, bağımsızlığı ortadan kaldırmaksızm ve bağımlılığı reddetmeksizin bir çö­züme   ulaşmakla   mümkün   olmaktadır.   Çatışma durumunda, derhal inkâr edilmeyen, fakat ne kendi kendine ne de başkalarının önünde açıkça tasdik edilmeyen   bir   imanın   çelişkili   tutumları   ve   te­reddütleri içerisinde yaşanılır.   İman,   değişik bağ modelleri ve bağımsızlıktan vazgeçme demektir. Tek başına insanın kendiliğinden sahip olduğu şuur, bağımsızlığa duyulan güçlü  eğilimi,  kendini ken­dinin   efendisi   haline   koyma   arzusu   hâline   dö­nüştürebilir.  Hangi şekilde olursa olsun her dinî bağda, insan için tabii bir ideal gibi gözüken ba­ğımsızlığı   sınırlandıran  ve   azaltan  bir   şeyin  va­rolduğu  algılanabilmektedir.  Bazı psikolojik araş­tırmalar [292], tam  anlamıyla kendini gerçekleştiren kişilerin, diğerlerinden daha az dindar olduklarını göstermektedir. Ayrıca    hakimiyet, tutku,  ba­ğımsızlık ve saldırganlık, kendini beğenme, kendi kendini yeterli görme,  kendi gücüne  sınırsız gü­venme tutumları ile dindarlık arasında olumsuz bir ilişkinin varbğı da müşahede edilmektedir.  Buna karşılık, kendi kendinin değerini alçaltma, tenkitsiz itaat, bağlanma ve uyum, benlik saygısından yok­sunluk, kısacası “menfî kendilik duygusu”[293]na yol açan kişilik yetersizliklerinin de gerçek bir iman ilişkisine  yol   açabileceğini   söylemek   pek   uygun olmaz. Esasen iman, bir orta yol alarak tasvir edilebilir. Bu orta yol, kişinin bir ölçüde kendini bı­raktığı yan otomatik bir tavrın sonucu olmayıp, ak­sine insanın bütün gücünü ve dikkatini bir araya topladığı yüksek bir ruhî faaliyet olarak vardır. Yani imanın temsil ettiği orta yol, her iki aşın tarafın en belirgin şekilde kayıp değil, hazır olduğu, par­çalandığı değil, bütünleştiği dengeleme anıdır [294].

Bu çatışmanın çözümlenmesi, kişinin kendini yeni bir ilişki içine sokmasına bağlıdır. Ancak bir rıza fiili olarak iman çözümü gerçekleştirir ve zaten iman da rızanın bir sonucudur. Bu sürecin zamanı, duygusal bağlanma ve fikirlerin yeniden gözden geçirilmesinin gerektirdiği, kısa veya uzun bir süreye yayılır.

Günümüz insanının en belirgin özelliği, Allah karşısında kendi bağımsızlığını ilan etmiş olmasıdır. “Allah” lafzı, en fazla insandaki bu kendi kendinin efendisi olma özlemine çarpmaktadır. Çünkü bu lafzın ifade ettiği mânâ insana, köklü ve kesin eksikliğini bildirmektedir. Oysa ki insan, ken­disinin “mutlak kudret”i hayali içerisinde ya­şamaktadır. Bazı psikologların “ilâhlık kompleksi” adını verdikleri bu eğilim, narsist özellikteki bü­yüklük fikirleri tarzında kendisini ifade etmektedir.

Dünyayı tesadüfler veya zaruretler kanunu ile açıklamaya çalışan günümüzdeki bilimsel teoriler, böylece dinin öne sürdüğü görüşün aksini ifade etmiş oluyorlar. Vergote'a göre [295] bu tartışmanın sebebi, esas olarak “dünyayı fethetme zihniyeti’dir. Dünyayı fethe yönelen insan, Allah'ı bir müttefik olarak değil, bir rakip olarak görmektedir. Bunun sebebi, açıkça, ilâhî hukuka bağlı insanın dinî düşüncesini başından savmak arzusudur. Din ile çatışan evrimci teori de insanın bağımsızlık eğiliminin bir ifadesidir. [296]

 
b) Cinsellik
 

İnsan tabiatının temel boyutlarından birisi olan cinselliğin, iman hareketi içerisinde çoğu zaman bir çatışmaya yol açtığı bilinmektedir. Erken ya da geç ergenlikte ortaya çıkan entellektûel mahiyetteki dinî şüpheler, cinsî keşiflerle ittifak kurarak, imanı sorun hâline getirebilmektedir. Yetişkinlğin ilk ikin­ci yarısından sonra bazen aynı ittifak, hayal kırıklığına uğramış umutlar ve daha önce ger­çekleştirilmiş olan varoluş sınırlarını aşma arzusuyla şiddetlenmiş olarak, yeniden meydana gelir. İlk olarak cinselliğin başlattığı dini kriz içinde, ahlâkî problem ilk ve en göze çarpanıdır. Dinî ahlâkın, cinselliğin sağladığı zevkleri elde etme hür­riyetini sınırlandırmış olması, bu ahlâkın ilâhî te­melini redde sevkedebilmektedir. Bununla birlikte, iman krizinin doğuşu sırf ahlâkî problemle açıklanamayacak çok karmaşık bir özelliğe sahiptir.

Uyanışından itibaren cinselliğin yüklü bu­lunduğu isyan gücü ve bu gücün yeniden ortaya çıkartılması, cinselliğin kendi çocukluk geçmişine bağ­lanarak açıklanmaya çalışılmaktadır [297]. Çocuk biyolojik olarak henüz olgunlaşmamış olduğu için, zihnî ve duygusal bakımdan uzun bir bağımlılık dö­nemi yaşar. Çocukta, henüz şuuruna tam olarak varılmayan bazı tasavvur ve duyumlardan meydana gelmiş olan çocukça bir cinselliğin varlığı bi­linmektedir. Fakat ergenlik dönemine ulaşıldığında, cinsiyetin uyanışıyla birlikte genç kendisini, şimdiye kadar tatmadığı bir arzu, güç ve zevkin içine düşmüş olduğunu keşfeder. Bir hayat sırrına sahip olmanın duygusuyla birlikte, çocukça bağımlılığın yaşandığı bir geçmişi aşma arzusu da kendisini gösterir. Bu bağlamda, cinsel ahlâkı buyuran din, çocukluk ba­ğımlı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Süreç olarak iman
« Posted on: 19 Mart 2024, 12:57:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Süreç olarak iman rüya tabiri,Süreç olarak iman mekke canlı, Süreç olarak iman kabe canlı yayın, Süreç olarak iman Üç boyutlu kuran oku Süreç olarak iman kuran ı kerim, Süreç olarak iman peygamber kıssaları,Süreç olarak iman ilitam ders soruları, Süreç olarak imanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes