> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Din Psikolojisi > Müslüman psikologlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müslüman psikologlar  (Okunma Sayısı 6994 defa)
11 Kasım 2010, 12:49:03
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 11 Kasım 2010, 12:49:03 »



2- Müslüman Psikologlar ve Psikoloji Teorileri
 

İslâm âleminde gelişen birçok bilim dalı gibi, Nefs îlmi'nin de temelde îslâmî nassların ışığında vücut bulduğunu, sonraları da eski felsefe ve kül­türlerin kavram ve bilgi birikimlerinden yararlana­rak gelişip zenginleştiğini söylemek mümkündür. Ortaçağdaki ansiklopedik ve bütüncü ilim geleneği içerisinde yetişen sistematik âlim ve düşünürlerin çoğu, Nefs ilmi alanına giren meselelere kafa yormuşlardır. Bu alanda yazılan müstakil kitap ve risalelerin yanısıra, bazı Îslâmî ilimlerin bünyesi içe­risinde de psikoloji konularına yer verildiği görül­mektedir. Meselâ, Kelâmla ilgili eserlerde duyum, idrak, irade, iman, hidâyet., gibi konular yer alır. Elbetteki burada asıl amaç psikolojik bir incelemeyi sonuçlandırmak değil fakat inançla bağlantısı bakı­mından bu konulara açıklık getirmektir. İnsan nefsiyle ilgili en derin tahlilleri şüphesiz ki mutasavvıf­lar yapmışlardır. Nefsin en derin ve karanlık bölgelerine inerek, ruhanî olgunlaşma yolunda ya­şadıkları derûnî ve batınî tecrübeleri tasvir etmeye çalıştılar. Ruhanî yolculuk boyunca sürekli değişen dinî duygu ve heyecanları (hâl), az çok kalıcı dinî şuur halleri (=makam) hakkında bilgiler verdiler. Tasavvuf geleneğinde “İlm-i Ahvâl” denilen şey, sûfinin tecrübe ettiği iç tecrübeler, duygu ve heye­canlar bütünüdür. Nefsin tabiatını ve ondaki gelişip olgunlaşma gücünü sûfilerden daha iyi kavrayan olmamıştır. Ancak tasavvuf, psikolojik araştırma bakımından dikkatini yalnızca sûfinin sübjektif tecrübelerine ve şeyh-mürid arasındaki ilişki ve etkile­şime hasretmiştir.

İslâm aleminde psikoloji ile içli dışlı bir başka bilim dalı da Ahlâktır. Bu alanda yazılan eserler ge­nellikle psikolojik bir temelden hareket eder. Nefsin, dinin istediği olgunluk ve yüceliğe ulaşması için, bunu engelleyen ve ona ulaştıran güç ve etki kay­naklarının çok iyi bilinip tahlil edilmesi temel bir yöntem olarak benimsenmiştir. Bu bakımdan, nef­sin tabiatı, güçleri, hâlleri, iyi ve kötü huyların çıkış yerleri, arzu ve dürtülerin denetim altına alınması­nın yolları, bu ilmin genel çerçevesini oluşturmak­taydı.

Psikoloji alanında görüşler geliştirmiş ve eserler vermiş olan bazı müslüman ilim adamlarını ayn ayrı ele alarak, bu konuda daha aydınlatıcı bir fikir elde edilebilir. [60]

 
Haris el-Muhâsibî (165/781-243/857)
 

Sûfi eğilimli bir bilgin ve düşünürdür. Eserlerinde genel olarak insanın iç yaşantılarını konu edinmiş ve dinî bakış açısıyla bunları tahlile çalışmıştır. Sağlam bir dinî tecrübe ve şuur elde etmenin psikolojik şart­ları üzerinde geliştirdiği görüşler bakımından o, ger­çek bir din psikoloğu sayılabilir. Onun eserlerinde ya­bancı kültür ve medeniyet çevrelerinin etkisine hemen hemen hiç rastlanmaz; kavramlarını ve termi­nolojisini tamamen Kur'ân'dan almıştır. Bu bakım­dan Muhasibi, İslâm psikolojisinin öncüsü sayılabilir. [61]

 
a) Nefsi Tanımada İç Gözlem
 

Muhasibi, şuur hâlleri ve iç yaşantıları sistemli olarak incelemeyi bir metod olarak geliştiren müs­lüman bir psikologtur. İç gözlem, onun insan davra­nışlarını anlama ve yorumlamada en çok başvurdu­ğu bir yöntemdir. Bunda onun izlediği iki amaç vardır: Birincisi, nefsin eğilimlerinin davranışlar üzerindeki olumsuz etkilerini kontrol altına almayı sağlayacak bir “içgörü” elde etmektir. Bunun için o, tecrübeye dayalı yaklaşıma büyük önem verir; çünkü, “sınanıp denenmeden nefsin içyüzü bilin­mez”. İkincisi ise, bunun da ötesinde, insanın varlık yapısını meydana getiren psikolojik güç ve fonksi­yonların ve bunların temel özelliklerinin bir tahlil denemesini yapmaktır. Bu görüşleriyle Muhasibi, günümüzdeki “hümanist psikoloji”nin savunduğu görüşlere büyük ölçüde yaklaşmış olmaktadır. [62]

 
b) Psikolojik Merkezler ve Fonksiyonları
 

Muhasibi, insanın varlık yapısını Kalb, Akıl ve Nefs üçlüsünden meydana gelmiş olarak görür. Psikolojik hayatın merkezi kalbtir; duygu, düşünce ve irade gibi bütün ruhî fonksiyonlar buradan kaynak­lanır. Dolayısıyla o, düşünen, hisseden, arzu eden, zaman ve mekân ötesiyle, aşkın (gayb) âlemle in­sanın bağlantısını kuran, kurduğu bu bağlantıyı in­sanın etkinliğini biçimlendirecek hâle sokan güçle­rin toplamı, bunların nominal varlığıdır. Kalb; akıl, nefs ve şeytan'dan gelen etkiler (Hatârat) çerçeve­sinde bir davranış ortaya koyar. Etki kaynakların­dan kalbe gelen uyarıcılar orada bir duygu, düşün­ce, arzu ve kararın oluşmasına yol açarlar. Bunlardan kalbin onayından geçen ve onun eğilim­lerine uygun düşenler gerçekleşir; uygun düşme­yenler ise engellenir.

Doğuştan gelen bir kabiliyet olan Akıl, insandaki bilgi organıdır. Aklın bilmesi iki şekilde olur. Birin­cisi, Muhâsibî'nin “fehm” dediği ve inançlı-inançsız bütün insanlarda ortak olan, dile getirileni” anlama kabiliyetidir. Bu, duyular vasıtasıyla algılanan izle­nimleri manalı bir bütün hâlinde birleştirme ve kav-ramlaştırma gücüdür. Bir de aklın pratik yönü var­dır ki, buna “basiret demektedir. Bu güç; Allah'ı, dinin hükümlerini, var olan şeylerin değerlerini doğrudan doğruya bilip kavramayı sağlar.

Muhâsibî”nefs” kavramını, insan kişiliğinde yer alan içgüdü, istek ve eğilimler bütünü olarak değer­lendirir. Nefsin kendi yönündeki ilkel eğilimler bü­tünü, yani nefsin nefsi “neva” olarak adlandırılır ki, bunun aslı ve muhtevası arzu ve istekler (=şehevât)dir, Nefsteki bu arzuların bir sonu yoktur; bu da nefsin değişkenlik karakterini gösterir. Şeyta­nın insanı etkilemesi bu istek ve arzular kanalıyla olur. Bunları bütünüyle yok etmek, ortadan kaldır­mak mümkün değildir. Ancak bu arzular kalbe ulaştığı zaman, güdü karakterini kazanmadan etki­siz hâle getirilebilir. Çünkü nefis insanın bütünlüğünden (kalb) bağımsız olarak bir davranışı oto­matik gerçekleştiremez. [63]

 
c) Dinî Şuur ve Dinî Arzu
 

Kalbin  kendine  ait bir idrak  şekli vardır ki, Muhasibi buna “marifet” demektedir. Marifet; sezgi­sel, vasıtasız, doğrudan bir algılama, tecrübe edilen şeyin kavramlaştırılmadan yaşanmasıdır. Bu bütün bir iç tecrübe, iç hâldir. Marifet, bütün psikolojik fonksiyonların temelini oluşturur; irade de bundan kaynaklanır.  Kesintisiz,  sonu olmayan bir süreç, daimî bir şuur akışı olan marifetin asıl konusu Allah'tır. Böylece Muhasibi, günümüz din psikologlarının “dini tecrübe” kavramı çerçevesinde ifade et­tiklerini, bu marifet kavramıyla anlatmış olmakta­dır. Ayrıca o , böyle bir sezgisel iç tecrübe yoluyla elde edilmiş olan idraklerin “belirsizlik” özelliğini de çok iyi tesbit etmiştir. Ona göre marifet, davranış yönünden kavramsal bilgiden daha kuvvetlidir; sü­rükleyici ve bütünü kavrayıcıdır, fakat kendi içinde doğru ile yanlışı biribirinden ayırdetme gücü yok­tur. Yani,  kalbe gelen etkilerin  (=hatârat)  geldiği kaynağı, yaşanan bu tecrübenin kendisi vasıtasıyla belirlemeye imkân yoktur; bu ancak ilim ve düşün­me ile olur.

Muhâsibî'ye göre dinî-ahlâkî davranışın değerini belirleyen şey “niyet”tir. Niyet, insanın bir işi bir amaçla yapmak istemesidir. Dinî niyetin muhtevası, Allah'a karşı duyulan saygı ve sevgidir. Bu niyet içerisinde gelişen ruh hâlleri ve davranışlar gerçek bir dinî değer ifade ederler. Mümin insan, korku ve ümit arası bir psikolojik gerginlik içerisinde yaşar; bu da ondaki dinî şuuru canlı ve dinamik kılar. Dinî tecrübe içerisinde yaşanan korkunun objesi Allah'ın zâtı olmayıp, daha çok kişinin Allah karşı­sında hissettiği dinî sorumluluktur. Muhasibi, ölüm şuurunu da ciddi bir şekilde tahlil eder ve onda, ki­şinin dinî arzu ve niyetini güçlendirici bir imkân görür [64].

 
Farâbî (258/870-339/950)
 

Büyük filozof Farâbî'nin psikoloji görüşleri büyük ölçüde Aristo etkilerini taşır. Bununla birlikte, bütün felsefesinde olduğu gibi o, bu konuda da İslâm inanç ve öğretileriyle bir uzlaşma arayışı içerisinde gözü­kür, idrak teorisinde “Faal Akıl”a Aristo'dan çok fark­lı olarak yüklediği mânâ ve vahy olayı ile ilgili değer­lendirmeleri bunun örneğini ortaya koyar. [65]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müslüman psikologlar
« Posted on: 19 Mart 2024, 05:49:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müslüman psikologlar rüya tabiri,Müslüman psikologlar mekke canlı, Müslüman psikologlar kabe canlı yayın, Müslüman psikologlar Üç boyutlu kuran oku Müslüman psikologlar kuran ı kerim, Müslüman psikologlar peygamber kıssaları,Müslüman psikologlar ilitam ders soruları, Müslüman psikologlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes