๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Din Psikolojisi => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 11 Kasım 2010, 12:17:21



Konu Başlığı: Dini motivasyonlar derneği
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 11 Kasım 2010, 12:17:21
7- Dinî Motivasyonların Değeri
 

Dinî bakış açısıyla güdüler, hem belirsiz ve hem de çift yönlü bir özellik gösterirler. Bunlar, dayan­dıkları dinin aleyhine de dönebilirler. Herhangi bir insanî istek ve ihtiyaçla Allah'a yönelen ve O'ndan taleplerde bulunan kişi, bazen bunlara hemen kar­şılık bulamadığında hayalkırıklığına uğramakta, bu da dinî inanç ve değerlerin objektif gerçeği olmayan bir yanılsama olduğu kanaatini ve sonuçta da isya­nı doğurabilmektedir.

Güdülenme  kavramı,   din  ile  ittifak  kurarak, onunla çift yönlü bir ilişkiyi sürdüren ruhsallık içi bir dinamizmi ifade etmektedir. Güdülenmeye bağlı çift yönlülük, gerçekten yaşanmış din ve din tara­fından takdim edilen tebliğler arasında bir uygun­suzluğu ifade eder. Bu durum bir çatışma sebebi­dir. Çatışma, ya fonksiyonel ilişkinin kaybolmasını izleyen dinî ilgisizlik durumuna sevkedebilmekte ya da yeni bir dinî anlamın keşfedilmesi anı da olabilmektedir. Çatışma sebepleri dolayısıyla dinden yüz çeviren kimse, kesin olarak bu uygunsuzluğun şuu­runa varamaz. Böyle olmasaydı o, dini kendisinin kabul   ettiği   anlamıyla   aynileştirmeyecekti. Bu durum açıkça gösteriyor ki, psikolojik kendiliğindenlik ve din arasındaki iç uygunsuzluk ne kasıtlı­dır ne de şuurludur; zira kimse onu şuurlu bir iki­yüzlülük olarak yaşayamaz. Dinî krizin, kişi onun şuuruna vardığı zaman, muhtemelen dinden uzaklaşma ile sonuçlanması bunun ispatıdır.

Bu anlayış çerçevesinde denilebilir ki, kişilerin kendi kendilerinin haberi olmadan gerçekten yaşa­mış oldukları dini yöneten dinamizmler, yani güdü­ler şuurdışıdırlar. Burada, genel olarak dinî olanla­rı, kişinin sosyal, bensever ve hayati ilgileri içinde bütünleşen unsurlardan ayırdeden marifetli bir “psikolojik kendiliğindenlik” vardır. Kişinin hiç bil­mek istemediği bir başka tatmin objesi sözkonusu olmayıp, aksine ruhî kendiliğindenliğin izlediği gaye kabul edilmiş bulunmaktadır. Kişinin burada tanı­madığı şey, daha ziyade seçici olarak yorumladığı ve kendi insanî amaçlarına uydurduğu dinî tebliğlerin davetine uygun şekilde kendi ilgilerinin değişikliğe uğramasına imkân açmaktır.

Güdülenme psikolojisinin bakış açısı, yaşanmış dinin içinden bir kesit vermektedir. Kabul ve ifade edilmiş din ile uyumsuzluklar içinde bulunan şuur-dışı güdüler dini, dinî inancın niyetine sahip olan insanı, kendi amaçlarına doğru çekmektedirler. Gü­düler ilk nazarda kendilerinin din tarafından sorgu­ya çekilmesine izin vermemekte, hatta direnç gösterebilmektedirler. Bununla birlikte, insan bu psikolojik kendiliğindenliğin sürüklediği çaresiz bir uyumcu değildir. Şüphesiz, güdüler tarafından ka­rartılmış fakat onları aşan bir niyet mevcuttur. Bu niyet, hiç olmazsa birazcık, insanı bizzat kendisinin merkezinden uzaklaştırarak onu, kendisine bir başka realitenin varlığı olarak aklına gelen bir (aşkın) realiteye doğru çevirir. [204]