5- Dine Dönüş ve Din Değiştirmenin Gelişim Safhaları Kişinin dinî durumunun değişmesiyle ilgili çok karmaşık süreçleri anlaşılır bir şekle sokmak için bir model hâlinde ele alıp incelemek gerekmektedir. Bu model, günümüzdeki şartlar esas alınarak ve çok sayıda araştırma ve malzemenin incelenmesiyle geliştirilmiş olmakla birlikte, üniversel ve değişmez değildir. Değişik din ve kültürlerde müşahede edilen dine dönüş ve din değiştirme olaylarındaki ortak noktalar üzerinde geliştirilen bu modelde [512], islâmî hidayetlerdeki bazı farklı yönleri biz ayrıca belirtmeye çalışacağız. [513]
a- Kanaat ve Bunalım Safhası : Hidayet süreci genel olarak bir bunalım ve tatminsizlikle başlamaktadır. Bu, kişinin psikolojik benliğinde sarsılmaların başladığı, kendinde birşeylerin değişmesi gerektiğine tam olarak kanaat getirdiği dönemdir. Bu durum, kişinin içinde yaşadığı sosyo-kültürel ve dinî çevre ile etkileşim ve ilişki çerçevesinde anlam kazanmaktadır. Çağdaş toplum, herşeyin insanî ölçülere indirgendiği ve insanı aşan bütün değerlerin safdışı bırakıldığı bir özellik arzetmektedir. Sanayileşme, şehirleşme ve yoğun haberleşme, toplum hayatında geleneksel dinî değerleri önemsiz hâle getiren lâikleşme ve dünyevîleşmeyi beraberinde getirmiştir. Modern toplum kültürel çoğulculuk üzerine kuruludur. Eski toplumlardaki dinî kimlik ve bütünlüğün yerine, çok yönlü dinî tercihler ve ideolojik farklılaşmalara imkân veren hareketli bir sosyal yapı oluşmuştur. Geleneksel dindarlığa, dinin bazı esaslarına karşı itiraz ve tenkitler, dinî ilgisizlik, dine kökten karşı olma ve inançsızlıklar günümüz toplumlarında yaygın tutumlardır. Bu kültürel çoğulculuk ve dinin manevî ihtiyaçları karşılama fonksiyonunun etkisiz hâle getirilmiş olması ve aşın dünyevîleşme insanlarda güvensizlik, yalnızlık, yabancılaşma, umutsuzluk, amaçsızlık ve huzursuzluk gibi psikolojik sıkıntılara yol açmaktadır. Özellikle son yıllarda, çağdaş insanın zihniyet ve kimliğini oluşturan ideoloji ve sosyal sistemlerin başarısızlığı ve çöküşü, insanlarda bir boşluk meydana getirmiştir.
Çoğu hidayet olayında, kişinin içinde yaşadığı çevreden bunaldığı görülmektedir. Bu bunalım dinî siyasi, ahlâkî, kültürel, psikolojik, sosyal ya da daha benzeri sebeplere bağlı olabilir. Kişi, yeni tercihler sunan bir hayat tarzıyla da karşılaşabilir. Bu safhada huzursuzluk, tatminsizlik ve sıkıntı giderek yoğunlaşır. Şahsî uyumsuzluklar, ahlâkî kusurlar kadar, bazı olumlu istek ve idealler, yeni tecrübeler ve düşünceler kişiyi değişime hazır ve elverişli hâle getirirler. Suçluluk ve günahkârlık duyguları ve buna bağlı olarak yaşanılan hayattan iğrenme, ahlâkî ilkelere uygun ideal bir hayata duyulan büyük arzu ve özlem, ölüm korkusu, cehennem azabı korkusu, tara bir zihnî ve ruhî tatmine ulaşma isteği gibi duygu ve eğilimler kişiyi etkisi altına alırlar. Çoğu zaman kişi kendisini çevresinden kopmuş, yalnız ve nefret dolu hissetmeye başlar. Böylece, bunalım esnasında kişinin daha önce benimsediği hedefler ve standartları, içinde yaşadığı kültür değerleri anlam ve fonksiyonunu yitirirler. Kişi kendisini yalnız, engellenmiş, yapması gereken birçok şeyi yapamaz bir durumda algılayabilir. Bu da kişinin hayatında büyük rahatsızlığa ve huzursuzluğa yol açar. Bu sıkıntıları azaltmak ve arzu duydukları amaçlara ulaşmak için insanlar yeni alanlar aramaya başlar. [514]
b- Arayış, Araştırma ve Karşılaşma Safhası : Bunalımın doğurduğu gerginlik ve sıkıntılar, bazı insanlarda bir noktaya kadar şuurdışı daha sonraları kısmen ve tamamen şuurlu arayışlarla devam eder. Bazı islâmî hidayetlerde açıkça görüldüğü gibi, hidayet adayında fıtrî din duygusunun kendiliğinden uyandığı ve kişiyi etkin bir şekilde yönlendirdiği müşahede edilir [515]. Genelde bu tip insanlar temiz yaratılıştı, sağlam ve dürüst karakterli kimselerdir. Bunlar, içinde yaşadıkları çevre ile tabiatları bakımından uyum sağlıyamayan, çağdaş tüketim toplumunun maddeci değerlerine karşı içten gelen bir tepkiyle karşı koyan kişilerdir. Bu tip insanlar, toplumdaki kötülüklere pek bulaşmadan, kendi şartlarında namuslu ve ahlâklı bir hayat çizgisi üzerinde arayışlarını sürdürürler. Toplumun standart değerleri ile yetişmiş bir kısım insanlar ise, bir süre sonra bunların belirlediği yaşama biçiminden zevk ve tatmin almamaya ve onlardan nefret edip uzaklaşmaya başlarlar. Buna bağlı olarak da yeni arayışlar içerisine girmek onlar için zorlayıcı bir durum olarak gözükür. Dindışı bir ortamda yetişmiş olmalarından dolayı, sistemli bir dinî bilgi ve inanca sahip olmamakla birlikte, tanımını yapamadıkları yüce bir varlığa doğru kendilerini içten bir itiliş hâlinde bulanlar da vardır [516]. Bütün bunların yanında, kendi toplumunun değerlerine karşı tenkitçi bir görüş açısı geliştirmiş bulunan, hakikat sevgisi ile güdülenmiş olarak, sistemli araştırmalar içerisinde bulunanlar da vardır.
İster pasif bir arayış içerisinde bulunsun, ister aktif bir araştırmacı olsun; hidayet adayları dinî değişim için gerekli olan zihnî, hissî ve pratik birtakım ihtiyaçlarla karşılaşırlar. Dünyayı yorumlamak için herkesin zihnî bir yapıya ihtiyacı vardır. Anlaşılabilir görüş ve ideolojileri olan gruplar, zihni karışmış kimseler için çekicidir. Ailenin yıkılması, toplumun aşınması ve coğrafi hareketlilik yüzünden birçok insan cemaat duygusu ve ait olma hissinin tatminini bir ihtiyaç olarak hisseder. İslâm tasavvufunun ve tarikat hayatının yerli-yabancı birçok insana cazip gelmesinin sebebi bundandır. Özellikle Batı'da sûfilik birçok insan için, ailenin çözülmesi ve sosyal parçalanma dolayısıyla ümmet içerisinde bir karşılıklı yardımlaşma ve insanî ilişkiler imkânını ifade etmektedir. “Milyarlarca şahıstan oluşmuş bu (Ümmet) ailesi” içerisinde onlar, ferdiyetçi endüstri toplumunda unutulmuş olan kardeşlik ve yardımlaşma duygularıyla karşılaşmaktadırlar. Özellikle onlar için tarikat, ideal ailenin bir küçük dünyasını temsil etmektedir [517]. Bu safhada karizmatik dinî şahsiyet örneklerinin büyük önemi vardır. Birçok insan, dine dönüş ya da din değiştirmelerindeki temel faktörün, kendilerinin ideal buldukları inanç ve değerleri yaşayan kişi, grup veya liderle ilişkiye girmelerinin olduğunu belirtmişlerdir. Batılı aydınların daha çok İslâm'ın tasavvufî yorum ve uygulamasına ilgi ve istek duymaları bu noktada anlam kazanmaktadır. Dinlerin aşkın birliği görüşü vasıtasıyla bu mistik anlayış onlan herşeyle bütünleştiriyor ve geçerli kılıyor. Çoğu kez mistik mahiyette bir tarikata, bir şeyhin çevresinde biraraya gelmiş müridler topluluğuna bağlanıyorlar. Bunlara göre, bağlandıkları ruhanî üstad, zekanın tuzakları ve varoluşla ilgili boşlukla birlikte, entellektüel anarşi ve ferdî gurura karşı zaruri bir garanti [518] anlamına gelmektedir.
Hidayet adaylarının bir kısmı farklı din, inanç ve düşünce sistemleri üzerinde araştırma ve incelemelere dalmakta, değişik dinî grup ve cemaatleri denemeden geçirmektedir. Bu kısa ya da uzun bir zaman sürebilmektedir. İslâm'ı seçen Batılıların bazıları, kendi ülkelerinde son yıllarda yaygınlaşmaya başlamış olan, “yeni dinî hareketler” adı verilen dinî gruplara katılarak, arayışlarım sürdürmektedirler [519]. Avrupa kültürü ile yetişmiş bazı Türk aydınlarının da aynı yolu izledikleri bilinmektedir [520]. Çoğu Uzakdoğu ve Hint mistisizminin çağdaş sentez ve uyarlamaları etrafında oluşan bu dinî gruplar içerisindeki faaliyetler esnasında şüphe ve kararsızlıklar son bulmamakta hatta bazen daha da yoğunlaşabilmektedir. Fakat belli bir dinî grupla karşılaşıldığında ilişki devam ederse, karşılıklı etkileşim başlar. Temelde hidayet adayları dinî grubun öğretileri, hayata bakış tarzı ve beklentilerini karşılıklı etkileşim ile öğrenmektedirler, Grupla daha fazla bütünleşecek olan kişiler için dinî grup, resmî ve resmî olmayan yollarla değişik fırsatlar sunar. Bazı dinî gruplar uzun bir eğitim ve sosyalleşme devresine ihtiyaç duyar. Bazıları ise, adayların karar vermeye cesaretlendirildiği yoğun devrelerle daha çok ilgilenirler. Dinî grubun kişiyi kabul etmesi, kişinin çatışmalarını yok etmesine, kendine güvenini artırmasına ve yeni dünya görüşü kazanmasına yardımcı olur. Grup genel olarak kişinin eski hayat tarzım terketmesini ve yeni hayata başlamasını gerekli kılar. Bu noktada kişiler büyük çatışma yaşayabilirler. Çünkü insanın yıllarca alışmış ve yaşamış olduğu hayat tarzını bırakarak yeni bir hayata başlaması kolay değildir. Bu bakımdan çatışma uzun süreli ve ızdırap verici olabilir.
Günümüzdeki islâmî hidayetlerde, örnek dinî şahsiyetlerin ve dinî grupların önemi büyük olmakla birlikte, asıl değişmede belirleyici olan, hidayet adayının Kur'ân-ı Kerîm ile karşılaşması ve onun üzerinde yaptığı incelemedir. Bazı olaylarda, hiçbir müslümanla karşılaşıp temas kurmadığı halde, İslâm dışı yabancı bir çevrede, yalnızca Kur'an üzerinde yaptığı inceleme sonucunda İslâm'a yönelenler vardır. Dinî gruplar ve şahsiyetler ancak bu eğilimi güçlendirme ve sabitleştirme yönünde bir etkide bulunmaktadır. [521]
c- Karar Verme ve Teslim Olma Safhası : Dinî bir değişim için hazır ve kararlı kimse için yine de son adımı atmak kolay olmaz. Kararsızlık, arayış ve sıkıntı sürerken, kişilere göre değişen birçok yolla, kesin tercihle karşı karşıya kaldıklarına inanırlar. Bazı olaylarda, seslerin işitildiği ve görüntülerin de görüldüğü manevî ilham ve aydınlanma, yeni öğretilmiş olan bazı bilgilerin zihinde oluşturdukları tam bir tatmin, dinî bir şahsiyetin rehberliği, bir vaaz ya da dinî telkinin etkisi, d...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın