Konu Başlığı: Dine dönüş Gönderen: Safiye Gül üzerinde 10 Kasım 2010, 12:30:09 3- Dine Dönüş ve Din Değiştirmede Etkili Faktörler
Kişiyi, farklı bir dinî inancı benimsemeye ya da hayatında dinî değerler yönünde köklü bir değişiklik yapmaya sevkeden çok değişik faktörlerin varlığı görülmektedir. Bu konudaki çalışmalar son yıllarda bir araştırma alanı olmuştur [492]. Etkili olan faktörün niteliğine göre de bu olaylar belli tipler hâlinde incelenebilmektedir [493]. Batı'lı din psikologları kendi araştırmalarında putperest, farklı dinden ve dinsiz kişi ve toplulukların Hıristiyanlığa geçişi ile, hıristiyan mezhepleri arasındaki geçişleri konu almaktadırlar. Şüphesiz bunların, diğer din ve kültür mensuplarının dine dönüş ve din değiştirmelerinde müşahede edilen faktörlerle benzerlik gösteren yanları vardır. Bunun yanında, her dinin kendine ait şart ve özelliklerini dikkate almak gerekli olmaktadır. Bu bakımdan, bu faktörlerin incelenmesinde îslamî hidayetleri model olarak almaya özen gösterdik. [494] 3.1 Psikolojik Faktörler a- Suçluluk ve Günahkârlık Duygusu: Çeşitli durumlarda kişinin yaptığı hata ve işlediği kötülüklerden rahatsızlık duymaya başlaması, derin bir pişmanlıkla bu durumu telafi etmek için hayatına yeni bir yön ve düzen vermeyi şiddetle arzu eder duruma gelmesi, değişmenin önemli faktörlerinden birisidir. Bu tip olaylarda çoğu zaman hidayet öncesinde kişide varlığını hissettiren şuurdışı dinî eğilimlerin izini bulmak mümkündür. Şüphesiz ki, bir insanın kendi günahkârlığının şuuruna varması ve bu durumdan rahatsız olup pişmanlık duyması, değişmeyi sağlayan tek belirleyici faktör değildir. Hidayet olayını, sadece kendisiyle günahkârlıktan kaçıp kurtulmayı sağlayan bir süreç olarak anlamak doğru olmaz. Çünkü, gerçek tevbe ve hidayet olaylarında, adayın dikkatinin günahkâr tabiatına sımsıkı bağlı olması ve bakışını özellikle geçmişi üzerine dikmesi nadirdir. Aksine, geçmişle ilgiyi büsbütün keserek yepyeni bir insan olma ve daha önce düşülen hatalara bir daha dönmeme konusundaki kesin niyet ve şuurlu çaba[495], değişmeyi yöneten asıl itici güçtür. Gerek ülkemizde gerekse yabancı din ve kültür çevrelerinde bazı insanların dine yönelişlerinde bu güdünün etkili olduğu görülmektedir. Bu suçluluk duygusunun her zaman şahsî hatalardan kaynaklanması da gerekmez. Bazı tarihî ve sosyal şartlar maşerî vicdanı yaralayabilmekte ve bazı insanları harekete geçirebilmektedir. Bir kısım Avrupalı aydın (R. Garaudy, V. Monteil) için İslâm'ı kabul etmek, aynı zamanda, henüz yakın bir tarihin, sömürgecilik tarihinin bazı rahatsız edici görünümlerinin uyandırdığı suçluluk duygusundan kurtulma tarzı olmuştur. Meselâ V. Monteil için İslâm, “mağlubun, mazlumun, sömürgeleştirilmişin diniyle dayanışma tarzı”dır [496]. b- Anlama isteği ve Zihinsel Tatmin : Çağdaş kültürün belirgin özelliklerinden birisi “akılcılık”tır. Akılcı ve bilimsel düşünme alışkanlıklarıyla yetişmiş insanlar için hakikat kendisini, ancak bu ölçüler içerisinde kabul ettirebilir. Bilimsel inceleme ve karşılaştırma birçok yerli ve yabancı aydının hidayetlerinde en önemli güdü olmuştur. Özellikle Kur'ân-ı Kerîm üzerinde yapılan incelemeler, bilimsel anlayış ve kavrayışın en son sınırına ulaşmış kimselerde bile tam bir tatmin duygusu uyandırmakla, zihinsel ihtiyaçlara kesin cevaplar oluşturmaktadır. Genel olarak bu tip hidayetler uzun bir gelişim süreci geçirirler. Bu inceleme-araştırma sonucunda kişide oluşan zihinsel tatmin ve entellektüel doğrulama, inanç ya da din değiştirmenin belirleyici etkeni olmaktadır. [497] c- Kimlik Bunalımı ve Varoluşsal Güvenlik İsteği : Çağımız, ideolojilerin ve bazı siyasî sistemlerin başarısızlığına ve çöküşüne sahne oldu. İdeolojik bağlanma ve siyasî gruplaşmalar içerisinde kendine bir kimlik ve güvenlik sağlayan çoğu genç insan, bu gelişmeler sonucu kendilerini zihnî ve manevî bir boşlukta buldular. Bunların gençlik ideallerinin boşa çıkması bir yana, “cezalandırılan başkaldırıcı tutumları sebebiyle benlikleri birçok yaralar almıştır”. Böyleleri için İslâm; belirsizlikten, güvensizlikten, bunalım ve mutsuzluktan kurtulup, kendini ve kâinatı yeniden tanımlama ve kendini sağlam bir yere yerleştirmeye geçişi ifade etmektedir. Bu bakımdan, son yirmi-otuz senenin bütün politik ve kültürel tecrübelerini baştanbaşa katedenlerin ve bütün ihtilallerden hayal kırıklığına uğramış oldukları için İslâm'a yönelenlerin sayısı çoktur. Yerli-yabancı aşırı solcuların, marksist, maocu vb. kimselerin İslâm'a geçiş yapmaları buradan ileri gelmektedir. Bu gibi kimseler için İslâm'ı seçiş, tatmin edici cevaplar verme hususunda çağdaş düşünce sistemlerinin güçsüzlüğünü ve yetersizliğini tasdik etme anlamına gelir. Bunlar, “hayatlarına bir anlam vermek”, “bu ruhsuz dünyaya yeniden bir ruh bulmak” için maddeci ve dinsiz toplumu, sahte ihtiyaçların ve tüketimin dünyasını terketmişler, “hayatta yapılacak birşeyler olduğuna inanmışlar” [498] ve bunu gerçekleştirmek için dine yönelmişlerdir. [499] d- Dramatik Tecrübeler : Kaza, hastalık, hapis hayatı, çok sevilen birinin ölümü ya da ondan ayrı ve uzak kalma gibi acı verici tecrübeler, bazı insanları mevcut inanç ve hayat düzenlerini köklü bir şekilde gözden geçirmeye sevkedebilmektedir. Bazen, dramatik bir durum tarafından derinden sarsılmış olan insan dünya hayalinin paramparça olduğunu görür ve hayatına bir anlam veren değerlerin yıkılması onu, bu büyük felâket içinde varolan tek değer olarak Allah'a teslim olma durumuna getirir. Dramatik tecrübe içerisinde bazı kişiler, insanın kendi hayatının sahibi olmadığını ve bütün insanî değerlerin kader ve ölüm karşısında çok iğreti kaldıklarının farkına varırlar. Bununla birlikte, dramatik tecrübelerin meydana getirdiği heyecanî şokun etkisi her zaman uzun süre devam edip gitmez. Ayrıca bu tecrübeler insanı daha katı din aleyhtarı hâline de getirebilirler [500]. e) Dinî Olgunlaşma : Bazı kimselerin İslâm'a geçişi, önceki inanç ve kanaatlarının red ve inkân, eski dininden dönme olarak değil, bir süreklilik, gittikçe artan bir gelişme olarak yaşanmaktadır. Hıristiyan ve Yahudi geleneği içerisinde yetişmiş, uzun yıllar Uzakdoğu inanışlarına bağlı kalarak yaşamış birçok insan, İslâm'da bunlarla ortak pekçok kavram ve uygulama bulmuş olmanın yanısıra, bunlardan daha ötede başka değerlerin de farkına varıyorlar. Bunlar için İslâm, en son vahyi, bütün dinlerin sentezini temsil etmesi bakımından geçiş yapmaya değer görünmektedir. Son derece tabiî bir gelişim çizgisi izleyerek, “çocukluk çağından olgunluk çağına geçer gibi” [501] kendi dininden kopup islâm'da karar kılanların sayısı az değildir. [502] f) Estetik Etkilenme : Güzellik ve ahenk duygusu güçlü ve gelişmiş olan bazı yabancıların, İslâm sanat ve kültür ürünlerinin ihtişamı karşısında hissettikleri hayranlık duygusu, din değiştirmelerine yol açacak kadar derin olabilmektedir. K.Kerîm'in okunuşundaki mûsikî, cami mimarisi, hat sanatının üstün örnekleri, tekke mûsikîsi vb. geleneksel İslâm sanat eserleri, bunlara ruh veren inanç kaynağını tanıma ve kabullenmeye istek uyandırmaktadırlar. [503] 3.2 Manevî Faktörler Dinî tecrübenin ansızın, beklenmedik şekilde insanı kuşatması sonucu gelişen hidayet olayları vardır. Her hidayet olayında dinî tecrübe mevcut olmakla birlikte, aralıksız kabul hissine yol açan özel bir olay olarak bu tür hidayeti ayırmak mümkündür. Böylesi bir hidayette, Allah gerçeği kökten bir değer olarak kendi kendisini aniden kabul ettirir. İlâhî kudretin alametleri kendisini rüya, gaybî bir ses, mistik bir tecrübe, beşerî aşk, Kutsal Kitabı okuma, tapınma sembolizmi., gibi değişik mahiyette olaylar yoluyla kendisini gösterebilir. Daha önce ne yavaş yavaş gelişen sorgulama ne de dramatik kaza olmaksızın, varoluşun ufalanması ötesinde ani bir “aydınlanma”, Allah'ı şuurda merkezîleştirir. Bu, etkili birçok motivasyon tarafından meydana getirilen bir olaydır [504]. Bu tür olaylarda değişme, dinî ilgisizlik, inançsızlık ya da sıradan bir dinî hayattan, dinî motivasyonun üstün olduğu bir duruma doğru olabildiği gibi, geleneksel dinî davranıştan daha bâtınî, tasavvufi bir hayata doğru da olabilmektedir [505]. |