> Forum > ๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑ > İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri > İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl > Din Psikolojisi > Ünite 7 : İnanç psikolojisi
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ünite 7 : İnanç psikolojisi  (Okunma Sayısı 7232 defa)
06 Temmuz 2012, 20:48:33
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Temmuz 2012, 20:48:33 »



ÜNİTE 7

İnanç Psikolojisi

Başta Dinler Tarihi ve Antropoloji'nin verileri olmak üzere kapsamlı bilimsel inceleme ve araştırmalar, dünyanın hemen her tarafında, insanların büyük çoğunluğunun tabiatüstü, aşkın, insan ötesi mutlak bir varlığın (veya varlıkların) mevcudiyetini kabul ettiklerini ve inandıklarını ortaya koymaktadır.
İnanç, soyut bir kavramdır ve insanlar bireysel farklılıkları dolayısıyla bu kavrama değişik anlamlar ve değerler yükleyebilmektedirler.
Bir insanı herhangi bir dinin mensubu yapan temel unsur, o insanın mensup olduğu bu dinin inanç esaslarını bilmesi, kabul etmesi ve bağlanmasıdır. Bu durum, inançlarımızın hem bilişsel (kognitif), hem duygusal ve hem de iradi içerikli oldukları anlamına gelmektedir.

Dinlerin ortak inanç esasları:
1. İnsanlar kendilerini bir çıkmazda bulurlar (günah ve ölümlülük gibi).
2. Bu çıkmazdan kurtulmak için bir yola ihtiyaç duyarlar (kurtuluş ve özgürleşme gibi).
3. İnsandan aşkın olan ve insana yardım eden bir "şey" vardır (Tanrı, Mutlak Gerçeklik, Brahman, Nirvana gibi) veya varoluşumuzun bir amacı vardır.
4. Bu "şey" belirli bir tarzda bilinebilir veya ona yaklaşılabilir (Kutsal Kitaplarla).
5. Kurtuluşa ya da özgürleşmeye erişebilmek için insan da bir şeyler yapmak zorundadır (inanmak, benliği imha etmek, inanç esaslarına uymak gibi). (Peterson ve diğ.2006, s. 4)

Din Psikolojisi'nin inanca yaklaşımı onun kaynağını veya gerçekliğini sorgulamak değil, bireyin inançla ilişki sürecindeki her türlü tutum ve davranışını incelemek, yani inanç ve iman olgularının bireyin düşünce ve davranışlarına yansımasını araştırmak şeklindedir.

İMAN VE İNANÇ KAVRAMLARI
Dilimize Arapça'dan geçen ve "güvenmek" anlamına gelen "emn" kökünden türeyen iman kelimesine sözlüklerde, "karşısındakine güven vermek, güven duymak, tasdik etmek ve gönülden benimsemek" anlamları verilmektedir. Bunun yanısıra "sağlamlaştırmak, kesin karar vermek, tasdik etmek" manasındaki "akd" kökünden türeyen itikad da iman karşılığında kullanılmaktadır (el-İsfahani, 1961; İbn Manzur, 1299-1308). İnan (iman); "inanmak işi; bir kimse veya bir şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme;" İnanç (itikad) ise, bir düşünceye gönülden bağlı bulunma; Tanrı'ya, bir dine inanma, iman, itikat; birine duyulan güven, inanma duygusu; inanılan şey, görüş ve öğreti" olarak tanımlanmaktadır (TDK, 1988). Görüldüğü gibi inanç kelimesi tanımlarda imanı da kapsayacak şekilde daha genel bir anlam ifade ederken; iman, bir dine yönelme olarak, daha özel manada kullanılmaktadır.

Kuran’daki kullanımı dikkate alınarak iman kelimesine, genellikle doğrulama (tasdik) ve tahsis etme, teslim olma (İslam) anlamları verilmiş; daha sonra terim olarak, "Allah'tan tebliğ ettiği kesin olarak bilinen hususların bütününde peygamberi tereddütsüz olarak tasdik etmek" şeklinde tanımlanmıştır.

Bu kavramları ayrıntılı olarak ele alan Kelam ve Akaid kitaplarında iman, genellikle temel inanç esaslarını "kalp ile tasdik, dil ile ikrardır' veya "kalbin tasdiki, dilin ikrarı ve amelden ibarettir" şeklinde tanımlanmaktadır. "Kalp ile tasdik" ifadesinin, imanda, sezgi ve kavrayışı içeren duygusal sürecin, akıl ve duyuyu içeren bilişsel süreçten daha öncelikli bir rol oynadığını vurgulamak üzere kullanıldığı söylenebilir.

Smith (1979), iman ve inanç kavramları arasında bir ayırım yaparak, imanın "temel bir insani nitelik" olduğunu belirtir. Ona göre iman, kişinin kendisine, diğerlerine ve evrene karşı yönelimi veya toplam cevabıdır. Fowler (1981) da Smith'in bu ayrımını aynen kabul eder. Ona göre iman, inancı ifade etme ve iletmenin önemli tarzlarından biridir. İnanç, imandan daha derindir, bilinçdışı güdülerimizi kapsadığı gibi, bilinçli iman ve fiillerimizi de içerir. Allport (2004), güven olarak adlandırdığı iman kavramını, daha az emin olduğumuz inançları ifade etmek üzere kullandığımızı; buna karşılık inancı daha kesin konularda kullanmaya eğilimli olduğumuzu ileri sürer. Ona göre inanç, son aşamada iman haline gelir. Clark (1961), aradaki farkın büyük ölçüde psikolojik olduğunu, inancın daha durağan, imanın ise dinamik ve canlı olduğunu belirtir. Vergote (1999) ise, inanmak eyleminin karşılığının inanç değil iman olduğunu, dolayısıyla imanın inançtan ayrı tutulması gerektiğini belirtir. İmandaki "güven" üzerinde duran Vergote, inancın bir anlamda içte yaşanan iman olduğunu ifade eder.

İslam Dini'ne göre, gaybın kabulü veya reddi, inancı ve inançsızlığı belirleyen ölçüt olmaktadır. İnanç daha çok bilişsel veya zihinsel, iman ise duygusal ve iradi bir eylemdir. ama genel anlamda inanma olgusunun bunlardan herhangi birine indirgenemeyeceği ve bütününün etki ve katkıda bulunduğu psikolojik bir süreç olduğu ortaya çıkmaktadır.

DİNÎ İNANCIN PSİKOLOJİK YAPISI VE TABİATI
Vahye dayalı inanç sistemleri, insanlara neye inanacakları konusunda bilgi sunarlar; dünyaya, varoluşa, kutsal ve aşkın olana dair bir tasavvurlar bütünü teklif ederler. Birey bu teklifi kabul edip etmemekte özgürdür. Kuran’ın ifadesiyle "dinde zorlama yoktur" (Bakara, 2/256) ve "dileyen iman eder, dileyen inkâr eder" (Kehf, 18/29). Yani inançlar, sonuçta bir iman ahdi/sözleşmesi üzerine oturtulurlar. Dolayısıyla iman her şeyden önce güven ve bağlılığı içeren ahde dayalı bir yapıdadır. İman eden birey bu suretle sanki kendisine şahsen hitabedilmiş gibi dinî tebliği kabul eder ve doğruluğunu onaylar.
İnanmada, bilişsel, duygusal ve iradi boyutlar birlikte etkide bulunur. Din Psikolojisi'nde "Dinî Tecrübe" başlığı altında bu boyutlardan duygusal boyut daha ayrıntılı olarak incelenip tartışılır. Bu, inançta aklın/bilişin veya iradenin yeri olmadığı anlamına gelmez. Din Psikolojisinin duygu temelli öznel/sübjektif yaşantılara daha fazla önem vermesi ile ilgili bir durumdur.

Tillich'e (2000) göre, İman, bireyin bilinçaltının bir hareketi olmadığı gibi, herhangi bir bilinç işlevinin eylemi de değildir. İman, her ikisinin öğelerinin de aşıldığı bir eylemdir. İman, bireyin odaklanmış benindeki bütün bu boyutların birliği sonucunda gerçekleşir.
Mümin, Allah'ın kendisini vahiy yoluyla bildirdiğinin ve kendisinden "ben" olarak bahsettiğinin farkındadır. O halde iman, bir ben'in bir başka ben ile ilişkisidir. (Buber, 2003)
İman, "kabul ve tasdik", "itaat ve teslimiyet" ve "güven ve sevgi bağı olmadan tam olarak gerçekleşememektedir.

İmanda Bilişsel Yapı: Kabul ve Tasdik
Biliş (kognisyon), algı, hafıza, akıl yürütme, düşünme ve kavrama gibi zihinsel faaliyetlerin bütününü anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Bireyin imanla ilgili bilişsel bir faaliyette bulunabilmesi için, öncelikle iman edilecek varlık alanı hakkında bir ön bilgiye sahip olması gerekir. Bilişe konu olan bu bilgi, deneyle elde edilebilecek nitelikte değildir. Vahye dayalıdır ve değişime açık değildir. Vahiyle gelen bilgiler değer hükmü taşırlar ve bireysel tutumları oluşturup şekillendirirler. İmanda, vahiyle bildirilenler kesin ve doğru kabul edilir. İmanın konusunu oluşturan bilgilerin çoğu, insanın kavrayış alanını aşan gayb ile alakalıdır. İnsan gayb karşısında öncelikle inanma eylemi (Bakara, 2/3) içinde olmalıdır. Bunların doğruluğunun onaylanması için, ayrıca bir ön psikolojik hazırlık gereklidir. İnsan ancak derûnî bir hazırlık sonucunda aşkın gerçekliği kabul etme kıvamına gelir. Tasdikin sadece dil ile ifadesi yeterli olmayabilir. Bunun kalben de gerçekleşmesi gerekir (Hucurât, 49/14). İçinde Allah'ı hissetmeye başlayan insan, kendiliğinden O'na doğru yönelir, varlığını ve iradesini kavrar ve rıza ile O'na karşılık verir. Bu deruni tecrübe sözle dışarı taşar (ikrar) ve Allah ile insan arasındaki ilişkinin tabiatını dile getirir.

İmanda İradî Yapı: İtaat ve Teslimiyet
Sözlük anlamı dilemek olan irade, en kısa tanımıyla "düşüncenin ortaya koyduğu bir gayeye doğru gitme hareketi" demektir. Dinî irade ise bireyin, "dinin istekleri ve yasakları doğrultusunda davranışlarını ayarlama gücü" (Peker, 2003) olarak tanımlanmaktadır. Din Psikolojisi'nin öncülerinden William James, İnanma İradesi (1979) adlı eserinde insanın psikolojik bütünlüğü içerisinde imanın kaynağını iradeye bağlamakta ve insanın, imanı gerçekleştiren bir "irade eden tabiat"a sahip olduğuna işaret etmektedir.
İmanda kabul ve tasdikin oluşabilmesi için iradenin katılımı ve imana göre şekillenmesi gerekir. Allah'ın varlığını kabul ve tasdik eden insan, hayatına O'nun emir ve yasakları çerçevesinde istikamet vermek üzere kendini O'nun iradesine teslim eder. Bu teslimiyet güçlü bir sorumluluk bilincinin oluşmasına imkân tanır ve imanın sürekliliğini sağlayan fiil ve davranışlar sergilenirken; heva ve hevesler, tutku ve zevkler bu bilincin süzgecinden geçirilir.

İmandaki itaat ve teslimiyet, körü körüne bir boyun eğme bağlanma değildir. Allahın iyilik,adalet ve merhametine gönülden inanmadır. Allahın rızasını kazanmak için sarfedilen çaba ve sabır iradeyle alakalıdır. Ve birtakım istekler bu iradeyle feda edilir.İnsanın sorumluluğu, çeşitli faktörleri düşünüp değerlendirmesi ve sonunda kendi iradesiyle karar verip harekete geçmesiyle bağlantılıdır.

İmanda Duygusal Yapı: Güven, Sevgi ve Fedakârlık
Anlamı içerisinde güvenin bulunması, imandaki duygusal yapının en önemli göstergesidir. Bu yüzden birçok teolog ve filozof, imanı, bağlılık ve güven duygusuna indirgemişlerdir. Ancak güven imanda tek duygu değildir. İmanın duygusal yapısı içerisinde sabır, tevekkül, rıza, sevgi, korku ve fedakârlık gibi diğer duygular da en az güven kadar etkindir.
İman, olumsuz olaylara karşı mü'mine dayanma gücü verir; korkuya, ümitsizliğe ve hüzne kapılmasını engeller. Rabbine olan teslimiyet...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ünite 7 : İnanç psikolojisi
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:48:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ünite 7 : İnanç psikolojisi rüya tabiri,Ünite 7 : İnanç psikolojisi mekke canlı, Ünite 7 : İnanç psikolojisi kabe canlı yayın, Ünite 7 : İnanç psikolojisi Üç boyutlu kuran oku Ünite 7 : İnanç psikolojisi kuran ı kerim, Ünite 7 : İnanç psikolojisi peygamber kıssaları,Ünite 7 : İnanç psikolojisi ilitam ders soruları, Ünite 7 : İnanç psikolojisiönlisans arapça,
Logged
08 Nisan 2014, 16:40:26
Yakupcan

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1.111



« Yanıtla #1 : 08 Nisan 2014, 16:40:26 »

Çok teşekkür ederim.Ödevime yardımcı oldunuz.ALLAH (c.c) razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı


Sanma ki dert sadece sende var...
Sendeki derdi nimet sayanlarda var!

HZ.MEVLANA
05 Mart 2015, 21:28:49
sultan aktay
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 417


« Yanıtla #2 : 05 Mart 2015, 21:28:49 »

ödevime yardım ettiniz için çok teşşekür ederim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
05 Mart 2015, 22:05:37
❣ Muhammed ❣

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 3.112


« Yanıtla #3 : 05 Mart 2015, 22:05:37 »

Esselamueleyküm Ve Rahmetullah...Çok güzel açıklanmış konu.Kardeşlerimiz ödevlerini yapmış oldu bizlerde tekarar etmiş olduk İnşaAllah...Rabbim (celle celaluhu) razı olsun paylaşımdan dolayı İnşaAllah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

15 Mart 2015, 23:07:45
Damla
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 3.120


« Yanıtla #4 : 15 Mart 2015, 23:07:45 »

Başta Dinler Tarihi ve Antropoloji'nin verileri olmak üzere kapsamlı bilimsel inceleme ve araştırmalar, dünyanın hemen her tarafında, insanların büyük çoğunluğunun tabiatüstü, aşkın, insan ötesi mutlak bir varlığın (veya varlıkların) mevcudiyetini kabul ettiklerini ve inandıklarını ortaya koymaktadır.
İnanç, soyut bir kavramdır ve insanlar bireysel farklılıkları dolayısıyla bu kavrama değişik anlamlar ve değerler yükleyebilmektedirler.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes