> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Yeşile Dursun Hayat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yeşile Dursun Hayat  (Okunma Sayısı 938 defa)
15 Temmuz 2011, 16:56:38
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 15 Temmuz 2011, 16:56:38 »



Yeşile Dursun Hayat


Temmuz 2010 - 139.sayı


Elvida ÜNLÜ kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Sevmekle emrolunduk. Bir karıncayı, mart çiçeklerini, incecikten yağan bir kar tanesini. İnsanı, kendimizi, Yaratanımızı… Dünyada sevgi olsun diye yaşıyoruz, yaşatılıyoruz. Sevgi oldukça huzur olacak çünkü. Sevgi oldukça adaletin terazisi doğru tartacak. Sevgi oldukça gülecek yüzler. İnsandan ağaca, insandan insana, insandan kendine giden bağlar güçlenecek sevgiyle. Ve bu bağlar güçlendikçe Yaratanımızla bağımız güçlenecek.

. . .

Sevgiye yollar aramakla emrolunduk. Yalnız değiliz o yolu ararken. Bize ezelden dost olanlarla karşılaşırız. Allah Rasulü s.a.v. ile karşılaşırız. O’nunla, tavsiyeleriyle karşılaşırız da sapmadan, yanılmadan buluruz yolumuzu.
Allah Rasulü s.a.v. buyurdu: “Hediyeleşiniz ki birbirinize olan muhabbetiniz artsın.”

“Birbirinize hediye veriniz. Çünkü hediye gönüllerdeki dargınlığı giderir.”

Ve Allah Rasulü s.a.v.’in yanında büyüyen, terbiyesini O’ndan alan Enes bin Malik r.a. da şöyle der: “Evlatlarım! Birbirinize ikramda bulunup hediyeleşin. Çünkü bu, aranızdaki muhabbeti artıran en kuvvetli etkendir.”

Göklerden gelen

Allah Rasulü s.a.v. buyurdu: “Davete gidin, hediyeyi reddetmeyin.”

Bir müslüman bir müslümana hediye verse, Rabbimizin rahmetindendir. Verdiğimiz zaman açılır gök kapıları. Açılır rahmet kapıları. İner damlalar. Görmediğimiz, bilmediğimiz, altında ıslanmadığımız damlalar. Ve hediye göklerden gelir.

Hz Aişe r.a. Peygamberimiz s.a.v. için şöyle söyler: “Allah Rasulü hediyeyi kabul eder ve karşılık verirdi.”

Hediye vermek kadar hediyeyi kabul etmek de önemli ve muhatabımıza değer verdiğimizi gösteren bir harekettir. Peygamberimiz s.a.v. kendisine verilen ya da gönderilen bir şeyin sadaka mı yoksa hediye mi olduğunu öğrenir, hediye ise kabul ederdi. Şayet sadakaysa muhtaç olanlara gönderirdi. Çünkü peygamberler sadaka almaz.

Hz. Aişe Annemize bir gün bir hediye geldi, kabul etmedi. Çünkü hediyeyi veren kadın muhtaç biriydi. Bunu gören Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdu: “O kadın muhtaç olsa da hediyesini kabul etmeliydin. O hediyeyi alıp karşılığında daha fazla bir şey vermeliydin.”

Yarım elma, yarım hurma

Büyüklerimiz ne güzel söyler: “Yarım elma gönül alma.” Yarım elmayla gönül alabilsek, gönüller alabilsek ne güzel! Ve derler ki “az veren candan...” “Çam sakızı çoban armağanı.”

Ne güzel söylerler! Sözleri kelimelerini, nağmelerini Peygamber’den almıştır. Tadını O’ndan... Zira Allah Rasulü s.a.v. için küçük bir şey yoktu. İyi ve güzel vardı. Sevdiğimiz ve sevmediğimiz vardı. Beğendiğimiz beğenmediğimiz vardı. Küçük şey yoktu. Önemli olan, değer kazandıran sevgimizdi. Sevgiler vermek, sevgiler almaktı. Bilirdi ki kimi dağlar kadar çaba, hizmet, hediye vardı ki niyet onu küçültürdü. Ve kimi zerreyi de dağlar kadar yapan niyetti.
Şöyle buyurmuşlardır: “Ey müslüman hanımlar! Hiçbir komşu hanım, bir koyun parçası bile olsa komşusuna vereceği hediyeyi küçük görüp de vermemezlik etmesin.”

Kendi haliyle ilgili de şunu söyler: “Eğer paça veya kürek eti yemeye bile davet edilsem hemen giderim. Şayet bana kürek veya paça bile hediye edilse hemen kabul ederim.”

Kendimizden geçer gibi

Bir gün Efendimiz s.a.v.’e kertenkele hediye edilmişti. Allah Rasulü onu yemediği için Hz. Aişe r.a. onu kapıya gelen bir fakire verip veremeyeceğini sordu. Efendimiz s.a.v. şöyle buyurdu:

“Onlara kendi yemediğiniz şeylerden vermeyin.”

Efendimiz s.a.v. arkadaşlarıyla oturuyordu. Sehl bin Sa’d r.a.’dan su istedi. Sehl bir bardakla su verdi. Sonra bu bardağı uzun yıllar sakladı. Bir gün arkadaşlarına bu hadiseyi anlatarak bardağı çıkarıp onlara gösterdi. Sonra o bardakla onlara su ikram etti. Ömer bin Abdülaziz bardağı kendisine vermesini rica etti. O da hiç tereddüt etmeden hediye etti. Bütün varımızı, varımız sandıklarımızı bir kefeye koysak ve Hz. Peygamber s.a.v.’ın bir tası, bir bardağı geçse elimize de onu bir kefeye koysak hangisi ağır basar gönlümüzde?

Acaba hangisi yeri doldurulamaz olandır? Onlar, o yeri doldurulamaz olanı verdiler. En sevdiklerini verdiler. Düşünmeden verdiler.

Bizler diyeceğiz ki Allah Rasulü s.a.v.’ın değil tasına bardağına, ayak izine veririz tüm sevdiğimiz varımızı. Peki, o sevdiğimiz varımızdan hangisini O’nun yoluna veririz? Hani o bir tas, bir bardak için vereceğimiz varımızdan hangisini O’nun sevgisi için, O ver dediği, verdiği için veririz? Ayak izi mi değerlidir şimdi, o ayak izlerine basarak yürümek mi? O’nun bardağını veriyormuş gibi versek... O’nun bardağından geçiyormuş gibi geçsek tüm varlarımızdan da, O’nunla kalsak...

Ölçü O’ndan gelir

İyaz bin Himar r.a. henüz müslüman olmamıştı. Bir gün Allah Rasulü s.a.v.’e bir hediye takdim etti. Allah Rasulü s.a.v. sordu:

– Ey İyaz, müslüman mı oldun?

– Hayır.

Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:

– Ben müşriklerin hediyesini almaktan men olundum.

Ve İyaz’ın hediyesini almadı. Fakat devletler nezdinde gelen hediyeleri kabul eder ve karşılık verirdi.

. . .

Bir gün Bizans hükümdarı Efendimiz s.a.v.’a atlastan, altın sırmalı, uzun bir elbise hediye etmişti. Bunu gören arkadaşları sordular:

– Ey Allah’ın Rasulü, bu sana semadan mı indirildi?”

Şöyle cevap verdi:

– Pek mi hoşunuza gitti? Varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Sa’d bin Muaz’ın cennetteki
mendillerinden bir mendil bile bundan daha hayırlı ve daha güzeldir. Sonra da onu Cafer r.a.’a gönderdi. Cafer’i elbiseyi giymiş gördüğünde şöyle buyurdu:

– Ben sana bunu giyesin diye göndermemiştim.

Cafer r.a. sordu:

– Peki, ne yapayım?

Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:

– Kardeşin Necaşi’ye (Habeşistan kralına) gönder.

. . .

Bahreyn halkından yirmi kişi Medine’ye gelmişti. Bunlardan on iki kişi Peygamberimiz s.a.v. ile görüşüp müslüman oldular. İslâm’a dair pek çok hususu da sorup öğrendiler. Dönerlerken Peygamberimiz her birine hediyeler verilmesini buyurdu. Heyet başkanına da 100 gr. kadar gümüş hediye verdi. Yine Mürreoğullarından on üç kişi gelmişti. Efendimiz s.a.v. onlara sordu:

– Memleketiniz nasıldır?

– Biz kuraklığa ve kıtlığa uğradık. Hayvanlarımızın soluyacak nefesi kalmadı. Bizim için Allah’a dua ediver, dediler.

Efendimiz s.a.v. de:

– Allahım, onları yağmurunla sula, diyerek duada bulundu.

Mürreoğulları heyeti Medine’de birkaç gün durduktan sonra yurtlarına dönmek istediler. Efendimiz s.a.v. ile vedalaşmaya geldiler. Efendimiz s.a.v. de onlara Haris bin Avf’ı başkan tayin etti ve Bilal Habeşî’ye onlara hediyeler vermesini söyledi. Ve Allah Rasulü s.a.v. son hastalığında ızdıraplar içerisindeyken dahi imkan buldukça dost düşman herkese hediyeler verilmesini tavsiye etmiş, gelen heyetlere de hediyeler verilmesini emretmiştir. Son anlarında yaptığı vasiyetlerden biri de şudur: “Benim yaptığım gibi siz de gelen heyetlere hediyeler verin!”

O’nun için verirsek, O’ndan bekleyebiliriz

Beklemek yalınızca Rabbimizden... Rızasını beklemek... Peygamberimiz s.a.v. buyurdular: “Kim bir kardeşinin işini yapmak için aracı olur, o da buna karşılık bir hediye verirse, hediyeyi kabul eden faiz kapılarından bir kapıya girmiş olur.”

Ve yine buyurdular: “Biriniz kardeşine ödünç para verir de, ödünç alan kimse ona bir şey hediye ederse hediyeyi kabul etmesin. Hatta bineğine bindirmek isterse binmesin.

Fakat aralarında daha önceleri böyle bir yardımlaşma ve hediyeleşme varsa ayrı...”

Efendimiz s.a.v. Ezd Kabilesi’nden bir kişiyi zekât toplamak üzre vazifelendirmişti. Bu kişi vazifesini yapıp Allah Rasulü s.a.v.’ın huzuruna geldi ve şöyle dedi:

– Şu mallar sizindir. Bunlar da bana hediye edilendir.

Allah Rasulü s.a.v. celalli bir şekilde ayağa kalkarak buyurdu:

– Allah Tealâ’nın benim idareme verdiği işlerden birine sizlerden birini vazifelendiriyorum. Sonra o kişi dönüp geliyor ve bana diyor ki; şunlar size ait olanlar, bunlar da bana hediye edilenler... Eğer o kişi sözünde doğruysa, evinde otursaydı da o hediye ona gelseydi. Allah’a yemin ederim ki sizden biriniz haksız olarak bir şey alırsa kıyamet gününde o aldığı şeyi yüklenmiş olarak Allah’ın huzuruna çıkar.

Ve Allah Rasulü s.a.v. ellerini iyice yukarıya kaldırarak şöyle dedi: “Allahım, tebliğ ettim mi?”

Yakınlardan varılır ötelere

Yakınlara bakmak önce... Yakınlardan başlamak. Sevmeye, ikrama. En çok onlara geçer hakkımız zira. Nitekim Allah Tealâ Rasulü’ne açıktan davet etmesini buyururken önce şöyle der: “Ey Rasulüm. Sen önce yakın akraba ve hısımlarını ahiret azabıyla uyar!” (Şuara, 214)

Hz. Aişe r.a.Validemiz bir gün sordu:

– Ey Allah’ın Rasulü, iki komşum var, hangisine iyilik yapayım?

Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:

– Kapısı sana yakın olana.

. . .

Bir şeyler alırız, bir şeyler veririz Kazanır ve yitiririz. Kimi şeyleri kazandık derken yitirir, kimi şeyler de elimizden gider lakin gönlümüze yazılır. Ebede kadar yazılır. Hediyeleşme öyle bir haldir ki daha düşünürken, alır veya hazırlarken yüreğimize sevgiyi kondurur. Yeşil bir dala kuş konar gibi. Hep y...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yeşile Dursun Hayat
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:53:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yeşile Dursun Hayat rüya tabiri,Yeşile Dursun Hayat mekke canlı, Yeşile Dursun Hayat kabe canlı yayın, Yeşile Dursun Hayat Üç boyutlu kuran oku Yeşile Dursun Hayat kuran ı kerim, Yeşile Dursun Hayat peygamber kıssaları,Yeşile Dursun Hayat ilitam ders soruları, Yeşile Dursun Hayatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes