๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 06 Ekim 2011, 13:04:21



Konu Başlığı: Varlığın Diriliş Ayini: Nisan
Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Ekim 2011, 13:04:21
Varlığın Dirilişl Ayini: Nisan


Nisan 2006 - 88.sayı

Mehmet Berat IRMAK kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Çıldıran, cezbeye tutulmuş bir beyazlıkla kendinden geçen erik ağaçlarının bir dili olduğunu “gördüğünüz” zaman o dili anlamaya başlamışsınızdır demektir.

Her ay güzeldir; her ayın kendine göre bir ağırlığı, bir bereketi, hal ehlini uçuran bir tarafı vardır, amennâ, ama Nisan’ın yeri bu aylar içinde daha başka, daha özel bir yerdir.

Tabiatın bütün maharetini gösterdiği, uygun tabirle yeryüzünün yeniden dirildiği bir aydır Nisan ve bu yönüyle insan hayatıyla da örtüşen bir tarafı bulunmaktadır.

Suların ilk ağlayışı andırır bir ezgiyle akması, rüzgârın doğum sancılarından sonra annenin duyduğu mutluluk kıvamında esmesi, Mart’ın o soğuk yüzünün silinip, birden alabildiğine çiçekli bir çehreyle Nisan’a dönüşmesi, bu aylar güzelini diğer hemcinslerinden üstün olmasa bile farklı kılmaktadır.

Nisan tabiatın gülücükler dağıttığı bir aydır; sanırsınız ki Hızır, o mübarek parmaklarıyla Nisan’a tebessüm aşısı yaparak, bolluk ve cömertlik mayası katarak aramızda dolaşmaktadır.

Nisan, insanı bilmeyenlerin çılgınlık sandığı bir özge cezbe iklimine alır ki, birden kendinizden geçerek kalabalıklara, suya bakmaz mısınız, gökyüzüne bakmaz mısınız, ekinlere bakmaz mısınız, dağlara bakmaz mısınız, pencerenize konan serçelere bakmaz mısınız, kelebeklere bakmaz mısınız, her gün dudaklarındaki gülümsemeyi bir çocuk saflığıyla çoğaltan tomurcuklara bakmaz mısınız, yeşeren otlara bakmaz mısınız, Hızır’ın ayaklarından boşanan o emsalsiz bereketin rengine bakmaz mısınız, sabah serinliğinin diriltici tadına bakmaz mısınız, karıncalara bakmaz mısınız, gelinciklere, eriyen karın neşesine, hamile bir kurt gibi dağlara yürüyen bahara bakmaz mısınız… diye Nisan’ı anlatasınız gelir.

Allah’ın mevsimleri de ayları da birbirinden güzel, birbirinden anlamlı ayetleridir, lâkin Nisan ayının/ayetinin tabiata yazıldığı yazıdaki üslup başka hiçbir ayda yoktur. Sanki mürekkebinde dünyanın bütün renklerinin gizli olduğu bir “kudret yazısı”dır Nisan…

Ne var ki, o yazı da diğer yazılar gibi günümüz insanının “okumaya” vakit bulamadığı yazılardandır. Günümüz insanı bırakın tabiatın haline ve diline tercüman olmayı, o dili konuşmayı, öyle bir dil olduğunun idrakinden de fersah fersah uzaklaşmış bulunmaktadır.

Koşturmaca içinde bir hayat geçiren günümüz insanı tabiatın nazının, cilvesinin, o izleyenleri anlık hayret makamına sıçratan muhteşem dönüşümün ne kadar farkındadır? Son baharda saçımıza düşen bir çınar yaprağının diline ne kadar aşinayız? Dinlesek, nisan başlangıcında sabahı gülümseyerek karşılayan, günden güne dağıttığı gülücükler daha bir çiçeklenen tomurcuklar bize ne söyler?

Bir “kainat” olan insan kainatın dönüşümünden, o “kâmil” alemin dönüşümünden ne kadar haberdardır? İlk bahara, varlığın o muhteşem diriliş ayinine hangi ibret ve hayretle katılıyor günümüz insanı?

Yazıyı sorulardan ibaret kılacak değilizdir ve niyetimiz dilimizce ve halimizce baharın gelişinin anlamı üzerine birkaç kelâm eylemekten ibarettir. Ve sen sevgili okuyucu, diyelim ki bir akşamüstü, işi gücü bir kenara bırakıp bu yazıyı okurken bakışlarını pencereden dışarı taşı ve birkaç dakika gökyüzünün renginin nasıl değiştiğini izle! İçinde mavi bir yol açıldığını göreceksin; bütün yolların, bütün mevsimlerin, yeryüzünün ve gökyüzünün sende olduğunu da…

Bolluk, bereket, cömertlik anlamına gelen Nisan sözcüğünün niye “Nisan” ayına verildiğini anlamak için, tabiatın bu ayda nasıl bir aşk hali ile kendisini gösterdiğini idrak etmek lazımdır ve insan tabii olduğu müddetçe güzeldir. Nisan bütün ayların annesidir ve dinlenen toprak bütün hünerini nisanda göstermektedir.

Çıldıran, cezbeye tutulmuş bir beyazlıkla kendinden geçen erik ağaçlarının bir dili olduğunu “gördüğünüz” zaman o dili anlamaya başlamışsınızdır demektir. İnanırım ki “hayret makamı”na çıkmak için yalnızca Nisan’a bakmak, bu aylar güzelini seyretmek bile yeterlidir. Doğrusunu Hak Tealâ Hazretleri bilir…