๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Kasım 2011, 23:51:33



Konu Başlığı: Tufandan Önce
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Kasım 2011, 23:51:33
Tufandan Önce


Kasım 2005 - 83.sayı

Zehra KORKMAZ kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Zamanın elinde küçük bir çocuğum. Acılarıma yabancı değil asırlar, hüzünlerimi benden daha iyi bilir. Sevinçlerim aynı sevinçlerdir, heyecanlarım tanıdık. Hızla akıp gidiveren yıllar ya da bir türlü geçmek bilmeyen, ilerlemeyen dakikalar… O kadar aşina ki zaman o yıllara, o dakikalara, kulakları tıkalı feryad u figanıma.

Zulüm, desem güler; ne zulümler görmüştür.

Zalim, desem geçer gider; ne firavunlar bilir.

Güçlü desem Nemrut der, zengin desem Karun der.

Aşk desem, sevda desem… Kimleri kimleri sayar.

Ve hâlâ bıkmadan usanmadan, her bıkkınlığımda, her bitmişliğimde aynı yalanı söyler, söyletir. Yarınlara dair, yeni bir güne dair umutlar verir, verdirir.

Yeni bir günle, yarınla girer kanıma/kanımıza… Yeni bir sayfa, yeni bir şehir, yeni arkadaşlar, yeni bir ev, yeni eşyalar… Unutur da kanarım/kanarız. Öğrenmiştik oysa, yeniye dair her umut yalandır. Çünkü yeni yalandır ve yarın yokluğuyla malumdur. Zamana dair, güne dayalı yeni yalandır. Zaman değiştirmiyor ki hiçbir şeyi, sadece her şeye alışıyor, alış tırıyor . Yenilemiyor, eskitiyor. Burada değişen bir şey yok. Hırslar mı değişti, kavgalar mı, savaşlar mı? Kuvvetliler mi, zayıflar mı? İçimizdeki savaşı barış şarkıları bitirebildi mi? Sevdalar kâh vazgeçilmez oldu, kâh yalan. Yarına dair, mekâna dair, insana dair, eşyaya dair/dayalı yeni yalan... Başlangıçlar sona dair, her yeni eskiye ait. Çünkü her yeni eskiyor. Ve bir gün yeniye dair umutlar hep yalan olduğunda, kollarımız iki yana düşmüş halde eskiye, düne kaçıyoruz: “Hey gidi eski aynalar...”

Ne eşyayla yenileniyorum, ne git git şehirler tükeniyor. Ve ne yarınlar bitiyor, ne dünler... Yalan sürüyor sürüyor . Neyse ki bir gün duruyorum. Buradayım, bu andayım. Ve suyun başındayım. İnsan yanlarımla geldim. Yeniyi yalan bildim de yenilenmeye geldim. Hakikatimi yerin tüm kaskatı gerçekliğinden ötede, ileride bildim, buldum da geldim. Aslında hakikatimi bilmeye geldim. “Ben acizim” demeye geldim.

Su olmasa, kuru toprağa, kuru dallara su yürümese ilkbahar hayal. İçimdeki çiçekler kuruduğunda nevbahar muştuları manasız. Suyla başlamaya geldim. İnsan yanlarımı kuşanmaya geldim. Kara, deli dalgalar gelmeden önce suya geldim.

Kara dalgaları kulaçlarımla aşamam, babamın merhameti yetişmez ve dağı da alır dalgalar. Yerin kuralları katıdır, aşılmazdır. Adımlarım yarı yolda tükenir, yanılır, yorulur. İnsan kendi kusurlarının cahilidir de af dileyene aman vermez. Geçit vermez, dağlardan daha sarptır, kayalardan daha katı. Suya değmez, pişmanlığıyla yenilenmez de dışını allar, pullar, kaçar diyardan diyara, zamandan zamana. İçindeki zeytin dalını kurutmuştur da barış şarkıları söyler. Tufan gelir, dökülür pullar, susar şarkılar. Kızıldeniz'deki yol zalime değil ki, mazluma açılmıştır.

Neyse ki acziyetimi bildim ki, hakikatimdir.

Pişmanım dedim, suya değdim, yenilendim.

Affettikçe affa layık oluyoruz, bildim. Sen affedesin diye “affedebileyim” duam oldu da geldim. Zamana, mekâna, eşyaya, insana dair keşke dediklerimden geçerek geldim. Bir tek sana dair, kulluğumla ilgili neye keşke dediysem onlarla geldim; pişmanım…

Ya sen tevbeleri çokça kabul eder olmasaydın!

Rahmeti bol olmasaydın!


Kendi katılığımdan utandım da geldim. Boynum bükük geldim, hatalarımla, kusurlarımla... Acziyetime sığındım, pişmanlığımla yenilendim. Kanatlarım oldular, göğün yolları açıldı. Yerin tüm yolları kapandığında içimden açıldı yol. İlerisi ve gerisi olmayan bir yol. An be an değişen bir yol. Tevbeyle kazanılıp, kibirle kaybedilen bir yol. Kibrim ağırlıktır çünkü, tevbem kanat. İçimde yeşerdi nevbaharlar, kış ortalarında. Yeni bir gün güneşle değil, belki ikindiden, belki geceden şimdi başladı . Eski aynalar kırıldı, yeni aynalardaki yüzüm güzel. Şehirler tükendi de içimde Medine'nin kapıları açıldı sonuna kadar. Medine bir uzak şehir değilmi ş. Medine şehrim, şehrim Medine. Gönlüm yenilendikçe, yollarım hicret yolları oldukça vardığım her yer Medine, burası Medine.

Ve zamana değdi acılarım, yarına dair niyetlerle teselliler verildi ki, yapıp-ettiklerimden ileridir.

Neyse ki kollarımın zayıflığını, adımlarımın yanılgısını bugün bildim.

Neyse ki kara, deli dalgalar gelmeden önce suya vardım, suyu bildim, pişmanlığımı ku şandım.

Neyse ki tufandan önce…