> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü  (Okunma Sayısı 753 defa)
29 Nisan 2010, 19:03:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 29 Nisan 2010, 19:03:35 »



Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü

“İnşallah Demeyince” başlıklı geçen ayki yazıda sözle ilgili önemli bir edebe değinmiş, konuya devam edeceğiz inşallah, demiştik. Bu ay da ilâhi vahyin rehberliğinde konuşma edeplerine devam ediyoruz.

Önceki yazımızda Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in başından geçen bir olayı anlatmıştık kısaca. Mekke müşrikleri Rasulullah s.a.v. Efendimiz’e üç soru sormuşlar, Efendimiz s.a.v. de “Size yarın bilgi vereyim.” diyerek onlardan ayrılmıştı. Cebrail a.s.’ın hemen gelip haber vereceğini umuyordu. Ama Cebrail a.s. gelmemişti. On beş gün geçtikten sonra Cebrail a.s. o üç sorunun cevabını da içeren Kehf Suresi’ni
getirmişti.

Surenin 23 ve 24. ayetlerinde çok önemli bir konuda Yüce Mevlâ, Rasulullah s.a.v. Efendimiz’in dikkatini çekiyordu:

“Hiçbir şey hakkında sakın ‘yarın şunu yapacağım’ deme!

Ancak ‘Allah dilerse yapacağım’ de!

Unuttuğun zaman Rabbini an ve ‘umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır’ de!” (Kehf, 23–24)

Bütün peygamberlerin serveri Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa s.a.v.’e, Yüce Mevlâ emrediyordu:

“Yarın şunu yapacağım” deme!

“Allah dilerse yapacağım” de!

O DİLEMEDEN KİM NE YAPABİLİR?

Peygamber, Allah’ın kuludur, yaptıkları ve yapacakları da Allah’ın yaratmasıyla meydana gelmektedir. O da her şeyiyle Allah’a muhtaçtır. Allah izin vermedikten sonra hiç kimse, hiçbir şey yapamaz.

Yüce Mevlâ, hiç kimsenin aklının alamayacağı kadar nimetler ihsan ettiği, kendi isminin yanında onun ismini andığı, peygamberlerin serdarı olan Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in bile dikkatini çektiği bir hususta bizler nasıl davranmalıyız?

Olmuş ve olacak her şeyin Allah’ın izniyle meydana geldiğine, hepsini Allah’ın yarattığına iman ettiğimiz gibi dilimizle de bu imanımızı ifade etmeliyiz. Bu, Allah Tealâ’nın bize öğrettiği sözlerimizle ilgili çok önemli bir edeptir. Hem günlük işlerimizde bu edebe özen göstermeliyiz, hem de manevi konularla ilgili sözlerimizde çok hassas davranmalıyız.

SAMİMİ OLMAK YETMEZ

Söz buraya gelmişken, çok nazik bir konuya dikkat etmek gerekir: Özellikle manevi terbiye yollarına giren bazı kardeşlerimizin samimiyetlerinden ve muhabbetlerinin fazlalığından kaynaklanan birtakım sözleri olmaktadır. Mesela kendisine güzel bir nimet geldiğinde, nefsine pay çıkarmamak için “bunu sâdât-ı kiram yaptı” veya “bu sâdât-ı kiramdan geldi” gibi sözler söylemektedirler. (Sâdât-ı kiram, burada, Allah’ın veli kulları, büyük insanlar anlamında kullanılmaktadır.) Bu sözleri söyleyen kardeşimizin itikadı kesinlikle şöyledir: “Bu nimeti Allah Tealâ ihsan eylemiştir. Ama ben buna layık değilim. Bunun sebebi olsa olsa Allah’ın sevgisini kazanmış olan bu büyük insanlardır. Onların duası, nazı ve niyazı sonucu Yüce Mevlâm bu nimeti nasip etmiştir.”

Bu sözleri söyleyen bir kardeşimizin yukarıdaki anlayışın dışında bir anlayışa sahip olması düşünülemez. Hâşâ, Yüce Mevlâ’nın yaratıcılığını, her şeyin O’nun izniyle meydana geldiğini inkâr etmek gibi bir düşünce hayalinden bile geçmez. Bütün velilerin, meleklerin, peygamberlerin hepsinin Allah’ın kulları olduğuna, Allah izin vermedikten ve yaratmadıktan sonra hiçbirinin parmağını bile oynatamayacağına yüzde yüz iman etmektedir. Bununla birlikte şöyle bir gerçek de ortadadır:

Toplumumuzun din konusundaki bilgi seviyesi ciddi manada düşmüştür. Dinin en önemli farzları bile birçok kimse tarafından bilinememektedir. Mana dünyamızın, tasavvufun o ince, nazik konuları ise çok
az kimse tarafından kavranabilecek durumdadır. Toplumda bilen bilmeyen hepimiz bir arada yaşıyoruz. Şu durumda sözlerimizi söylerken çok daha özen göstermek zorundayız.

SÖZÜN DOĞRUSU SÖYLENMELİ

Sözü tam söylemeliyiz. Yani gönlümüzdeki itikadımızı olduğu gibi sözümüze dökmeliyiz. “Sâdât-ı kiramın duasıyla Allah Tealâ nasip eyledi.”, “Bu iş büyüklerin duası sonucu Allah’ın izniyle oldu.” gibi sözler söylemeliyiz. Kehf Suresi’nin 23 ve 24. ayetlerinde Yüce Mevlâ’nın, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’e olan uyarısını hiç unutmamalıyız. İnşallah...

Sözlerimizi edep dairesinde söylememizin gerekliliği hususunda Maide Suresi’nin son ayetlerini de göz önünde tutmamız icap eder. O ayetlerde Yüce Mevlâ gelecekten haber veriyor. Hesap gününde gerçekleşecek olan bir sahneyi önümüze koyuyor ve şöyle buyuruyor:

“O gün öyle bir gündür ki; Allah, peygamberleri toplar ve şöyle der:

‘(Tebliğ yaptığınızda ümmetiniz tarafından) size ne cevap verildi?’
Peygamberler şöyle derler:
‘Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaypları hakkıyla bilen ancak sensin.’
O gün Allah, şöyle diyecek:
‘Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün.
Hani seni Ruhu’l-Kudüs ile desteklemiştim; beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun.
Hani sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim.
Hani benim iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üşüyordun, hemen kuş oluyordu, benim iznimle.
Yine doğuştan kör olanı ve alacalı yı iyileştiriyordun, benim iznimle.
Ölüleri de (hayata) çıkarıyordun, benim iznimle.
Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman onlardan inkâr edenler ‘bu ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.” (Maide, 109-110)

SÖZLERİYLE KENDİLERİNE KIYANLAR


Yüce Mevlâ, Peygamberler arasından İsa as.’ı örnek olarak seçiyor ve ona ihsan buyurmuş olduğu mucizeleri ve ayrıcalıkları tek tek bildiriyor. Her birisinin sonunda da “benim iznimle” buyurmak suretiyle de bu tür konularda bir şey söylerken takip etmemiz gereken edebi öğretiyor. Bir ayetin içinde dört kere “benim iznimle” ifadesini kullanıyor ve diğer üç mucizeyi de kendisinin ihsan ettiğini özellikle vurguluyor. Bütün bunlar bir ayette geçiyor. Neden?

Çünkü İsa a.s.’a iman edenler, ona olan sevgilerinde zamanla haddi aştılar ve bu aşırılık onların ebedi hayatlarını perişan eyledi. Muhammed Mustafa s.a.v. Efendimiz’in ümmetini de aynı hile ile şeytan kandırabilir. Yüce Mevlâ, Ümmet-i Muhammed’in dikkatini çekmektedir; düşebilecekleri çok ciddi bir yanlışa karşı uyarmaktadır. Allah’ın hükümranlığını gölgede bırakacak sözlerden sakınmak lazım. Çünkü bu tür sözler zamanla kalbi zedelemeye başlayabilir. Bunun tehlikeli bir örneği hıristiyanlardır.

Yukarıdaki ayetlerin devamında Yüce Mevlâ şöyle buyuruyor:

“Allah (kıyamet günü) şöyle diyecek:

- Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, ‘Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin’ dedin?

(İsa a.s.) şöyle diyecek:

- Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemek, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem. fiüphesiz ki yalnızca sen gaypları hakkıyla bilensin. Ben onlara sadece bana emrettiğin şeyi söyledim. O da ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’. Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit idim. Ama beni içlerinden aldığında, üzerlerine gözetleyici sadece sensin. Sen her şeye hakkıyla şahitsin. Eğer onlara azab edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.

Allah Tealâ şöyle diyecek:

- Bugün, doğrulara doğruluklarının fayda sağlayacağı gündür. Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük
başarı budur.

Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Maide, 116–120)

Hıristiyanların İsa a.s.’ı sevmediklerini kimse söyleyemez. Çok seviyorlar, ama haddi aşıyorlar. Demek ki peygamberi Allah’ın gösterdiği ölçüler dairesinde sevmek imandır, haddi aşmak ise küfürdür. Peygamberlerin tebliğ vazifesini yapan veliler için de aynı şey söz konusudur. Peygamberler de veliler de bütün yönleriyle Allah’ın yaratması altındadırlar ve bütün dertleri Allah’a en güzel şekilde kulluk yapıp bu kulluğu insanlara öğretmektir.

MEVLÂ’NIN ÖĞRETTİĞİ EDEP

İçimizdeki imanımız, olduğu gibi sözlerimizde yerini almalıdır. Bu, Yüce Mevlâ’mızın öğrettiği bir edeptir. Bu edebe özen göstermediğimizde ne olur biliyor musunuz?

Söyleyelim. Şu üç kötü durum ortaya çıkabilir:

Birincisi: Bu edebe özen göstermeyen samimi kardeşimizin sözünü duyan insanlardan bir kısmı, onun maksadını anlayamaz ve onu bozuk itikatlı olmakla suçlar hatta küfür isnadında bile bulunabilir. Suçlayan
kişinin haklı olduğunu söyleyemeyiz ama yukarıdan beri dile getirmeye çalıştığımız Kur’an’ın öğrettiği edebe riayet etmeyen bu samimi kardeşimizin de hatasız olduğunu söyleyemeyiz. Bu edebe riayet etmemekle bir din kardeşinin kendisi hakkında su-i zanda bulunmasına veya onu küfürle itham etmek gibi çok tehlikeli bir duruma düşmesine sebep olmuştur.

İkincisi: Bu edebe özen göstermeyen samimi kardeşimizin sözünü duyan insanlardan bir kısmı da dine yeni ısınan kişilerden olabilir. Temel inançlarla ilgili altyapısı zayıf olduğu için samimi bulduğu bu kardeşimizin sözlerini, maksadını anlamadan görünürdeki şekliyle eksik anlayabilir. Bu eksik anlayışını bir başkasına, o da bir başkasına derken toplumda sakat bir itikadın yaygınlaşmasına sebep olabilir.

Üçüncüsü: Bu edebe özen göstermeyen samimi kardeşimizin sözlerindeki eksiklik bir müddet sonra alışkanlık haline gelir ve kendi gönlüne gölge düşürmeye başlayabilir. Öyle olur ki...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:09:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü rüya tabiri,Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü mekke canlı, Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü kabe canlı yayın, Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü Üç boyutlu kuran oku Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü kuran ı kerim, Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü peygamber kıssaları,Sözün Doğrusu Doğrunun Sözü ilitam ders soruları, Sözün Doğrusu Doğrunun Sözüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes