> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Son Adımdan Bir Öncesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Son Adımdan Bir Öncesi  (Okunma Sayısı 923 defa)
03 Haziran 2012, 12:21:54
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 03 Haziran 2012, 12:21:54 »



Son Adımdan Bir Öncesi


Taha Yıldız | Şubat 2012 | DİĞER YAZILAR

    Yıllar çabuk geçer. Çocukluktan gençliğe, gençlikten yaşlılığa hızla ilerler. İnsanı yorup yıpratır, yavaş yavaş azaltır. Fakat pişirir olgunlaştırır, özünü açığa çıkarır. Doğru adımı atıp özüne dönmesi için son uyarısını yapar.

Ömür denilen süre insandan insana değişse de, sonuçta herkes yaşadığını çok kısa bir süre olarak görür. Hayatından bir şey anlamadığını söyler. Ömürlerinin nasıl geçtiğini anlamadıklarını, her şeyin bir serap veya bir rüya gibi geride kaldığını söylerler.

Ve evet; herkes ölüm denen gerçekle karşılaşır. Dünyada ebedilik verilmiş tek bir Allah’ın kulu olmadığına göre hepimizi bekleyen akıbet budur. Kimilerine göre daha fazla veya daha az yaşansa da gidilecek, buluşulacak yer aynı.

Fakat herkes ölümü kendisinden uzak tutar. O kadar cenaze namazına katılmamıza, ölüm döşeğindekileri ziyaretimize, onca ölüm haberine rağmen ölümün bizi de bulacağına kendimizi ikna etmekte zorlanırız. Sözünü eder fakat bir türlü idrak edemeyiz. Ne desek ölüm bize yabancı gelir.

Hatırlatıcı işaretler


İnsan hangi yaşta olursa olsun, elbette her zaman dünya hayatının bir sınav olduğunu bilmelidir. Ancak ölümün ayak seslerini bizzat kendi üzerinde duymaya başlamış olanların artık davranışlarına, ibadetlerine her zamankinden fazla hassasiyet göstermesi gerekir. İşte artık zaptedilemez gençlik günleri geride kalmıştır. Hiçbir şey eskisi gibi değildir. Önceki gibi hızlı koşamamaktadır. Aynanın karşısına geçtiğinde karşısında kırlaşmış saçlar, eskimiş ve yorulmuş yüz her gün ölümü fısıldar. Gözlüksüz okuyamayan gözler, sürekli sürpriz yapan ağrılar hep birer işarettir. Ölüme her zamankinden yakın olunduğunun mesajıdır.

Tövbe vaktinin daima geç olma ihtimali vardır. Ancak ölümün işaretleri üzerinde belirmiş olanlar için her an geç olabilir. Çünkü gençlik defteri kapanmış, yaşlılık sayfaları dolmaya başlamıştır. Hiç kimsenin eline bir üçüncü defter de verilmeyecek. Özellikle yaşı kırkı geçmiş olanların kendilerine çeki düzen vermesi gerekir.

Olgunluk çağı


Kırk yaş insanın olgunluk yaşıdır. İnsan bu dönemde hayata daha bir sükûnetle bakmakta, heyecanı gittiğinden olayları ve karşılaştığı sıkıntıları daha soğukkanlılıkla değerlendirebilmektedir. “Gençtim, farkına varamamıştım, düşünememiştim, aklım ermedi…” gibi mazeretlerin üretilemeyeceği, pervasızlıklara son verilecek bir dönemdir bu dönem. Bu süreçte insandan beklenen, aklını başına devşirmesi, yaklaştığı ölüme hazırlıklarını daha sıkı yapmaya başlaması, kulluğu artırmasıdır. Zira ekinin hasat zamanı yaklaşmıştır.

Kırk yaşın hayatın ikinci eşiği olmasının özel bir nedeni daha vardır. Rabbimiz Rasulü’ne peygamberlik görevini kırk yaşında vermiştir. Bunun pek çok hikmeti vardır. Bunlardan biri, yaşı itibarıyla olgunluğa erişmiş olmasıdır. Zaten güzel olan ahlâkı ziryeye ulaşmış, dünyayı çok daha iyi anlamış, hayatın gerçeklerini idrak etmiş ve bu görevi üstlenebilecek hayat tecrübesini kazanmıştır.

Kur’an’da kırk yaşa vurgu yapılması hayatın bu dönemine dikkat çekmektedir: “Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet olgunluk çağına ulaşıp kırk yaşına varınca: ‘Rabbim! Bana ve anne babama verdiğin nimete şükretmemi ve benim hoşnut olacağın yararlı bir işi yapmamı sağla; bana verdiğin gibi soyuma da salah ver; doğrusu sana yöneldim, ben kendini sana verenlerdenim’ demesi gerekir.” (Ahkâf 15).

Olgunluk yaşında olmasına rağmen Rabbine karşı kulluğunda kemalât göstermeyen insanın akıbetinin kötü olmasından korkulur. Çünkü kendisini düzeltmesi beklenen yaşta bile önceki yanlışlarını devam ettirmekte ve Allah’a yönelmemektedir. İmam Gazalî’nin aktardığı üzere, kırk yaşına gelip de kendisine çeki düzen vermeyen kişinin yüzünü şeytan sıvazlar ve “Bu yüz artık iflah olmaz!” diyerek memnuniyetini dile getirir (İhyâ, 3/29). Çünkü olgunluk döneminde bile yola girmemiş, şeytana olan bağlılığını güçlendirmiştir. Bu durumun kimi memnun edeceği ise bellidir.

Kendine gelme zamanı

Olgunluk çağına ulaşmış olan herkes artık bir kavşakta olduğunu bilmek zorundadır. Ya yanlışlarla dolu hayatını aynıyla devam ettirerek sonu belli olan akıbete uğrayacaktır. Ya da üzerinde belirmiş olan ölümün habercisi işaretlerden ibret alarak yaşamını düzeltecektir. Tercih tamamen kendisine bırakılmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki, ahirette arkasına sığınacağı bir mazereti kesinlikle olmayacaktır. Ve hiç bitmeyecek gibi önünde duran günler, geride bıraktığı kırk yıl gibi çok çabuk geçecek ve ahiret yolculuğu başlayacaktır.

Bu nedenle Rabbimizin farz kıldığı ibadetler aksatılıyorsa, öncelikle bunlardaki gevşekliğe bir son verilmelidir. Namaz bu noktada çok önemlidir. Çünkü hakkını vererek namazı eda eden insanın hayatını düzeltmesi çok kolay olur. Namaz onu yanlışlardan korur. Haram ve helale dikkat etmesini sağlar. Bunun yanında en küçük bir iyiliği dahi hakir görmemeli, mümkün olduğunca şüpheli şeylerden bile kaçınmalıdır. Zira gözünde değersiz olan küçük bir ameli veya şüpheli bir şeyden kaçınması Rabbin rızasını kazanmasını sağlayabilir. Kurtuluşu o küçük ameli ile olabilir. Bu nedenle her fırsatı değerlendirmelidir. Bunların yanında, sevdiği insanlarla küs durmasının, kalp kırmasının, çevresindekilerin hukukunu çiğnemesinin de ne kadar anlamsız olduğunu idrak etmelidir. Kısacık dünya hayatının bunlara değmeyeceğini anlamalıdır.

Özetle söyleyecek olursak, geçen yılların affı, yarının ihyası için, buyrun tövbeye…
Kırk Üçünde Gelen Felç

Sabah kalktığında kendisini biraz halsiz hissediyordu. Başında da müthiş bir ağrı vardı. Bütün bir geceyi yarım kalan işlerini tamamlamakla geçirdiğinden, yataktan yine yorgun kalktım, diye düşündü. Sanki hiç uyumamış gibiydi. Kahvaltısını yapıp ailesiyle vedalaştı ve her zamanki gibi işyerine yollandı. Yolda giderken üzerindeki ağırlık sanki artıyor gibiydi. Dükkanın kapısını açmaya çalışırken gözleri karardı. Yere düşüşünden sonrasını hatırlamıyordu.

Gözlerini açtığında hastanenin nöroloji bölümünde yatıyordu. Eşi yanında elini tutuyor, kardeşleri karşıdan mahzun mahzun bakıyordu. Gözlerini açması hepsinin yüzünü ışıtıverdi. Beyin kanaması geçirmişti. Vücudunun sağ tarafı tamamen iptal olmuştu, kolunu ve bacağını oynatamıyordu. Konuştukları da anlaşılmıyordu. Halini anlayınca gözlerinden yaşlar boşandı, etrafındakileri de ağlattı.

Hayatı birden gözünün önünden geçti. Kırk üç yaşındaydı. Doğrusu böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. Sağlığı yerindeydi. Her gün yürüyüş yapıyor, yemeklerine dikkat ediyordu. Birden gözü duvarda asılı olan saate takıldı. Öğle vakti geçmek üzereydi. Eşine abdest almak istediğini zar zor anlatabildi. Namazını ima ile eda ettikten sonra bulunduğu durumun muhasebesini yaptı. Ellerini açamadan Yaradan’a niyaz etti: “Rabbim, yakalandığım bu hastalığıma dayanma gücü ver, sabır ihsan eyle. Beni isyankârlardan yapma. Sana daha iyi kulluk yapabilmem için bana yeni bir süre verdiğin için sana şükürler olsun.”

Sonrası mı? Uzun süren fizik tedavinin ardından aksayarak da olsa yürüyebiliyor. Sağ elini tam olarak olmasa da kullanabiliyor. Konuşması da tamamen düzeldi. “Bu bana Rabbimin bir imtihanı idi. Uyarıyı aldım, daha iyi bir kul olmaya gayret ediyorum” diyor. Bu, yaşanmış bir olaydır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Son Adımdan Bir Öncesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:15:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Son Adımdan Bir Öncesi rüya tabiri,Son Adımdan Bir Öncesi mekke canlı, Son Adımdan Bir Öncesi kabe canlı yayın, Son Adımdan Bir Öncesi Üç boyutlu kuran oku Son Adımdan Bir Öncesi kuran ı kerim, Son Adımdan Bir Öncesi peygamber kıssaları,Son Adımdan Bir Öncesi ilitam ders soruları, Son Adımdan Bir Öncesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes