> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Sevgili Öğretmenim
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sevgili Öğretmenim  (Okunma Sayısı 858 defa)
24 Ağustos 2011, 13:19:15
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Ağustos 2011, 13:19:15 »



Sevgili Öğretmenim



Şubat 2008 - 110.sayı
 

Ayşe İZCİ kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Hâlâ o kadar idealist, iyi eğitimcilerimiz, öğretmenlerimiz var ki insan onları tanıma şansına sahip olunca yarınlara daha iyimser bakabiliyor. Gönül istiyor ki bu nadir insanlardan fazlasıyla yararlanılsın.

İnsanız ya, yeri geldiğinde geçmişi özlemle yâd eder, içinde bulunduğumuz zamanı eleştiririz. Bazen bu kadarla da kalmaz, geride bıraktığımızı ararız.

Eğitimde de durum böyle. Müfredattan tutunuz, öğretmen kalitesine, öğrenci disiplinine kadar, bugünümüze “Eh işte…” demeye bile dilimiz varmıyor.

Daha yakın sayılabilecek zamanlarda yoksulluklar içinde bezden okul torbaları, tahta çantalar ile gidilen çamurlu yollar, öğrencilerin getirdiği odunlarla ısıtılmaya çalışılan derslikler, naylon ayakkabılar, örgülü saçlar, traş olma ve kurdele bağlama disiplini, ezberler vs…

Böyle yetiştirildik, adam olduk (!) sonra bunlara burun kıvırıp beğenmemeye başladık, yenilikler yaptık. Galiba işi biraz abartmış olmalıyız ki “Nerede o eski öğretmenler?” diyerek yana döne eğitimde tecrübe aramaya başladık.

Çok Şey Değişti Ama…


Öğrenci değişti, öğretmen de, veli de… “Eti senin kemiği benim” teslimiyetinin yerini, “Çocuğumun kılına dokunursan seni Fizan’a sürdürürüm!” ukalalığı aldı. Bu yaklaşımların her ikisini de tasvip etmemiz mümkün değil elbette.

Eğitimin insan sağlığı kadar ciddi bir iş olduğunu artık kavramayan yoktur. Bilinçlenmenin sonucu olmalı ki, aileler neredeyse aile hekimliği gibi “aile öğretmenliği” veya “aile okulu” denilebilecek, şahsa özel bir eğitim sistemini talep eder duruma geldiler. İnanın, bu noktada devletin de işi zor, eğitimcilerimizin de… Maşallah, veliler öğrencilerden daha hevesli görünüyor, ama kaygıları da var.

Öğrencilerin eskiyle mukayese edildiğinde imkanları çok. Lakin başarısızlıkları için, tembellik etmeleri, çalışmamaları için geçerli mazeretleri de çok. Okul çağında çocuğu olanlar ne demek istediğimizi daha iyi anlarlar.

Bilgiye ulaşmak bu denli kolaylaşmasına rağmen, sosyal problemler aileleri oldukça zor durumda bırakıyor. Öyle ki, kendilerini çocukları üzerinde etkisiz olarak görüyorlar. Çocuklarında gözlemledikleri istenmeyen davranışlar için “Nerden öğrenmiş bilmiyorum!” diyerek şaşkınlıklarını dile getiriyorlar. Şiddete eğilimleri, kullandıkları küfürlü sözler ebeveynlerin yüzünü kızartıyor. “Benim çocuğum kendi başına kalsa asla böyle yapmazdı, vallahi bu tür sözler bizim evimizde hiç kullanılmaz..” gibi ifadelerle savunmaya geçip, sorunların kaynağını dış çevrenin etkisine dayandırarak soru dolu bakışlarla çözüm arıyorlar.

Yanlış mı Yaptık Acaba?


Aslında burada problem olan durum, bu tür uygunsuz söz ve davranışların görülmesi değil. Eskiden de varmış, şimdi de olabiliyor. Köylerde, kasabalarda, şehirlerde; özel okullarda veya devlet okullarında, hemen her yerde istenmeyen sözlere davranışlara rastlanabiliyor.

Gerçek sorun, iyi aile çocuklarının da bu tür söz ve davranışlara başvurmaya tevessül etmesidir. Çocuk farklı kaynaklardan bu sözleri istemeden de olsa öğrenebilir, davranışları izlemek durumunda kalabilir. Ama mizacına ters düşüyorsa dağarcığına katmaz, öyle tavır ve davranışları taklit etmez. Bu tür kişilerle de arkadaşlık değil, zorunlu sınırlı bir sınıfdaşlık ilişkisi sürdürebilir. Ama durum böyle olmuyor.

“Çocuklarımıza ev içerisinde veremediğimiz, pekiştiremediğimiz değerlerimiz mi var?” sorusu akla geliyor. Çünkü onlar ne anne-babalarının ne de öğretmenlerinin hiç ummadıkları, asla duymak istemedikleri sözler sarf edebiliyorlar, uygunsuz davranışlar sergileyebiliyorlar.

Her Çözümü Okuldan Beklemek

Buna mukabil veliler öğretmenleri, müdürü sıkıştırarak sorunları çözmeye çalışıyor. Onlar ise üzerlerine bu denli sorumluluk yüklenilmesinden sıkıntı duyuyorlar. Haklı değiller mi?

Bizler olanca şuurumuzla, sıcak yuvalarımızda canımızdan can olan iki üç çocuğumuzu terbiye ve disipline etmekte, ders çalıştırmakta zorlanıyoruz. Peki ya onlar ne yapsınlar? Kendi evlatlarının yanı sıra 30-40 çocuğun öğretiminden ve eğitiminden sorumlular. Onlar da insan. Yeri geldiğinde kendi çocuklarına daha sert ve müsamahasız olabilirler ama öğrencilerine karşı misli misli sabırlı, itinalı olmak zorundalar.

Neyse ki, günümüzde sorunlu öğrencileri rehberlik servislerine havale etmek imdatlarına yetişiyor. Şayet, bu servisler iyi çalışıyorsa ne âlâ! Meseleye eğitimcilerin cephesinden bakıldığında hak vermemek elde değil. Kendimizin terbiye edemediği evlatları onlar nasıl yola getirsinler? Zaten onların asıl görevleri de bu sayılmaz. Gösterdikleri özel gayret, iyi niyetlerindendir. Tüm bu olumsuz izlenimlere rağmen, hâlâ o kadar idealist, iyi eğitimcilerimiz, öğretmenlerimiz var ki insan onları tanıma şansına sahip olunca yarınlara daha iyimser bakabiliyor. Gönül istiyor ki bu nadir insanlardan fazlasıyla yararlanılsın.

Gün geliyor, ebeveynler kendi sözlerini dinletemediği çocuğunun öğretmenine olan samimi itaatine, sadakatine gıpta ediyor. Belli ki bu seçkin kişiler sırf maaş için değil, gerçekten çocukları sevdikleri için, kaç çocuğun şahsiyetini ve geleceğini inşa etmekten sorumlu olduğunu idrak ettiği için bu mesleği seçmişler.
Böyle imrenilecek vasıflara sahip bir öğretmenden çocuğunuzu zamansız ayırmak durumunda kalsanız ne yapardınız? İnanın çocuğunuza depresyon tedavisi uygulamak gerekebilirdi. İlköğretim çağındaki çocuklar için okul değiştirmek, öğretmen ve arkadaşlarından ayrılmak çok üzüntü verici olabiliyor.

Özünde ve Sözünde Öğretmen

Bizim öğretmenimiz; kızım ikinci sınıfa geçtiğinde onun öğrencisi olmuştu. Taşındığımız kasabada hakkında bolca methedici söz; meyveli ağacın taşlanması misali nadiren de kötüleme vardı halk arasında. Birinci sınıf öğretmenimiz bir bayandı ve kızım çok severek alışmış, ayrılırken üzülmüştü. Yeni öğretmenine alışması güç olur diye düşünüyorduk, yanılmışız. Mesleğine otuz yılını vermiş bu muhterem beyefendi gözlüğünün arkasından tüm öğrencilerine öyle şefkat ve güven mesajları gönderiyordu ki çocuklar ona yakın olmak için birbiriyle yarışıyorlardı. Sözün özü babacan bir adamdı. Sadece bu da değil, eğitim ve öğretimde bir kimyager gibi özenliydi. Birçok öğretmenin yaptığı gibi müfredatta ne yazılıysa harfiyen uyarak, vasat bir başarıyla yetinerek, ”Adım Hıdır, elimden gelen budur!” diye kestirip atmıyor, çocuğunuzu kendinizin çalıştırmasını tavsiye ederek sorumluluğu velilere pas edip maaş almıyordu. Başlangıçta hırslı olduğunu düşünüp, çocukları çok zorladığı kanaatine kapılmıştım. Kısa sürede yanıldığımı anladım. Öğrencilerini sınıf içinde katı olmayan ölçütlere dayanarak seviyelerine göre gruplara ayırmış, her çocuğu öğrenebildiği en üst seviyeye kadar başarıya taşıyordu. Bu uygulaması çok iyi neticeler veriyordu. Çocukların da zekâ düzeyleri ve ilgi alanları farklılık arz ettiği için tümünün performanslarını ortaya koyması mümkün oluyordu. Kimi matematikte iyiydi, kimi sosyalde, kimi hepsinde orta düzeyde…

Ama hepsi ne kadar yetenekli ise, kapasitelerinin son demine kadar işleniyor, her öğrencinin başarılı ve şımarıkça olmayan bir benlik algısı oluşuyordu. Ancak kimsenin şahsiyeti zekâsıyla alakalandırılarak rencide edilmiyor, aksine, teşvik ediliyordu. Kem gözle bakanları yanıltırcasına, öğrencilerinin neredeyse tümü başarılı ve mutlu çocuklardı. Normal insanda yaşla birlikte teknolojiyi algılayabilme ve kullanabilme yeteneği yavaşladığı halde, öğretmenimizin sınıfında velilerin de maddi desteğiyle son derece modern eğitim teknolojileri öğrencilere cömertçe sunuluyordu.

Demek ki insan isterse neler yapabiliyormuş. Eline, diline sağlık. Biz yi-ne taşınma sebebiyle çocuğumuzu ondan ayırmak zorunda kaldık. Ama onun çocuğumuz için ömür boyu fahri öğretmen olarak kalmasını temenni ediyoruz.

İzninizle, bu değerli öğretmenimize burada sadece teşekkür etmek istiyorum.

Küçük Çabalar Büyük Sonuçlar


Taşındığımız şehirde yeni bir okulumuz oldu. Mevcudu kalabalık, nüfusu çeşitlilik arz ediyor. O güzel öğretmenden sonra sanki ayaklarımız geri geri gidercesine yeni okulumuzun kapısını çaldık. Çocuğumuzun kaydını yaptırdığımızda müdür beyin ağzından çıkan ilk cümle endişelerimizi silip süpürdü. Umutlandık.
Müdür bey bizden çocuğun etini-kemiğini falan istemedi: “Öğrenci bizim, okul sizin.” dedi. Ne münasip bir yaklaşım… Şeffaflık ve güven… eğitimin ön şartı bu unsurlar olmalı. Ülkemde güzel değişimler de cereyan ediyor, sevindik.

Yazılarımızda yaşama sanatından söz ediyorduk ya, çocuklar bu sanatı öğrenmede yetişkinlere göre daha başarılılar. Değişikliklere, yeniliklere daha kısa sürede uyum sağlayabiliyorlar. Sağ olsun, yeni öğretmenimiz de elinden gelen tüm gayreti sarf ediyor.

Evet; güzel ülkemizde eğitim, okul, öğretmen denilince akla bin türlü dert geliyor. Sorunlar alışması imkansız dağ gibi duruyor. Ama bir açıdan hiç de öyle değil. Bireysel çabanın önemini fark etmek lazım. İyi bir aile ortamı, iyi bir öğretmen, iyi niyetli bir okul idaresi bazen imkansız zannedileni mümkün kılıyor.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sevgili Öğretmenim
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:06:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sevgili Öğretmenim rüya tabiri,Sevgili Öğretmenim mekke canlı, Sevgili Öğretmenim kabe canlı yayın, Sevgili Öğretmenim Üç boyutlu kuran oku Sevgili Öğretmenim kuran ı kerim, Sevgili Öğretmenim peygamber kıssaları,Sevgili Öğretmenim ilitam ders soruları, Sevgili Öğretmenimönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes