> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Selmanı Farisî r.a.
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Selmanı Farisî r.a.  (Okunma Sayısı 934 defa)
25 Temmuz 2011, 02:19:22
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Temmuz 2011, 02:19:22 »



İran’da Başlayan Bir Arayış Hikâyesi Selman-ı Farisî r.a.


Aralık 2009 - 132.sayı


Sulhi CEYLAN kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


Yaşadığımız çağda Selman-ı Farisî r.a.’ı anlamak, anlatmak zor. Para kazanma, mal biriktirme tutkusunun ruhları esir aldığı, konfor ve lüksün ideal hayat tarzı olduğu bir devre Selman-ı Farisî ne mesaj verir? Anlatabilir mi, anlaşılabilir mi? Ondan söz edelim. Biraz olsun anlamak, belki feyzinden nasiplenmek için.

Selman-ı Farisî, yani İranlı Selman...


Hakikati arayışın hikâyesi... İran’da başlayıp Medine’de meyvesini veren bir arayış ve çile yolu.

Aristokrat bir sülaleden gelip, köleliğe ve Sahabi olmaya uzanan bir yol…

Dünya varını elinin tersi ile itip, Suffe Ashabı’ndan olma bahtiyarlığının öyküsü...

Fakirlerin yanından, sofrasından ayrılmayan bir zühd ehli...

Hz. Peygamber’in mübarek mesajını hayatının tümüne yayan bir derviş. Sade bir hayat, lüksün evine giremediği bir dava adamı...

Hz. Peygamber’den “Hayırlı Selman” lakabına mazhar olan bir hizmet ve ibadet timsali...

Vali iken aldığı maaşının tamamını fakirlere dağıtan, kendi el emeği ile yaptıklarını satarak geçinen, mal ve para biriktirmeyi İslâm’ı anlamamak olarak algılayan gönlü zengin Farslı Selman…

“Ey iman edenler! Hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını hem haksızlıkla yer, hem de ALLAH yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de ALLAH yolunda harcamayanları acı bir azabın beklediğini haber ver. O gün biriktirip yığdıkları ateşte kızartılacak ve alınları, böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacak. ‘İşte bu bencilce biriktirip yığdıklarınız; haydi tadın bakalım’ denecek.” (Tevbe, 34-35) ayetini kendine düstur edinen ve bir ömür bu minvalde yaşayan fedakârlık imamı...

Vefat ettiğinde malının tamamı on gümüş para olan, dünyanın kendisinden nasip alamadığı ‘fakr’ ehli...

İran’da başlayan arayış


Selman-ı Farisî’nin doğum tarihini bilmiyoruz ama Hz. Peygamber s.a.v. efendimizin dünyayı teşrifinden 7 ilâ 20 yıl arasında doğduğu tahmin ediliyor. İran’da önde gelen bir ailenin çocuğu olarak hayata gülümsüyor ve Mecusiliği küçük yaştan itibaren öğreniyor. Fakat bu din onu tatmin etmiyor, sürekli bir arayış içinde.

Bir gün tarlalarını dolaşırken bir hıristiyan rahip görüyor ve hayat akışı bu andan itibaren değişiyor. Hakikat, adeta onu çağırıyor. Hıristiyanların ibadetlerini beğenen Selman-ı Farisî onlara katılıp, yoğun bir ibadet sürecine giriyor. Fakat bu duruma kayıtsız kalmayan ailesi oğullarına baskı yapmakta gecikmiyor. Mecusiliğe geri dönmek istemeyen Selman ise kurtuluşu Şam’daki bir hıristiyan rahibin yanına gitmekte buluyor. O rahibin ölümü üzerine arayışını ve gezilerini sürdüren Selman-ı Farisî vefatından önce yanında bulunduğu rahibe:

– Efendim, sizden sonra kimin yanına gitmemi tavsiye edersiniz, diye sorunca rahip dedi ki:

– Evladım, vallahi bugün yeryüzündeki insanlardan yanına gitmeni tavsiye edebileceğim, bizim yolumuzda bildiğim birisi yok. Fakat Âhir Zaman Peygamberi’nin gelmesi çok yaklaştı, sanki gölgesi üzerimize düştü. O Peygamber, İbrahim Peygamber’in dini üzere gönderilecek. Arap ülkesinden ortaya çıkacak, hurma bahçeleri bulunan bir yere hicret edecek. O Peygamber’in bazı işaretleri vardır: O, kendisine verilen hediyeden yer, sadakadan yemez. İki omzu arasında peygamberlik mührü bulunur. Eğer o bölgeye gitmeye gücün yeterse hemen git. Çünkü onun gelme zamanı yakın.

Bu müjde üzerine Selman-ı Farisî kendini yolda bulur. Yolculuk esnasında saldırıya uğrayıp köle olarak satılır ve bu haldeyken son peygamberi bekleyiş başlar.

Köle Selman


Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim:

“Bir gün sahibim ile hurmalıkta çalışıyordum. Bir yahudi koşarak yanımıza gelip, ‘ALLAH Kayle Oğulları’nın belasını versin!’ diyerek ALLAH Rasulü’nün Mekke’den Medine’ye gelişinden duyduğu rahatsızlığı dile getirererek, müslümanların Kuba’da Hz. Muhammed s.a.v.’in etrafında toplandıklarını haber verdi. Bu sözleri duyunca çok heyecanlandım. Hurma toplamak üzere çıktığım ağaçtan neredeyse düşecektim. O yahudiye:

– Ne dedin? Sen ne dedin, diye sorunca, sahibim bana kızıp şiddetli bir yumruk vurarak:

– Bundan sana ne! Sen işine bak, dedi. Ben de:

– Bir şey yok. Sadece ne dediğini anlamak istedim, cevabını verdim.”

Akşam Hz. Peygamber’in bulunduğu eve giden Selman-ı Farisî Son Peygamber’in rahipten öğrendiği özelliklerini tespit etmek için yanında getirdiği hurmaları O’na takdim ederek:

– Senin iyi bir kimse olduğunu duydum. Yanında fakir kimseler de var. Bu hurmaları sadaka olarak size takdim ediyorum, deyince Hz. Peygamber hurmaları arkadaşlarına ikram eder.

Kendi kendine:

– Bu, Son Peygamber’in bana öğretilen vasıflarından biri, der, Efendimiz’in huzurundan ayrılır.

Peygamber Efendimiz Kuba’dan Medine’ye gidince, Selman tekrar bir miktar hurma hazırlayıp yeniden yanına giderek:

– Sadakadan yemediğinizi gördüm. Bunlar ise size hediyedir, diye hurmaları sunar. ALLAH Rasulü s.a.v. arkadaşlarını da davet ederek bu hediyeden onlarla birlikte yer. Selman-ı Farisî, kendi kendine; “Bu da bana öğretilen peygamberlik işaretlerinin ikincisi.” der.

Sahabe Selman


Bir gün sahabeden birinin cenazesi münasebetiyle Hz. Peygamber s.a.v.’in Cennetü’l-Baki mezarlığında ashabı ile birlikte olduğunu görünce, sırtındaki peygamberlik mührünü görmek ister. Peygamberimiz onun niyetini anlayıp gömleğini açınca Selman-ı Farisî, ALLAH Rasulü’nün iki omuz küreği arasında parlayan peygamberlik mührünü görür ve Hz. Peygamber’e sarılarak büyük bir heyecanla mührü öper.

Artık Selman-ı Farisî sahabidir. Arayışı son noktasını bulmuştur. Bundan sonraki çabası ise bulduğunu anlamak, hakikatine ermektir.

Sahabi olmasının ardından kölelikten de kurtulan Selman-ı Farisî artık Suffe’de kalan, kimi kimsesi olmayan sahabiler arasındadır. Son Peygamber’in dizi dibinde İslâm’ı öğrenmekte, ilâhi vahyin ışığı ile aydınlanmaktadır. Yoğun bir ibadet dönemi başlamıştır Selman-ı Farisî için. Öyle ki ayakta duramayacak hale gelinceye kadar namaz kılar, yorulunca oturup zikreder. Dili yorulduğu zaman da ilâhi hikmetleri düşünerek uykuya dalar.

Birazcık dinlenince “Ey nefsim iyice dinlendin. Şimdi kalk ALLAH Tealâ’ya ibadet et.” Diline de “Ey lisanım, sen de ALLAH Tealâ’nın zikrine başla..” demektedir.

Vali Selman


Hazreti Ömer r.a. zamanında İran’ın fethine katılan Selman-ı Farisî, daha sonra Medayin şehrine vali olarak atanır. Fakat makam ve mevki onda hiçbir şeyi değiştirmez. Bir seferinde Şam’dan gelen birisi üstündeki eski yeleği görünce onu işçi zanneder ve yanındaki incir çuvalını taşımasını ister. Hiç ses etmeyip hemen çuvalı sırtlanır ve götürmeye başlar. Bunu görenler “Sen ne yapıyorsun, o bizim valimiz!” deyince, adam çuvalı almaya çalışır ama Selman-ı Farisî çuvalı gideceği yere kadar götürür.

Bir ziyafette kendisine bol bol yemesi için ısrar edilince; Peygamber Efendimiz’in kendisine; “İnsanların ahirette çok açlık çekecek olanları, dünyada doyuncaya kadar yemek yiyenlerdir.” buyurduğunu söyler.

Vefatı sırasında Sa’d bin Ebî Vakkas onu ziyarete gelir ve ağladığını görünce sorar:

– Niye ağlıyorsun, ölüm korkusundan mı?

– Ölümden korktuğum yok, dünyaya tutkum da yok, diye cevap alınca tekrar sorar:

– Öyleyse niye ağlıyorsun?

Der ki:

– Ben ALLAH Rasulü’ne bir söz verdim, o sözü yerine getiremediğim için ağlıyorum. Rasulullah Efendimiz: “Dünyada ancak bir yolcu kadar yük alın kendinize. Sırtınıza fazla yük almayın. Çünkü yol yokuş, sonra çıkamazsınız, yolda kalırsınız. Dünyaya kıymet verip de mal tutkusuna düşmeyin.” buyurmuştu. Ama şu etrafımdakilere bak, ben ne kadar çok şey edinmişim. Şimdi bunlarla ALLAH Rasulü’nün huzuruna nasıl varacağım?

Sa’d r.a. diyor ki: “Acaba ne malı var diye baktım. Gördüm ki bir tencere, bir sahan, bir testi, bir bardak, bir de sofradan ibaret. Selman bunları çok görmüş, ağlıyor.”

Vefatı

Ebedi aleme göçüşünü hanımı şöyle aktarıyor:

“Vefatına yakın bana:

– Evde biraz misk olacak, onu suya koy ve başımın etrafına saç. İnsan ve cin olmayan kimseler (melekler) gelecekler yanıma, dedi. Söylediği gibi yaptım. Dışarı çıktım. Odadan:

– Selam sana ey ALLAH’ın velisi ve Rasulullah’ın arkadaşı, diyen bir ses duydum. İçeri girdiğimde ruhunu teslim etmişti. Yatağında uyuyor gibiydi.”

Selman-ı Farisî r.a., ALLAH Rasulü s.a.v. Efendimiz’in “Selman ehli beytimdendir.” müjdesine nail olmuş ve o bunu hayatıyla ispat ederek Rabbine yürümüştür.

Her biri birer yıldız olan o sahabi efendilerimizin yolundan gidenlere ne mutlu...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Selmanı Farisî r.a.
« Posted on: 26 Nisan 2024, 07:48:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Selmanı Farisî r.a. rüya tabiri,Selmanı Farisî r.a. mekke canlı, Selmanı Farisî r.a. kabe canlı yayın, Selmanı Farisî r.a. Üç boyutlu kuran oku Selmanı Farisî r.a. kuran ı kerim, Selmanı Farisî r.a. peygamber kıssaları,Selmanı Farisî r.a. ilitam ders soruları, Selmanı Farisî r.a. önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes