> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Pulsuz Mektuplar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Pulsuz Mektuplar  (Okunma Sayısı 1034 defa)
04 Temmuz 2011, 19:11:55
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Temmuz 2011, 19:11:55 »



Pulsuz Mektuplar

Mayıs 2011 149.SAYI


 

Hasan AKÇAY kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Mekanik tuşlarla gönderilen, harfleri dahi eksiltilmiş birkaç kelime ile birbirimizi ne kadar anlayabilir, birbirimize ne kadar yakınlaşabiliriz ki... Her şeyi çabuk ve kısa yaşıyor, hızla tüketiyoruz. Bu yüzden sevdalarımız, dostluklarımız uzun süreli olmuyor. Bütün ilişkiler mekanik...

Ne çok güzellikler çekildi hayatımızdan kısa sürede... Bugün hayatımızın önemli bir parçası olanlar da, yarın aynı hasretle yâd edilecek, kim bilir.

Kaybolanlar en fazla insan yanımıza dokunduğu içindir ki, daha çok özlüyor ve daha çok içleniyoruz.

Teknoloji hayatımıza sunduğu kolaylıklarla birlikte, yalnızlığımızı da büyütüyor farkında olmadan. Televizyonların evimizde baş köşeye oturmasıyla birlikte ev halkıyla sohbet etmeyi, birbirini dinlemeyi, karşımızdakini anlamayı unuttuk. Bilgisayarın büyülü dünyasında etrafımızdakileri olduğu kadar kendimizi de kaybettik. Akıp giden zamanların sonunda bir hiç uğruna feda edilmiş saatlerin farkına varınca kimi zaman pişmanlık duysak da, o cazibeden bir türlü kendimizi alamadık.

Cep telefonlarının bir tanesinin yetmediği bu zamanda, büyük bir hızla ve acımasızca, zaman ve onun içindeki güzelliklerin “sil” tuşuna dokunurcasına kaybedilenlerin ardından büyük bir şaşkınlıka bakar olduk. Gidenlerin büyük bir çoğunluğu bir daha geri dönmedi. Her ne kadar soğuk ve mekanik dokunuşlar bazılarını hatırlatır olsa da, asıl olanın yerini asla tutamadılar.

Mektup kokusu

Aramızdan çekilip giden güzelliklerden biri de mektuptur. Bir zamanlar yolunu gözlediğimiz postacılar artık sokağımıza uğramaz, kapımızı çalmaz olmuşlar. Her gün sevdiklerimizden bize haber taşıyanlar, çoğu insanın içinde ne var diye açıp bakmadığı faturaları kapı girişlerine bırakıp gidiyorlar göze görünmeden.

Bir sokağın yokuşunu tırmanırken, yıpranmış meşin çantalarının içinden bütün sokağa taşan mektup kokuları kalmadı bugün. Gurbetteki eşinden, askerdeki oğlundan, uzaktaki sevdiklerinden bir haber bekleyenlerin ümitlerine gül uzatan posta memurlarının da o neşesi okunmuyor gözlerinden. Günün belli saatlerinde sokakları adım adım dolaşan postacının yolunu gözleyenler, postacıyı aileden biri gibi kabul edenler de yabancılaştı bu âşina yüzlere.
Onlar ki, çantalarında taşımış oldukları hasretlerin ağırlığı altında her kapı ziline dokunuşlarında yeniden terlerini siler ve uzatılan avuca bıraktıkları zarflarla birlikte biraz nefeslenmiş, karşısındaki insanın tebessümünün vermiş olduğu huzurla bütün yorgunluklarını unutmuş olurlardı.

Zarflara sığmış yürekler

Mektupların, postacıların çantalarından taşıp, kucaklarında üst üste yığılmış şekilde caddelerden bin bir nazla geçtikleri zamanlarda herkes olduğu yerde durup, bu yürek atışını hızlandıran yürüyüşü bir geçit töreni gibi seyrederdi. Özellikle küçük kasabaların en büyük ve çoğu zaman da tek olan caddesine postacının girişi birkaç dakikalığına hayatı durdururdu adeta. Köylere kadar ulaşamayan mektupların ilk uğrak yeri, kasabalardaki birkaç esnafın adresiydi. Bu adresten, o esnafın eliyle ulaşırdı mektuplar köylere, mezralara...

Özellikle uzak diyarlardan gelen mektupların üzerindeki farklı renklerde, resimlerdeki pullar ilgimizi çekerdi. İlk gençlik yıllarımızın bu heyecanlı merakıyladır ki birçok arkadaşımızla birlikte oluşturduğumuz pul koleksiyonlarımızı yarıştırırdık çoğu zaman.

Bakkal Mehmet amcanın dükkânı bizim kasabaya bağlı yaklaşık kırk köyün tek adresiydi. Her mektup dağılışında en çok mektup Mehmet amcanın dükkânına gelirdi. Köydeki insanlar kasabaya indikçe de kendilerine ait mektupları buradan alırlardı. Kırktan fazla köyden yüzlerce insanın gurbette yaşadığını biz bu mekâna gelen mektuplardan anlardık. Büyük bir çoğunluğu Almanya olmak üzere Batı ülkeleri ve son zamanlarda da Doğu’nun birçok ülkesine geçimini temin için giden insanların yüreklerinin sarmalandığı zarflar...

Başta Mehmet amca olmak üzere, özellikle mektup sahiplerinden alınmış izinle uzaklardan gelen zarfların üzerindeki pulları itina ile koparırken, zarfın dışından bile içindeki yazılanların ne kadar hasret yüklü, hüzün dolu olduğunu hissederdik. Çünkü gidenlerin ardında bıraktıkları ana, baba, eş ve çocuklarına duyulan özlemi hissedecek kadar onlara yakındık, onlardan biriydik. Bu kasabada ve köylerde hiçbir aile yoktu ki en az bir ferdi gurbette olmasın.
O günlerin hemen hemen tek haberleşme aracı olun mektuplar nice gönül yangınını, nice gözyaşını insanlar arasında taşıyıp durmuşlar. Ve bundan dolayıdır ki, erkeklerinin büyük bir çoğunluğu gurbette olan kadınlara da mecburen bağ bahçe işlerini yapmak düşmüş. Toprakta, tarlada çalışırken hep onlar görünmüş. Bu da dışardan bakanlar için, erkekler evde yatıyor, kadınlar çalışıyor gibi bir yanlış anlaşılmaya sebep olmuş. Oysa işin aslı hiç de öyle değilmiş...

Mektup selam söyle

Mektuplar hep uzaklardan gelir. Ya şehirler arasıdır onların yolculuğu ya da ülkeler arası. Daha zarfı açılmadan üzerindeki yazılar seyredilir bir süre. Göğsüne bastırır o zarfı analar, babalar, yavuklular... Sanki yazanı gelmiş, karşılarına geçip oturmuş gibi sevinçli bir hüzün kaplar etrafı. Gözler buğulanır, bakışlar uzaklara dalar gider bir süre. Büyüklerin çoğu okuma bilmediğinden, henüz ilkokul öğrencisi olan torunlar hecelemeye başlayınca mektubu, bütün ev halkı bir araya toplanır. Her birinin gözünde ayrı bir hatıra canlanır. Her göz farklı bir noktaya takılır, orada ne görür, ne seyreder bilinmez.

Hasretler dağlar gibi yücelir, okunurken mektuplar. Kimi zaman sessiz bir hıçkırığa dönüşürken cümleler, kimi zaman da buruk bir tebessüm olur dudaklarda. Komşular ve yakın akrabaların da isimleri tek tek zikredilerek selam gönderilir.

O mektuplar ki defalarca okunup katlanarak tekrar zarfa konulmaktan bir süre sonra dört parçaya bölünür de bir türlü atılamazlar, kaybolmazlar. Ya sandıkların en müstesna köşelerinde ya da odalarda yığılmış yatakların arasında yıllarca saklanırlar.

Dedelerin oğulları için torunlarına yazdırdığı mektuplar zarflanmadan, gizlice yazılmış bir pusula büyüklere fark ettirilmeden bir bahane ile girer zarfın içine ve kapatılır. Bu birkaç satırlık hasret pusulası ya gurbetteki ya da asker ocağındaki eşler içindir. Ki ev halkına yazılan mektuplarda ismi tek zikredilmeyen tek kişiler gelinlerdir. Bunun sebebi de ana ve babaya karşı olan saygıdır.

Ucu yanık mektuplar

Çoğu zaman duygular sığmaz cümlelere. Kelimeler taşıyamaz yürekten geçenleri. Anlatabilmek için özlemi, hasreti yetersiz kalır kelimeler. Bunun için bir ucu yakılarak gönderilir mektuplar, anlaşılsın anlatılamayanlar diye. Katlanan mektubun içine bir gül yaprağı, bir papatya sıkıştırılır çoğu zaman ki, kelimelerin ifadede zorlandığı sevginin bir ifadesi olsun...

İki insan arasındaki sırları, hasretleri, sevinçleri, acıları paylaştığı mektupların asıl sahibi kimdir pek bilinmez. O mektuplar yazana mı aittir, yoksa yazılana mı? Belki de bir köprü, bir bağdır iki yürek arasında. Bir kişinin değil, iki kişinin bir olduğu birbirine karıştığı iki ırmağın denizlerde buluşmasıdır, kim bilir.

Kaybolan bir değer

Artık kimseler mektup yazmıyor. Yazmayalı düşünmeyi, özlemeyi, sevmeyi de unuttuk. Mekanik tuşlarla gönderilen, harfleri dahi eksiltilmiş birkaç kelime ile birbirimizi ne kadar anlayabilir, birbirimize ne kadar yakınlaşabiliriz ki...
Her şeyi çabuk ve kısa yaşıyor, hızla tüketiyoruz. Bu yüzden sevdalarımız, dostluklarımız uzun süreli olmuyor. Bütün ilişkiler mekanik. Telefondaki bir mesaj veya mailimizdeki birkaç cümle gibi sevdiklerimizi de çok kolay silip atabiliyoruz hayatımızdan.

Bir ömür saklanan ve her hatırlayışta, her özleyişte tekrar tekrar okunan mektuplar yok hayatımızda. Bir dostumuza, sevdiğimize birkaç sayfa yazmaya ne vaktimiz ne de ihtiyacımız var artık.

Kağıt üzerindeki mürekkebi dağıtan gözyaşlarımızın hasret ifadesini ve en sona eklenilen bir maninin ince manasını anlayacak, aktaracak hislerimiz de mektuplarla birlikte kaybolup gitti. Yaşadığımız yer ister bir şehir ister kasaba olsun, sorulunca yerini tarif edemeyeceğimiz birkaç yerden biri de postanelerdir sanırım...

Yeniden başlamak

Oysa mektuplardan romanlar oluşturulmuş, mektuplar edebî bir tür olarak girmişti hayatımıza. Ve nice büyük şahsiyet “Mektubat” başlığı altında fikirlerini, önerilerini, düşüncelerini insanlarla paylaşmış, onların sorularına cevap verirken bu vesile ile insanlığa da kalıcı eserler armağan etmişlerdir.

Mektupları hayatımızdan çıkardığımızdan beri, her biri bir mektup özelliğinde olan etrafımızı kuşatan ağaçlara, çiçeklere, dağlara, bulutlara ve dahi insanlara da boş ve anlamsız bakıp geçmekteyiz.

Bizim için bir mektup değeri taşıyan bunca varlığın anlamını, üzerindeki cümleleri okumayı bilmiyorsak, unutmuşsak, insan olarak kendimizi de unutmuşuz demektir.

Yitip gittiğini düşündüğümüz bu güzelliği yeniden kaybettiğimiz yerde aramak bulmak elimizde. Şimdi bir dosta mektup yazmanın tam zamanıdır. Şu an yakınımızda her ne ise bulunan; o pulsuz ve zarfsız mektubu da hecelemeye başlamanın gecikmiş bir vaktidir. Bilmeliyiz ki, her bir varlık bizlere okunması için gönderilmiş, kimi uzun ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Pulsuz Mektuplar
« Posted on: 18 Nisan 2024, 08:44:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Pulsuz Mektuplar rüya tabiri,Pulsuz Mektuplar mekke canlı, Pulsuz Mektuplar kabe canlı yayın, Pulsuz Mektuplar Üç boyutlu kuran oku Pulsuz Mektuplar kuran ı kerim, Pulsuz Mektuplar peygamber kıssaları,Pulsuz Mektuplar ilitam ders soruları, Pulsuz Mektuplarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes