> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Müthediyi Yabana Atmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müthediyi Yabana Atmak  (Okunma Sayısı 828 defa)
09 Kasım 2011, 22:56:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 09 Kasım 2011, 22:56:35 »



"Müthedi"yi Yabana Atmak


Ekim 2005 - 82.sayı



Ali YURTGEZEN
kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


İhtidâ edenlerin, yani başka bir dinde iken sonradan müslüman olanların halk arasında da “dönme” diye vasıflandırılması maalesef çok yaygın.

İngilizce hocası bir arkadaştan dinlemiştim:

Eski talebelerinden biri lisan öğrenmek için İngiltere'de iken, müslüman olmuş bir İngiliz profesörün varlığını haber alır ve tanışıp sohbet etmek için ziyaretine gider. Daha birkaç cümle etmeden İngiliz profesörden öyle bir azar işitir ki şaşırıp kalır. Tam, kibarlığı ve müslümanlığındaki samimiyeti hususunda bir sürü şey dinlediği profesörün bu olamayacağı, yanlış kişiyle konuştuğu zehabına kapılmışken mesele anlaşılır. Bizimki profesöre niçin “din değiştirdiğini” sorarken “ conversion ” kelimesini kullanmıştır.

Aslına rücu' etmek ile aslından dönmek farkı

Hadiseyi bana nakleden arkadaş, “E, ne var bunda?” der gibi baktığımı görünce şu izahatta bulundu: İngilizce'de insanların fikir ve inançlarını değiştirmesine “ conversion ”; bu değişim veya dönüşümü yaşayana, dolayısıyla din değiştirenlere de “ convert ” diyorlar. Bizdeki “ dönme”nin karşılığı sayılabilir. Müslüman olan profesör işte kendisinin böyle isimlendirilmesine kızmıştır. Ona göre müslüman olan birindeki bu değişim “ convert ” kelimesiyle değil “ revert ” kelimesiyle verilebilir. Reversion , “eski haline veya alışkanlıklarına yeniden yönelme, aslına rücu ' etme” demektir. Zira dinsiz yahut başka bir dinin mensubu iken müslüman olmak, yeni bir dine girmekten ziyade, insanın eski dinine, fıtratına, kendine dönüşüdür.

Sonradan müslüman olmuş bu İngiliz profesör, eskiden beri müslüman olan genç ziyaretçisine, “bütün insanlar aslında ‘ Kâlû Belâ'dan beri müslümandır ; bu sebeple meselâ Hıristiyanlıktaki gibi, çocukların ergenliğe ulaşınca dine girişini temin eden merasimler İslâm'da yoktur” dedi mi, bilmiyorum. Efendimiz'in , “Dünyaya gelen her insan fıtrat (İslâm; tevhidi ve Allah Tealâ'yı bilmeyi mümkün kılan ilâhî program ve donanım) üzere doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hıristiyan, Mecusî yapar.” meâlindeki hadis-i şerifinin mevzu' edilip edilmediğini de sormadım. Bu dünyada muhtelif sebeplerle yanlış yollara sapanların bilahare Elest Bezmi'ndeki ahdini hatırlaması, bir halden başka bir hale geçme, tahavvül etme değil; kendine, özüne, ilk haline yönelmedir. Müslüman İngiliz profesör bu mühim inceliği fark etmişti ve dilin bu inceliği yansıtmasını istiyordu.

Yakın zamandaki “falanca Ermeni dönmesiydi, değildi” tartışmaları, bizde “ilahiyatçı” etiketli tarafların dahi bu incelikten ne kadar bî -haber olduğunu gözler önüne serdi. İhtidâ edenlerin, yani başka bir dinde iken sonradan müslüman olanların halk arasında da “dönme” diye vasıflandırılması maalesef çok yaygın.

“Dönmeler” bir münâfık zümresidir

“Dönmek” mastarını fiil olarak, din değiştirmelerini, tabiatiyle sonradan İslâm'a girişi ifade için kullanmakta bir beis yok. Fakat sıfat mevkiindeki “dönme” kelimesi böyle değil. Bir kere “tabii hâli değiştirilmiş” varlıklar için kullanılmakla menfî bir manâ taşıyor. İkincisi ve daha mühimi “dönme”, husûsen bir münâfık topluluğunun adı olarak terimleşmiş, “ doenmeh ” şeklinde Batı dillerine dahi geçmiştir.

“Dönmeler”, Osmanlı'ya iltica eden İspanyol Yahudilerinden dışa kapalı bir cemaattir. 17. asrın ortalarında Mesihliğini ilân eden Sabatay Sevi'ye tâbi' olmuşlar; onun, maksatlarının tahakkuku için sûretâ müslüman gibi davranması metodunu benimsemişlerdir. Osmanlı'nın yıkılışına kadar Selânik'te oturan ve bu şehri âdeta bir üs gibi kullanan Dönmeler, Cumhuriyet'ten sonra bilhassa 1924 mübadelesinde Türkiye'ye gelmiş, başta İzmir ve İstanbul gibi şehirlere yerleşerek eğitim, ticaret, eğlence, basın-yayın sektörlerinde ve bürokraside belirleyici rol oynamışlardır.

Dışarıya karşı müslüman gibi yaşayan, müslüman isimleri taşıyan Dönmeler, kendi aralarında yahudi inançlarını sürdürmekte, gizli âyinler tertiplemekte ve birbirlerini Yahudi isimleriyle çağırmaktadırlar. Bu hâl, tipik bir münâfıklık tarzıdır. Gerçi münâfıklığın tesbiti muhataralı bir iştir; ağır mes'ûliyet yükler.

Zaman zaman Türkiye'deki Dönmelerin sayısı ve fonksiyonu gündeme gelmekte, yapılan yayınların da tesiriyle herkes birbirine şüphe ile bakmaktadır. Böyle zamanlarda İslâm'ın hüsn -i zan prensibini elden bırakmamak gerekir. İnsan bir başka dinin müntesibi iken müslüman olabileceği gibi, Dönme iken de ihtidâ edebilir. Yahut Dönme asıllıdır da, nesilden nesile zaman içindeki değişmeler neticesi bugün samimî bir müslüman olmuştur, başımızın üzerinde yeri vardır. Dönmelerle alâkalı yazılıp söylenenlerin bu insanları incitmemesi için itina göstermek boynumuzun borcudur.

Fakat öte yandan böyle bir hakikati de göz ardı etmemek gerekir. Osmanlı'nın son devir siyasî buhranları ile Balkan ve Birinci Cihan Harbi'nde Dönmelerin menfî rolü tarihen sâbittir. Günümüzün bu kadar bol ve çeşitli nifak malzemesinin bir münafıklar zümresinin varlığına delâlet ettiği de çok açık. Kaldı ki Dönmelerle alâkalı bilgilerin neredeyse tamamı kendilerinin itiraf ve ifşaatından yahut Batılı müelliflerin yazdıklarından devşirilmiştir; bühtan değildir. Nihayet bir Dönmenin dönmeliğini ilân etmesi -ki müslüman gibi görünmekten vazgeçmesi demektir- onu bu söylediklerimizin muhatabı olmaktan çıkarır, İslâm dışı bir inanışın mensûbu yapar.

Yazılı kaynaklarda “ Sabatayist ” veya “avdetî” diye anılan Dönmelere halk arasında “çıfıt” denir. “Çıfıt”, Farsça “Yahudi” demek olan “ cohûd ” kelimesinin telâffuz değişikliğine uğramış şeklidir. Yahudi kelimesini kullanmamıza rağmen halkın aynı manâdaki “ cohûd”u “Dönme” karşılığı ayrıca isti'mâli , Dönmelerdeki Yahudi orijinine işarettir. “Çıfıt çarşısı”, “çıfıt yaygarası” gibi deyimlerde de geçen kelime, halk nezdinde hileci, yalancı, riyâkâr , mütebasbıs ve fitneci bir kimliğin adıdır ki, bu hususiyetler tam bir münâfık portresi verir. Kur'ân ifâdesi ile “kalplerinde hastalık olan” (Bakara, 10) bir zümredir.

Gelgelelim bir yerde “resmî” sözlük sayılabilecek Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde “avdetî”ye “(Genellikle Mûsevîler için) İslâm dinine dönmüş olan”; “ dönme”ye de “Başka bir dinde iken müslüman olan, mühtedî” karşılığı veriliyor. “ Dönme”lerle alâkalı onca neşriyata, tarihî hakikate, kelimenin terimleşerek Batı dillerine aynen girmiş olmasına rağmen TDK'nın bu densizliğini neye yormalı? Dönmelerin nerelere kadar el attığından yahut devletten ödenek alan bir kurumun nasıl bir müslüman tipi öngördüğünden dem vurmaya kalkışsak, komplo teorisyenliğiyle itham edilebiliriz. En iyisi biz kendi işimize bakalım.

Meselenin hülâsâsı şu: İnançsızken yahut başka bir dine inanıyor iken müslüman olan kimseye “dönme” demek en hafifinden kabalıktır. Müslümanlar, Allah'ın “ hidâyet ” lutfederek aziz kıldığı insanlardır. Geri planındaki münâfıklık isnadı bir yana, meselâ Osmanlı tarihi konu olduğunda “dönmeler, devşirmeler” gibi laflar etmenin, hiçbir küfür ve münafıklık alâmeti göstermediği halde “falanca Ermeni dönmesidir” demenin, hele de bu ifadeleri tahkir maksadıyla kullanmanın İslâmî terbiye ile bağdaşır yanı yoktur.

“Hidâyet”e yabancı kalınca

Müslüman olmak, başka herhangi bir dine girmekten farklı bir hadisedir; hususî tabirlerle anlatılır. İslâm dışındaki bir dini bırakıp Müslümanlığı tercih etmeye “ ihtidâ ”, ihtidâ eden kimseye de “mühtedî” denir. Mühtedî , “Allâh'ın lûtfu ile hakikate ulaşmış, doğru istikameti bulmuş, hidâyete ermiş” manâsınadır.

Şimdi “Bu ihtidâ , mühtedî gibi ağır ifadeler anlaşılmıyor, bunlar yabancı kelimeler; Türkçesi yok mu?” diye itiraz ve sual olunsa cevâben deriz ki: Bir dildeki herhangi bir kelimenin müteradifi başka bir dilde her zaman bulunmayabilir. Bu sebeple bilhassa aynı medeniyet dairesindeki diller arasında kelime alış verişi olur. Bu tabiidir, hatta bazen zarûrîdir . Nitekim Türkçede “ mühtedî”yi karşılayan bir kelime yoktur. “ Dönme”nin ne kadar mahzurlu olduğunu izaha çalıştık. TDK 1940'larda “ mühtedî ” karşılığı olarak “ gönük ” kelimesini uydurmuş ama tutturamamı ş. Öte yandan “ ihtidâ ” yahut “mühtedî”nin “ hedy ” kökünden türediği ve Arapça olduğu doğru ama Arapçayı niçin “yabancı” sayıyoruz? Kaldı ki bunlar elfâz -ı Kur'ân'dır ; biraz dikkat edince kelimelerin aslında bize yabancı olmadığını, bizim onlar karşısında yabancı gibi durduğumuzu fark etmek mümkündür. Her namazda Fâtiha'yı kıraat ederken “ ihdina's - sırât'al -müstakîm” yakarışında “ ihdinâ ” (bizi yönelt, bize hidâyet et) demiyor muyuz? Esmâ zikirlerinde “el- Hâdî”yi anmıyor muyuz? Yanlış yollara sapanlar için Allâh'tan “hidâyet” dilemiyor muyuz? Dostlarla “ hediyye”leşmiyor muyuz?

Bunların hepsi aynı kökten ve birbiriyle irtibatlı. Aradaki manâ örgüsüne vâkıf olamazsak, meselâ çok iyi bildiğimizi zannettiğimiz “hediye” kavramının içini dolduramaz, “Hediyeleşiniz” tavsiyesinin hikmetini anlayamayız. Zira aynı kökten müştak bütün bu kelimelerin ortak zemininde “yol, kılavuzluk ve lütuf” manâları iç içedir. Nitekim hidâyet , “lütufla hakikat yoluna kılavuzluk etmek”tir . “Hediye” de insanların birbirine lütufkârlığının ifadesidir. Amma bu kadarı yetmemekte, hediye olarak sunduğumuz şeyin ya muhtevasıyla yahut aksettirdiği niyetle muhatabı mutlak hakikate, doğru yola yöneltmesi gerekmektedir. Bu inceliği bilenler, eskiden dinî muhtevalı risâlelerin arka kapağına “fiyatı” yerine “hediyesi” şu kadar kuruştur ibaresini koydururlardı.

İslâm Allâh'ın insanlara hediyesidir. Allâh'ın bu hediyeyi ihsan ettiği kullarını, önceki hâli ne olursa...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müthediyi Yabana Atmak
« Posted on: 27 Nisan 2024, 08:02:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müthediyi Yabana Atmak rüya tabiri,Müthediyi Yabana Atmak mekke canlı, Müthediyi Yabana Atmak kabe canlı yayın, Müthediyi Yabana Atmak Üç boyutlu kuran oku Müthediyi Yabana Atmak kuran ı kerim, Müthediyi Yabana Atmak peygamber kıssaları,Müthediyi Yabana Atmak ilitam ders soruları, Müthediyi Yabana Atmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes