> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Uzlete Harfiyen Uymayınca
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Uzlete Harfiyen Uymayınca  (Okunma Sayısı 2132 defa)
24 Ağustos 2011, 13:23:20
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Ağustos 2011, 13:23:20 »



Uzlet’e Harfiyen Uymayınca


Şubat 2008 - 110.sayı


Ali YURTGEZEN kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Peşinen doğru veya yanlış denemeyen hassas meseleler vardır. Bunların izahı için incelikli usuller gerekir. Uzlet de bir çırpıda anlatılamayan, önemli ayrıntıları olan meselelerden biridir. Eskilerin uzleti “harfiyen” öğretme metodu ise takdire şayan.

Uzlet, insanlardan uzaklaşıp onlardan ayrı yaşamak, yalnızlık ve inzivayı tercih etmek demektir. Bir riyazet, yani nefs terbiyesi metodu yahut Cenab-ı Hak’la ünsiyetin imkânı olarak bazı tarikatlarda müracaat edilen “halvet”, “erbaîn”, “çile” gibi, hususi bir mekanda, sınırlı bir sürede ve belli kurallar çerçevesindeki usuller ile “itikaf” sünneti birer uzlet örneğidir.

Fakat bütün bunları uzlete çekilmeyi, toplumdan kaçmayı, tek başına yaşamayı meşrulaştırmak için gerekçe yapmak mümkün değildir. Çünkü tasavvufta uzlet kadar “ihtilat”, yani halka karışmak, halkın içinde olmak; halvet kadar “celvet”, yani yeniden topluma dönmek ve onunla kaynaşmak da tavsiye edilmiştir. Bazı meseleler böyledir; peşin peşin doğrudur veya yanlıştır diyemezsiniz. Uygulamanın fayda mı yoksa zarar mı vereceği niyete ve şartlara bağlıdır büyük ölçüde.

Benzer rahatsızlığı olan birinin kullandığı ve fayda gördüğü bir ilacı sizin de kendiliğinizden alıp kullanmanız başınıza iş açabilir. İlaç aynıdır, belki hastalık da aynıdır ama bünyeler farklıdır ve bu farklılık başka birini iyileştiren ilacın size zarar vermesine yol açabilir. Böyle bir durumda bünye farklarını dikkate almadan söz konusu ilacın faydalı mı yoksa zararlı mı olduğunu tartışmak yersizdir. Nasıl ki bazı ilaçları başkaları üzerindeki tesirine bakarak değil de doktor tavsiyesi ile, yine onun belirlediği süre ve dozda almak daha doğrudur; bunun gibi, uzlete dayalı riyazet usullerini de bir mürşidin denetiminde uygulamak en doğrusudur.

Nihayet tasavvufta sürekli bir uzlet yoktur. Üstelik zamanı sınırlı da olsa, uzlet veya halvet usulü celveti yahut sohbeti iptal etmez. Tasavvuf kolları içinde halvetî meşrepler de vardır, celvetî meşrepler de. Hatta Nakşîlikte olduğu gibi, “topluluk içinde halvet” manasına “halvet der-encümen” tavsiyesi ile bu iki tavır birleştirilmiştir. Bu, aynı anda bâtının halvette, zahirin celvette olmasıdır. Daha açığı, “el kârda, gönül yarda” prensibinin pratiğidir.

Peki, bir kimse tasavvufî disipline bağlanmadan, bir mürşid-i kâmilin manevî nezaretine girmeden uzlete çekilse, nefsini terbiye hususunda yol alamaz mı? Uzlete harfiyen uymayınca alamaz. Uzlete harfiyen uyabilmek de öyle her babayiğidin kârı değil.

Uzletin Harfleri


Bu izahatı “uzlet”in ne kadar “ince” bir mesele olduğunu göstermek için yaptık. Asıl maksadımız da uzleti anlatmaktan ziyade, böyle ince meseleleri öğretmek için eskiden çok kullanılan bir metoda dikkat çekmektir. Bu öğretme metodu bugün bir şeye “harfiyen uymak” veya bir şeyi “harfi harfine yerine getirmek” deyimlerinde yaşıyor.

Eskiler, uzlet gibi kolayca bir hükme bağlanamayan, son derece önemli ayrıntıları olan, bir çırpıda anlatılamayan ve büyük hassasiyet isteyen karmaşık meseleleri, bazen o kavramın harflerinden hareketle akılda kalması kolay formülasyonlarla anlatır. Buna göre, önce ele alınan kavramın her harfi o harfle başlayan ve söz konusu kavramın önemli bir şartını ifade eden bir kelimeyi verecek şekilde yeniden kullanılır.

Mesela elifbaya göre “uzlet” kelimesini teşkil eden “ayın”, “ze”, “lâm” ve “te” uzletin bu harflerle başlayan dört şartını sembolize eder. Ayın “ilim”, ze “züht”, lâm “lillah”, yani “Allah için olma”, te ise “takva” demektir. Böylece uzletin şartları akılda kalacak veya kolay hatırlanacak tarzda formüle edilmiş olur. Artık uzlete yönelen kişi, başka birinin açıklamasına gerek kalmadan ilim, züht ve takva sahibi olması, bu uygulamayı sadece Allah için yapması gerektiğini bilmektedir.

Bu formülasyon, başka bir yöntemle, bu kez kavramın harflerini tek tek düşürerek, uzlete harfiyyen uyulmadığı, yani uzletin şartlarına titizlikle riayet edilmediği takdirde faydadan çok zarar görüleceğini de anlatır. Harflerden biri çıkarıldığında kelimenin okunuşu, o harfin temsil ettiği şartın yerine getirilmemesi durumunda uğranılacak tehlikeyi adlandırır.

Nitekim “uzlet”in ilim şartını sembolize eden “ayın” harfi düşürülürse kelime “zillet” şeklinde okunur. Uzlet kelimesi, züht’ün “ze”si olmazsa “illet”, tahsis “lâm”ı olmazsa “izzet”, takva’nın “te”si olmazsa “azl” haline gelir. Şartlarına harfiyen uyulmayan uzletin, uzlet değil; olsa olsa zillet, illet, kibir veya azil olduğu da böylece anlatılır.

Bunları bir zorlama gibi değerlendirmek de, hoş bir tevafuk gibi görmek de mümkündür. İşin bu tarafı çok önemli değil. Önemli olan zor bir meseleyi zihinde tutulması kolay, etkileyici bir buluşla, bütün ayrıntılarını kuşatacak şekilde verebilmektir. Çünkü bu bir fantezi olmaktan çok bir öğretme çabasıdır, bir inceliği veya titizliği gözetme hassasiyetidir.

Âdâb Giderse Ne Kalır?


Şimdi bu formül çerçevesinde tekrar uzlete dönüp ne kadar isabet kaydedildiğini görelim. Büyükler, tek başına kalan bir kimseyi, şeytanın vesvese ve desise ile daha kolay azdırabileceği tehlikesine dikkat çekerek, “ilm”i uzletin adabı arasında ilk sıraya koyarlar. Uzletin “ayın”ı “ilm”in başındaki ayındır ve sağlam bir akideyi tesis için gerekli şer’î ilimleri ifade eder.

İlimsiz bir uzlet teşebbüsü, ayın harfi olmayan uzletin “zillet”e dönüşmesi gibi, insanın ayağını kaydırır. Buradaki zillet “zel” ile yazılan ve itibarsızlık, izzetsizlik manasına gelen zillet değil, “ze” ile yazılan ve “kaygan taş veya zemin” manasına gelen zillettir. Peygamberlerin, tebliğ kapsamına girmeyen hallerde unutup yanılmalarından kaynaklanan hata ve sürçmelerine verilen “zelle” ismi buradan gelmektedir. Neticede ilimsiz uzlet, son derece kaygan bir zeminde yürümek kadar tehlikelidir.

Uzletin “ze” harfiyle başlayan ikinci edebi “züht”, haram ve mekruhlardan sakınmak kadar dünyaya rağbet etmemeyi anlatır. Züht sahibi olmayan kimseler bazen kendisinin kıymetinin bilinmediği, gerekli itibarı görmediği gerekçesiyle kahırlanır, bunu uzletine bahane yapar. Böyle bir yakınma dünyadan ve insanlardan bir şeyler beklendiğinin açığa vurulmasıdır. Dolayısıyla dünyaya ve insanlara gücenerek başını alıp ıssız bir yere çekilmek uzlet değil, marazi bir haldir, bir hastalıktır. Nitekim züht’ü simgeleyen “ze”si olmadığı zaman uzlet, “hastalık” manasına gelen “illet” diye okunmaktadır.

Halveti sohbete tercih eden bir kimsenin, Rabbinin zikri müstesna, bütün zikirleri, yani sair zamanlarda Allah’tan başka hatırına gelen her ne varsa unutması; bütün iradesini ve arzularını terk etmesi lâzımdır, derler. Bu, üçüncü edebi, uzletin yalnızca Allah için olması şartını ifade eder.

Uzletin harflerinden olan lâm, “el-hamdü lillah” (hamd yalnız Allah içindir) ibaresindeki gibi, kesre ile önüne geldiği kelimeye “için, -den dolayı” manalarını katan bir edat vazifesi görür. Bu sebeple lâm harfi uzletin “Allah için olma, yalnız Allah’a tahsis kılınma” şartının sembolü sayılmıştır. Lâm düşer, yani kişi uzleti Allah için tercih etmezse uzlet “izzet” olur.

İzzetin bir manası da “kibir”dir. Halbuki uzlet madem ki Allah içindir, O’nunla ünsiyet içindir; ünsiyeti, yani Cenab-ı Hak’la yakınlaşmayı engelleyen nefsin kötü huylarından uzaklaşmayı, bu da nefsini hor ve hakir görmeyi icap ettirir. Kişi böyle yapmıyor da, diğer insanlardan şikayetle kaçıyorsa, kendini onlardan üstün, yahut diğer insanları kendinden aşağı görüyor demektir ki menfi bir izzettir, kibirdir.

Uzletin “te” harfi dördüncü edep olan “takva”ya işaret eder. Takva, Allah’a hürmetin, O’nu tazimde aciz kalmanın, O’nun rızasına uygun hareket edememe endişesinin, huzurunda takınılması gereken edebi muhafaza hassasiyetinin verdiği korkudur. Kulluğun inceliklerine riayet titizliğinden kaynaklanan bu korku, yani takva olmayınca, uzletin “te”si düşer, geriye “azl” kalır. Laubaliliğin, ciddiyetsizliğin elinde hırpalanan böyle bir uzlet, Allah muhafaza, kulluk statüsünü kaybetmenin, sırat-ı müstakimden çıkarılmanın sebebi olabilir.

Kalabalıklar İçinde Yalnız

Hâcegân silsilesi ve Nakşibendiyye yolunun temel prensiplerinden biri de, insanlar arasındayken de kalbin Allah’la baş başa olmasıdır. Yolun ilkelerini 11 başlık altında sistemli şekilde izah eden Abdülhalik Gucdüvânî k.s. bu ilkeyi “halvet der encümen: insanların arasında ama Allah’la yalnız” ifadesiyle formüle etmiştir. Buna “zahirde halk ile, bâtında Hak ile olmak” da denir. Halvet der encümen ifadesinin, Nakşîlik yolunun başı olan Bahâeddin Nakşibend k.s. Hazretlerinin bir sohbetine dayandığı anlatılır. Buna göre, “Sizin yolunuz hangi esasa dayanır?” sorusunu Hazret, “Halvet der encümen.” şeklinde cevaplamıştır.

Reşehât’ta da yer aldığı üzere, Nakşibendiyye yolunun temeli yakınlıktır. Köşeye çekilmede bilinme, parmakla gösterilme tutkusu saklıdır ki, bu kişi için afettir. Toplum içinde yaşamakta hayır vardır, gönül huzuru yalnızlıktan çok yakınlıkta bulunur.

Halvet der encümen ilkesi tasavvuf literatüründe “el kârda, gönül yarda”, “kalbin halktan gaip, Hak ile hazır olması” gibi deyişlerle de ifade edilir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Uzlete Harfiyen Uymayınca
« Posted on: 29 Mart 2024, 02:55:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Uzlete Harfiyen Uymayınca rüya tabiri,Uzlete Harfiyen Uymayınca mekke canlı, Uzlete Harfiyen Uymayınca kabe canlı yayın, Uzlete Harfiyen Uymayınca Üç boyutlu kuran oku Uzlete Harfiyen Uymayınca kuran ı kerim, Uzlete Harfiyen Uymayınca peygamber kıssaları,Uzlete Harfiyen Uymayınca ilitam ders soruları, Uzlete Harfiyen Uymayınca önlisans arapça,
Logged
09 Mayıs 2016, 13:28:51
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 09 Mayıs 2016, 13:28:51 »

Esselamu aleykum ve rahmetullah.Çok güzel bir paylaşım .Rabbim ilmimizi artırsın ,amil kılsın İnşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes