> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar >  Kûtül Amara
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kûtül Amara  (Okunma Sayısı 1140 defa)
13 Temmuz 2011, 07:45:36
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 13 Temmuz 2011, 07:45:36 »



Osmanlı’nın son zaferlerinden: Kûtü’l-Amara


Eylül 2010 - 141.sayı


Ali DEMİRTOPUZ kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Kûtü’l-Amara… Çanakkale’nin öz kardeşi… Ancak bütün ilgiler, bütün bakışlar Çanakkale’ye yöneldiğinden beri, bir kenarda fark edilmeyi beklemekte. Fark edenler yok değil, ne var ki Çanakkale isminin parlaklığı onu gölgede bırakıyor. Gerçekte Kûtü’l-Amara benzer bir ilgiyi fazlasıyla hak ediyor.

Petrol, daha Birinci Dünya Savaşı yıllarında, kendisine ihtiyaç duyulan ve uğrunda mücadele edilen bir kaynak haline gelmişti ve Basra körfezinin her iki yanının petrolün kaynağı olduğu da bilinmekteydi.  

İngilizler, Basra petrollerini tamamen ele geçirmek için Osmanlı’ya savaş ilan etmeyi çok beklemediler. 23-24 Ekim 1914’te Osmanlı İmparatorluğu’nun Basra Körfezi’nin doğu sahilindeki en uç kasabası Fav’ı işgal ettikten sonra 9 Kasım’da da Basra’ya asker çıkarmaya başladılar.

İngiliz işgalinin petrol kaynaklarını ele geçirmek dışında iki sebebi daha vardı. Osmanlı Ordusu’nun İran içlerine doğru muhtemel hareketlerine mani olmak ve diğer esas sebep, Irak’ı kuzeye doğru işgal etmeye devam ederek Doğu Anadolu’yu işgal etmesi öngörülen Ruslarla birleşmek ve Anadolu’yu boğmak…

Kısacası İngilizler’in Irak’taki işgal rotasının yaklaşık bir asır sonra ABD’nin takip ettiği işgal rotasından bir farkı bulunmamaktaydı. Ancak Amerikalılar kadar çabuk hareket edemezlerdi.

İlk hedef Bağdat’ta Osmanlı bayrağı

Bu rotanın doğal hedeflerinden biri de Bağdat’tır. Ama Bağdat sıradan bir savaş hedefi olmanın çok ötesinde sembolik bir anlama da sahiptir. Yüzyıllar boyunca İslâm dünyasına hilafet merkezliği yapmıştı. Şimdi ise Bağdat’ta Osmanlı Bayrağı dalgalanıyordu ve İngiliz Hükümeti doğuda rakipsiz bir otoriteye sahip olduğunu Araplara ve tüm dünyaya ispat edebilmek için şehri istiyordu.

Büyük oranda Hintli askerlerden oluşan İngiliz Ordusu kuzeye doğru ilerlemeye devam etti. Bu ilerlemeyi durdurmakta başarısız kalan Teşkilat-ı Mahsusa’nın ilk başkanı Süleyman Askeri Bey 1915 yılı içerisinde intiharı seçmişti. Ancak İngiliz birlikleri güneydeki üslerinden 888 km uzakta ve Bağdat’a yaya olarak 2 gün mesafedeyken, 22 Kasım 1915’de Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa’nın kumandası altındaki Osmanlı Ordusu tarafından durduruldu.

Bir dizi muharebenin ardından İngilizler, Dicle üzerindeki Kûtü’l-Amara veya kısaca Kut kasabasına çekilmek zorunda kaldılar. Buradaki ikametlerinin uzunluğunu ve akıbetlerini tahmin edemezlerdi. Kendilerini kuşatan Osmanlı Ordusu’nun teslim teklifini olumsuz karşıladılar. Kasabanın etrafına hendekler kazarak, İngiliz takviye birlikleri gelip kendilerini kurtarana dek direnmeye karar verdiler.

İngilizler atlarını yemeye başlar

Ancak Halil Paşa’nın ordusu bir yandan kuşatmayı sürdürürken, diğer yandan bölgeye gelen İngiliz kurtarma birliklerini durdurmayı başarıyordu. Öyle ki İngiliz ordusunun sadece Kut’taki kuşatmayı yarmak için gönderdiği birliklerinin ölü ve yaralı olarak verdiği toplam kayıp 30.000’e ulaşacaktır. Kut’taki İngiliz ordusu ise Mart 1916’da artık atlarını kesip yemeye başlamışlardı. Elbette Hindu askerler hariç. Hastalık kasabayı sarmıştı ve her gün onlarca İngiliz askeri ölmekteydi.

Halil Paşa, Kûtü’l-Amara’da muhasara altında bulunan İngiliz ordusunun başındaki General Townshed’e  10 Mart 1916’da bir mesaj göndererek, kendisini kurtarmaya gelen İngiliz birliklerinin büyük kayıplar vererek geri çekildiklerini hatırlatıyor ve devam ediyordu:  

“Size gelince… Askerlik vazifenizi kahramanca ifa ettiniz. Bundan böyle kurtulmanız için muhtemel vasıta görmüyorum. Mültecilerin ifadelerine göre erzaksız kaldığınız ve birlikleriniz arasında hastalıkların hüküm sürdüğünü anlıyorum. Kut’taki mukavemetinize devam etmek veya mütemadiyen artmakta bulunan kuvvetlerime teslim olmak hususunda serbestsiniz.”  

Bu çağrıya Townshed’in cevabı olumsuzdu. O, güya kuşatmacılarının maneviyatını zedeleyeceğini sandığı bazı iddiaları dillendiriyor ve doğru oldukları taktirde bile kendisine asla verilmemesi gereken bilgileri Halil Paşa’ya sormak gibi acayiplikler yapıyordu:

“Asaletmeap, İzmir’deki Türk askerlerinin Alman subaylarına karşı isyan ettikleri ve Erzurum’un düşmesinden dolayı da İstanbul’da karışıklıklar çıktığı Reuters Ajansı tarafından bildirilmektedir. Acaba bunlar doğru mudur? Bana bu hususlarda bilgi verebilir misiniz? Gösterdiğiniz nezakete karşı da müteşekkirim. Türkler muharebe sahasında daima iyi asker ve necip insandırlar ve fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum.”

Halil Paşa Reuters’in haberlerinin asılsız olduğunu bildirdi.  

General Townshed içinde bulunmuş olduğu durumu hazmedemiyor ve hele Doğulu bir orduya teslim olma fikrini aklının ucundan bile geçirmek istemiyordu. Ancak gerçekler her geçen gün ölüm ve açlık olarak kendisini ifşa etmeye devam ediyordu. Townshed kendisini ve askerlerini Osmanlı Ordusu’na teslim olmaktan kurtaracak bir formül arayışındaydı. Bu arayış onu yakışıksız tekliflerde bulunmaya kadar itti. Teslim görüşmelerinde Halil Paşa’ya şu önerilerde bulunmuştu:

• Dünya harbi devam ettiği müddetçe maiyetimden kimse ve ben Türkiye aleyhinde hiçbir harekette bulunmayacağım.

• İngiliz kuvvetleri elinde bulunan 40 top ve bilumum cephane sağlam olarak Türklere verilecektir.

• Arzu edeceğiniz herhangi bir bankaya adınıza yazılmış bir milyon İngiliz liralık çek teslim edilecektir. Bu çekin verilmesine İngiliz Hükümeti muvafakat etmektedir.

• Bu şartlar kabul edildiği taktirde İngiliz kuvvetleri esir alınmayacak ve Basra istikametinde çekilmelerine muvafakat edilecektir.

Halil Paşa öfkesine hakim olmaya çalışarak şu cevabı verdi:

“Türk ordularının maneviyatı için sizin ve ordunuzun esaretinin zarureti hasıl olmuştur. Şahsıma teklif edilen bir milyon sterlinlik çek meselesini de bir latife olarak telakki ediyorum. Biliyorsunuz, Baltacı devirleri geride kaldı.”
Ancak Townshed ısrarcıydı. Ertesi gün İngilizler’in meşhur ajanı Lawrance, Townshed’in ahlâksız teklifinin güya daha kabul edilebilir bir versiyonuyla Halil Paşa’nın karşısına çıkıverdi:

“Türkiye Hükümeti namına 2.000.000 İngiliz liralık çek...”

Bu münasebetsizliklerin ardından Halil Paşa artık Kûtü’l-Amara’ya nihaî bir taarruzun hazırlıklarına başladı. Ancak Townshed son anda durumu kavrayabildi ve tavrını değiştirmek zorunda kaldı. Townshed ve ordusu 28 Nisan 1916’da tamamıyla Osmanlı Ordusu’na teslim oldu.  Kuşatmayı yarmaya gelen İngiliz birliklerinin verdiği 30.000 kayıp haricinde Kut’ta  13 general, 481 subay ve 13.300 er teslim oluyordu. Buna mukabil Osmanlı ordusu tüm bu muharebeler ve kuşatma boyunca 350 subay ve 10.000 neferini şehit vermişti.

‘Majeste’nin ordusu böylesi yüz karasıyla karşılaşmadı’

Halil Paşa Kut’un teslim alınmasının ardından ordusuna seslenirken, bu vakanın Osmanlı tarihinin son iki yüz senesi ve başlangıcından itibaren İngiliz tarihinin tamamı için bir ilk olduğunu hatırlatıyordu. Halil Paşa haklıydı. Bir İngiliz gazetesi çok sonraları, II. Dünya Savaşı’nın ardından Kut olayını şu şekilde değerlendirecekti:

“Kûtü’l-Amara bozgunu İngilterede milli bir felaket olarak karşılandı. Bir çeyrek yüzyıl sonra Singapur’un Japonlar tarafından alınması müstesna, Majeste’nin ordusu böylesine bir yüz karasıyla karşılaşmamıştı. Amerika bağımsızlık savaşlarında Cornwallis’te bile 7000 esir vermişti. Doğululara İngilizler’nin sömürgeci gücünü gösterme işine gelince, tamamıyla aleyhlerine döndü. Araplar Kûtü’l-Amara’dan ders aldıklarını göstermekte gecikmeyeceklerdi.”

Gerçekten de Irak’ı kendi güdümüne sokan İngilizler, Arapların direnişi karşısında Dünya Savaşı’nda Irak’ta yaptıkları harcamaların tam beş katını yapmak zorunda kalacaklardı. Kut zaferi Iraklılar’ın zihninde İngilizler’e karşı yapılacak mücadelenin başarılı olabileceğine dair büyük bir inanç bırakmıştı.  

Bu başarının ardından Bağdat’ın nasıl İngilizler’in eline geçtiği ise başka bir meseledir. Burada sadece şunu hatırlatmakla yetinelim. İngilizler’in bu başarısı kendi performanslarından çok, Osmanlı Irak Ordusu’nun giderek açlığa ve perişanlığa teslim olmasından kaynaklanmıştır. Zaman gelecek, Osmanlı askerleri ayakta durabilecek gücü dahi kendilerinde bulamayacaklardır. Nitekim Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu’nda komuta kademesinde görev yapmış, Osmanlı vatandaşı olmayan yegane profesyonel asker Venezuellalı Rafael de Nogales Mendez, Osmanlı askerinin giydirilip karnının doyurulmuş olması halinde  İngilizler’in Irak’ı almasının söz konusu olamayacağını ifade etmektedir.

İngiliz Generalin Esaret Günleri

General Townshed esir alınışının ardından İstanbul’a götürüldü ve savaş sonuna kadar Büyükada’da son derece konforlu ve serbest bir misafirlik dönemi yaşadı. Öyle ki İngilizler bu esaret biçimiyle alay etmişlerdir.
Savaşın sonlarına doğru Osmanlı Hükümeti mütareke için İtilaf kuvvetleri nezdinde çeşitli girişimler yapmış ve en nihayet General Townshed’in vasıta olduğu görüşmeler sonucunda İngilizler mütareke masasına oturmayı kabul etmişlerdir.


Hangi Asker Daha Cesur?

Bağdat’a gelen Meclenburg Dük’ü, Halil Paşa ile beraber yaralıları ziyaret etmekteydi. Yapılan konuşmalar tercümanlar vasıtasıyla Alman Dük’e aktarılmaktaydı. Halil Paş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kûtül Amara
« Posted on: 26 Nisan 2024, 01:44:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kûtül Amara rüya tabiri, Kûtül Amara mekke canlı, Kûtül Amara kabe canlı yayın, Kûtül Amara Üç boyutlu kuran oku Kûtül Amara kuran ı kerim, Kûtül Amara peygamber kıssaları, Kûtül Amara ilitam ders soruları, Kûtül Amara önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes