> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Komşu Neyimiz Olur?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Komşu Neyimiz Olur?  (Okunma Sayısı 1176 defa)
04 Temmuz 2011, 19:13:54
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 04 Temmuz 2011, 19:13:54 »



Komşu Neyimiz Olur?

Mayıs 2011 149.SAYI




Şevket RADO kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.



Peki ya komşular? Onlar akraba cinsinden mi yoksa dost grubundan mı oluyorlar? Doğrusu bu suale cevap vermek biraz güçtür. Çünkü bir mahalleye yeni taşınsanız tıpkı dünyaya gelirken akrabalarınızı hazır bulduğunuz gibi komşularınızı da etrafınızda hazır bulursunuz.

Hayatta hepimizin, Allah eksik etmesin, akrabalarımız var, arkadaşlarımız dostlarımız var. Bir de bunların dışında komşularımız var. Yani gündelik hayatımızda aşağı yukarı üç türlü tanıdıkla çevrili bulunuyoruz.
Bir muharririn dediği gibi dostlarımız akrabalarımızdan daha mühimdir. Çünkü insan dünyaya geldiği zaman akrabalarını hazır bulur. Onlarla ister istemez yakınlık edecektir. Halbuki dostlarını kendisi seçer.

. . .

Peki ya komşular? Onlar akraba cinsinden mi yoksa dost grubundan mı oluyorlar? Doğrusu bu suale cevap vermek biraz güçtür. Çünkü bir mahalleye yeni taşınsanız tıpkı dünyaya gelirken akrabalarınızı hazır bulduğunuz gibi komşularınızı da etrafınızda hazır bulursunuz. Bu bakımdan komşular akrabayı andırırlar. Bir de onlardan ancak istediklerinizle ahbaplık edebileceğinizi göz önünde tutarsanız, kendilerini dost grubuna sokabilirsiniz.

Yalnız, komşuların şu özelliği vardır ki onlarla isteseniz de istemeseniz de yakınlık etmeye mecbursunuz. Dostunuzla darılmanız kabildir. Küsersiniz, küstüğünüzü belli edersiniz, aranız açılır, gözünüzden kaybolur gider; onu bir daha görmezsiniz. Ama komşu öyle değildir. Darılmanız, küsmeniz para etmez. Gene evinizin yanındadır.

Apartmanda iseniz ya karşınızda ya üstünüzde ya altınızdadır. İsteseniz de istemeseniz de birbirinizi görürsünüz. Birbirinizin sesini duymasanız bile radyolarınızın sesini işitirsiniz. Gerçi yedikleriniz ayrı gider ama mutfak penceresinden yemeklerinizin kokusu duyulur. Kavganızı, gürültünüzü akrabadan, dosttan saklayabilirsiniz de komşunuzdan saklayamazsınız. Halinizin, vaktinizin nasıl olduğunu kimseler bilmez de komşunuz bilir. Üstünüzün kaval, altınızın şişhane olduğunu söyleyecek bir kişi varsa o da komşunuzdur. Sizi isterse tefe koyar, itibarınızı kırar, ipliğinizi pazara çıkarır.

Ama bir de Allah iyi tarafından vermişse, komşunuz en yakınınızdan daha yakın bir insan olarak size hayatın zahmetlerini unutturur; onları paylaşır, acı günleri tatlıya onunla beraber çevirirsiniz. Akrabanızın, dostunuzun yetişemeyeceği zaman komşunuz yanınızda, yanı başınızdadır. Yeter ki, biraz önce de söylediğim gibi, Allah iyi tarafından vermiş olsun. Sizi merhametlisine, cömerdine, saygılısına, kıskanç olmayanına çattırmış olsun!

. . .

Meşhur hikâyedir: Henüz apartman komşuluğunun başlamadığı devirlerde hali vakti yerinde bir adamın bir ineği varmış. Her sabah ineğini sağdıkça dayanamaz, bitişik komşusu ihtiyar kadına da biraz süt gönderirmiş. Adamcağız bir gece, o her gün süt gönderdiği komşusunun gece yarısı el ayak çekildikten sonra yana yakıla dua ettiğini işitmiş, hoşuna gitmiş. “Bakalım bizim komşunun derdi nedir, Allah’tan ne istiyor?” diyerek kulak kabartmış. Bir de ne duysun:

– Tez vakitte şu bitişik komşunun ineğinin canını al Yarabbi, der dururmuş.

Adam hayretler içinde kalmış. Bu kadın kendi ineğinden ne ister? Her sabah ona da bir maşrapa süt vermiyor mu?
Kendi kendine, “Herhalde bir sebebi olmalı, yarın şunu sorup öğreneyim.” demiş ve sahiden ertesi sabah, gene her günkü gibi komşusuna bir maşrapa süt verirken:

– Canım kardeşim, sanıyorum ki şimdiye kadar benim ineğimin sana hiç zararı dokunmamıştır. Acaba neyine kızdın da dün gece ineğimin canını alması için Allah’a yalvardın? Pek merak ettim, söyle, demiş.

Birdenbire böyle bir sual karşısında kalınca kadının akşamki bedduayı inkâr etmeye dili varmamış:

– Komşu, komşu, sana doğrusunu söyleyeyim mi? Ben senin ineğinin hiçbir zararını görmedim. Ama her sabah onu şarıl şarıl sağman yok mu? İşte onu çekemiyorum. Ne bu sütü içeyim, ne o sesi işiteyim, diye cevap vermiş.

Bugün de kim bilir kaç komşumuz gerçeği söylemeye karar verseler yüzümüze karşı böyle konuşurlar? Ama komşulukta en fena şey, komşunun komşuyu hem de hikâyede olduğu gibi sadece kıskanmak için kıskanmasıdır.

Gerçi şimdi büyük şehirlerde eski devirlerin komşuluğu kalmadı. Bağlarımız, bahçelerimiz, tavuklarımız, hindilerimiz yoktur. Hepimiz, çoluğumuz çocuğumuzla ikişer, üçer odaya sığınmış, geçinmenin yolunu aramakla meşgulüz. Ama gene kapılarımız karşı karşıya, pencerelerimiz yan yanadır. Gene halimizi birbirimizden saklayacak vaziyette değiliz. Kıskançlık ve dedikodu ile birbirimizin rahatını kaçırmamız pek kolaydır.

Hani cemiyet hayatında bir laf vardır ya, “Karşılıklı yardım sayesinde kalkınmamız mümkün olur.” derler. İşte bu karşılıklı yardım sokakta ihtiyarı elinden tutup karşıya geçirmek veya fukaraya sadaka vermekle değil, komşunun komşuya yardım etmesiyle başlar.

Hatta zamanımızda komşunun komşuya yardımı büsbütün değer kazanmıştır. Birbirimizin hayatını güçleştirmemekle, birbirimizin rahatını kaçırmamakla vazifemizi yapabiliriz. Mesela üst kattaki kiracının alt kattaki ailede hasta olduğunu bilmesi ve ona göre hayatını biraz daha sessiz geçirecek şekilde tanzim etmesi, sağdaki komşunun radyoyu yüksek perdeden bağırtmayarak kendi duyacağı kadar açmaya ihtimam göstermesi, üst kattakinin pencereden su dökmemesi veya öteberi silkerken aşağıdakinin halini düşünmesi, komşudan beklediğimiz ilk yardım, bugün bunlardan ibarettir. Yani sadece kötü bir şey yapmamak bile büyük bir nimet yerine geçecektir.

Buna karşılık, yardımcısız ve küçülebileceği kadar küçülmüş aile çerçevesi içinde, üstelik kadınların da çalışmaları mecburiyeti ortaya çıkınca komşunun komşuya yardımı cemiyet hayatının temellerinden biri haline gelmiştir. Bugün nice aileler çok iyi komşularının yardımıyla karşılaştıkları güçlükleri yenebiliyorlar. Çalışan annenin mektepten gelen küçük çocuklarını koruyan iyi kalpli komşular sayesinde bazı aileler yıkılmaktan ve bazı çocuklar sahipsiz kalmaktan kurtulmaktadırlar. Eski devirlerde kadınlar bütün günlerini daha çok evlerinde, ev işleriyle ve çocuklarının hizmeti ile geçirdikleri için komşunun komşuya ihtiyacı daha ziyade yalnızlığı gidermek ve çene çalmak bahsinde oluyordu. Halbuki bugün kapı komşuluğu vatandaşlara hizmetler yüklüyor. İnsan komşusunu desteklemezse, onun desteğinden de mahrum kalmaya katlanmalıdır. Kapı karşı komşu bugün akrabadan daha yakındır.

. . .

Bilirsiniz, Hazreti Aişe bir gün Peygamberimize:

– Ya Rasulallah, iki komşum var. Birinin kapısı karşımda, öbürününki biraz uzakçadır. Bende olan bir şey ekseriya ikisine birden vermeme yetmiyor. Böyle bir halde hangisinin hakkı daha büyüktür, diye sormuş. Peygamberimiz de:

– Kapısı karşında olan komşunun, diye cevap vermiş.

Galiba dünyanın hiçbir devrinde vatandaşlar bugün olduğu kadar ev sahibi olmaya düşkünlük göstermemişlerdir.

Ev sahibi olmak gündelik hayatımızda tek endişe gibi görünüyor. Halbuki ev sahibi olmanın pek önemli sayılmadığı devirlerde iyi bir komşuya sahip olmanın önemi çok iyi takdir ediliyordu. Onun için atalarımız, “Ev alma, komşu al!” derlerdi.

Bugün bankalarımız vatandaşları ev sahibi etmek için birbirleriyle yarış halindeler. Fakat komşu meselesini hiç kimse düşünmüyor. Mevduat sahiplerine ev veren bu kadar bankanın arasından bir banka da çıkıp ihtiyacı olanlara iyi komşular dağıtsaydı kim bilir ne kadar büyük bir rağbete mazhar olurdu!

Şevket Rado Kimdir?

1913 yılında Üsküp’te doğdu. Vefa ve Pertevniyal liselerinde okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Akşam gazetesinde çalıştı. “Aile,” “Resimli Hayat” ve “Doğan Kardeş” dergilerini çıkardı. Bunun dışında çeşitli dergilerde çalıştı ve yazdı. Özellikle gençlere yönelik sade bir dille yazdığı sohbetleri büyük beğeni topladı. Halk edebiyatı, inceleme, biyografi ve sadeleştirme gibi çalışmaları da bulunan Rado, 1988 yılında İstanbul’da öldü.
Eserlerinden bazıları şunlardır: Paris’te Bir Osmanlı Sefiri, Ümit Dünyası, Sözün Gelişi, Hayat Böyledir, Aile Sohbetleri, Saadet Yolu.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Komşu Neyimiz Olur?
« Posted on: 19 Nisan 2024, 16:18:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Komşu Neyimiz Olur? rüya tabiri,Komşu Neyimiz Olur? mekke canlı, Komşu Neyimiz Olur? kabe canlı yayın, Komşu Neyimiz Olur? Üç boyutlu kuran oku Komşu Neyimiz Olur? kuran ı kerim, Komşu Neyimiz Olur? peygamber kıssaları,Komşu Neyimiz Olur? ilitam ders soruları, Komşu Neyimiz Olur?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes