> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Kardeşliğimize Ne Oluyor?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kardeşliğimize Ne Oluyor?  (Okunma Sayısı 717 defa)
18 Ekim 2011, 21:11:28
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Ekim 2011, 21:11:28 »



Kardeşliğimize Ne Oluyor?



Eylül 2011 - 153.sayı



Taha YILDIZ
kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.


İslâm öyle bir kardeşlik kazandırmıştır ki, namaz için saf tuttuğumuzda yanımızdakinin kim olduğunun hiç önemi yoktur. Irkı, rengi, dili, adı sanı gerekmez. Sadece müslümandır ve Allah’a kulluk için buradadır. Birlikte O’na inanır, O’na kulluk eder, O’ndan yardım dileriz.

Hz. Peygamber s.a.v. insanları İslâm’a davet etmeye başladığında, öne çıkardığı en temel ilkelerden birisi, soyuna sopuna, ırkına kabilesine hiç önem vermeden inananların kardeş olduğunu beyan etmesidir. Allah Rasulü s.a.v., toplumu oluşturan farklı kesimlerin arasındaki uçurumları kapatmak, herkesi aynı iman etrafına kenetlemek amacıyla din kardeşliği vurgusunu her zaman ön planda tutmuştur. Bundan dolayı Araplarla diğer coğrafyalardan Arabistan’a gelip yerleşmiş olanları kaynaştırmaya çok önem vermiştir.

İslâm öncesine baktığımızda ise, Allah Rasulü’nden önce böyle bir anlayışın olmadığını görmekteyiz. İnsanlar, kendi kabilesinden olan kimseyi haksız da olsa her halükârda destekliyordu. Bir gün başı sıkıştığında ortada kalmamak için buna mecbur olduklarını bilirlerdi. Bu yaklaşımın sonucu olarak da güçlü olan zayıfı her zaman eziyordu. Bu açıdan bakıldığında Allah Rasulü s.a.v.’in ne kadar büyük bir iş gerçekleştirmiş olduğunu anlayabiliyoruz.

Medinelilerin Mekkeli muhacirlere kucak açmasını öven şu ayet, müminler arasında oluşan kardeşliğin şahididir:

“Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir.” (Haşr, 9).

Aynı safta, aynı kıbleye


İslâm öyle bir kardeşlik kazandırmıştır ki, namaz için saf tuttuğumuzda yanımızdakinin kim olduğunun hiç önemi yoktur. Irkı, rengi, dili, adı sanı gerekmez. Sadece müslümandır ve Allah’a kulluk için buradadır. Birlikte O’na inanır, O’na kulluk eder, O’ndan yardım dileriz.

Aynı safta, yüzümüz aynı kıbleye dönük... Kardeş olduğumuzu bu vesilesiyle göstermiş oluruz. Tavafta da öyle değil midir? Aklınıza gelebilecek bütün ırklardan müslümanlar etrafınızdadır, sizinle beraber dönmektedirler. Afrikalısının, Asyalısının, Avrupalısının duaları, gözyaşları birbirine karışır. Arafat’ta bir araya geldiğimizde mahşerin dünyadaki halini yaşarken kardeşlerimizle daha bir kaynaşırız, aramızda olağanüstü bir sevgi bağı oluşur. Pek çoğumuz konuşabilecek birkaç kelime edemesek bile, gözlerimizle anlaşırız. Birbirimizi sevdiğimizi o kadar güzel ifade ederiz ki, kelimelere adeta ihtiyaç kalmaz. Hacdan döndükten sonra iki kelam laflayamadığımız müslüman kardeşlerimizle ilgili anlatacak ne kadar çok hatıramız olur! Kendimiz bile hayret ederiz, bunları biz ne zaman yaşadık diye. İşte bunun adı İslâm kardeşliğidir. Dünyayı ne kadar gezerseniz gezin, böyle bir şeyi başka bir dinde, kültürde göremezsiniz.

Bağlar zayıflıyor


Ne yazık ki bizleri bir arada tutan İslâm kardeşliğinin zayıflamaya yüz tuttuğunu sanırım hepimiz fark ediyoruzdur. Din hayatımızdan yavaş yavaş çekildikçe birbirimize daha fazla yabancılaşıyoruz. İnananları bir arada tutan değerler erimeye başladığından, terör başta olmak üzere yaşanan her olumsuzluk bizleri birbirimize karşı daha fazla geriyor. Aynı ülkeyi paylaştığımız, kardeş olarak kabul ettiklerimize karşı soğuyoruz. Bunca genişlikte olan koca ülke bizlere yetmiyormuş gibi birbirimizle uğraşmaya başlıyoruz. Yaşı elli civarında olanlar toplumda başlayan bu ayrışmayı çok iyi fark edeceklerdir. Artık İslâm kardeşliğinin yerine ırk kardeşliği yerleşmeye başladı. Oysa ayrı taraflarda kümelenen bu insanların önemli bir kısmı safta yine bizimle beraber namaza duruyor. Safta birlikteyiz ama gönüller maalesef eskisi gibi değil.

Bize ne oldu?


Peki, neleri kaybettik de bu duruma düştük? Bu derdin tedavisi nedir? Bu sorulara cevap ararken iki temel unsura dikkat çekmek zorundayız.

Birincisi, insanları bir arada kardeş kılan İslâm, tekrardan toplumun hakim rengi olmak zorundadır. İslâm’ın bizi bir potada eriten kuşatıcılığına tekrardan sarılmak gerekiyor. Sorumluluk makamlarında bulunanların bunu fark etmesi çok önemlidir. Çünkü kardeşliğin dinden geçtiğini görmeliler.

İkinci olarak, ülkemizin farklı bölgelerinde oturanları bir araya getirebilme başarısını gösteren ve herkesi din kardeşliğinde kucaklaştıran kanaat önderlerinin bu yöndeki çalışmalarının kıymetinin bilinmesi, desteklenmesi gerekiyor.

Efendimiz ne öğretmişti?


Bizler gerçek kardeşliği, bunun nasıl hayata geçirileceğini Hz. Peygamber s.a.v.’den öğrendik. O bunu başardı. Başarırken de bize yol gösterdi ve şöyle buyurdu:

“Kardeş olun ey Allah’ın kulları! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez; onu yardımsız bırakmaz; ona hakaret etmez. (Üç defa kalbine işaret ederek) Takva şuradadır. Kişiye kötülük namına müslüman kardeşini küçük görmesi yeter. Müslümanın her şeyi, kanı, malı ve ırzı müslümana haramdır.” (Muslim, Birr, 10).

Bir diğer hadis-i şerifte de müslümanın kardeşleriyle barış içinde yaşamasından bahisle şöyle buyurmuştur:

“Müslümana sövmek fısk (açıktan günahkârlık), ona karşı savaşmak da küfürdür.” (Buharî, 46).

Müminler arasında kardeşliği kurmanın ilk şartlarından biri olarak iyi niyet şartını koşan Allah Rasulü s.a.v., biat aldığı kimselerden bunu isterdi. Nitekim Cerîr b. Abdullah r.a., Hz. Peygamber’e şu üç şeyi gerçekleştireceği sözünü vererek biat ettiğini söylemektedir: “Namaz kılmak, zekât vermek ve müslüman kardeşleri hakkında iyi niyetli olmak, hayır dilemek.”(Buharî, 55). Görüldüğü üzere İslâm ümmetine katılmanın şartlarından birisi, müslümanlar hakkında iyi niyet beslemek, yani onları sevmektir.

Bizler, yaşadığımız şu dönemdeki sıkıntıların kardeşliğimizin hatırlanması durumunda çok kolay aşılacağına inanıyoruz. Yeter ki iyi niyetli olalım, kardeşlerimizi sevmeye çalışalım ve Allah’ın bizler için çizdiği kardeşlik sınırları içerisinde kalalım. Allah’ın bizleri aynı din etrafında toplamış olmasını aradığımız tek şart olarak görelim. Bununla yetinelim.

Sözü Hz. Peygamber s.a.v.’in şu güzel ifadesiyle bağlayalım: “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman diğer uzuvlar da bu yüzden uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”(Buharî, 5552).

    ‘Rab Bir, Baba Bir’


    Kays b. Mutâtiye adlı birisi Medine’ye gelir. Bakar ki bir grup insan toplanmışlar, sohbet etmektedirler. Aralarında Selman-ı Farisî, Süheyb-i Rûmî ve Bilal-i Habeşî (Allah onlardan razı olsun) de var. Herkesi birbiriyle kaynaşmış, dostane bir havada sohbet eder görünce dayanamayıp der ki:

    – Buradakiler o adama (Allah Rasulü s.a.v.’i kastediyor) yardımcı olan Evs ve Hazreçliler. (Selman, Süheyb ve Bilâl’i göstererek) Peki (Arap olmayan) bunlar neyin nesi!

    Bu anlamsız sözleri duyan Muâz b. Cebel r.a. hemen yerinden fırlayarak adamı boynundan kavrayarak Rasulullah’a götürür. Adamın ettiği lafları aktarır. Efendimiz kızarak kalkar, mescide girer. Sonra insanlara toplanmaları duyurulur. Hz. Peygamber s.a.v. toplanan cemaata şöyle buyurur:

    – Ey insanlar! Rab bir, baba bir, din bir. Dikkatinizi çekerim! Araplık sizin anneniz ve babanız değildir. O sadece bir lisandır. Kim Arapça konuşursa o Araptır.

    Hâlâ adamın boynunu tutmakta olan Muâz r.a. sorar:

    – Ya Rasulallah, bu münafığı ne yapayım?

    Allah Rasulü s.a.v.:

    – Bırak, cehenneme kadar yolu var, buyurur.  Bu kişi Hz. Ebubekir zamanında dinden döner ve müslümanlarla giriştiği bir savaşta öldürülür. (Hindî, Kenzü’l-Ummâl, 13/428).


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kardeşliğimize Ne Oluyor?
« Posted on: 25 Nisan 2024, 17:34:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kardeşliğimize Ne Oluyor? rüya tabiri,Kardeşliğimize Ne Oluyor? mekke canlı, Kardeşliğimize Ne Oluyor? kabe canlı yayın, Kardeşliğimize Ne Oluyor? Üç boyutlu kuran oku Kardeşliğimize Ne Oluyor? kuran ı kerim, Kardeşliğimize Ne Oluyor? peygamber kıssaları,Kardeşliğimize Ne Oluyor? ilitam ders soruları, Kardeşliğimize Ne Oluyor?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes